Risâle-i Nur’un Yaz?lma Sebebi
Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri, Cenâb-? Hakk?n her as?rda gelmesini vaat buyurduğu müceddidlerden, din yenileyicilerinden biriydi ve sonuncusuydu. Asr?m?zda çeşitli felsefi cereyanlar?n alevlendirdiği küfür ve inkâr fikri kara bulutlar gibi Müslümanlar?n ufuklar?n? sarm?şt?. Müslüman çocuklar? Allah’?, Peygamberi (asm) ve Kur’ân’? tan?maz ve inkâr eder haldeydi. Okullar ve öğretmenler Allah’tan ve Peygamberden bahsetmiyorlard?. Müslüman çocuklar?n?n böyle yetişmesi halinde ileride ülkenin topyekûn kaosa, anarşiye, şiddete, ahlâks?zl?klara, fuhşiyata ve çeşit çeşit kötülüklere sürüklenmesi işten bile değildi.
Oysa ?slâm dini indiği gün gibi tazeliğini koruyordu. Kur’ân gün geçtikçe, zaman ihtiyarlad?kça gençleşiyordu. Sünnet-i Seniyyenin, ilimler ilerledikçe değeri anlaş?l?yordu. ?slâm?n ter ü taze iman esaslar? modern teknolojiyle birlikte anlaş?l?r şekilde gözler önündeydi.
Diğer yandan Kur’ân okumay?, öğrenmeyi, araşt?rmay?, incelemeyi, düşünmeyi, ak?l yürütmeyi emrediyordu. Kur’ân tek harfi bile bozulmam?ş Allah’?n tek kitab?yd?. Tazeliğini gün geçtikçe zihinlere nakşetmeye istidad? vard?. Kur’ân düşürüldüğü uçurumu asla hak etmemişti ve Kur’ân kendini savunmal?yd?.
Müslümanlar dinlerinin k?ymetini yeniden anlamal?lar ve Bat?dan görgü, görenek ve sosyal değer dilenmek yerine, yeniden aşkla ve istekle dinlerine sar?lmal?yd?lar. Çünkü bozgunculuk, sap?kl?k, dalâlet ve fesatç?l?k olmad?kça aranan her türlü yenilik, Müslümanl?k dininde bin dört yüz y?l öncesinden beri mevcuttu. Kur’ân bütün teknik buluşlara aç?k olmakla kalm?yor, Peygamberlerin hayatlar?n? ve mucizelerini örnek vererek, her türlü icad? arkas?na teşvik kamç?s? vurup destekliyordu. Kur’ân Müslümanlardan ?srarla ilim ve düşünce istiyordu. Asr?m?z eski as?rlara nispeten daha fazla okumay? ve yazmay? başarm?ş, ilmi ve öğrenmeyi ön plâna alm?ş, bilimi ve tekniği verimli biçimde kullanm?ş, en ücra yerleşim birimlerine kadar aç?lan okullarla kitaba bağl? medenileşmeyi önemser hale gelmişti. Böyle bir as?rda okumay? farz k?lan Kur’ân’?n anlaş?lmamas? düşünülemezdi. Fakat Kur’ân merhum Mehmet Akif Ersoy’un ifade ettiği gibi, asr?n idrakine sunulmal?, asr?n anlay?ş?na göre yeniden yorumlanmal?yd?. ?slâm?n ter ü taze iman esaslar? çağ insan?n?n akl? seviyesinde yeni burhanlarla anlat?lmal?, ispatlanmal?yd?. ?nkâr?n ve küfrün temellerinin ne kadar çürük olduğu bütün gören gözlere, işiten kulaklara, düşünen ak?llara gösterilmeliydi.
?şte hicri on üçüncü asr?n imam? ve müceddidi bulunan Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri Kur’ân’?n sönmez ve söndürülmez bir nur olduğunu, Kur’ân’?n her geçen gün gençleşmekte bulunduğunu, Kur’ân’?n hep taze kalan değerleriyle anlaş?l?r olmay? çoktan hak ettiğini dünya insan?na göstermek üzere, Allah’?n yard?m?yla Risâle-i Nur eserlerini yazd?.
Başlang?çta yapayaln?zd?. Karş?s?na türlü zorluklar ç?kar?ld?. Mahkeme mahkeme dolaşt?r?ld?, suçland?, idamla yarg?land?. Fakat o y?lmad?. Korkmad?. Umutsuzluğa kap?lmad?. ?radesini hep kavi tuttu. Müsbet davran?ştan vazgeçmeyerek hep Allah’a tevekkül etti ve atmas? gereken hiçbir ad?mdan geri kalmad?. Girdiği bütün mahkemelerden beraat alarak, dâvâs?n?n hak olduğunu adaletin eliyle de, mahkemelerin diliyle de ispat etti.
Risâle-i Nur kitaplar?yla Kur’ân’? asr?n anlay?ş?na yeniden sundu, iman esaslar?n? yeniden tefsir etti, ?slâm’? yeniden yorumlad?, ümmetin Sünnet-i Seniyye anlay?ş?n? yeniden tamir etti. Ve ?slâmiyet’in bar?şç?, iyiliksever, doğru, yüksek bir insanl?k dini olduğunu bütün dünyaya ilâan etti. Alt? bin sayfay? aşk?n Risâle-i Nur’lar ile tam bir iman ink?lâb? gerçekleştirdi. Müslüman’?n iman?n? taklidi imandan tahkiki iman seviyesine yükseltti. Müslüman’? araşt?rmac? ve tahkik edici bir üslûp ile yeniden ve daha yüksek şekilde iman?na kavuşturdu. Müslüman’a, kâinata meydan okuyan bir iman kazand?rd?. Şimdi bizlere düşen Risâle-i Nur eserlerini okuyup anlayarak, bu iman ink?lâb? ile boyanmak, iman?m?z? güçlendirmek ve asr?m?z?n verdiği küfür ve isyan fikrine inat, Allah’a kul olmakt?r.
Süleyman Kösmene - Yeni Asya Gazetesi - 18.07.2006