+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 1 ve 1

Konu: Hırs Hakkındaki Risale-i Nur

  1. #1
    Gayyur risalem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2006
    Mesajlar
    50

    Standart

    Ey Ehl-i ?man! Sab?kan, adâvet ne kadar zararl? olduğunu anlad?n. Hem anla ki, adâvet kadar hayat-? ?slâmiyeye en müthiş bir maraz-? muz?r dahi, h?rst?r.

    H?rs, sebeb-i haybettir ve illet ve zillettir; ve mahrumiyet ve sefaleti getirir. Evet, her milletten ziyade h?rsla dünyaya sald?ran Yahudi milletinin zillet ve sefaleti, bu hükme bir şahid-i kàt?'d?r.

    Evet, h?rs, zîhayat âleminde en geniş bir daireden tut, tâ en cüz'î bir ferde kadar sû-i tesirini gösterir. Tevekkülvâri taleb-i r?z?k ise, bilâkis medar-? rahatt?r ve her yerde hüsn-ü tesirini gösterir. ?şte, bir nevi zîhayat ve r?zka muhtaç olan meyvedar ağaçlar ve nebatlar, tevekkülvâri, kanaatkârâne yerlerinde durup h?rs göstermediklerinden, r?z?klar? onlara koşup geliyor. Hayvanlardan pek fazla evlât besliyorlar. Hayvânat ise, h?rsla r?z?klar? peşinde koştuklar? için, pek çok zahmet ve noksaniyetle r?z?klar?n? elde edebiliyorlar.

    Hem hayvânat dairesi içinde zaaf ve acz lisan-? hâliyle tevekkül eden yavrular?n meşru ve mükemmel ve lâtif r?z?klar? hazine-i rahmetten verilmesi; ve h?rsla r?z?klar?na sald?ran canavarlar?n gayr-? meşru ve pek çok zahmetle kazand?klar? nâhoş r?z?klar? gösteriyor ki, h?rs sebeb-i mahrumiyettir; tevekkül ve kanaat ise vesile-i rahmettir.

    Hem daire-i insaniye içinde her milletten ziyade h?rsla dünyaya yap?şan ve aşk ile hayat-? dünyeviyeye bağlanan Yahudi milleti, pek çok zahmetle kazand?ğ?, kendine faydas? az, yaln?z hazinedarl?k ettiği gayr-? meşru bir servet-i ribâ ile bütün milletlerden yedikleri sille-i zillet ve sefalet, katl ve ihanet gösteriyor ki, h?rs maden-i zillet ve hasârettir. Hem harîs bir insan her vakit hasârete düştüğüne dair o kadar vak?alar var ki Name=567; HotwordStyle=BookDefault; darb?mesel hükmüne geçmiş, umumun nazar?nda bir hakikat-i âmme olarak kabul edilmiştir.

    Madem öyledir. Eğer mal? çok seversen, h?rsla değil, belki kanaatle mal? talep et, tâ çok gelsin.

    Ehl-i kanaat ile ehl-i h?rs, iki şahsa benzer ki, büyük bir zât?n divanhanesine giriyorlar. Birisi kalbinden der: "Beni yaln?z kabul etsin; d?şar?daki soğuktan kurtulsam bana kâfidir. En aşağ?daki iskemleyi de bana verseler, lütuftur."

    ?kinci adam, güya bir hakk? varm?ş gibi ve herkes ona hürmet etmeye mecburmuş gibi, mağrurâne der ki: "Bana en yukar? iskemleyi vermeli." O h?rsla girer, gözünü yukar? mevkilere diker, onlara gitmek ister. Fakat divanhane sahibi onu geri döndürüp aşağ? oturtur. Ona teşekkür lâz?mken, teşekküre bedel kalbinden k?z?yor. Teşekkür değil, bilâkis hane sahibini tenkit ediyor. Hane sahibi de ondan istiskal ediyor.

    Birinci adam mütevaziâne giriyor, en aşağ?daki iskemleye oturmak istiyor. Onun o kanaati, divanhane sahibinin hoşuna gidiyor. "Daha yukar? iskemleye buyurun" der. O da gittikçe teşekkürât?n? ziyadeleştirir; memnuniyeti tezayüd eder.

    ?şte, dünya bir divanhane-i Rahmân'd?r. Zemin yüzü bir sofra-i rahmettir. Derecât-? erzak ve merâtib-i nimet dahi iskemleler hükmündedir.

    Hem, en cüz'î işlerde de herkes h?rs?n sû-i tesirini hissedebilir.

    Meselâ, iki dilenci birşey istedikleri vakit, h?rsla ilhah eden dilenciden istiskal edip vermemek, diğer sakin dilenciye merhamet edip vermek, herkes kalbinde hisseder.

    Hem meselâ, gecede uykun kaçm?ş; sen yatmak istesen, lâkayt kalsan, uykun gelebilir. Eğer h?rsla uyku istesen, "Aman yatay?m, aman yatay?m" dersen, bütün bütün uykunu kaç?r?rs?n.

    Hem meselâ, mühim bir netice için birisini h?rsla beklersin. "Aman gelmedi, aman gelmedi" deyip, en nihayet h?rs senin sabr?n? tüketip, kalkar gidersin. Bir dakika sonra o adam gelir; fakat beklediğin o mühim netice bozulur.

    Şu hâdisât?n s?rr? şudur ki: Nas?l ki bir ekmeğin vücudu, tarla, harman, değirmen, f?r?na terettüp eder. Öyle de, tertib-i eşyada bir teennî-i hikmet vard?r. H?rs sebebiyle, teennî ile hareketedilmediği için, o tertipli eşyadaki mânevî basamaklar? müraat etmez; ya atlar, düşer veyahut bir basamağ? noksan b?rak?r, maksada ç?kamaz.

    ?şte, ey derd-i maişetle sersem olmuş ve h?rs-? dünya ile sarhoş olmuş kardeşler! H?rs bu kadar muz?r ve belâl? birşey olduğu hâlde, nas?l h?rs yolunda her zilleti irtikâp ve haram-helâl demeyip her mal? kabul ve hayat-? uhreviyeye lâz?m çok şeyleri feda ediyorsunuz; hattâ erkân-? ?slâmiyenin mühim bir rüknü olan zekât?, h?rs yolunda terk ediyorsunuz? Halbuki, zekât, her şah?s için sebeb-i bereket ve dâfi-i beliyyatt?r. Zekât? vermeyenin, herhâlde elinden zekât kadar bir mal ç?kacak; ya lüzumsuz yerlere verecektir, ya bir musibet gelip alacakt?r.

    Hakikatli bir rüya-y? hayaliyede, Harb-i Umumînin beşinci senesinde, bir acip rüyada benden soruldu:

    "Müslümanlara gelen bu açl?k, bu zayiat-? maliye ve meşakkat-i bedeniye nedendir?"

    Rüyada demiştim:

    "Cenâb-? Hak bir k?s?m maldan onda bir veya bir k?s?m maldan k?rkta bir, kendi verdiği mal?ndan birisini bizden istedi-tâ bize fukaralar?n dualar?n? kazand?rs?n ve kin ve ha-setlerini men etsin. Biz, h?rs?m?z için tamahkâr-l?k edip vermedik. Cenâb-? Hak, müterakim zekâ-t?n?, k?rkta otuz, onda sekizini ald?.

    "Hem senede yaln?z bir ayda, yetmiş hikmetli bir açl?k bizden istedi. Biz nefsimize ac?d?k; mu-vakkat ve lezzetli bir açl?ğ? çekmedik. Cenâb-? Hak, ceza olarak, yetmiş cihetle belâl? bir nevi orucu beş sene cebren bize tutturdu.

    "Hem yirmi dört saatte birtek saati, hoş ve ul-vî, nuranî ve faydal? bir nevi talimat-? Rabbâni-yeyi bizden istedi. Biz tembellik edip o namaz? ve niyaz? yerine getirmedik. O tek saati diğer saatlere katarak zayi ettik. Cenâb-? Hak, onun kefareti olarak, beş sene talim ve talimat ve koş-turmakla bize bir nevi namaz k?ld?rd?" demiştim.

    Sonra ay?ld?m, düşündüm, anlad?m ki, o rüya-y? hayaliyede pek mühim bir hakikat vard?r. Yir-mi Beşinci Sözde, medeniyetle hükm-ü Kur'ân'? muvazene bahsinde ispat ve beyan edildiği üzere, beşerin hayat-? içtimaîsinde bütün ahlâks?zl?ğ?n ve bütün ihtilâlât?n menşei iki kelimedir:

    Birisi: "Ben tok olduktan sonra başkas? açl?ktan ölse bana ne?"

    ?kincisi: "Sen çal?ş, ben yiyeyim."

    Bu iki kelimeyi de idame eden, cereyan-? ribâ ve terk-i zekâtt?r. Bu iki müthiş maraz-? içtima-îyi tedavi edecek tek çare, zekât?n bir düstur-u umumî suretinde icras?yla, vücub-u zekât ve hur-met-i ribâd?r. Hem değil yaln?z eşhasta ve hususî cemaatler-de, belki umum nev-i beşerin saadet-i hayat? için en mühim bir rükün, belki devam-? hayat-? insa-niye için en mühim bir direk, zekâtt?r. Çünkü, be-şerde, havas ve avam, iki tabaka var. Havastan avâma merhamet ve ihsan; ve avamdan havâssa karş? hürmet ve itaati temin edecek, zekâtt?r. Yoksa, yukar?dan avâm?n baş?na zulüm ve tahak-küm iner; avamdan zenginlere karş? kin ve isyan ç?kar. ?ki tabaka-i beşer, daimî bir mücadele-i mâneviyede, bir keşmekeş-i ihtilâfta bulunur. Ge-le gele, tâ Rusya'da olduğu gibi, sa'y ve sermaye mücadelesi suretinde boğuşmaya başlar.

    Ey ehl-i kerem ve vicdan! Ve ey ehl-i sehâvet ve ihsan! ?hsanlar zekât nam?na olmazsa, üç za-rar? var. Bazen da faydas?z gider. Çünkü, Allah nam?na vermediğin için, mânen minnet ediyorsun, biçare fakiri minnet esareti alt?nda b?rak?yorsun. Hem makbul olan duas?ndan mahrum kal?yorsun. Hem hakikaten Cenâb-? Hakk?n mal?n? ibâd?na vermek için bir tevziat memuru olduğun hâlde, kendini sahib-i mal zannedip bir küfrân-? nimet ediyorsun.

    Eğer zekât nam?na versen, Cenâb-? Hak nam?na verdiğin için bir sevap kazan?yorsun, bir şükrân-? nimet gösteriyorsun. O muhtaç adam dahi sana tabasbus etmeye mecbur olmad?ğ? için, izzet-i nef-si k?r?lmaz ve duas? senin hakk?nda makbul olur. Evet, zekât kadar, belki daha ziyade nafile ve ihsan, yahut sair suretlerde verip riyâ ve şöhret gibi, minnet ve tezlil gibi zararlar? kazanmak ne-rede? Zekât nam?na o iyilikleri yap?p, hem farz? edâ etmek, hem sevab?, hem ihlâs?, hem makbul bir duay? kazanmak nerede?
    Konu elff tarafından (05.06.07 Saat 22:50 ) değiştirilmiştir.
    ümitvar olunuz...

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Hırs ve Kalbin Delinmesi
    By gulsah in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 6
    Son Mesaj: 27.02.20, 14:14
  2. Hırs ve İsraf
    By yasemenn in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 55
    Son Mesaj: 11.07.19, 10:35
  3. İslamın ve Risale-i Nur'un Dünya İşlerine Alet Edilmesi Hakkındaki Görüşleriniz Neler
    By myd38 in forum Bediüzzaman ve Risale-i Nur Çalışmaları
    Cevaplar: 21
    Son Mesaj: 18.12.09, 04:31
  4. Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 14.08.08, 15:39
  5. Risale-i Nur Müellifi ve Şakirtleri Hakkındaki Gıybet
    By elff in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 09.01.08, 01:11

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0