BU DA ALLAH’DAN...
Uzunca bir aradan sonra, bir dostlar meclisinde kendisiyle karş?laşm?şt?m. – Mekke-Medine evliya ile dolu, diye söze başlayan 40 senelik dostum Kayser Hoca buna bir de misal vermişti: – Harem-i Şerif’te evliyan?n kum gibi kaynad?ğ?n? keşfeden bir zat, hemen d?şar? ç?km?ş, bir dükkanc?dan bir defter almak istemiş, maksad? bunlar?n isimlerini yaz?p tespit etmekmiş. Ancak hiç konuşmad?ğ? dükkân sahibi: – Defteri veririm, ama şart?m? yerine getirirsen, demiş. Şart?n?n ne olduğunu sorunca da şöyle demiş: – Listenin baş?na beni yazarsan! Sözün daha buras?nda içimden bir itiraz yükselmişti. – Bu gibi kerametler geçmişte yaşanan olaylard?r. Şimdi de Mekke’de, Medine’de böyle evliyalar var m?, böyle keramet sahipleri mevcut mu? Kayser Hoca, hayretli bir şekilde hemen sözü çevirdi ve sanki bana cevap verircesine anlatmaya başlad?: – Elbette bunlar sadece geçmişe ait kerametler değildir. Zaman?m?zda da Mekke ve Medine’de veliler vard?r. Hem de nice kerametler, nice ibretli olaylar bugün de cereyan etmektedir. ?sterseniz yeni yaşad?ğ?m bir olay? örnek olsun diye arzedeyim, diyen Kayser Hoca başlad? baş?ndan geçen taze bir olay? anlatmaya: – Bir Ramazan gecesinde Mescid-i Nebi’de teravihi k?lm?ş, şöyle bir kenara çekilmiştim. Bir de bakt?m ki, uzakta bir cemaat bir zat?n baş?na toplanm?ş, edeble dinliyorlar. Bu s?rada cemaatin dinlediği zat eliyle bana işaret ederek: – Kayser Hoca gel, sen de dinle. Senin buna ihtiyac?n olacak! diye seslendi. Kalk?p yan?na vard?m, beni sağ taraf?na oturtan Ali Ulvi Hoca’m?z başlad? baş?ndan geçen bir olay? anlatmaya: “Bir gün Mescid-i Saadet’te namaz?n? k?l?p d?şar?ya ç?km?ş, evine giderken yolda keçisine bir balya ot al?p götürmeyi düşünmüş. Kime götürteceğini düşünürken de yan?nda ans?z?n Yemenli ihtiyar bir hamal peydah olmuş. Hamal al?şageldiği gibi ot balyas?n? baş?na alm?ş giderken beklenmedik şekilde hocam?z?n kolundan tutup çekerek sesleniyormuş: – Ya şeyh, herşey Allah’tan! Hocam?z buna bir mana verememiş. Ama hamal s?k s?k hocam?z?n kolundan tutuyor ve sesleniyormuş: – Ya şeyh, herşey Allah’tan! Bunda bir hikmet vard?r, diyerek evin kap?s?na geldiklerinde bir de ne görsünler. Büyük bir kalabal?k ac? haberi duyurmuşlar: – Sizin çocuk dördüncü kat balkondan aşağ?ya düştü, hastaneye kald?rd?lar! Yol boyunca hamal?n sebebsiz ikaz?n? düşünen hocam?z?n dilinden, ayn? cümle dökülüvermiş: – Herşey Allah’tan!” Kayser Hoca diyor ki: – Hocam?z?n baş?ndan geçen bu ibretli olay? dinledikten sonra kalkt?k, arkadaşlar çay yapmak üzere eve yöneldiler. Ben de, bana emanet edilen mark ve dolarlar? bozdurup geleyim, diyerek ayr?ld?m. Birkaç ad?m att?ktan sonra elimi cebime soktuğumda şaşk?na döndüm. Çünkü ne mark vard? cebimde, ne de dolar! Yerinde yeller esiyordu. Çal?nd?ğ? anlaş?l?yordu. Birden toparland?m. Ali Ulvi Hocam?z bana ne demişti: – Gel Kayser Hoca, gel, bilhassa sen dinle, senin buna ihtiyac?n olacak! Ben de büyük bir tevekkül duygusuyla ayn? cümleyi tekrarlayarak evime döndüm: – Bu da Allah’tan!...
Ahmet ŞAH?N