+ Konu Cevaplama Paneli
1. Sayfa - Toplam 2 Sayfa var 1 2 SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 10 ve 11

Konu: Cemaate Bizim İhtiyacımız Var

  1. #1
    Yönetici SeRDeNGeCTi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2006
    Bulunduğu yer
    Ankara
    Yaş
    38
    Mesajlar
    5.901

    Standart Cemaate Bizim İhtiyacımız Var

    Cemaate Bizim ?htiyac?m?z Var

    Yaşad?ğ?m?z felâket ve helâket asr?n?n tehlikelerinden korunman?n en sağl?kl?, en kestirme yolu, bir câmiâya, bir cemaate dahil olmaktan geçiyor olsa gerek.
    Asr?n fitnelerinden, şerlerinden, günahlar?ndan korunman?n veya maddî-mânevî hayat?m?z? tehdit eden tehlikeleri asgarîye indirmenin en geçerli ve en k?sa yolu, bir ekolün, bir cemaatin koruyucu kal’as?na s?ğ?nmaktan geçiyor.
    Peygamber Efendimiz (asm): “Allah’?n kudret eli, cemaat üzerindedir” buyuruyor. Bu hadis-i şeriften anl?yoruz ki, şah?slarda bulunmayan kuvvet, cemaatte vard?r. ?şte bu fark? fark eden mü’minler, kurtuluş çaresini cemaatlerin şahs-? mânevîsinde bulmuşlard?r.

    Başka bir hadis-i şerifte de Peygamber Efendimiz (asm) “Cemaat rahmet, ayr?l?k azapt?r” buyuruyor. Bu hadis-i şerifteki derin mânây? fehmeden birçok mü’min, mânevî tehlikelerden korunmak için kapağ? hemen bir cemaate atm?ş ve art?k bağl? olduğu cemaatten ayr?lman?n getireceği menfî sonuçlar? da göz önünde bulundurarak, cemaat içinde kalmada gerekli sebat ve sadakati göstermiştir.

    Peygamber Efendimizin (asm) bu beyanlar?n?n ?ş?ğ?nda Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri de, “Zaman cemaat zaman?d?r” diyerek, fitne ve fesatlar?n, helâket ve felâketlerin kol gezdiği bu as?rda cemaat olman?n lüzum ve önemine işaret etmektedir.

    Bu asr?n dehşetli tehlikelerini göz önünde bulunduran Bediüzzaman, ehl-i dinin her ferdinin yaln?z baş?na maddî ve mânevî hayatlar?n? muhafaza edebilmesinin adeta imkâns?zlaşt?ğ?n? şu sözlerle beyan ediyor:
    “Bu zaman, ehl-i hakikat için, şahsiyet ve enaniyet zaman? değil. Zaman, cemaat zaman?d?r. Cemaatten ç?kan bir şahs-? mânevî hükmeder ve dayanabilir.”

    “Ferdî şah?slar?n dehas?, ne kadar harika da olsalar, cemaat?n şahs-? manevisinden gelen dehas?na karş? mağlûp düşebilir.”

    Bir cemaate dahil olman?n zarûreti ve lüzumu, çok aç?k ve net olmakla beraber; cemaatin bir ferdi olarak hayat sürmek, elbette belli başl? sorumluluklar? da beraberinde getirmektedir.

    ?lk etapta cemaate dahil olmaya karar veren şahs?n, o cemaatin gayesini, yüklendiği misyonun mahiyetini idrak etmesi gerekir. Daha da önemlisi, cemaat mensubu olmaya karar veren insanlar?n, benliğini, enaniyetini terk etmesi, gerekiyorsa kendine has baz? prensiplerinden, vazgeçilmezlerinden feragat etmesi; “ben” yerine “biz” diyebilme prensibini benimsemesi gerekir.
    Bediüzzaman’?n “Bahtiyar odur ki, kevser-i Kur’ânîden süzülen tatl?, büyük bir havuzu kazanmak için, bir buz parças? nev’îndeki şahsiyetini ve enâniyetini o havuz içine at?p eritendir” tesbitini, kulak ard? etmemesi gerekir.

    Kişinin huzur içinde cemaatle bütünleşmesi, ancak bu şekilde mümkündür.
    Böyle yapmay?p, kişi baz? kabiliyetlerini, kendince baz? üstün yönlerini ileri sürüp, kendisini cemaatin diğer baz? fertleriyle k?yaslayarak üstünlük pozisyonlar?na kalk?ş?rsa, o ferdin kendisi aç?s?ndan tehlikeli bir süreç başlam?ş demektir.
    O halde cemaatteki herbir fert, kabiliyeti, kariyeri, seviyesi ne olursa olsun, hiçbir enaniyete, gurura prim vermeden, beraber olduğu bütün dâvâ arkadaşlar?na samimî bir tevazu ve mahviyetle yaklaşmal?, olmas? gereken uhuvvet ve tesânüde güç vermenin gayretinde olmal?d?r.

    Hüseyin Gültekin - Yeni Asya
    http://www.yeniasya.com.tr/2008/04/21/yazarlar/huseyingultekin.htm
    Anlamını Bilmediğiniz Kelimelerin Üzerine Çift Tıklayınız...

    Sual: Belki onlar eski hali istiyorlar?
    Cevap: Size kısa bir söz söyleyeceğim; ezber edebilirsiniz: İşte, eski hal muhal; ya yeni hal veya izmihlâl...
    (Bediüzzaman Said Nursi)


    Ne hayal, ne kuruntu hakikat istiyorum.
    Hakikat, hakikat, hakikat istiyorum!.. (Osman Yüksel SERDENGEÇTİ)




  2. #2
    Ehil Üye _MerHeM_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Bulunduğu yer
    Alem-i şehadet
    Mesajlar
    2.225

    Standart

    Şahs-? mânevî ve cemaat
    Her ferd için, maddî ve manevî olmak üzere Cenâb-? Hakk?n ihsan ettiği iki şahsiyet vard?r. Kişinin maddî şahsiyeti, maddî varl?ğ?ndan ibarettir. Şahs-? manevî ise aile, çevre, vazife, hizmet, şeref ve kişinin etkisinde bulunan bütün alanlar? kuşat?r. Allah’?n her ferde verdiği maddî varl?k, diğer ferdlerden farkl? özelliklere sahip olduğu gibi, şahs-? manevîsi de diğerlerinden farkl?d?r.

    Mesela, bir cemaati teşkil eden zat?n şahs-? manevîsi o cemaatin genişliğine ve büyüklüğüne göre büyük olur. Bir devleti idare edenin şahs-? manevîsi ise etkili olduğu alana ve o devletin büyüklüğüne göre olur.



    Evet, iyilik yapanlar?n bir şahs-? manevîleri olduğu gibi, fenal?k yapanlar?n da bir şahs-? manevîleri var olduğunu unutmamal?y?z. Kişinin yaln?z baş?na hizmeti maddî şahsiyetine göre küçüldüğü gibi, cemaatten müteşekkil olan bir şahs-? manevînin hizmeti ise o nisbette büyük olur. Bir şahs-? manevînin eczalar? hükmündeki ferdler eğer yapt?klar? hizmet ve ibâdetin getirdiği sevapta da ortak olsalar, o ortakl?k bir şirket-i manevîyeyi netice verir.

    Yani her ferd kazand?ğ? sevap ve hasenâta umum cemaati dâhil etse ve bütün ehl-i imana yapt?ğ? duân?n haricinde, o cemaatin ferdlerini, ailesiyle birlikte hususî duâlar?na ve kazançlar?na ortak etmeyi niyet etse, o şirket-i manevîye teşekkül etmiş olur. Ayn? zamanda her ferd o şirketin getirdiği bütün kazanç ve sevaplara rahmet-i ilahiye ile sahip olur.

    Evet, eğer on kişi ittifak edip birer milyar ortaya koysalar, bir sene çal?şt?rsalar, yüzde yüz kazand?klar? takdirde, yirmi milyarl?k sermayesi olan bir şirketleri olur. Görünüşte hepsi de o şirketin sahipleri say?l?rlar. Fakat herkes ancak hissesine göre istifade eder.

    Eğer bir taksimat yap?lsa, her birine ikişer milyar düşer. Zira maddî ticarette iş böyle olur. Ama manevî ve nuranî şirketlerde iş değişir. Çünkü manevî şirketlerin getirdikleri umum sevap ve nurun her birinin defter-i amaline bitamamiha geçeceği ehl-i hakîkatin aras?nda meşhud ve vaki’dir, Rahmet ve hikmet-i ?lahiye’nin de muktezas?d?r.

    Mesela, bir salonda yüz adam bulunsa, her birinin on watl?k bir lambas? olsa, birisi o salona lambas?n? takm?ş olsa, umum o cemaatin her birisi on watl?k bir ?ş?ktan istifade eder. O cemaatin orda bulunmas? lamba sahibinin istifadesini azaltmad?ğ? gibi, d?şar?ya ç?kmalar? da onun ?ş?ktan istifadesini artt?rmaz. Eğer herkes elindeki lambay? salona takm?ş olsa, o zaman her bir ferd yaln?z kendi lambas?ndan istifade etmez. Aksine her birisi bin watl?k ?ş?ktan istifade eder.

    Aynen öyle de eğer bin kişi uhrevî amellerin sevab?nda ortak olsa ve o niyet ile hizmet etse her birisi bir günde on sevap kazand?klar? takdirde, o zaman şirketin kazand?ğ? sevap on bin olur. Sevap nur olduğundan her birinin defter-i a’mâline eksiksiz on bin sevab?n hepsi geçer. Ancak kişinin ihlas ve samimiyetine binaen aynas?n?n sâfiyetinden kaynaklanan bir farkl?l?k olabilir.

    Eğer bin kişi uhrevî amellerin sevab?nda ortak olsa ve o niyet ile hizmet etse her birisi bir günde on sevap kazand?klar? takdirde, o zaman şirketin kazand?ğ? sevap on bin olur. Sevap nur olduğundan her birinin defter-i a’mâline eksiksiz on bin sevab?n hepsi geçer. Ancak kişinin ihlas ve samimiyetine binaen aynas?n?n sâfiyetinden kaynaklanan bir farkl?l?k olabilir.
    Eğer onlardan birisi o şirketten ayr?lsa, kendi baş?na sevap kazanmaya çal?şsa, yine her gün on sevap kazanmak şart?yla bin günde ancak o on bin sevab? elde edebilir. ?şte
    “mü’minin niyeti amelinden daha hay?rl?d?r”,
    “ameller niyetlere göredir”,

    “cemaatte rahmet vard?r”,
    “Allah’?n inâyeti, tevfîki cemaatle birliktedir.” gibi hadis-i şeriflerin ifade ettiği hakîkatler böylece anlaş?lm?ş olur.

    ?şte bu zamanda Risâle-i Nûr talebelerinin de âlem-i ?slâm kadar geniş, belki bütün dünyaya yay?lm?ş bir şahs-? manevîsi var. ?hsan-? ilahî olarak o şahs-? manevînin bir şirket-i manevîyesi bulunur. ?nşaallah hâlis bir niyetle o şirkete ortak olan her ferd, bütün ferdlerin misl-i sevaplar?n? kazan?r. Zaten böyle felaket ve helaket bir as?rda bu kadar büyük tahribata karş? insan ancak bu kadar sevap ve manevî kuvvet ile dayanabilir. Yoksa bir insan?n, her taraftan hücum eden günahlara karş? hususî ibâdetleriyle dayanmas? çok zor olur. Rabbim bizleri muhafaza eylesin. Amin!

    SADÂKAT SIRRI

    Bu şirket-i manevîye hususunda yine söz Bediüzzaman hazretlerinindir; sözü O’na b?rakal?m:

    “Evet Risâle-i Nûr’un bu dehşetli zamanda kazand?rd?ğ? iki netice-i muhakkakas? herşeyin fevkindedir, başka şeylere ve makamlara ihtiyaç b?rakm?yor.

    “Birinci neticesi: Sadakat ve kanaatla Risâle-i Nûr dairesine giren, imanla kabre gireceğine gâyet kuvvetli senedler var.” Evet iman edip amel-i salih işleyenlerin ehl-i cennet olacaklar? pek çok ayet-i kerimede ifade ediliyor. ?nşaallah Risâle-i Nûra sadakatla girenler, iman edip amel-i salihi işleyenlerin s?n?f?na dahil olurlar.

    “?kinci neticesi: Risâle-i Nûr dairesinde, ihtiyar?m?z olmadan, haberimiz yokken takarrur ve tahakkuk eden şirket-i manevîye-i uhreviye cihetiyle herbir hakikî sad?k şakirdi; binler diller ile, kalbler ile duâ etmek, istiğfar etmek, ibâdet etmek ve baz? melaike gibi k?rk bin lisan ile tesbih etmektir. Ve Ramazan-? Şerif’teki hakîkat-? Leyle-i Kadir gibi kudsî ve ulvî hakîkatlar?, yüzbin el ile aramakt?r.

    ?şte bu gibi netice içindir ki; Risâle-i Nûr şakirdleri, hizmet-i nuriyeyi velâyet makam?na tercih eder; keşf ü keramat? aramaz; ve âhiret meyvelerini dünyada koparmaya çal?şmaz; ve vazife-i ?lahiye olan muvaffak?yet ve halka kabul ettirmek ve revaç vermek ve galebe ettirmek ve müstehak olduklar? şân ü şeref ve ezvak ve inâyetlere mazhar etmek gibi kendi vazifelerinin haricinde bulunan şeylere kar?şmaz ve harekât?n? onlara bina etmezler. Hâlisen, muhlisen çal?ş?rlar, «Vazifemiz hizmettir. O yeter» derler. (Kastamonu Lahikas?)

    KALEMLE H?ZMET

    Evet bu şirket-i manevîyeye dahil olman?n şartlar?n?n neler olduğunu yine Risâle-i nûrlardan öğrenelim:

    “Birincisi: Risâle-i Nûr’a intisab eden zât?n en ehemmiyetli vazifesi, onu yazmak veya yazd?rmakt?r ve intişar?na yard?m etmektir. Onu yazan veya yazd?ran, Risâle-i Nûr talebesi ünvan?n? (ismini) al?r. Ve o ünvan alt?nda, her yirmidört saatte benim lisan?mla belki yüz defa, bazan daha ziyade hay?rl? duâlar?mda ve manevî kazançlar?mda hissedar olmakla beraber; benim gibi duâ eden k?ymetdar binler kardeşlerin ve Risâle-i Nûr talebelerinin duâlar?na ve kazançlar?na dahi hissedar olur.” (Kastamonu Lahikas?)

    m.z.çetin

    Amelinizde rıza-yı İlâhî olmalı.

    Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok.

    Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok.


  3. #3
    Ehil Üye _MerHeM_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Bulunduğu yer
    Alem-i şehadet
    Mesajlar
    2.225

    Standart

    Alıntı SeRDeNGeCTi Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Cemaate Bizim İhtiyacımız Var

    Yaşadığımız felâket ve helâket asrının tehlikelerinden korunmanın en sağlıklı, en kestirme yolu, bir câmiâya, bir cemaate dahil olmaktan geçiyor olsa gerek.
    Asrın fitnelerinden, şerlerinden, günahlarından korunmanın veya maddî-mânevî hayatımızı tehdit eden tehlikeleri asgarîye indirmenin en geçerli ve en kısa yolu, bir ekolün, bir cemaatin koruyucu kal’asına sığınmaktan geçiyor.
    Peygamber Efendimiz (asm): “Allah’ın kudret eli, cemaat üzerindedir” buyuruyor. Bu hadis-i şeriften anlıyoruz ki, şahıslarda bulunmayan kuvvet, cemaatte vardır. İşte bu farkı fark eden mü’minler, kurtuluş çaresini cemaatlerin şahs-ı mânevîsinde bulmuşlardır.

    Başka bir hadis-i şerifte de Peygamber Efendimiz (asm) “Cemaat rahmet, ayrılık azaptır” buyuruyor. Bu hadis-i şerifteki derin mânâyı fehmeden birçok mü’min, mânevî tehlikelerden korunmak için kapağı hemen bir cemaate atmış ve artık bağlı olduğu cemaatten ayrılmanın getireceği menfî sonuçları da göz önünde bulundurarak, cemaat içinde kalmada gerekli sebat ve sadakati göstermiştir.

    Peygamber Efendimizin (asm) bu beyanlarının ışığında Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri de, “Zaman cemaat zamanıdır” diyerek, fitne ve fesatların, helâket ve felâketlerin kol gezdiği bu asırda cemaat olmanın lüzum ve önemine işaret etmektedir.

    Bu asrın dehşetli tehlikelerini göz önünde bulunduran Bediüzzaman, ehl-i dinin her ferdinin yalnız başına maddî ve mânevî hayatlarını muhafaza edebilmesinin adeta imkânsızlaştığını şu sözlerle beyan ediyor:
    “Bu zaman, ehl-i hakikat için, şahsiyet ve enaniyet zamanı değil. Zaman, cemaat zamanıdır. Cemaatten çıkan bir şahs-ı mânevî hükmeder ve dayanabilir.”

    “Ferdî şahısların dehası, ne kadar harika da olsalar, cemaatın şahs-ı manevisinden gelen dehasına karşı mağlûp düşebilir.”

    Bir cemaate dahil olmanın zarûreti ve lüzumu, çok açık ve net olmakla beraber; cemaatin bir ferdi olarak hayat sürmek, elbette belli başlı sorumlulukları da beraberinde getirmektedir.

    İlk etapta cemaate dahil olmaya karar veren şahsın, o cemaatin gayesini, yüklendiği misyonun mahiyetini idrak etmesi gerekir. Daha da önemlisi, cemaat mensubu olmaya karar veren insanların, benliğini, enaniyetini terk etmesi, gerekiyorsa kendine has bazı prensiplerinden, vazgeçilmezlerinden feragat etmesi; “ben” yerine “biz” diyebilme prensibini benimsemesi gerekir.
    Bediüzzaman’ın “Bahtiyar odur ki, kevser-i Kur’ânîden süzülen tatlı, büyük bir havuzu kazanmak için, bir buz parçası nev’îndeki şahsiyetini ve enâniyetini o havuz içine atıp eritendir” tesbitini, kulak ardı etmemesi gerekir.

    Kişinin huzur içinde cemaatle bütünleşmesi, ancak bu şekilde mümkündür.
    Böyle yapmayıp, kişi bazı kabiliyetlerini, kendince bazı üstün yönlerini ileri sürüp, kendisini cemaatin diğer bazı fertleriyle kıyaslayarak üstünlük pozisyonlarına kalkışırsa, o ferdin kendisi açısından tehlikeli bir süreç başlamış demektir.
    O halde cemaatteki herbir fert, kabiliyeti, kariyeri, seviyesi ne olursa olsun, hiçbir enaniyete, gurura prim vermeden, beraber olduğu bütün dâvâ arkadaşlarına samimî bir tevazu ve mahviyetle yaklaşmalı, olması gereken uhuvvet ve tesânüde güç vermenin gayretinde olmalıdır.

    .htm
    Çok güzel bir yazı..
    Ferd olarak bu zamanda kalınamayacağı ve bir cemaate dahil olmanın faideleri,dahil olunmadığında ise bizi ne gibi tehlikeler bekelediğinin üzereinde durmak gereklidir.

    Ancak cemaatlere ne surette ve mahiyette dahil olunur, bunun üzerinde durup,akıl yormak gereklidir.

    Amelinizde rıza-yı İlâhî olmalı.

    Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok.

    Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok.


  4. #4
    Ehil Üye nurhanali - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2007
    Bulunduğu yer
    istanbul
    Mesajlar
    3.463

    Standart

    Bu hasta ve gaddar ve bedbaht asrın bela ve vebasından ve zulüm ve zulümatın- dan en mücerreb bir kurtarıcı, Risale-i Nur'un mîzanları ve muvazeneleriyle, neşrettiği nur olduğuna kırk bin şahit vardır. Demek Risale-i Nur'un dairesine yakın bulunanlar içine girmezse, tehlike ihtimali kavîdir.
    k.lahikası

    Risale-i nur bir imtihan kitabıdır.
    Davasına sadık olmayan insanların başarı ihtimali yoktur.



  5. #5
    Yasaklı Üye Lebid24 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Bulunduğu yer
    alem-i muhabbet
    Mesajlar
    2.298

    Standart

    Kapleri halden hale çeviren Rabbime hamd olsun buyurmakta Efendimiz (a.s.m.)...Cemaat lezzet verebilir. Sünnettir. Farz olmad?ğ?ndan uyulmayabilir. Ancak Sünnet e uymak ve şefaate yak?n bulunmak daha güzeldir...

  6. #6
    Yönetici SeRDeNGeCTi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2006
    Bulunduğu yer
    Ankara
    Yaş
    38
    Mesajlar
    5.901

    Standart

    Evet, biz bir cemaatiz. Hedefimiz ve program?m?z, evvelâ kendimizi, sonra milletimizi idam-? ebedîden ve daimî, berzahî haps-i münferitten kurtarmak ve vatandaşlar?m?z? anarşilikten ve serserilikten muhafaza etmek ve iki hayat?m?z? imhâya vesile olan z?nd?kaya karş? Risale-i Nur'un çelik gibi hakikatleriyle kendimizi muhafazad?r. (Şualar, 319)
    Anlamını Bilmediğiniz Kelimelerin Üzerine Çift Tıklayınız...

    Sual: Belki onlar eski hali istiyorlar?
    Cevap: Size kısa bir söz söyleyeceğim; ezber edebilirsiniz: İşte, eski hal muhal; ya yeni hal veya izmihlâl...
    (Bediüzzaman Said Nursi)


    Ne hayal, ne kuruntu hakikat istiyorum.
    Hakikat, hakikat, hakikat istiyorum!.. (Osman Yüksel SERDENGEÇTİ)




  7. #7
    Gayyur UmmaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Sep 2007
    Bulunduğu yer
    Adana
    Mesajlar
    51

    Standart

    "Allah'in inayet ve kudreti cemaatle beraberdir" (Tirmizi, Fiten, 7; Nesei, Tahrim, 6)
    ZaLimLer için yaŞasın CEHENNEM!

  8. #8
    Ehil Üye BiKeS_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Mesajlar
    2.770

    Standart

    Alıntı ahmetnadimcavgan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

    Ancak cemaatlere ne surette ve mahiyette dahil olunur, bunun üzerinde durup,akıl yormak gereklidir.

    yoralım o zaman bir insan ne zaman cemaatimiz diyebilir?

    geçenlerde arkadaşın birisi cemaate dahil olmasam ben çok hatalar yapabilirim nefsime hakim olamıyorum gibi cümleler etmişti.rabbim ayırmasın..

    Yâ Rab, garibem, bîkesem, zaîfem, nâtüvânem, alîlem, âcizem, ihtiyarem,


    Bî-ihtiyarem, el-aman-gûyem, afv-cûyem, meded-hâhem, zidergâhet İlâhî!




  9. #9
    Pürheves ışık - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2008
    Mesajlar
    171

    Standart

    Hay?rl? Cemaat gibisi var m???Rabbim ay?rmas?n amin

    BANA SENİ GEREK SENİ


  10. #10
    Gayyur *azize* - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Apr 2008
    Mesajlar
    63

    Standart

    “Evet Risâle-i Nûr’un bu dehşetli zamanda kazand?rd?ğ? iki netice-i muhakkakas? herşeyin fevkindedir, başka şeylere ve makamlara ihtiyaç b?rakm?yor.

    “Birinci neticesi: Sadakat ve kanaatla Risâle-i Nûr dairesine giren, imanla kabre gireceğine gâyet kuvvetli senedler var.” Evet iman edip amel-i salih işleyenlerin ehl-i cennet olacaklar? pek çok ayet-i kerimede ifade ediliyor. ?nşaallah Risâle-i Nûra sadakatla girenler, iman edip amel-i salihi işleyenlerin s?n?f?na dahil olurlar.

    “?kinci neticesi: Risâle-i Nûr dairesinde, ihtiyar?m?z olmadan, haberimiz yokken takarrur ve tahakkuk eden şirket-i manevîye-i uhreviye cihetiyle herbir hakikî sad?k şakirdi; binler diller ile, kalbler ile duâ etmek, istiğfar etmek, ibâdet etmek ve baz? melaike gibi k?rk bin lisan ile tesbih etmektir. Ve Ramazan-? Şerif’teki hakîkat-? Leyle-i Kadir gibi kudsî ve ulvî hakîkatlar?, yüzbin el ile aramakt?r.

    ?şte bu gibi netice içindir ki; Risâle-i Nûr şakirdleri, hizmet-i nuriyeyi velâyet makam?na tercih eder; keşf ü keramat? aramaz; ve âhiret meyvelerini dünyada koparmaya çal?şmaz; ve vazife-i ?lahiye olan muvaffak?yet ve halka kabul ettirmek ve revaç vermek ve galebe ettirmek ve müstehak olduklar? şân ü şeref ve ezvak ve inâyetlere mazhar etmek gibi kendi vazifelerinin haricinde bulunan şeylere kar?şmaz ve harekât?n? onlara bina etmezler. Hâlisen, muhlisen çal?ş?rlar, «Vazifemiz hizmettir. O yeter» derler. (Kastamonu Lahikas?)

    KALEMLE H?ZMET

    Evet bu şirket-i manevîyeye dahil olman?n şartlar?n?n neler olduğunu yine Risâle-i nûrlardan öğrenelim:

    “Birincisi: Risâle-i Nûr’a intisab eden zât?n en ehemmiyetli vazifesi, onu yazmak veya yazd?rmakt?r ve intişar?na yard?m etmektir. Onu yazan veya yazd?ran, Risâle-i Nûr talebesi ünvan?n? (ismini) al?r. Ve o ünvan alt?nda, her yirmidört saatte benim lisan?mla belki yüz defa, bazan daha ziyade hay?rl? duâlar?mda ve manevî kazançlar?mda hissedar olmakla beraber; benim gibi duâ eden k?ymetdar binler kardeşlerin ve Risâle-i Nûr talebelerinin duâlar?na ve kazançlar?na dahi hissedar olur.” (Kastamonu Lahikas?)

    m.z.çetin
    Madem çok sevab istersin, ihlâsı esas tut ve yalnız rıza-yı ilâhîyi düşün.

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Ne gerek var cemaate :)
    By gamze-i_dilruzum in forum Risale-i Nur'u Yeni Tanıyanlara
    Cevaplar: 12
    Son Mesaj: 26.03.13, 21:33
  2. Halamın Oğlu İçin Duaya İhtiyacımız Var
    By BiÇçare in forum Dualar
    Cevaplar: 19
    Son Mesaj: 12.02.09, 16:21
  3. Cevaplar: 11
    Son Mesaj: 08.11.08, 17:17
  4. Duanıza İhtiyacımız Var
    By EnsTanTeNe in forum Dualar
    Cevaplar: 10
    Son Mesaj: 05.02.08, 00:25

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0