Bediüzzaman'ın "Her suâle cevap verilir" levhâsı astığına bizzat şahit olan pek çok değerli ilim adamı vardır. Şimdi bunlardan bâzılarının hâtıralarına yer verelim.,
Cumhuriyet yıllarında Diyanet İşleri Müşâvere Kurulu azalığı yapan Hasan Fehmi Başoğlu o günleri şöyle anlatıyor:
"Ben zaman-ı Meşrutiyette Fatih medresesinde okurken Bediüzzaman adında bir gencin [Bediüzzaman o sırada otuz iki yaşlarında idi> İstanbul'a gelip bir handa yerleştiğini ve hatta odasının kapısına: 'Burada her müşkül hallolunur, her meseleye cevap verilir. Fakat suâl sorulmaz' diye levha astığını işittim. Böyle bir iddia sahibinin ancak bir mecnun [deli> olabileceğini düşündüm.
Bediüzzaman Hazretleri hakkında sitayişkâr tavsiyeler ve cemaatlerle ulemâ ve talebe gruplarının kendisini ziyaret ve hayranlıklarını işittikçe, bende de bir ziyaret arzusu yandı. Ve kat'i karar verdim ki, en güç ve en ince meselelerden sualler tertip edip sorayım. Ben de o zaman medresenin ileri gelenlerinden sayılıyordum.
Nihayet bir gece ilâhiyat ilimlerinden bahseden gayet derin ve bir kaç kitapta ifâde edilebilen bâzı mevzular seçerek suâl halinde hazırladım. Ertesi gün kendisini ziyarete gittim. Aldığım cevaplar çok acayip ve harika olmuştu. Sanki o akşam beraber imişiz ve kitaba beraber bakıyormuşuz gibi suallerimin cevaplarını tam olarak verdi. Ben tamamen mutmâin oldum ve yakînen anladım ki, onun ilmi bizim gibi kesbî değil, vehbîdir [Çalışarak kazanılan bir ilim değil, Allah vergisidir>.