gulsah Nickli Üyeden Alıntı
Bu sorunun bir benzerini Metin Karabaşoğlu'na sorulmuş ve kendisi de çok güzel biz izahat vermiştir.
'' ...yak?n bir zamanda, genç bir hakikat yolcusu vesilesiyle görmüş oldum. Bu hakikat yolcusu, bir risalede, Risale-i Nur’un mesleği tarif edilirken, ‘fena fi’ş-şeyh, fena fi’r-resul’ yerine ‘fena fi’l-ihvan’dan söz edildiğine değinerek, şu anlaml? ve öğretici soruyu yöneltti bana: Neden ‘fena fi’r-risale’ değil de, ‘fena fi’l-ihvan’?
?lk elde dünyama gelen cevap şu: ?nsan, kardeşlerinden ayr? bir biçimde de ‘Risale’de fani’ olabilir; ama ‘kardeşlerinde fani’ olmadan ‘Risale’de fani’ olmak, onu pekâlâ dar ve s?ğ b?rakabilir. Yani, insan, hiçbir kardeşinin yard?m?na ihtiyaç duymadan, kendi hanesinde pekâlâ Risale-i Nur okuyabilir; keza, onu meselâ bir dağ baş?nda pekâlâ okuyup düşünmekle ve buna göre yaşamakla günlerini geçirebilir. Ama, her bir insan?n kabiliyeti k?sa, istidad? s?n?rl?, nazar? dar, kavray?ş? ve eğilimleri farkl? farkl?d?r. Bir insan?n Risale-i Nur’u kendi baş?na okumas? ile, sair kardeşleri ile beraber okumas? aras?nda, yine ?hlas Risalesi’nde vurgulanan ‘yirmi gözle görme, on ak?lla düşünme, yirmi kulakla işitme’ kadar büyük bir fark vard?r. ?nsan, yaln?z baş?na ‘fena fi’r-risale’ olduğunda, ona yaln?z kendi kabiliyeti nisbetinde muhatap olacakt?r; ama ‘fena fi’l-ihvan’ olduğunda, "sair kardeşlerinin gözüyle de görebilir, kulaklar?yla da işitebilir." Hakikate yaln?z bir cihetiyle değil, çok cihetleriyle muhatap olur. Bir hadiseyi yaln?z bir yönüyle değil, çok yönleriyle görme; Rabbini yaln?z bir ismin cilvesiyle değil, esmâ-i hüsnân?n cilveleriyle tan?ma imkân?na daha kolay erişir.
Bu bak?mdan, asl?nda Risale’de hakk?yla fena olman?n yolu, ‘kardeşlerinde fani olmak’tan geçmektedir.
28.12.2003 2007 karakalem.net, Metin Karabaşoğlu