Bediüzzaman Said Nursi
(Ocak-Mart 1878 - 23 Mart 1960)
Risale-i Nur Enstitüsü
Gençliği ve Tahsil Hayat?: I. Meşrutiyet Devri
Bediüzzaman Said Nursi’nin doğduğu y?l Osmanl? Devleti, Balkanlar ve Kafkasya’da, Rusya’yla savaşmaktayd?. Osmanl? tarihçilerinin Rumi takvime göre ‘93 Harbi’ diye adland?rd?ğ? 1877-78 Osmanl?-Rus savaş?, hem Osmanl? Devleti hem de Bat?l? Devletler için yeni bir dönemin başlang?c?n? teşkil edecek kadar önemlidir. Rusya’n?n S?rplar? k?şk?rtmas? ile Bosna-Hersek ve Karadağ’da başlayan isyanlar, Avrupa’n?n yar?s?n? ve Osmanl? Devleti’nin tamam?n? etkileyecek kadar büyük bir savaşa sebep olmuştu. Bu s?rada Osmanl? Devleti, Meşrutiyeti ilan etmiş; siyasi, sosyal ve ekonomik alanlarda büyük değişikliklere yol açacak olan anayasal parlamenter sistemi yürürlüğe koymuştu. Nisan 1877’de, Rusya’n?n savaş ilan?yla Kafkas ve Balkan Cephelerinde başlayan çarp?şmalar, Osmanl? kuvvetlerinin sürekli olarak geri çekilmesi ile sonuçland?. Ruslar, bat?da Plevne’yi düşürdükten sonra Balkanlar? boydan boya istila ederek, ?stanbul’a 18 kilometre uzakl?ktaki Yeşilköy’e kadar gelmiş, doğuda Ardahan, Oltu, Kars’? alarak Erzurum’a girmişti. Bu esnada, Osmanl? ülkesinde ekonomik kriz had safhada idi. Halk, fakirlik ve salg?n hastal?klardan ayakta duramaz hale gelmişti. Parlamento, devam etmekte olan savaş yüzünden sağl?kl? çal?şamad?ğ?, ülkenin acil olarak çözüm bekleyen sorunlar?na pratik çözümler üretemediği için çal?şmalar?na ara vermişti. Savaş?n sonunda Yeşilköy’de imzalanan Ayastefanos anlaşmas? ile Osmanl?, Balkanlarda ve Avrupa’daki topraklar?n?n neredeyse tamam?na yak?n?n? kaybetmişti. Tuna Cephesinde Romanya, S?rbistan ve Karadağ bağ?ms?zl?ğ?na kavuşmuş ve Bulgaristan prensliği kurulmuştu. Kafkas Cephesinde ise Batum, Kars, Ardahan ve Doğubeyaz?t Ruslara b?rak?lm?şt?. Osmanl? Devletinin ödemesi gereken ağ?r savaş tazminat?, uzun y?llar süren ekonomik çöküntüye yol açm?şt?.
Anlaşmadan sonra terk edilen topraklarda yaşayan Müslüman ve Türk nüfusun her türlü zor şartlar alt?nda başlayan göç dalgalar?, ülkedeki durumu daha da ağ?rlaşt?rm?şt?.
Bediüzzaman Said Nursi, yeni bir devrin başlang?c? say?lan bu gelişmeler yaşan?rken dünyaya geldi. 1878’de1 Bitlis’in Hizan ilçesinin Nurs köyünde doğan Bediüzzaman, ilk eğitimini ağabeyi Molla Abdullah’tan ald?. Tağ Köyü’ndeki medresede öğrenim hayat?na başlad?ğ?nda sekiz yaş?ndayd?. Beş y?l süren tahsil hayat? boyunca, bir çok medresede k?sa sürelerle bulunarak ders ald?. Bu süre zarf?nda Kur’an’? hatmetti ve medrese eğitiminin temeli olan sarf ve nahiv kitaplar?n? ?zhar’a2 kadar okudu. Sonunda, Doğu Beyaz?t’ta bulunan Şeyh Mehmet Celali’nin medresesinde üç ay süren bir eğitim gördü.3 Burada, medrese eğitiminde yer alan kitaplar?n yan?nda pek çok başka kitab? da okudu. ?cazetini4 alarak Doğubeyaz?t’tan ayr?lan Said Nursi, son derece hareketli geçen tahsil hayat?nda, çok genç yaşta iken klasik medrese eğitiminin s?n?rlar?n? aşan engin bir birikime sahip oldu.
Doğudaki ilim merkezlerine tek tek giden Said Nursi, o dönemin medrese alimleri aras?nda gelenek halinde olan ilmi münazaralara kat?ld?. Keskin zekas? ve güçlü haf?zas?n?n yard?m?yla bu münazaralardan başar?yla ç?kt?. Şarktaki medrese alimleri karş?s?nda ilmi rüştünü fiilen ispatlam?ş olan Said Nursi’nin genç yaşta ulaşt?ğ? ilim seviyesi, herkesi hayrete düşürmüştü. Anlaş?lmas? en zor konular? kolayl?kla anlamas? ve mütalaa ettiği kitaplar? kolayl?kla ezberine almas? gibi farkl?l?klar? sebebiyle, zaman?n alimleri ona “Bediüzzaman”5 lakab?n? uygun görmüşlerdi.
1893 y?l?nda, Miran aşiret reisi Mustafa Paşa’y?, yöre halk?na yapt?ğ? bask? ve zorbal?ktan vazgeçirmek için6 Cizre’ye giden ve burada bir müddet kalan Said Nursi, 1894’te Mardin’e geldi. Mardin’de kald?ğ? süre zarf?nda her türlü sosyal faaliyetin içinde bulunan Bediüzzaman, burada karş?laşt?ğ? Şeyh Cemaleddin Afgani’nin bir talebesinden Afgani’nin siyasi fikirlerini tan?ma f?rsat? buldu.7 Siyasetle ilgilenmeye de ilk defa Mardin’de başlayan Bediüzzaman, tart?şmalarda fikrini aç?klamaktan geri durmuyordu. Bulunduğu topluluklarda tart?şmalara neden olan Said Nursi’yi, Mardin Mutasarr?f? bir tedbir olarak il hudutlar? d?ş?na ç?karmak zorunda kald?. Bitlis’e gelen Bediüzzaman’?n ilmi vukufiyeti ve farkl? kişiliği, Bitlis Valisi Ömer Paşan?n dikkatini çekmiş ve Vilayet konağ?nda kalarak çal?şmalar?na devam etmesi için ona bir oda tahsis etmişti. Konağ?n büyük kütüphanesi ?slami ilimlere ait olan eserleri tamamen mütalaa ederek çal?şmas?na müsait zemin oluşturmuştu. Bitlis’te geçirdiği iki y?ll?k süre Bediüzzaman’?n ?slami ilimlerde derinleşmesine vesile olmuş, ilmi üstünlüğü ulema ve nüfuzlu kimseler aras?nda ona, hat?r? say?l?r bir şöhret kazand?rm?şt?. Bu arada onun ulema ve halk aras?ndaki şöhret ve itibar?ndan etkilenen Van Valisi Hasan Paşa, Van’a gelmesi için ?srarla davet ediyordu.
?ki senelik Bitlis hayat?ndan sonra Said Nursi, Vali Hasan Paşa’n?n daveti üzerine gittiği Van’da on y?l kadar kald?. Hasan Paşa’n?n yerine tayin olunan ?şkodral? Tahir Paşa da Said Nursi ile ilişkilerini devam ettirmiş ve aralar?nda samimi bir dostluk kurulmuştu. Bediüzzaman konağ?n kendisine ayr?lan bölümünde uzun süre kalarak çal?şmalar?na devam etmişti. Çeşitli gazete ve dergilerin de zaman?nda bulunabildiği konağ?n zengin kütüphanesi, Bediüzzaman’a çeşitli konularda derinleşmesi için iyi bir imkan oluşturmuştu. Said Nursi, burada Paşa’n?n kütüphanesindeki pozitif bilimlere ait kitaplar? da inceleyecek çal?şma imkan?n? buldu. Bir yandan tarih, felsefe, coğrafya, matematik, kimya, jeoloji ve felsefe ile ilgilenirken, diğer yandan içinde yaşad?ğ? toplum yap?s?n? çok yak?ndan inceleme ve tan?ma f?rsat?na sahip oldu. Osmanl? cemiyetinin içinde bulunduğu s?k?nt?lar?n aş?lmas?nda eğitime çok önemli bir rol düştüğünün fark?ndayd? ve medreselerde din ilimleriyle birlikte müsbet ilimlerin de okutulmas? gerektiği kanaatine vard?. Hatta bu yolda eğitim esaslar? ve yönetim şekliyle bir de üniversite projesi zihninde teşekkül etmiş, bundan sonraki hayat?n?n en büyük iki gayesinden birini oluşturan idealindeki bu üniversiteye, “Medreset-üz Zehra” ad?n? vermişti.8
Valinin konağ?nda ilmi çal?şmalar?na devam ederken, bir yandan da kendine ait Horhor Medresesinde ders veriyordu. Tahir Paşa, bir gün ona, konağa getirilen gazetelerin birinde, ?ngiltere’nin Sömürgeler Bakan? Gladstone’un Avam Kamaras?nda yapt?ğ? konuşman?n haberini okudu.
Habere göre Gladstone elinde bir Kur’an-? Kerim ile kürsüye gelerek: “Bu Kur’an Müslümanlar?n elinde bulunduğu müddetçe, biz onlara hakiki hâkim olamay?z. Ne yap?p yap?p, bu Kur’an’? sükût ettirip ortadan kald?rmal?y?z. Yahut da Müslümanlar? ondan soğutmal?y?z” demişti.9 Bu söz Said Nursi’nin dünyas?nda f?rt?nalar koparm?ş ve hayat?n?n belki de en önemli karar?n? vermesine yol açm?şt?. Gladstone’un sözüne karş?l?k olarak, “Ben de Kur’an’?n sönmez ve söndürülemez ebedi bir güneş gibi mucize olduğunu dünyaya ilân edeceğim” diyen Bediüzzaman, hayat?n?n diğer bir gayesi olarak “Kur’an’?n bu asra bakan manevi mucizesi”ni insanlara ispat ederek gösterme karar?n? verdi.10
Van’daki uzun ikametinin neticesi olan bu karar ve Şarkta kurulmas?n? istediği üniversite fikri, Said Nursi’nin bundan sonraki hayat?n? şekillendiren en önemli iki hareket noktas?yd?.
Van’?n, Said Nursi gibi bir deha için çok küçük olduğunu düşünen tecrübeli Osmanl? Paşas? Van Valisi Tahir Paşa, onu ?stanbul’a gitmesi için teşvik ediyordu. Ve nihayet Said Nursi, 1907 y?l?n?n başlar?nda ?stanbul’a gitmeye karar verdi. Maksad?, fen ilimleriyle din ilimlerinin birlikte okutulacağ?, idealindeki üniversite düşüncesini hükümete iletmekti. Tahir Paşa’n?n Sultan Abdülhamid’e hitaben yazd?ğ? referans mektubunu alan Bediüzzaman, önce karayoluyla Trabzon’a, oradan da gemiyle ?stanbul’a gitti.11
?stanbul’da ilk önce Ferik Ahmed Paşa’n?n evine yerleşti.12 ?lk iş olarak, Doğu’da kurulmas?n? istediği üniversite ile ilgili bir dilekçeyi padişah?n özel kalem dairesi olan Mabeyn-i Hümayun’a sundu. Ancak, hükümet dilekçenin konusu olan üniversite projesinin önemini kavrayamad? ve bunu gerçekleştirmek için hiçbir teşebbüste bulunmad?. Bediüzzaman, ?stanbul’a gelişinden iki ay sonra Fatih’teki Şekerci Han’da kalmaya başlad?.13 Burada odas?n?n kap?s?na “Burada her suale cevap verilir, her müşkil hallolunur; fakat sual sorulmaz” diye bir yaz? ast?. ?çerisinde alimlere ve ayd?nlara gizli bir meydan okuma da bulunduran bu davet, k?sa sürede bütün ?stanbul’a yay?ld?.
?lim adamlar?, medrese hocalar?, talebeler, siyasetçiler, herkes bu Şarktan gelen keskin zekal? ve garip k?yafetli adam? konuşmaya başlad?. ?nsanlar?n yavaş yavaş bu genç alimin etraf?nda toplanmaya başlamas? hükümetin evhamlanmas?na sebep oldu. Birkaç kere tutukland? ve serbest b?rak?ld?. Said Nursi’den kurtulmak isteyen hükümet, onu bir defa da T?marhaneye gönderdi.14 Bunun muhalifleri sindirmek için başvurulan bir yol olduğunu bilen Said Nursi: “Ak?ll?l?k dediğinizin çoğunu ben ak?ls?zl?k biliyorum. O çeşit ak?ldan istifa ediyorum”15 diyerek kendisini susturmak isteyenlerle uzlaşmad?. Toptaş? T?marhanesi doktorunun, “eğer bu adamda zerre kadar cünun varsa dünyada ak?ll? adam yoktur” diye rapor vermesiyle de serbest b?rakmad?lar ve t?marhaneden alarak hapishaneye gönderdiler.
Gözalt?nda iken Zaptiye Naz?r? Şefik Paşa, kendisini ziyaret ederek Padişah?n selam?yla birlikte ?hsan-? Şahaneden 1000 kuruşu takdim etmişti. Şefik Paşa, O’nun eğitim hakk?ndaki teklifinin Bakanlar Kurulunun gündemine al?nd?ğ?n?, kendisinin de aç?lacak üniversiteye otuz lira maaşla rektör tayin edildiğini ve maaş?n?n hemen başlayacağ?n? da tebliğ etmişti. Bediüzzaman ise bunun bir sus pay? olduğunu ifade ederek, kendisine takdim edilen makam? ve ihsan? reddetmiş ve derhal padişahla görüşmek istemişti. Hayretler içinde oradan ayr?lan Şefik Paşa’dan ve hükümetten herhangi bir haber ç?kmam?ş, Bediüzzaman da hapishanede kalmaya devam etmişti.16
Dipnotlar:
1. Doğum tarihi için bkz.: Doğum Tarihi.
2. Bediüzzaman Said Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Germany 1994, s. 68.
3. Bediüzzaman Said Nursi, ?çtimai Reçeteler, ?stanbul 1990, C.1, s. 10.
4. Sad?k Albayrak, Son Devrin ?slam Akademisi, ?stanbul 1972, s. 198.
5. Bediüzzaman Said Nursi, ?çtimai Reçeteler, ?stanbul 1990, C.1, s. 23; Abdülkadir Bad?ll?, Bediüzzaman Said Nursi: Mufassal Tarihçe-i Hayat?, ?stanbul 1990, C. 1, s. 76.
6. Abdurrahman Nursi, Bediüzzaman’?n Hayat?, ?stanbul 1993, s. 28.
7. Abdurrahman Nursi, Bediüzzaman’?n Hayat?, ?stanbul 1993, s. 33.
8. Bediüzzaman Said Nursi, ?çtimai Reçeteler, ?stanbul 1990. C.1, s. 24.
9. Bediüzzaman Said Nursi, Emirdağ Lahikas?, Germany 1994, s.438.
10. Bediüzzaman Said Nursi, Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Germany 1994, s. 83.
11. Abdurrahman Nursi, Bediüzzaman’?n Hayat?, ?stanbul 1993, s. 45
12. Abdülkadir Bad?ll?, Bediüzzaman Said Nursi: Mufassal Tarihçe-i Hayat?, ?stanbul 1990, C.1, s. 142.
13. Bediüzzaman Said Nursi, Asar-? Bediyyât, s.331.
14. Bediüzzaman Said Nursi, Divan-? Harb-i Örfi, ?stanbul 1995, s. 87.
15. Bediüzzaman Said Nursi, Şualar, Germany 1994, s. 303.
16. Bediüzzaman Said Nursi, Asar-? Bediiyyât, s. 331