I. Eğitim nedir?
Eğitim, ilk insan Hz. Adem’le başlat?lmas? gereken bir kavramd?r. ?nsan d?ş?ndaki canl?lar yeryüzüne tekemmül etmiş bir şekilde gönderilirken, insan acz ve fakr?yla kendi ferdî ihtiyaçlar?n? bile karş?layamayacak şekilde yarat?lm?şt?r. Bir hayvan yavrusu doğumunun ilk dakikalar?ndan itibaren kendi ihtiyaçlar?n? karş?lamaya başlarken, bir insan?n ayn? ölçüde ihtiyaçlar?n? karş?layabilmesi için uzun y?llara ihtiyac? vard?r. Bu gerçek, insan?n yeryüzüne taallümle tekemmül etmek için gönderildiğini gösterir.
?nsan d?ş?ndaki canl?lar yeryüzüne ad?mlar?n? atar atmaz, yarat?l?ş amac?na uygun olarak varl?ğ?n genel ritmine uyarlar. Dağlar, taşlar, hayvanlar, bitkiler her biri kendilerine mahsus vazifelerini kusursuz yaparlar. Onlara geldikleri yerde her şey öğretilmiş gibidir. Ancak, yarat?lm?şlar?n içerisinde sadece insan, bir tercihle karş? karş?yad?r. Karş?s?nda iki yol vard?r. Ya varl?ğ?n genel ritmine uyarak yarat?l?ş amac?na uygun olarak hareket edecek; yani çal?şkan, ahlakl?, sorumluluk sahibi birisi olacak ya da katil, h?rs?z, ahlâks?z bir kişi olarak varl?ğ?n genel ritminin d?ş?na ç?kacakt?r. ?şte Risâle-i Nur’un insanlara kazand?rmaya çal?şt?ğ? Kur’ân eğitimi, insan?n varl?ğ?n genel ritmine uygun olarak hareket etmesini sağlamakt?r.
II. Eğitimin hedefi
Cenâb-? Hak, eşref-i mahlûkat olarak yaratt?ğ? insana, vazifelerini hat?rlatmak üzere peygamberler göndermiştir. Bu önderler insana dünyevî olarak başar?l? olman?n yollar?n? öğrettikleri gibi, kul olduklar?n? da hat?rlatm?şlard?r. ?şte bu çerçeveden bak?ld?ğ? zaman, Kur’ân’a göre eğitim, beşerî sistemlerin eğitim anlay?ş?ndan daha derin bir anlam kazanm?şt?r. Yani, beşerî eğitim sistemleri “iyi vatandaş” yetiştirmeyi öngörürken; Kur’ân’?n evrensel eğitim anlay?ş? “iyi insan” yetiştirmeyi hedeflemektedir. Bu da insan?n dünyevî olarak iyi yetişmesi yan?nda Allah’a yak?n olmas?n?, yani yarat?l?ş amac?na uygun olarak yaşamas?n? sonuç vermektedir.
III. Nefisten aileye eğitim
Risâle-i Nur’da eğitimin önemi, dar daireden geniş daireye doğru s?ralanm?şt?r. Bu metot nebevî eğitimin bir yans?mas?d?r. ?lahî vahye mazhar olan Allah Rasülü tebliğe başta kendi nefsi olmak üzere en yak?nlar?ndan başlam?şt?r. Bunun gereği olarak ?nsan eğitime kendi nefsinden başlamal?, ailesi ve çevresiyle genişleterek devam etmelidir. Bu anlamda Risâle-i Nur’da; “Nefsini ?slâh etmeyen başkas?n? ?slâh edemez.” denilmektedir. Ayr?ca, Bediüzzaman, Risâle-i Nur’da sürekli kendi nefsine dönük telkinlerde bulunarak nefis terbiyesine vurgu yapm?şt?r.
Eğitimde ailenin yeri, özellikle vurgulanmas? gereken bir konudur. ?nsan?n ailesinden ald?ğ? eğitim, hayat? boyunca onu etkiler. Burada annenin eğitimdeki yeri öne ç?kar. Özellikle 0-6 yaş grubu içerisinde en belirleyici kişi hiç kuşkusuz annedir. Bediüzzaman bu konuda, “Evet insan?n en birinci üstad? ve tesirli muallimi, onun validesidir. Bu münasebetle ben kendi şahs?mda kat’i ve daima hissettiğim bu mânây? beyân ediyorum: Ben bu seksen sene ömrümde, seksen bin zatlardan ders ald?ğ?m halde, kasem ediyorum ki, en esasl? ve sars?lmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi, merhum validemden ald?ğ?m telkinat ve manevî derslerdir ki, o dersler f?trat?mda, adeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o dersler üzerine bina edildiğini aynen görüyorum.” diyerek annenin eğitimdeki rolünü veciz bir şekilde ifade etmiştir.
Risâle-i Nur’da, aile kurumu, toplumun sağl?kl? ve insan?n mutlu olabilmesi için önemsenirken, aile içinde uyulmas? gereken temel kriterlere de değinilmiştir. Sağl?kl? bir aile hayat? ve sağl?kl? çocuklar için aile içinde istişarenin temel k?l?nmas?, aile fertlerinin birbirlerine karş? empatik yaklaşarak birbirlerini dinleyebilmeleri, kavli leyyin ile davranmalar?, tutarl? davran?şlarda bulunmalar? tavsiye edilmiştir. Ayr?ca, ebeveynlerin çocuklar?na karş?, iyi örnek olmalar?, k?r?c? eleştirilerden kaç?narak motive edici olmalar?, olumlu davran?şlara dikkat çekmeleri, kişiye değil davran?şa eleştiri getirmeleri vurgulanm?şt?r.
Çocuklar, ebeveynlerin üzerlerinde tahakküm kurabilecekleri zay?f yarat?klar değil, Allah’?n emaneti olan fertler hükmündedir. Cenâb-? Hakk?n sonradan gönderdiği bu küçük ev arkadaşlar?na karş? bask? ve tahakkümle değil, sevgi ve haklar?na sayg?yla yaklaş?lmas? gerektiği vurgulanm?şt?r.
IV. Eğitimde toplum, çevre ve kitle iletişim araçlar?
Risâle-i Nur’da eğitimde ailenin temel fonksiyonu yan?nda çevrenin ve kitle iletişim araçlar?n?n da etkisinden bahsedilmiştir. Bugün, günahlar?n binlerce yoldan geldiği belirtilerek bu duruma karş? uyan?k olunmas? tavsiye olunmuştur. Teknolojinin getirdiği radyo—bugün televizyon ve interneti de bu çerçevede değerlendirebiliriz—nimetinin müsbet hizmetlerde istihdam edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Risâle-i Nur’u okuyan ve dinleyen bu zaman?n insanlar?, Bediüzzaman’?n mektupla başlatt?ğ? eğitim sürecini bugün gazete, radyo, televizyon ve internet yoluyla devam ettirmeleri gerekmektedir.
Günahlara karş? direncin zorlaşt?ğ? günümüzde, Risâle-i Nur’un sunduğu hakikatler, “müfritane irtibat” tavsiyesi esas al?narak hayata geçirilmeye çal?ş?lmal?d?r. Beşerî zaaflar cemaat ruhuyla ve teşrik-i mesaî düsturuyla giderilmelidir. Çocuk eğitiminde anne baban?n zaaflar? üçüncü şah?slar devreye sokularak telâfi edilmelidir. Özellikle, 6-12 yaş grubundaki çocuklara anne baba d?ş?nda müsbet örnekler gösterilerek, çocuklar?n iyi yetişmesi sağlanmal?d?r. Daha ileri yaşlarda ise, model olabilecek arkadaş çevresine çocuklar? yak?n tutman?n önemi ortadad?r. Bu tür çal?şmalar, çocuklar?m?z?n küresel hegemonya içerisinde erimelerini önleyecek, imanl? ve günahlara karş? dirençli nesillerin yetişmesini sağlayacakt?r.
V. Eğitim tek yönlü olmamal?
Yukar?da da belirttiğimiz gibi, Kur’ân’?n eğitim anlay?ş?, dünya ve ahireti kapsayan bütüncül bir yaklaş?m? öğütlemektedir. Eğitim hem dünyevî huzur ve başar?y? hem de uhrevî kazançlar? hedeflemelidir. Allaha yak?n olmay? hedefleyen bir eğitimin, zaten dünyevi huzuru da içerdiği bir vak?ad?r. Allah Rasülü’nün, “Baba evlâd?na güzel terbiyeden daha güzel bir hediye veremez.”, “Çocuklar?n?za ikram edin ve terbiyelerini güzel yap?n,” “?nsan?n öldükten sonra geride b?rakt?ğ? en hay?rl? şeylerden birinin, yetiştirdiği salih evlâtt?r” sözleri bize bunu tavsiye ediyor.
Dünyevileşmenin had safhaya ulaşt?ğ? günümüzde, aile fertlerine bütüncül bir eğitim verilmesi ihtiyac? daha da önem kazanm?şt?r. ?nsana fizik, kimya okurken Allah’?n varl?ğ?n? görebilen bir şuur verilmelidir. Ayr?ca, iman dersi ihmal edilmemelidir. “Bir çocuk, küçüklüğünde kuvvetli bir ders-i imanî alamazsa, sonra pek zor ve müşkül bir tarzda ?slâmiyet ve iman?n erkânlar?n? ruhuna alabilir. Adeta gayr-i Müslim birisinin ?slamiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabani düşer” diyen Bediüzzaman, çocuklar?n ahirette anne ve babalar?ndan şikâyetçi olmamalar? için iman eğitimini ihmal etmemeleri gerektiğini vurgular.
VI. Mektep, medrese, tekke
Risâle-i Nur’da, ?slâm toplumlar?n?n üç büyük düşman? olarak, cehalet, zaruret ve ihtilâf zikredilmektedir. Bu üç büyük düşmana karş? marifet, san’at ve ittifak silâh?yla mücadele edilmesi gerektiği vurgulanmaktad?r.
Bediüzzaman, hayat?n? bu üç düşmana karş? mücadele ile geçirmiştir. ?lk hayat?ndan itibaren Osmanl? devletindeki eğitim sisteminin yanl?ş yanlar?n? vurgulam?ş bunun düzeltilmesi için çabalam?şt?r. Bu çerçevedeki en önemli vurgular?ndan birisi hiç kuşkusuz Osmanl? Devleti’nin son dönemlerindeki mektep, medrese, tekke ihtilâf?d?r. Bu kurumlardan Bat? tarz? okullar yani mekteplerde din ilimlerinin okutulmas?, medreselerde zaman? geçmiş bilgilerin tasfiyesiyle yerine yeni gelişmeleri anlatan dersler konulmas? ve tekkelerde ise gerçek ilim adamlar? bulundurulmas? gerektiğini belirtmiştir. Bunlar?n gerçekleşmesi halinde bu üç kurumun da ruhu birbirine benzeyecek ve tevhid-i medaris gerçekleşmiş olacakt?r. Bu anlamdaki eğitim kurumlar?na bugün de şiddetle ihtiyaç vard?r.
VII. Eğitim kurumlar?
Bediüzzaman eğitimle ilgili bu tavsiyeler yan?nda somut projeler de sunmuştur. Bunlardan birisi, Anadolu’da eğitim kurumlar?n?n yayg?nlaşt?r?lmas?d?r. Hatta okullar? yayg?nlaşt?ran zaman?n hükümetlerini de takdir etmiştir. Doğuda kurulacak okullar?n önemini belirterek, burada çal?şacak öğretmenlerin mahallî dillere aşina olmalar? gerektiğini ifade etmiştir.
Ayr?ca, Risâle-i Nur’da ayr?nt?l? olarak tan?mlanan bir eğitim kurumu/anlay?ş? olan Medresetüzzehra kavram? vard?r. Bediüzzaman bu kavram? s?radan bir okul olman?n ötesinde sosyal, ilmî, ekonomik ve siyasî yönleri olan bir ittihad-? ?slâm projesi olarak yorumlam?şt?r. Maddî olarak bu kurumu inşa ettirmek amac?yla Sultan Reşat ve I. Meclis dönemlerinde girişimlerde bulunmuş; ancak savaşlar ve ihtilâflar dolay?s?yla bu talepler sonuca ulaşamam?şt?r. Daha sonra, bu proje Risâle-i Nur’un neşri, her evin bir medrese-i Nuriye olmas? ve bütün yerleşim birimlerinde günlük haftal?k dersler yap?lmas?yla tahakkuk etmiştir. Maddî suretinin de gelecekte kurulacağ? müjdelenmiştir.
Bediüzzaman eğitim kurumlar?n?n diliyle ilgili de tesbitte bulunmuştur. Anadilde eğitim görmenin taş üzerine yaz? yazmak gibi kal?c? olacağ?n? belirtmiştir.
VIII. Sonuç
Bütüncül bir eğitimi öngören ve bunu mümkün k?labilecek bir altyap?ya sahip Risâle-i Nur’un bu eğitim yaklaş?m?na sadece ülkemizin değil, bütün insanl?ğ?n muhtaç olduğunu düşünüyoruz. Kavgas?z, gürültüsüz, adil, insan haklar?na sayg?l?, toplumsal bar?ş?n tesis edildiği insanca bir dünya için buna ihtiyaç vard?r. Çünkü, bu yaklaş?m lokal değil evrenseldir.