Bediüzzaman Hazretleri Rus esaretinden dönerken gözüne bir inek ilişir. Ve ineğin kendisini insanlar?n olduğu bir yere götüreceğini düşünerek peşine tak?l?r. ?nek bir mağaran?n önüne gelir ve orada durur. (Bundan sonras?n? Üstad?n ağz?yla aktar?yorum.)
"Bre hayvan sen burada niçin durursun?" deyip düşünürken mağaradan bir yaşl? zat ç?kt?. Bu bir pîr-i fâni abid, beni ismen cismen biliyordu.
Bana "Hoş geldin, ehlen ve sehlen." dedi.
Beni kald?ğ? mağaraya ald? ve dedi ki :"Benim ekmeğim falan yok! K?ş yaz bu ineği sağar, sütünü içerim."
Bana da süt sağ?p getirdi. O güne kadar böyle lezzetli süt içmemiştim.
O gece orada kald?m.
Bana dedi ki:
"Sen Türkiye'ye gidersin. Türk kardeşlerime çok selam et. Başlar?nda çok musibetler, felaketler var. Üç şeye riayet etsinler:
Biri, Kur'an dersine;
Biri, Ezan-? Muhammediyi yüksek sesle okumaya;
Biri de cemaatten ayr?lmas?nlar."
(Vehbi Vakkasoğlu'nun "Başkas?n?n Günah?na Ağlayan Adam" adl? kitab?ndan...)