Onuncu Söz ile Beşinci Şua Arasında
Yay?n Tarihi: 15-12-2006
“Onuncu Söz” ile “Beşinci Şua” aras?nda
http://www.risale-inur.org/haberimaj...rlestirmek.jpg
Biri Risale-i Nur'un en güçlü bahislerinden biri...
Diğeri, kimilerine “Bu risaleye ne lüzum vard??” dedirtiyor.
Biri iman?n hepsi de birbirini iktiza eden ve birbirini tamamlayan alt? rüknü içinde, iman-? billahtan sonra en önemlisine, haşrin ve ahiretin varl?ğ?na adanm?ş...
Diğeri haşrin bir önceki ad?m?na, k?yamete ramak kala insanl?k aleminin yaşayacağ? ahir zamana dair...
Biri ahiretten bahsediyor, diğeri ahir zaman?n iki dehşetli şahs?ndan yahut şahs-? manevîsinden.
Biri herkesin ittifak ettiği üzere, Risale-i Nur’un olmazsa olmaz?, diğerine ‘olmasa daha iyi olurdu’ diye bakan az değil...
Üstelik, bunu diliyle söylemese de, içinden söyleyenlerin say?s? daha da fazla...
Yaşanan zamanda vâki tav?r ve vaziyet al?şlar da, zaten bu içten söylenenin d?şavurumu sanki.
“Onuncu Söz,” yani Haşir Risalesi, bir kez daha söyleyelim, bir şaheser. Haşre dair, onun ayar?nda bir risaleyi, daha önce hiçbir ?slâm âlimi yazmad?, yazamad?.
Rûm sûresinin 50. âyetinden “Madem dünya var, elbette ahiret var” önermesi temelinde, şu kâinat?n tecelli ve tezahür ettirdiği esmâ-i hüsnân?n her birinin nas?l haşri, ahireti, cennet ve cehennemi iktiza ettiğini böylesine güçlü bir şekilde ortaya koymay?; dahas?, esmâ-i hüsnâ aç?l?m?yla iman-? billah’?n haşri iktiza ettiği şekilde, sair erkân-? imaniyenin de haşri iktiza ettiğini bu seviyede izhar etmeyi, “Bediüzzaman” ünvan?na lây?k görülen âlim başard?.
Haşir Risalesi’nin bu eşsizliğinin herkes fark?nda. Bediüzzaman’a mensubiyetini ifade eden herkes, onun bediiyetinin, yani eşsizliğinin bir nişanesi olarak en başta Haşir Risalesi’ni gösteriyor.
Ama s?ra “Beşinci Şua”ya gelince, bu mensubiyetin ifade biçimi zay?fl?yor. Nice sesler k?s?klaş?yor, nicesi ise hepten kesiliyor.
“Onuncu Söz” müellifi Bediüzzaman’a herkes mensup, “Beşinci Şua” müellifi Bediüzzaman’?n arkas?nda durmak ise herkesin harc? değil.
Çünkü “Beşinci Şua,” dünyal?lardan bahsediyor. Ahir zamandan, çok alâmetleri belirmiş bir zaman?n Deccal ve Süfyan nâm?nda hadislerde haber verilen iki alâmetinden bahis aç?yor.
“Beşinci Şua” tehlikeli, çünkü onu okuyana, bu iki ‘alâmet’in özellikle biri çok tan?d?k geliyor. Sanki hemen yan?baş?m?zda yaşay?p geçmiş, sanki ruhu hâlâ yan?baş?m?zdaym?ş gibi...
Dost ya da düşman, “Beşinci Şua”y? okuyan herkesin, “Ben bu filmi gördüm, bu başrol oyuncusunu tan?yorum” diyesi geliyor.
“Beşinci Şua” o yüzden tehlikeli, arkas?nda durmak o yüzden zor geliyor “Onuncu Söz” için takdirde kusur etmeyenlere.
“Onuncu Söz” müellifi Bediüzzaman “Beşinci Şua”y? yazmasa asl?nda daha fazla hizmet ederdi, gibisinden bir söz dudaklar?n ucunda; bir cesaret etsek, ağz?m?zdan ç?k?verecek.
Çünkü görüyoruz ki, “Onuncu Söz”-merkezli bir tebliğe kapal? olmayan insanlar?n hat?r? say?l?r k?sm?, iş “Beşinci Şua”n?n muhtevas?na gelip dayand?ğ?nda, şerit değiştiriyorlar.
Bana iman? anlat, ama bunun hayat?ma getirdiği bir yük, bana ödeteceği bir bedel olmas?n der gibiler zira...
Bizim de kafam?z kar?ş?k zira...
“Onuncu Söz” eminiz ki iman kurtar?yor, “Beşinci Şua” ise bizi tedirgin ediyor yaln?zca.
Tedirginiz.
Faraza “‘Onuncu Söz’ tamam da, şu ‘Beşinci Şua’ işi ne olacak?” dese biri, “Sen ‘Onuncu’yu al, biz de ‘Beşinci’yi unutal?m” demeye dünden teşne gibiyiz hani.
Deccal’la ?sa’y?, Süfyan’la Mehdi’yi bar?şt?rmaya meyyal gibiyiz.
Ama sözümona, “Onuncu Söz” iman kurtar?yor, “Beşinci Şua” tehlikeli.
“Beşinci Şua”y? unutsak, “Beşinci Şua”n?n söylemini tebliğimizin kapsama alan?n?n d?ş?na ç?karsak, “Onuncu Söz” gibi risalelerle daha fazla iman?n kurtulmas?na vesile olurmuşuz gibi geliyor üstelik.
Bediüzzaman’? ve eserini bir bütün olarak değil, iki parça halinde görüyor zihinlerimiz.
“Beşinci Şua” ile “Onuncu Söz” bir bütündür oysa.
“Beşinci Şua,” Bediüzzaman’?n “Onuncu Söz”ün hakikatine olan teslimiyetinin ve samimiyetinin s?nanmas? hükmündedir.
Bediüzzaman, as?l olan?n ahiret yurdu olduğuna dair kat’î inanc?n? dünyal?lar?n en muktedirlerinden korkmadan “Beşinci Şua”y? yazabilmekle göstermiştir.
Diğer bir aç?dan ise, ancak bu yürekliliğe sahip olanlara “Onuncu Söz” gibi bir eser nasip edilir.
Hakikatin yar?s?n? gizleme al?şkanl?ğ? edinen, resmin bütününe karş? körleşir.
“Onuncu Söz”ün ard?nda, daha onbeş y?l önce Münazarat’?nda “?ki hayat?m? iki elime alm?ş?m. Tek hayatl?lar karş?ma ç?kmas?nlar” diyebilen bir insan?n mertliği ve berrakl?ğ? vard?r.
“Cebrail Şeytan’la bar?şamaz” diyen, namaz?n hakikatini müdafaa için ölümü göze alan bir insan?n yürekliliği vard?r.
Dahas?, “Beşinci Şua, umumun ve bilhassa ehl-i ilmin imanlar?n? tashih edip kurtar?yor” diyor Risale-i Nur müellifi.
Demek ki, iman?n s?hhat bulmas? için, teşhisin sahih olmas? gerekiyor.
?man?n özüne ilişen kişiler, fikirler, haller ve ak?mlar doğru teşhis edilip doğru bir tav?r al?nmadan, iman kalbde kökleşemiyor.
10.12.2006
Metin KARABAŞOĞLU