Bitlis ve Ağrı taraflarından gelmiş , - birisinin adı Hacı Yusuf , halen hayatt - üç yaşlı zat , birgün meclisde , Bediüzzaman ın menakıbından bahis açılmış , bu zatlar şöyle bir hatırayı anlatmışlar :
Bitlisli Şeyh Emin Efndi ile Bediüzzaman ' ın ilmi münazarları , sual ve cevablarını cereyan ettiğ günlerde , Bitlis Valiliğine vehhabi ulemasından üç zat gelmişler. Gelen bu ulemalar , uğradıkları yerlerde Ehl-i Sünnet ulemasını ilzam ederek Vehhabi mezhebini yayıyorlarmış .bu gelen misafirler ulemalarının te'siriyle Bitlis Valisi De vehhabilik mezhebine mütemayil bir tavır içine girmiş.Vali bey bir gün Btilisin en büyük en meşhur elimi olan Şeyh Emin Efendiyi vilayete çağırtır ve gelen misafir ulemaların maksadlarını anlatır. Şeyh Emin efendi bu elamalarla münazara hususunda biraz telaş ve korku hissetmiş. hatırına Molla Said gelir. Vali beye '' Bediüzzamanı kasdederek : '' Efendim bizim bir talebe vardır. Onu çağıralım . O bunlara cevap versin '' diye rica etmiş.
Bediüzzaman valiliğe geldiğinde , Emin Efendi Valilikte oturan kimselerle beraber ona kıyam ederler . O ise ya Bediüzzamanın kendisine mahsus kıyafetinin ve endamının heybetinden .. yahut da hergün artan ilmi şahsiyetinin manevi heybetindendi..
Şeyh Emin Efendi Bediüzzaman ' a kıyam ettiği gibi , oturmuş olduğu koltuktan kalkarak Bediüzzaman Molla Said ' i ona oturtmak için yer gösterir . Bediüzzaman ise hiç bozmadan gösterilen koltuğa oturur.
Vali Bey : '' Zaten siz hocalar ve şeyhler böylesiniz. Oğlunuz yaşında bile olmayan bir çocuğa kıyam edip hürmet edersiniz. Biz sizi memleketin en büyük alimi olarak çağırdık ki gelen misafirlerle vehhabilik mezhebi konusunda ilmi münazara edesiniz ! '' deyince ,
hemen Molla Said söz ve Vali beye :
'' Asıl başta vehhabi olan sensin . Bana kıyam eden zatlar , benim onların torunu yaşında bile olmayan şahsıma veya yaşıma değil , ilmime hürmet ettiler. '' der ve devamla '' şimdi senin misafirlerinin fikirlerinin ana kaynaklarının esasatını anlatacağım '' deyip başlar .. Ve Vehhabiliğin tarihi geliş seyrini ve fikirlerinin ana temellerinin neyin üstüne bina edildiğini gayet beliğ bir mükaddeme ile izah eder.
Bu izah , ikna , ispat ve ilzam üzerine : gelen misafir Vehhabi alimlerinin her birisi birer bahane ile dışarıya çıkamk için izin isterler. Vali bey de , itiraf ederek , : '' Evet ben gerçekten vehhabiliği en hak ve doğru bir mezheb kabul etmiş , yayılması için de gizli gizli çalışıyordum . Amma şimdi beni tam ikna ettiniz '' demekten kendini alamaz olmuş.
A. Badıllı