Konu: Firarda Volga Nehrini Birlikte Geçtik

Uzun y?llar Selânik Askerlik Şubesinde görev yapan Çorum'lu Binbaş? Ali Haydar Bey, Bediüzzaman'la birlikte Rusya'dan nas?l firar ettiklerini şöyle anlat?yor:

"Bediüzzaman'la birlikte volga nehrini çok harika bir tarzda geçtik. Nehri geçerken, ayağ?m?z kara gömülür gibi, bazan topuğumuza, bazan dizimize kadar suya bat?p ç?k?yorduk. Ben çok heyecanlan?yordum. Nehri geçtikten sonra Bediüzzaman bana dönüp dedi ki:

"Kardeşim Ali Haydar, Cenâb-? Hak, Hazret-i Musa Aleyhisselâm'a denizi musahhar ettiği gibi, bize de senin yüzün hürmetine Volga nehrini musahhar etti.'
"Benim üzerimdeki hayret ve şaşk?nl?ğ? gidermek istiyordu. Ben cevaben kendisine dedim:

"Nas?l geçip kurtulduğumuzu ben biliyorum. Ama siz bilirsiniz Üstad'?m, yine de sizin dediğiniz gibi olsun." Son şahtlerden.

çok güzel öyle değil mi

firuze Nickli Üyeden Alıntı

çok güzel öyle değil mi

Evet ya aynen öyle.. Takdirinizi tebrik ederim.Teşekkürler.

İnayet-i İlahiye altındaki bir hizmetin Üstad'ına tabiiki yokuş yollar düz,taşkın dereler bir su birikintisi haline gelir,hiç şaşırmadım doğrusu,Üstadın hayatında bu ve benzeri çok kerametkarene olaylar yaşanmıştır da, Üstadın tüm bu olanları kendisine mal edileceğinden çekinmesinden dolayı bize ulaşanlar deryada bir katre misali....Davanın Hak olduğuna şahit bu olayı dile getirdiğiniz için Mevlam razı olsun,bizleride inayeti altına alsın inş.

serab Nickli Üyeden Alıntı

Davanın Hak olduğuna şahit bu olayı dile getirdiğiniz için Mevlam razı olsun,bizleride inayeti altına alsın inş.

Duanıza en kalbi aminlerle mukabele ederiz.

bu tür yaz?lar?n sürekli devam eder inşallah kardeşim

Kerametli bir olay daha;

Gizli Bir ?mza
Elifler Kerameti olarak bilinen 29. Söz’ün bütün sat?rlar?n?n baş harfi “Elif” ile başlamaktad?r. Yaz?ld?ktan çok zaman sonra fark?na var?lan bu tevafukun yine çok enteresan bir tevafuku daha vard?r.

Muhterem müellif, isminin ebced değerini karş?layan 29. Söz’ün 501 sat?r?n?n baş?ndaki eliflerin tevafuk etmesi ile 29. Söz’ün alt?na elinde olmadan silinmez, tahrif edilmez, taklit edilmez bir imza atm?şt?r. Çünkü Said Nursi de 501 ebced değerindedir.

Said Nursi’nin bu imzas? aynen şöyledir:

“Bu risalenin şirin ve latif bir diğer tevafuku şöyledir. Bu sözün bir keramet-i zahiresi olan eliflerin tevafukat-? acibesi içinde Said-ün Nursi’nin makam-? ebcedisi tam tam?na tevafuk ediyor. Çünkü sahife başlar?nda gelen eliflerin mecmu-u adedi 501 olduğu gibi Said-ün Nursi aynen 501’dir. Elbette böyle manidar bir tevafuk kat’iyyen tesadüf işi olamaz.

Elifler Mecmuu = 501
Said-ün Nursi = 501

serab Nickli Üyeden Alıntı

Kerametli bir olay daha;

Gizli Bir İmza
Elifler Mecmuu = 501
Said-ün Nursi = 501

Maşallah, barekallah..Rabbim bizleri bu kudsi davada istihdam ve istifadekar eylesin..Teşekkürler, güzel bir zeyldi..

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlenin Vandaki Horhor medresesindeki talebelerine ders verdiği esnada bir karınca yuvasındaki karınca kolonisinin,ölülerini dışarı attıklarını görünce:Büyük bir musibet başımızda dolaşıyor. Nasıl ki bu karıncalar ölülerini dışarı atıyorlar,aynen öylede bu musibette de millet ölülerini dışarı atıp sahip olamayacak diyerek,cihan harbinin o müthiş musibetini keşfen haber vermiştir

Bediüzzaman Hazretleri'nin Barla'da Nur risalelerini telif ettiği yıllarda, Bedre yakınlarındaki bir korulukta yangın çıkması üzerine orada bulunan Sıddık Sabri Efendi'nin yangını söndürmek için çok uğraştığını...
Yangının sönmemesi üzerine sırtındaki Üstadı'ndan yadigar olan cübbeyi çıkartan Sabri Efendi'nin, onu alevlere doğru savurup bir yandan da: "Yak işte yakabilirsen bu Bediüzzaman'ın cübbesi" diye haykırdığını ve ardından alevlerin yavaş yavaş azalarak söndüğünü...
Daha sonraları bu hadisenin Bediüzzaman Hazretleri'ne intikal ettirilmesi üzerine, Nurlu Üstad'ın tebessüm buyurarak Sabri Efendi'ye: "Keçeli beni orman korucusu mu yaptın!diye latifede bulunmuştur.