+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 8 ve 8

Konu: Önce Dahildeki Kardeşlik

  1. #1
    Ehil Üye Şahide - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2008
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    9.193

    Post Önce Dahildeki Kardeşlik

    Hüseyin GÜLTEKİN
    Önce dahildeki kardeşlik



    Bediüzzaman bir taraftan hâricî hücumlara karşı mukavemet ederken, diğer taraftan da dâhilî kardeşliği, birlik ve beraberliği sağlamaya çalışıyordu. Bir taraftan ifsat komitelerinin planlarını bozarak onlara karşı mücahedesine devam ederken, diğer taraftan da talebeleri arasındaki uhuvveti, tesanüdü tahkim ederek mânevî hizmetlerine devam ediyordu.

    O çok iyi biliyordu ki hâricî tecavüzlere karşı koymanın yolu, dâhilî birlik ve beraberlikten geçiyor. Birbirine kenetlenmiş, birbirinde fani olmuş insanlarla ancak hizmet olabilir. O biliyordu ki Nur hizmetinde mutlu hedefe ulaşmak, arzulanan muzafferiyeti ilân etmek ancak dahilî kardeşlik ve dayanışma ile olabilir.

    Bediüzzaman’ın lâhika mektuplarından anlıyoruz ki, o dâhilî sulh ve sükûna çok önem vermiş, bu yönde talebelerine telkin ve tavsiyelerde bulunmuş. Talebeleri de bu ikaz ve tavsiyelere harfiyen uymayı önemli bir vazife bilmişler. Ve işte bunun bir sonucu olarak, hizmet-i Kur’âniyede bütün manileri aşarak hedeflerine doğru hızla ilerlemişler.

    Talebeleri arasındaki uhuvvet ve kardeşliğin mutlak mânâda tesisini ve devamını Üstadın çokça önemsediğini, birbirlerine karşı olan en küçük kırgınlıkta onları şiddetle ikaz ettiğini yine onun yazdığı mektuplarından öğreniyoruz.

    İşte bu meyanda Bediüzzaman’ın bir mektubu:

    “Mâbeynimizdeki hakikî ve uhrevî uhuvvet, gücenmek ve tarafgirlik kaldırmaz. Madem ben size bütün kuvvetimle itimad edip bel bağlamışım ve sizin için, değil yalnız istirahatimi ve haysiyetimi ve şerefimi, belki sevinçle ruhumu da feda etmeye karar verdiğimi bilirsiniz, belki de görüyorsunuz. Hattâ kasemle temin ederim ki, sekiz gündür Nurun iki rüknü zâhirî birbirine nazlanmak ve teselli yerine hüzün vermek olan ehemmiyetsiz hadisenin, bu sırada benim kalbime verdiği azap cihetiyle, ‘Eyvah, eyvah! El’aman, el’aman! Yâ Erhamerrâhimîn, medet! Bizi muhafaza eyle. Bizi cin ve insî şeytanların şerrinden kurtar. Kardeşlerimin kalblerini birbirine tam sadakat ve muhabbet ve uhuvvet ve şefkatle doldur’ diye hem ruhum, hem kalbim, hem aklım feryat edip ağladılar.

    “Ey demir gibi sarsılmaz kardeşlerim, bana yardım ediniz. Meselemiz çok naziktir. Ben sizlere çok güveniyordum ki, bütün vazifelerimi şahs-ı mânevînize bırakmıştım. Siz de, bütün kuvvetinizle benim imdadıma koşmanız lâzım geliyor. Gerçi hadise pek cüz’î ve geçici ve küçük idi. Fakat saatimizin zembereğine ve gözümüzün hadekasına gelen bir saç, bir zerrecik dahi incitir. Ve bu noktada ehemmiyetlidir ki, maddî üç patlak ve mânevî üç müşahedeler tam tamına haber verdiler.” (Şuâlar, On Dördüncü Şuâ, s. 428)

    İki talebesinin böyle zâhiren küçük gibi görünen “nazlanma”larından Üstad neden bu derece feverân ediyor? Niçin Bediüzzaman nihayetinde bir nazlanmadan ibaret olan bir hadise karşısında; “Eyvah! Eyvah! E1-aman! E1-aman! Yâ Erhamürrâhimîn, medet! Bizi muhâfaza eyle. Bizi cin ve insî şeytanların şerrinden kurtar” diyerek yakarışta bulunuyor? Evet sizce bunun hikmeti ve sebebi ne olabilir?

    Bediüzzaman bu bizce basit gibi görünen nurun iki talebesi arasındaki problem karşısında “Gerçi hâdiseniz pek cüz’î ve geçici ve küçük idi” dedikten sonra meselemizin çok nazik olduğunu beyan ediyor ve sonrasında da “Saatimizin zembereğine ve gözümüzün hadekasına gelen bir saç, bir zerrecik dahi incitir” diyerek bizce küçük gibi görünen kardeşler arasındaki nazlanmaların, sitemlerin, kırılmaların dahi bu büyük dâvâya zarar verebileceğine dikkatleri çekiyor.

    Nur hizmetinin önemli bir esasının da sevgi ve şefkat olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, bu noktada daha bir duyarlı, daha bir dikkatli olmamızda fayda var diye düşünüyorum. Bu kudsî hizmette uhuvvet, sevgi, şefkat, merhamet gibi hasletler vazgeçemeyeceğimiz prensiplerimizden olduğu izahtan varestedir. Aramızdaki sevgiyi, saygıyı, muhabbeti zedeleyen nazlanmalar, sitemler, dargınlıklar, kırgınlıklar gibi hoş olmayan hadiseler hiçbirimizin sebep olacağı, razı olacağı olaylar değildir.

    Yeni Asya
    09.11.2008

    E-Posta: hgultekin@yeniasya.com.tr





    Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek
    Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek!

    Mehmed Akif Ersoy


  2. #2
    Ehil Üye Şahide - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2008
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    9.193

    Standart

    Hakkın şe'ni ittifaktır. Fazîletin şe'ni tesânüddür. Düstur-u teâvünün şe'ni birbirinin imdadına yetişmektir. Dinin şe'ni uhuvvettir, incizabdır. Nefsi gemlemekle bağlamak, ruhu kemâlâta kamçılamakla serbest bırakmanın şe'ni saadet-i dâreyndir.

    Sözler





    Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek
    Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek!

    Mehmed Akif Ersoy


  3. #3
    Müdakkik Üye aczmendi reşha - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2008
    Mesajlar
    652

    Standart

    İKİNCİ DÜSTURUNUZ:
    Bu hizmet-i Kur'aniyede bulunan kardeşlerinizi tenkid etmemek ve
    onların üstünde faziletfüruşluk nev'inden gıbta damarını tahrik etmemektir.
    Çünki nasıl insanın bir eli diğer eline rekabet etmez,
    bir gözü bir gözünü tenkid etmez, dili kulağına itiraz etmez, kalb ruhun ayıbını görmez..
    belki birbirinin noksanını ikmal eder, kusurunu örter, ihtiyacına yardım eder,
    vazifesine muavenet eder; yoksa o vücud-u insanın hayatı söner, ruhu kaçar, cismi de dağılır.
    Hem nasılki bir fabrikanın çarkları birbiriyle rekabetkârane uğraşmaz,
    birbirinin önüne tekaddüm edip tahakküm etmez,
    birbirinin kusurunu görerek tenkid edip sa'ye şevkini kırıp atalete uğratmaz.
    Belki bütün istidadlarıyla,birbirinin hareketini umumî maksada tevcih etmek için yardım ederler,
    hakikî bir tesanüd bir ittifak ile gaye-i hilkatlerine yürürler.
    Eğer zerre mikdar bir taarruz, bir tahakküm karışsa;
    o fabrikayı karıştıracak, neticesiz akîm bırakacak.
    Fabrika sahibi de o fabrikayı bütün bütün kırıp dağıtacak.

    İşte ey Risale-i Nur şakirdleri ve Kur'anın hizmetkârları!
    Sizler ve bizler öyle bir insan-ı kâmil ismine lâyık bir şahs-ı manevînin âzalarıyız.. ve hayat-ı ebediye içindeki saadet-i ebediyeyi netice veren bir fabrikanın çarkları hükmündeyiz..
    ve sahil-i selâmet olan Dâr-üs Selâm'a ümmet-i Muhammediyeyi (A.S.M.) çıkaran bir sefine-i Rabbaniyede çalışan hademeleriz.
    Elbette dört ferdden bin yüz onbir kuvvet-i maneviyeyi temin eden sırr-ı ihlası kazanmak ile, tesanüd ve ittihad-ı hakikîye muhtacız ve mecburuz.
    Evet üç elif ittihad etmezse, üç kıymeti var. Sırr-ı adediyet ile ittihad etse, yüz onbir kıymet alır. Dört kerre dört ayrı ayrı olsa, onaltı kıymeti var.
    Eğer sırr-ı uhuvvet ve ittihad-ı maksad ve ittifak-ı vazife ile tevafuk edip bir çizgi üstünde omuz omuza verseler,
    o vakit dörtbin dörtyüz kırkdört kuvvetinde ve kıymetinde olduğu gibi..
    hakikî sırr-ı ihlas ile, onaltı fedakâr kardeşlerin kıymet ve kuvvet-i maneviyesi dört binden geçtiğine, pek çok vukuat-ı tarihiye şehadet ediyor.
    Bu sırrın sırrı şudur ki: Hakikî, samimî bir ittifakta herbir ferd, sair kardeşlerin gözüyle de bakabilir ve kulaklarıyla da işitebilir.
    Güya on hakikî müttehid adamın herbiri yirmi gözle bakıyor, on akılla düşünüyor, yirmi kulakla işitiyor, yirmi elle çalışıyor bir tarzda manevî kıymeti ve kuvvetleri vardır. (Haşiye)

    (Haşiye): Evet sırr-ı ihlas ile samimî tesanüd ve ittihad, hadsiz menfaate medar olduğu gibi; korkulara hattâ ölüme karşı en mühim bir siper, bir nokta-i istinaddır. Çünki ölüm gelse, bir ruhu alır. Sırr-ı uhuvvet-i hakikiye ile rıza-yı İlahî yolunda, âhirete müteallik işlerde, kardeşleri adedince ruhları olduğundan biri ölse, "Diğer ruhlarım sağlam kalsınlar; zira o ruhlar her vakit sevabları bana kazandırmakla manevî bir hayatı idame ettiklerinden ben ölmüyorum" diyerek, ölümü gülerek karşılar. "Ve o ruhlar vasıtasıyla sevab cihetinde yaşıyorum, yalnız günah cihetinde ölüyorum" der, rahatla yatar. (21.Lem'a ihlas risalesi)

    (Müsbet hareket etmektir ki)
    2 - Belki daire-i İslâmiyet içinde hangi meşrebde olursa olsun, medar-ı muhabbet ve uhuvvet ve ittifak olacak çok rabıta-i vahdet bulunduğunu düşünüp ittifak ederek...

    9-Ve ehemmiyetsiz rekabetkârane hissiyatını terketmekle ihlası kazanır, vazifesini hakkıyla îfa eder. (Haşiye)
    (Haşiye): Hattâ hadîs-i sahihle, âhirzamanda İsevîlerin hakikî dindarları ehl-i Kur'an ile ittifak edip, müşterek düşmanları olan zındıkaya karşı dayanacakları gibi; şu zamanda dahi ehl-i diyanet ve ehl-i hakikat, değil yalnız dindaşı, meslekdaşı, kardeşi olanlarla samimî ittifak etmek, belki Hristiyanların hakikî dindar ruhanîleri ile dahi, medar-ı ihtilaf noktaları muvakkaten medar-ı münakaşa ve niza' etmeyerek müşterek düşmanları olan mütecaviz dinsizlere karşı ittifaka muhtaçtırlar.

    (20.lem'a ihlas Risalesi)

    اِهْدِنَاالصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ صِرَاطَ الَّذِينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ

    aczmendi reşha


  4. #4
    Ehil Üye Şahide - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2008
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    9.193

    Standart

    Yüzer âyât ve ehâdis-i Nebeviyenin şiddetle emrettikleri uhuvvet, muhabbet ve teavünü yapıp, bütün hissiyatınızla, ehl-i dünyadan daha şiddetli bir surette meslektaşlarınızla ve dindaşlarınızla ittifak ediniz, yani, ihtilâfa düşmeyiniz.

    "Böyle küçük meseleler için kıymettar vaktimi sarf etmektense, o çok kıymetli vaktimi zikir ve fikir gibi kıymettar şeylere sarf edeceğim" deyip çekilerek ittifakı zayıflaştırmayınız.

    Çünkü bu mânevî cihadda küçük mesele zannettiğiniz, çok büyük olabilir.


    Lemalar | Yirminci Lem'a





    Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek
    Sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek!

    Mehmed Akif Ersoy


  5. #5
    Vefakar Üye büşra58 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2009
    Yaş
    32
    Mesajlar
    352

    Standart

    Nur hizmetinin önemli bir esasının da sevgi ve şefkat olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda, bu noktada daha bir duyarlı, daha bir dikkatli olmamızda fayda var diye düşünüyorum. Bu kudsî hizmette uhuvvet, sevgi, şefkat, merhamet gibi hasletler vazgeçemeyeceğimiz prensiplerimizden olduğu izahtan varestedir. Aramızdaki sevgiyi, saygıyı, muhabbeti zedeleyen nazlanmalar, sitemler, dargınlıklar, kırgınlıklar gibi hoş olmayan hadiseler hiçbirimizin sebep olacağı, razı olacağı olaylar değildir.

    SENDEN BAŞKA HİÇ BİRŞEYİ OLMAYAN BEN,SENDEN BAŞKA HERŞEYİ OLANLARA ACIYORUM YA RAB!!

  6. #6
    Ehil Üye YıldızMisal - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Mar 2008
    Yaş
    42
    Mesajlar
    2.694

    Standart

    Alıntı Şahide Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

    İşte bu meyanda Bediüzzaman’ın bir mektubu:

    “Mâbeynimizdeki hakikî ve uhrevî uhuvvet, gücenmek ve tarafgirlik kaldırmaz.
    canım hayırhah ablacım..ben anladımki şeytan en çok bu işin hadimleriyle uğraşıyor..bunun içinde en kolay insanın nefsini kandırabiliyor..bizler bu nefs oyunlarına mağlub olarak uhuvvet kalesine koca bir gülle vuruyoruz..halbuki o gülleyi muhatabımıza vurduğumuzu sanarak mutmain oluyoruz..anladımki uhuvvete giden köprüler yıkılmamalı..anladım ki muhatabımız elbet bir gün özündeki uhuvveti konuşturacak ve bize gelmek için yıkılmayan o köprüyü kullanacak..
    vesselam..

  7. #7
    Dost kaşif - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2009
    Bulunduğu yer
    bursa
    Yaş
    37
    Mesajlar
    17

    Standart

    Kardeşliği haykırma zamanı

    Hükûmetin başlatmış olduğu "açılım süreci"nin sekteye uğraması, kan ve şiddet ortamından beslenenlerin iştahını kabartmışa benziyor.
    Kabaran bu iştahlarıyla, her gün bir başka mahalde hadise çıkarıyorlar.
    Kalabalıkları güvenlik güçleriyle çatıştırıyorlar, hatta vatandaşı vatandaşla karşı karşıya getirmeye uğraşıyorlar.
    Ne yazık ki, bu uğraşlarında yer yer emellerine ulaşıyorlar: Diyarbakır'da, İzmir'de, İstanbul Dolapdere'de ve son olarak Muş Bulanık'ta yaşanan ölüm ve yaralanma vak'ası, tırmanan tehlikenin göstergesi mahiyetini taşıyor.
    Böylesi tehlikelerin zuhur ettiği zamanlarda, imân ve hamiyet sahiplerine de mühim vazifeler terettüp ediyor.
    Bir şekilde bize ulaşıp "Bu gibi durumlarda biz ne yapalım, neler tavsiye edersiniz?" diye soran okuyucularımıza, kısaca şunları söylüyoruz:
    Birbirine düşman hale getirilmek istenen Türk ve Kürt kardeşler, böyle durumlarda birbirine daha fazla sarılıp kucaklaşmalı. Kışkırtıcıların hevesini kursaklarına hapsedecek derecede kenetlenip kaynaşmalı. El ele, omuz omuza hareket etmeli. Hiç ayrım yapılmaksızın, birbirinin taziyesine giderek acıları paylaşmalı. Vefat edenleri hakikî kardeşlerimiz olarak bilmeli ve onlara rahmet duâları okumalı. Aynı anda, cuntacılara, terör örgütlerine, bunlara destek sağlayanlara, kan ve kin batağından beslenenlere de hep birlikte lânet yağdırmalı. Nihayet, kardeşliğimizi kimsenin bozamayacağını kat'î bir kararlılıkla ve belki de haykırarak dile getirmeli.
    Evet, şunu katiyyen bilmeli ki: Kürtlerle Türklerin saadeti gibi, felâketi de birbiriyle bağlıdır, bağlantılıdır. Birinin başına felâket geldiğinde, diğeri mesut olamaz ve olamamış. Bu gerçeğe, en az bin yıllık tarihimiz şahittir.
    Bediüzzaman Hazretleri, yüz sene evvel kaleme aldığı Münâzarât isimli eserinde, "Kürtlerin içtimaî hayatının, Türklerin hayat ve saadetinden" neşet edip çıktığını ifade eder. (Age, s. 126)
    Gerek dinî, gerek tarihî ve gerekse sosyal gerçeklik gösteriyor ki, Kürtlerle Türklerin birbirimizden ayrılması ve kopması da, imkân ve ihtimal haricidir.
    Geriye, sadece ve sadece bir tek yol, bir tek ihtimal kalıyor: Kardeşcesine birarada yaşamak...
    Madem öyle, o halde bunun gereğini yapmaktan başka çıkar yol yoktur.
    Görülüyor ki, kardeşler, ısrarla ve inatla birbirine düşman edilmeye çalışılıyor. Tıpkı, 1920'ler de yapıldığı gibi...
    Bundan doksan yıl evvel, Paris Konferansında biraraya getirilen Kürt ve Ermeni (Şerif Paşa ile Bogos Nubar) liderler, Türkiye ve Türkler aleyhinde kullanılmak istenmiş.
    Bu şer ittifakını bozanların başında ise, hiç şüphesiz Bediüzzaman Hazretleri ve Kürt uleması ile umerası geliyor.
    Bu zâtlar, gerek gazetelerde yazılar yazarak ve gerekse Paris'e protesto telgrafları çekerek, şer ittifakını bozmaya muvaffak olmuşlardır. (Bkz: Sebilürreşad, 4 Mart 1920)
    İşte, şimdi yine bir şer ittifakının tırmandırmaya çalıştığı dehşetli bir tehlike ile karşı karşıya gelmiş bulunmaktayız.
    Bu tehlikeyi bertaraf etmek için, Bediüzzaman Hazretlerinin, benzer durumlarda takındığı tavır ve söylediği sözler, bizler için harikulâde bir örneklik teşkil ediyor.
    Dolayısıyla, olup bitenlere bakarak bigâne kalmak, yahut nemelâzım diyerek susmak, hamiyet sahiplerine yakışmaz. Hasılı: Din ve imân kardeşliğini ihyâ etmede, herkese terettüp eden vazifeler var. Bunun gereğini yapmak için hemen harekete geçmeli; alevlerin bacayı sarmasını beklememeli.

    M. Latif SALİHOĞLU

  8. #8
    Müdakkik Üye sargenc - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2009
    Bulunduğu yer
    denizli
    Yaş
    32
    Mesajlar
    611

    Standart

    ‘Eyvah, eyvah! El’aman, el’aman! Yâ Erhamerrâhimîn, medet! Bizi muhafaza eyle. Bizi cin ve insî şeytanların şerrinden kurtar. Kardeşlerimin kalblerini birbirine tam sadakat ve muhabbet ve uhuvvet ve şefkatle doldur’

    üstadım bunu dediyse;
    bundan sonra bana susmak düşer..
    geçmişi düşünüp pişman olmak düşer..
    her kardeşimim, benim gibi düşünmesini istemek düşer..
    ufak meselelerde birbirimize olan hücumumuzu bitirmek düşer..
    zarardan çok yarara bakmak düşer..
    kardeşlerimle olan atışmalar sürerse;
    çekip gitmek düşer..
    En hayırlı genç odur ki; ihtiyar gibi ölümü düşünüp âhiretine çalışarak, gençlik hevesatına esir olmayıp gaflette boğulmayandır.

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Kardeşlik prensipleri...
    By gamze-i_dilruzum in forum Risale-i Nur Talebeliği
    Cevaplar: 23
    Son Mesaj: 18.03.14, 18:25
  2. Kardeşlik kurallarımız...!
    By *SAHRA* in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 04.09.13, 17:53
  3. Kardeşlik duamız
    By gamze-i_dilruzum in forum Dualar
    Cevaplar: 8
    Son Mesaj: 29.07.13, 00:17
  4. 'Kardeşlik kokusu'
    By YİĞİDO in forum İslami Nitelikli Yazılar
    Cevaplar: 12
    Son Mesaj: 01.11.11, 09:59
  5. Kardeşlik Zamanı
    By beylikdüzü73 in forum Gündem
    Cevaplar: 5
    Son Mesaj: 15.09.08, 14:01

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0