Bir Muhabbet Fedaisi
Hazret-i Üstad, bundan tam 47 y?l önce dar-? bekaya irtihal etmiş. Arkas?nda b?rakt?ğ? Risâle-i Nur hizmeti ise, bir şecere-i âliye-i Nuriye misâli günden güne büyümekte ve nurânî meyveler vermektedir.
Üstad Bediüzzaman bu muazzam hizmet ağac?n?n ilk tohumlar?n? Isparta’n?n Barla kasabas?nda atm?ş. Fedakârl?k, gayret, tevazu zemininde yeşeren bu tohum, ihlâs, samimiyet, uhuvvet suyu ile sulanm?ş, ilim ve hikmet nuru ile ?ş?klanm?ş, sevgi ve muhabbet cezbesi ile yanm?ş ve Anadolu’ya kök salarak muazzam bir nurânî ağaç haline gelmiştir. Kökleri Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar uzanan bu nurânî ağac?n, dal ve kollar? ülke s?n?rlar?n? aşm?ş, başta Avrupa ve Amerika olmak üzere dünyan?n dört bir yan?na uzanarak, yüzlerce, binlerce nurânî meyveler vermiş ve gün be gün vermeye de devam etmektedir.
?nşallah bu nurânî ağaç, bir gün gelecek bütün dünyay? saracak ve gölgesi alt?na alacak, en mühim gayesi olan ?slâmî ve imânî meyveler vermeye devam edecek, böylece beşeri dalâlet ve küfür girdab?ndan kurtararak, bir sulh-u umumiyi temin edecek, yani bütün dünyada kardeşliği, bar?ş?, muhabbeti hâkim k?l?p düşmanl?ğ?, zorbal?ğ?, haks?zl?ğ? ortadan kald?racakt?r.
?şte vefat?n?n 47. y?ldönümü sebebiyle rahmetle and?ğ?m?z Hazret-i Üstad?n en büyük gaye ve maksad? budur. Yani, insanl?ğ? dalâlet-i mutlakadan kurtarmak, bütün sosyal ve şahsî hastal?klar?n devas? olan ?man ve Kur’ân hakikatlerini en güzel bir şekilde insanl?ğa sunmakt?r. Risâle-i Nur’un hedef ve maksad? da budur. ?nsanlar?n hem dünya, hem de uhrevî hayat?n?n kurtulmas?na yard?m etmektir.
Büyük bir fedakârl?k ve feragat ile bütün insanl?ğ?n ebedî hayatlar?n?n kurtulmas? için kendi hayat?n? feda eden Hazret-i Üstad’? bir kez daha rahmetle anarken, onun bir asra yaklaşan iman mücadelesi ile geçmiş hayat?ndan baz? kesitler sunmak istiyoruz.
Üstad Bediüzzaman bir dâvâ adam?d?r
Dâvâs? ise iman, Kur’ân, ?slâm ve vatan dâvâs?d?r.
Dâvâs? uğruna hayat?n? feda etmekten çekinmeyen kahraman bir dâvâ adam?d?r Bediüzzaman. Van kalesinde ayağ? kay?p boşluğa düştüğü zaman, “Dâvâm!” diye feryat edip kâinat? titreten bir insand?r o. Nas?l ki o anda hayat? yerine “Dâvâm” diyerek dâvâs?n? tercih etmiş, Cenâb-? Hak da dâvâs? uğruna hayat?n? ona bağ?şlam?ş. ?şte Hazret-i Üstad da ömrü boyunca dâvâs? uğruna hayat?n? hiçe saym?ş. ?slâm?n ve Kur’ân’?n en küçük meselesi için hayat?n? feda etmekten çekinmemiş.
Meselâ Rusya’da esarette iken ?slâm?n ve Osmanl?n?n izzet ve şerefi için kamp? ziyarete gelen komutana karş? k?yam etmemiş. Neticede idama mahkûm olmuş, ama o hayat? pahas?na da olsa dâvâs?ndan geri dönmemiş.
31 Martta, Divan-? Harpte mahkeme reisinin tehditlerine beş para ehemmiyet vermemiş, imanla yarg?lan?rken berat etmiş, ama o “Yaşas?n zalimler için Cehennem” diyerek zalimlerin yüzüne zulümlerini hayk?rmaktan geri durmam?şt?r. Bu iki misâl gibi hayat? boyunca ?man ve ?slâm dâvâs? uğruna yüzlerce kez hayat imtihan? yaşam?şt?r Üstad.
Üstad Bediüzzaman âlim ve hakim bir feylesof, asr-? haz?r fen ilimlerine vak?f dahi bir
fen ulemas?d?r
Öyle ki Merhum Mehmet Akif’e “Aristo ve Eflatunlar felsefede Bediüzzaman’?n ancak bir talebesi olabilir” sözünü söylettiren Hazret-i Üstad?n fen ve felsefe ilimlerine ait derin vukufiyetidir. Bediüzzaman Hazretleri üç ay gibi k?sa bir dönem içinde eğitimini tamamlay?p, çok zorlu bir heyetin önünde çetin bir imtihandan geçerek icazetini, yani bu günkü dille diplomas?n? almaya hak kazanm?şt?r. Bu üç ayl?k dönem içinde daha çok dini ilimlere ait meseleler üzerine çal?şm?ş. Fakat ard?ndan gerek Bitlis, gerekse Van’da ikamet ettiği ortalama on y?ll?k süre içinde bütün fen ilimlerini tahsil etmiş, zaman?n fen ulemas? ile yapt?ğ? münâzarâlardan hep galibiyetle ayr?lm?şt?r. Bediüzzaman Hazretleri fen ilimlerinde öyle bir derinlik kazanm?şt?r ki, bu derin ilmi Risâle-i Nur’a da yans?m?şt?r. Öyle ki, Risâle-i Nur’daki baz? fennî tabirleri ancak o ilimde mütehass?s olan bir âlim anlayabilir. Ayn? zamanda, Risâle-i Nur’da ileri seviye fennî meselelere de işaret edilmiştir. Zaman?n izafiyeti, big bang teorisi, esir maddesi, eşyan?n ?ş?nlanmas? ve nakli gibi.
Bediüzzaman Hazretlerinin belki de en farkl? yönü teorik olarak ortaya koymuş olduğu fikirleri tatbikat sahas?na koymak için mücadele edip, faaliyet göstermesidir. Onun bir ömürlük dâvâs? da, fen ilimleri ile din ilimlerini birleştirmek, her iki ilmin bir arada okutulabileceği bir üniversite kurmak ideali idi. Bu yolda çok emek vermiştir Üstad. Van’da temelini bile atm?ş böyle bir üniversitenin, ama zaman?n şartlar? maddî olarak tesise müsait olmam?ş. Lâkin Risâle-i Nur yolu ile bütün vatan sath?n? bir üniversiteye çevirmiş. Onun içindir ki bu gün Risâle-i Nur’u okuyan insanlar din ilimleri ile fen ilimlerini beraber okuyarak Üstad?n idealini gerçekleştirme yolunda ilerlemeye devam ediyorlar.
Üstad Bediüzzaman dahi bir
sosyolog ve hakim bir siyaset bilimcidir
Bediüzzaman Hazretleri zaman?n şartlar?n? ve ?slâm âleminin içinde bulunduğu içtimâî problemleri çok iyi tesbit edip, siyasî, idarî ve içtimâî prensiplerle topluma yol göstermiştir. O fiilî bir siyasetçi değildir, ama siyasete yön veren dahi bir sosyolog, hakim bir siyaset bilimcidir. Bediüzzaman Hazretleri hak ve hürriyetler, adalet ve kanun gücü temeline istinat eden meşrûtî, yani cumhurî bir sistemin her zaman güçlü bir müdafii olmuş, her zeminde cumhuriyet sisteminin ?slâm’?n mal? olduğunu ifade etmiştir. ?slam ve demokrasi konusunda eserler neşretmiş, bununla yetinmeyerek bizzat millete giderek cumhuriyet ve demokrasinin halka mal olmas?n? temin etmiştir.
Ayn? zamanda Bediüzzaman bir hürriyet aş?ğ?d?r. “Ekmeksiz yaşar?m, hürriyetsiz yaşayamam” sözü, onun hayat boyunca takip ettiği bir düstur olmuştur.
Bediüzzaman, müsbet hareketi düstur ittihaz
etmiş bir muhabbet fedaisidir
“Sonra, ben, cemiyetin îman selâmeti yolunda âhiretimi de fedâ ettim. Gözümde ne Cennet sevdâs? var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin îmân? nâm?na bir Said değil, bin Said fedâ olsun. Kur’ân’?m?z yeryüzünde cemaatsiz kal?rsa, Cenneti de istemem; oras? da bana zindan olur. Milletimizin îmân?n? selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmaya râz?y?m. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül gülistân olur.”
Üstad Bediüzzaman hayat? boyunca en ağ?r bask? ve zulümlere uğramas?na rağmen müsbet hareket düsturundan ayr?lmam?ş, milletin selâmeti uğruna her türlü s?k?nt? ve cefaya göğüs germiş bir muhabbet fedaisidir.
Evet, Üstad Bediüzzaman bir muhabbet fedaisidir.
Vatan?n?, milletini, insan?n? seven, bu uğurda her şeyini feda eden bir muhabbet fedaisi.
Cemiyetin iman selâmeti yolunda dünya ve ahiretini feda eden bir muhabbet fedaisi.
Kendisine en ağ?r zulümleri reva görenlere “Biz muhabbet fedaileriyiz, husûmete vaktimiz yok” diyerek, binlerce, milyonlarca muhabbet fedaileri yetiştiren bir muhabbet fedaisi.
Kendisini zehirleyip öldürmek istedikleri zaman “Dostlar?m intikam?m? almas?n, cemiyet kar?ş?kl?ğa uğramas?n” diye vasiyet eden bir muhabbet fedaisi.
Afyon mahkemesinde savc? taraf?ndan en ağ?r ithamlara maruz kald?ğ? bir anda, bedduâya niyetlendiği bir zamanda, bahçede oynayan savc?n?n küçük çocuğunu görüp, o çocuğa şefkatinden bedduâ bile etmekten vazgeçen bir muhabbet fedaisi.
“Bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir. Menfî hareket değildir. R?za-y? ?lâhîye göre s?rf hizmet-i imaniyeyi yapmakt?r, vazife-i ?lâhiyeye kar?şmamakt?r. Bizler âsâyişi muhafazay? netice veren müsbet iman hizmeti içinde herbir s?k?nt?ya karş? sab?rla, şükürle mükellefiz” diye vatana ve millete milyonlarca faydal? insan yetiştiren bir muhabbet fedaisi.
Evet, Hazret-i Üstad bu milletin çimentosudur. Risâle-i Nur, bu milleti birbirine bağlayan kopmaz ve kopar?lmaz bir bağd?r.
Allah, Hazret-i Üstad?m?za sonsuz rahmetler eylesin. Âmin.
Yeni Asya Gazetesi Halil AKGÜNLER
23.03.2