SERDENGECT? Nickli Üyeden Alıntı
Durumu böylece Üstad’a anlatt?m. Üstad, mert bir tav?rla, “Benim menfi cereyanlarla alakam olmam?şt?r. ?spat edilememiştir. ?ftirad?r. Risale-i Nur 650 milyon Müslüman’?n uhuvvet-i ?slamiyesini, hürriyetini müdafaa etmiştir.” (Son Şahitler, cilt 4, c.157)
Adalet Bakan? Fuat Sirmen: “SaidNursi’nin hüviyet ve faaliyeti siyasi değildir.”
Eşref Edip Bey’in tesbitleri
II. Meşrutiyet ve mütareke döneminden (1918), Bediüzzaman’?n vefat tarihi olan 1960 senesine kadar, kendisini en yak?ndan tan?yan, takip eden ve samimi dostluk kurarak irtibat?n? hiç kesmeyen gazetecilerin baş?nda Sebilürreşad’?n sahibi, naşiri ve başmuharriri Eşrep Edip (Fergan) Bey gelir. Dolay?s?yla, zaman?n gazetecileri aras?nda en güvenilir kalemlerden biri olan Eşref Edip’in, Bediüzzaman ile ilgili yazd?klar?n? da dikkate değer bulmaktay?z:
“Merhum Said Nursi’nin, 1925’deki Kürt isyan?nda ?stanbul’da Seyit Abdulkadir ve arkadaşlar?yla birlikte yabanc? elçilikleri dolaşarak Kürdistan istiklali için notalar verdiği ise, tamamen hilaf-? hakikattir (hakikate muhalif).
“Seyyit Abdulkadir meselesiyle Şeyh Said isyan? tamamen ayr? hadiselerdir. Ve merhumun her iki hadise ile de asla alakas? olmam?şt?r. Bilakis, her ikisinin de bu hareketlerini doğru görmemiştir. Türk milletine karş? hareketten, onlar? şiddetle menetmiştir.
Ne Abdulkadir meselesinde, ne Şeyh Said isyan? meselesinde kendisi isticvab (sorgulanma) edilmemiştir. Yabanc? elçiliklere gidip notalar vermek şöyle dursun, eğer en küçük bir alakas? olsayd?, herhalde taht-? muhakemeye al?n?rd?. Böyle bir şey asla vaki değildir. 1949’da Büyük Millet Meclisi Başkanl?ğ?n? yapan Fuat Sirmen, Adalet Vekili s?fat?yla Millet Meclisi kürsüsünde: “Hüviyetleri siyasi olmayan, faaliyetleri siyasi olmayan Said Nursi…” demek suretiyle, O’nun isyan hareketleriyle hiçbir alakas? olmad?ğ?n? resmen tescil etmiştir. Binaenaleyh, bu husustaki isnad?n?z da, tamam?yla hilaf-? hakikat bir iftiradan ibarettir.” (Eşref Edip. Risale-i Nur Muar?z? Yazarlar?n ?snadlar? Hakk?nda ?lmi Bir Tahlil, s.21, ?stanbul: Sebilürreşad Neşriyat?, (1384) 1965)
“Umumi Harpte (I. Dünya Savaş?), Şark Cephesinde, Kafkas Cephesinde Milis Alay Kumandan? olarak Enver Paşa, Van Valisi Cevdet Bey, Kumandan K?l?ç Ali, Bitlis Valisi Memduh Bey gibi kumandan ve valilerin takdirkâr nazarlar? önünde cepheden cepheye harp ettiğini, üç mermi yaras? ald?ğ?n?, Birçok Müslüman’?n ve şehirlerin kurtulmas?na vesile olduğunu görüyoruz… Milis Alay Kumandan? olarak Büyük Harpteki mücadele ve yararl?klar? görülmek istenirse, Genel Kurmayda Harp Tarihi Şubesindeki dosyas?na da bak?labilir.
“Elde ettiğimiz kanaat, 37 senedir, eğer kendisinde Kürtçülük fikri bulunsayd?, muhakkak bir s?z?nt?s?, bir ipucu, bir delil bulunacakt?. Hâlbuki yüzlerce mahkemeden birisi bu hususta en ufak bir delil bulamam?ş ve bir mahkûmiyet vermemiştir.
“Gerek umumi emniyet, gerek umumi emniyette yap?lan araşt?rma ve soruşturmalarda, Kürtçülüğe dair en ufak bir delil görülmemiştir.
“Yine bir vakit, Mevlanzade R?fat (KTC üyesi, sonradan 150’liklere dâhil) nam?nda birisi, Kürdistan Devleti kurmak fikri ile Kürt Teali Cemiyeti kurmuştu. Bu cemiyetin reisliğine Bediüzzaman’? getirmek için yapt?klar? teklifi O: “Yapt?ğ?n?z, milleti parçalamakt?r, millete ihanettir. Ben sizin cemiyetinize giremem.” diye, şiddetli bir surette reddetmiştir. Bu red mektubu halen hayatta bulunan Konsolidci Asaf namiyle meşhur ihtiyar bir gazetecidir.
“Şark isyan?n? ç?karan Şeyh Said’e “Bin seneden beri âlem-i ?slam’?n bayraktar? olan bu milletin torunlar?na k?l?ç çekilmez.” diye, isyandan vazgeçmesi için mektuplar yazm?şt?r.
“Ve netice itibariyle, Said Nursi’nin hayat?n? Türklerin içinde geçirmesi, ekseri dost ve muhiplerinin Türklerden ç?kmas?, yüz otuz eserini Türkçe yazmas? ve bütün eserlerinde böyle bir davay? reddetmesi; O’nun Kürtçülükle hiçbir alakas? olmad?ğ?n?n kuvvetli bir delilidir. (A.g.e., s.68-71)
(Not: Eşref Edip Bey, kitab?na ald?ğ? bu bilgileri, ayn? zamanda Bediüzzaman’?n talebelerinden Said Özdemir taraf?ndan haz?rlan?p o y?llarda mevcut “Maarif Din Planlama Komisyonu’na verilen rapora dayand?r?ld?ğ?n? da ayr?ca belirtmektedir.)
Talebesini hangi tehlikeden kurtard??
1923 y?l? başlar?nda Ankara’da bulunduğu s?rada mebuslara hitab eden Bediüzzaman, baş?ndan geçen hakikatli bir misali şöyle anlat?r: “Eskiden (Birinci Dünya Harbinden evvel), Türk olmayan bir talebem vard?(Müküslü Hamza Efendi). Eski medresemde (Van’daki Horhor Medresesi), hamiyetli ve gayet zeki o talebem, ulum-u diniyeden ald?ğ? hamiyet dersi ile her vakit derdi: “Salih bir Türk, elbette fas?k kardeşimden ve babamdan, bana daha ziyade kardeştir ve akrabad?r.” Sonra ayn? talebe, talihsizliğinden, s?rf maddi fünun-u cedide okumuş. Sonra, ben, dört sene sonra esaretten gelince onunla konuştum. Hamiyet-i Milliye baksi oldu. O dedi: “Ben şimdi, rafizi bir Kürdü, Salih bir Türk hocas?na tercih ederim.” Ben de: “Eyvah!” dedim. “Ne kadar bozulmuşsun?” Bir hafta çal?şt?m, onu kurtard?m, eski hakikatli haline çevirdim.” (Tarihçe-i Hayat, s.128)
Bediüzzaman, daima müsbet ve meşru hareketten yana olmuştur
Sinan Omur
Eşref Edip gibi uzun y?llar gazetecilikle meşgul olmuş mühim bir şahsiyet de Hüradam gazetesi sahibi merhum Sinan Omur (1898 Bolu – 1974 ?stanbul) Beydir. Son Şahitler Bediüzzaman Said Nursi’yi Anlat?yor isimli eserin 94. sayfas?nda yer alan Sinan Omur’un konumuzla ilgili hat?ralar? özet olarak şöyledir:
“Üstad Bediüzzaman’? ilk olarak 24 Temmuz 1332’de (1915) Sübhan Dağ?nda görmüştüm. O zaman 18 yaş?ndayd?m, beni askere alm?şlard?. Üstad, orada Milis Teşkilat? Başkumandan?yd?. Devaml? at üzerinde dolaş?r, orduya cesaret verirdi. Onu ikinci kez görmem ise, 1925 senesinde oldu; daha sonraki yollarda da irtibat?m?z devam etti.
“Şeyh Said’e hürmet duyanlar?, O’na selam verenleri bile asm?şlard?. Fakat Said Nursi’ye dokunmam?şlard?. Niçin? Zira Said Nursi’nin bu isyanla hiçbir alakas? yoktu. Çünkü Bediüzzaman, daima müsbet hareket eden bir şahsiyetti. Gidiniz, bak?n?z efendim, bu hususta da Feridun Kandemir’in dosyas?nda da tam dört tane vesika var. Dördü de müsbettir.
“Said Nursi için yap?lan ve söylenen iftiralar?n hepsi yalan. Bu kuvvetli adam? imha etmek istiyor düşmanlar?. Biliyorsunuz, bu adam Türk milletinin iman?na hizmet için elinden ne gelirse yapm?ş. Düşmanlar? da, O’nun için ne iftira varsa yap?yorlar. Bu iftiralar?n hepsi ona isabet edemez. Gösterin bana bu büyük üstad?n dünyada nesi var? Kürdistan kuracakm?ş, Kürdistan idare edecekmiş? Mevlanzade R?fatlar, Şükrübabanzadeler falan; şurada burada… Babanzade Kürt Teali Cemiyeti’nin sekreteri. Mevlanzade Serbesti Gazetesi’nin sahibi. Bunlar tutuyorlar KTC kuruyorlar, bununla Kürt hükümeti kurmak istiyorlar…
“Bediüzzaman’da diyor ki: “Mademki böyle bir kuvvetimiz var, o halde gelin Osmanl?’y? kurtaral?m. Çünkü Osmanl? ?slamiyet’e büyük hizmet yapm?şt?r. Gelin birlikte devletimizi kurtaral?m. Bizler parça parça olursak, ir şey yapamay?z.”
“Deidiğim gibi Bediüzzaman’?n siyasi cephesi ve görüşü mükemmel…”
Kürt-Ermeni ittifak? sözleşmesinde Bediüzzaman’?n tepkisi
Osmanl? eski Hariciye Naz?rlar?ndan (D?şişleri Bakan?) Kürt Said Paşan?n oğlu ve ayn? zamanda Osmanl? hükümetinin Stockholm büyükelçiliği yapm?ş olan Kürt Şerif Paşa, Ermeni Bogos Nubar Paşa ile birlikte Paris’te Kürt-Ermeni işbirliği yolunda ortak bir muht?ra (Ocak 1920) yay?nlar. Bu muht?rada, Kürtlerle Ermenilerin kardeş olduklar?, her iki milletin de Türk’ler taraf?ndan zulme uğrad?klar? belirtilerek, dolay?s?yla Avrupa Devletlerinin desteğiyle Anadolu’nun doğusunda bağ?ms?z birer Kürdistan ve Ermenistan devletlerinin kurulmas? talebi aç?kça dile getirilir.
Ancak, hakl? dayanaktan yoksun bu Ermeni-Kürt ittifak?na karş? en büyük tepkiyi öncelikle Kürt âlimleriyle diğer ileri gelen şahsiyetler gösterdi. Bunlar aras?nda en dikkate değer tepkilerden biri de Bediüzzaman Said Nursi’den geldi.
Bediüzzaman, ?kdam gazetesinden sonra, 4 Mart 1336 (1920) tarihli Sebilürreşad Gazetesinde de konuyla ilgili çok tesirli bir makale neşreder. Şimdi, Bediüzzaman’? Şerif Paşa’n?n KTC’deki yandaşlar?yla birlikte hareket ettiğini iddia edenlere susturucu bir cevap mahiyetinde o yaz?dan baz? pasajlar? birlikte okuyal?m:
“Bogos Nubar ile Şerif Paşa aras?nda akledilen mukaveleye (antlaşmaya) en müskit ve beliğ cevap, Vilayat-? Şark?ye’de Kürd aşairi, rüesas? taraf?ndan çekilen telgraflard?r.
“Kürtler, camia-y? ?slamiye’den ayr?lmağa asla tahammül edemezler. Bunun aksini iddia edenler, mutlaka makas?d-? mahsusa taht?nda hareket eden ve Kürtlük nam?na söz söylemeğe selahiyattar olmayan beş-on kişiden ibarettir.
“Ermeniler, Şarki Anadolu’da davay? temellüke (toprak edinme davas?) muvaffak olamayacaklar?n? anlad?lar. Maksatlar?na, Kürtler nam?na hareket ettiğini iddia eden Şerif Paşa’y? alet etmeyi muvaf?k (uygun) buldular… ?şte bu gaye ile o mahut beyanname müştereken imzaland? ve konferansa takdim olundu.
“Ermenilerin maksad?, Kürtleri aldatmaktan başka bir şey olamaz. Çünkü ileride (gayelerine ulaşt?klar? takdirde) Kürtleri bir Millet-i tabia (uydu) haline getirecekleri muhakkakt?r. Buna ise, akl? baş?nda olan hiçbir Kürt taraftar değildir.
Kürtler, ecnebi himayesinde bir muhtariyeti kabul etmektense, ölümü tercih ederler. Eğer, Kürtlerin serbestiyet-i inkişaf?n? düşünmek laz?msa, bunu Bogos Nubar’la Şerif Paşa değil, Devlet-i Aliye düşünür.”
Bediüzzaman: “Ben böyle fitnelere alet olmam!”
“Zararl? teşebbüslere meylim yok”
Bediüzzaman Said Nursi’nin, Eskişehir Mahkemesinde yapt?ğ? müdafaadan bir parça: “Menemen Hadisesinin bir yalanc? taklidini yap?p, millete dehşet verip… hiç hat?r ve hayalimize gelmeyen entrikalarla, beni Barla’dan Isparta’ya (1934 y?l?nda) cebren celp ettiler. Bakt?lar, ben öyle fitnelere alet olam?yorum ve öyle her cihetçe vatana, millete, dine zararl? olan akim teşebbüslere hiçbir meylim yoktur, anlad?lar. Ki, o vakit, planlar?n? değiştirdiler.
“Adalet noktas?ndan tarafgirlik fikrini verip, adaletin mahiyetini zulme çeviren, hakk?mda sarf edilen bir tabirdir ki, Isparta’da ve burada baz? isticvablarda (sorgulamalarda) ismim Said Nursi iken, her tekrar?nda “Said Kürdi” ve “Bu Kürd” diye beni öyle beni yâd ediyorlar. Bununla, hem ahiret kardeşlerimin hamiyet-i milliyelerine ilişip aleyhime bir his uyand?rmak, hem mahkeme ve adaletin mahiyetine bütün bütün z?t ve muhalif bir cereyan vermektir.
“…Benim hakk?mda bir yabanilik hissini veren ve nazar-? adaleti şaş?rtmak isteyen adamlara derim:
“Ey efendiler! Ben, her şeyden evvel Müslüman’?n ve Kürdistan’da dünyaya geldim. Fakat Türklere hizmet ettim. Yüzde doksan dokuz menfaatli hizmetim Türklere olmuş ve en çok hayat?m Türkler içinde geçmiş ve en sad?k ve en halis kardeşlerim Türklerden ç?km?ş. Ve ?slamiyet ordular?n?n en kahraman? Türkler olduğundan, meslek-i Kur’aniyem cihetiyle, her milletten ziyade Türkleri sevmek ve taraftar olmak kudsi hizmetimin muktezas? (gereği) olduğundan, bana Kürd diyen ve kendini milliyetperver gösteren adamlardan bini kadar Türk milletine hizmet ettiğimi, hakiki ve civanmert bin Türk gençlerini işhad (şahid) edebilirim.” (Tarihçe-i Hayat, s.202)
Netice
Bediüzzaman Said Nursi’nin Kürtçülükten, bölücülükten ceza gördüğüne dair hiçbir yerde herhangi bir delil ve kay?t bulunmamaktad?r.
Yine iddia edildiği gibi, Bediüzzaman’?n Kürt Teali Cemiyetine üye olduğuna ilişkin de, bugüne kadar ortaya geçerli hiçbir belge, vesika ç?kar?lmam?şt?r.
Hal böyle iken, bir tak?m yalan yanl?ş bilgilerle yahut belgelerde tahrifat yapmak suretiyle bu şahsiyeti karalamak ve kariyerine leke sürmeye kalk?şmak, akademinin şerefine yak?şmamaktad?r. Ümit ederiz ki, Selçuk Üniversitesi idaresi yap?lan büyük hatay? fark edip, en k?sa zamanda bunu tamir cihetine gider.
Bibliyografya
Akgündüz, Prog. Dr. Ahmet. Güneydoğu Meselesi ve Çözüm Yollar?. ?stanbul: OSAV Yay?nlar?, 1994.
Anter, Musa. Hat?ralar?m (I-II). ?stanbul: Yön Yay?nc?l?k, 1992
Aytepe, Oğuz. Tarih ve Toplum (ayl?k dergi). ?stanbul: ?letişim Yay?nlar?, Haziran 1998/174.
Bad?ll?, Abdulkadir. Bediüzzaman Said Nursi Mufassal Tarihçe-i Hayat?. ?stanbul: Timaş Yay?nlar?, 1990
Ball?, Rafet. Kürt Dosyas?. ?stanbul: Cem Yay?nlar?, 1992.
Çak?r, Ruşen. Ayet ve Slogan (Türkiye’de ?slami Oluşumlar). ?stanbul: Metis Yay?nlar?, 1991.
Düzdağ, M. Ertuğrul. Türkiye’de ?slam ve Irkç?l?k Meselesi. ?stanbul: Cihad Yay?nlar?, 1976.
Eşref Edip. Risale-i Nur Muar?z? Yazarlar?n ?snatlar? hakk?nda ?lmi Bir Tahlil. ?stanbul: Sebilürreşad Neşriyat?, 1965.
Göldaş, ?smail. Kürdistan Teali Cemiyeti. ?stanbul: Doz Yay?nlar?, 1991.
Kutlay, Naci. ?ttihat-? Terakki ve Kürtler. Ankara: Beybun Yay?nlar?, 1992.
Malmisanij. Said-i Nursi ve Kürt Sorunu. ?stanbul: Doz Yay?nlar?, 1991.
Müftüoğlu, Mustafa. Yalan Söyleyen Tarih Utans?n (III Cilt). ?stanbul: Çile Yay?nlar?, 1979.
Nursi, Bediüzzaman Said. Tarihçe-i Hayat? (otobiyografi). Printed in Germany: Yeni Asya Neşriyat: 1994.
Nursi, Bediüzzaman Said. Tuluat. (?çtima-i Reçeteler) ?stanbul: Tenvir Neşriyat, 1990.
Nursi, Bediüzzaman Said. Divan-? Harb-i Örfi. ?stanbul: Yeni Asya Neşriyat, 1993
Nursi, Bediüzzaman Said. Sünuhat. ?stanbul: Yeni Asya Neşriyat, 1993
Rohat. Unutulmuşluğun Bir Öyküsü: Said-i Kürdi. ?stanbul: F?rat Yay?nlar?, 1991.
Şahiner, Necmeddin. Bilinmeyen Taraflar?yla Bediüzzaman Said Nursi. ?stanbul: Yeni Asya Yay?nlar?: 1998.
Şahiner, Necmeddin. Son Şahitler B.S. Nursi’yi Anlat?yor (4 Cilt). ?stanbul: Yeni Asya Yay?nlar?: 1993.
Tunaya, Tar?k Zafer. Türkiye’de Siyasal Partiler (I-II). ?stanbul: Hürriyet Vakf? Yay?nlar?, 1986.
Z?nar S?lopi (Kadri Cemil Paşa). Doza Kürdistan. Ankara, 1991.