+ Konu Cevaplama Paneli
1. Sayfa - Toplam 29 Sayfa var 1 2 3 11 ... SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 10 ve 284

Konu: Risale-i Nur ve Son Müceddid Meselesi

  1. #1
    Yönetici SeRDeNGeCTi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2006
    Bulunduğu yer
    Ankara
    Yaş
    38
    Mesajlar
    5.901

    Standart Risale-i Nur ve Son Müceddid Meselesi

    Bazı çevrelerce Risale-i Nur’a veya Bediüzzaman’a atfen, müceddiddir, değildir veya geçmiş asrın müceddididir gibi iddialar ileri sürülmesi üzerine, mes’eleyi asıl kaynağı Risale-i Nur’dan araştırma ihtiyacı doğmuştur.

    Önce usulî bir esas zikredilecek. Malumdur ki, dinî mes’elelerin isbat ve tahkikinde, söz sahibi dinî büyük şahsiyetlerin kitap ve sünnete istinaden yazdıkları temel kitaplar esas alınır. Bu sahada beşerî mülahaza ve şahsî kanaatlar, hakikî bir değer taşımaz. Bilhassa bir mes’ele mezkür me’haz kitaplarda ele alınıp tesbit edilmiş ise o mes’elede kitabı esas almak, dine bağlılığın gere ğidir. Aksi halde kişinin dine bağlılığı ve sadakatı şaibelidir.

    İşte bu nokta-i nazardan Bediüzzaman Hz. ve Risale-i Nur’un son müceddidliği mes’elesini bizzarure kitaptan arayacağız ve aramaya başlıyoruz.

    Hz. Üstad diyor ki:

    “Risale-i Nur'un yüz bin nüshalarının bâki dilleri susmaz, konuşur. Ve hâlis talebeleri, binler kuvvetli lisanlar ile o kudsî ve küllî vazife-i Nuriyeyi şimdiye kadar olduğu gibi, inşâallah kıyamete kadar devam ettirecekler.” (Şualar sh: 377)

    “Evet, dünya ilim ve irfan sahasına Türkiye’den bir güneş doğmuştur. Bu yeni doğan güneş, bin üç yüz yıl evvel âlem-i beşeriyete doğmuş olan güneşin bir in'ikâsıdır ve o manevî güneşin her asırda parlayan lem'alarından birisidir ve beklenilenson mucize-i manevîsidir!” (Tarihçe-i Hayat sh: 156)

    Mezkür iki parçada siyah yazılı beyanlar, kesindir, te’vil kaldırmaz.

    Risale-i Nur, Kur'anın son asırlarda beklenen bir mu'cize-i mânevîsi olarak tulû etmiş.” (Tarihçe-i Hayat sh: 155)

    “Üstad, Nurların yazılmasına, teksirine çok ehemmiyet verirdi. "Risale-i Nur, bu asrı ve gelecek asırları tenvir edecekolan bir mucize-i Kur'âniyedir."deyip, Nur'a ait hizmeti, zamanın en büyük meselesi olarak kabul eder, bu ehemmiyetle davranırdı.” (Tarihçe-i Hayat sh: 463)

    “Nur Risaleleri, şiddetli ihtiyaç zamanında te'lif edildiğinden, her yazılan risale, gayet şifalı bir tiryak ve ilâç hükmünü taşıyor ve öyle de tesir edip pek çok kimselerin manevî hastalıklarını tedavi ediyor. Risale-i Nuru okuyan her bir kimse; güya o risale kendisi için yazılmış gibi bir hâlet-i ruhiye içinde kalarak büyük bir iştiyak ve şiddetli bir ihtiyaç hissederek mütalâa ediyor. Nihayet öyle eserler vücuda geliyor ki; bu asır ve gelecek asırlarınbütün insanlarının imanî, İslâmî, fikrî, ruhî, kalbî, aklî ihtiyaçlarına tam cevab verecek ve kâfi gelecek Kur'anî hakikatlar ihsan ediliyor .” (Tarihçe-i Hayat sh: 160)

    Tarihçe-i Hayat eserinde Bediüzzaman Hazretlerine atfen deniliyor ki:

    “Cenab-ı Hak; Kemâl-i Rahmetiyle bu ferd-i ferîdi, kemalât-ı insaniyenin bütün envaını câmi bir istidadda yaratmış ve bu istidadların da azamî şekilde inkişafını irade etmiş ki; bu müstesna zatı, İslâmiyet ağacının son asırlara uzanan ve binler dal budak salan Risale-i Nur Şahs-ı mânevîsi itibariyle bütün hakaikde "Üstad-ı Küll" hükmüne getirmiş ve topyekûn İslâmiyet hakikatlarının bir aks-i nurunu ve tecellisini Risale-i Nur şahs-ı mânevîsinde dercederek, ehl-i hakikat ve kemali hayretle baktırmış ve böylece, Risalet-i Ahmediye ve hakikat-ı Muhammediyenin câmi bir âyinesi olan Risale-i Nur ile Said Nursî, bir Said olarak çürümüş, erimiş; fakat mânen bütün âlem-i İslâm olarak tevellüd etmiş, beka bulmuştur. Ve tâ kıyamete kadar Risale-i Nur bâki kalacak ve daima tekemmül edecektir.” (Tarihçe-i Hayat sh: 168)

    Bediüzzaman Hazretlerinin yüksek şahsiyetini tavsif eden bir yazıda deniliyor ki:

    “Mezaya-yı âliye ve fezail-i ilmiyesiyle de din-i Muhammedî'nin (A.S.M.) neşrinde ve isbatında bir kemal-i tam halinde rû-nüma olmuş olan böyle bir zât elbette Seyyid-ül Enbiya Hazretlerinin (A.S.M.) en yüksek iltifatına mazhar ve en âlî himaye ve himmetine naildir. Ve şübhesiz o Nebiyy-i Akdes'in (A.S.M.) emr u fermanıyla yürüyen ve tasarrufuyla hareket eden ve onun envâr ve hakaikına vâris ve ma'kes olan bir zât-ı kerim-üs sıfattır.

    Envâr-ı Muhammediyeyi (A.S.M.) ve maarif-i Ahmediyeyi (A.S.M.) ve füyuzat-ı şem'-i İlahîyi en müşa'şa' bir şekilde parlatması ve Kur'anî ve hadîsî olan işarat-ı riyaziyenin kendisinde müntehî olması ve hitabat-ı Nebeviyeyi (A.S.M.) ifade eden âyât-ı celilenin riyazî beyanlarının kendi üzerinde toplanması delaletleriyle, o zât hizmet-i imaniye noktasında risaletin bir mir'at-ı mücellası ve şecere-i risaletin bir son meyve-i münevveri ve lisan-ı risaletin irsiyet noktasında son dehan-ı hakikatı ve şem'-i İlahînin hizmet-i imaniye cihetinde bir son hâmil-i zîsaadeti olduğuna şübhe yoktur.” (Şualar sh: 670)

    Risale-i Nur'un mümtaz bir hasiyeti, imanın en son ve en küllî istinad noktasını, kuvvetli ve kat'î beyan olduğundan; bu hasiyet Âyet-ül Kübra Risalesi'nde fevkalâde parlak görünüyor. Ve bu acib asırda mübareze-i küfür ve iman, en son nokta-i istinadasirayet ederek ona dayandırıyor......Ehl-i imana hücum eden ehl-i dalalet, -bu asır cemaat zamanı olduğu cihetiyle- cem'iyet ve komitecilik mayesiyle bir şahs-ı manevî ve bir ruh-u habis olmuş, Müslüman âlemindeki vicdan-ı umumî ve kalb-i küllîyi bozuyor. Ve avamın taklidî olan itikadlarını himaye eden İslâmî perde-i ulviyeyi yırtıyor ve hayat-ı imaniyeyi yaşatan, an'ane ile gelen hissiyat-ı mütevâriseyi yandırıyor. her bir müslüman tek başıyla bu dehşetli yangından kurtulmaya me'yusane çabalarken, Risale-i Nur Hızır gibi imdada yetişti. Kâinatı ihata eden son ordusunu (Kainatı dağıtamayan bir kuvvet onu bozamaz) gösterip ve ondan mukavemetsûz maddî, manevî imdad getirmek hizmetinde hârika bir emirber nefer olarak Âyet-ül Kübra Risalesi'ni İmam-ı Ali (R.A.) keşfen görmüş, ehemmiyetle göstermiş.” (Kastamonu Lahikası sh: 55)

    “Lillahilhamd Risalet-in Nur, bu asrı belki gelen istikbali tenvir edebilir bir mu'cize-i Kur'aniye olduğunu çok tecrübeler ve vakıalar ile körlere de göstermiş. Ona ait medh ü senanız tam yerindedir; fakat bana verdiğinizden, binden birine de kendimi lâyık göremem.” (Kastamonu Lahikası sh: 6)

    Keza, bu müteaddid parçalardaki siyah yazılmış beyanlar gayet sarih olduğu halde, bu ifadelerde te’vile kaçmak, kişinin şahsî arzusuna ba ğlı kaldığına, Risale-i Nura hakikatte talebe olamadığına delalet eder.

    Risale-i Nur’un Şahs-ı manevîsi tasvir edilirken deniliyor ki:

    “Sen bir şiir-i destanî değilsin. Fakat o kadar fasih ve belig ve edalı ve sadâlı ve nağmeli yazılmış ve bütün harflerin birbirine dayanarak kelime ve kelâmların siyak u sibak, intizam ve insicam ile dizilmiş ve bunlar birbirine o kadar kuvvet ve kudret ve metanet vermiş ki; mensur ve Türkî ibareli olduğun halde, yine mislin getirilemez. Senin gibi parlak bir eser bir daha kimseye nasib olmaz........Senin bürhanlarındaki kuvvet ve kanaat ve asalet ve cezaletin, insanın irade ve ihtiyarını alıp teshir ediyor. Herkesi kendine çekip râm ediyor. Hele o güzel teşbih ve tabirlerin bir misli, bir daha bulunup söylenemez. Sendeki mukayese ve muhakemelerin, vak'a ve temsillerin bir benzeri ve bir naziri bir daha getirilemez.” (Konferans sh: 85-86)

    Risale-i Nur gerek bu asrın, gerekse önümüzdeki asrın beşeriyetini fikir karanlıklarından kurtarıp tenvir ve irşad edecektir.” (Hutbe-i Şamiye sh: 153)

    “Risale-i Nur müellifi muazzez Üstadımız, uzun yıllar boyunca hizmet-i Nuriyenin muhtelif safhalarında talebeleriyle birlikte mâruz bırakıldığı çeşitli hallerde, zaman ve zemine münasip ve o hallere muvafık ders, îkaz ve irşadlarda bulunmuştur. Risale-i Nur’daki hakaik, nasılki doğrudan doğruya feyz-i Kur’an’dan mülhem hakaik-ı imâniyedir; zaman ve zemine göre değişmez, ebedî hakikatlardır. O kudsî hakaikın ders ve taliminde, neşir ve ilânatında da hizmete taalluk eden irşad, îkaz, teşvik ve tergîbi tazammun eden şu gelecek mes’eleler de herhalde değişmez dersler ve esasattır ki, Nur Talebeleri hayatın ve hizmetin muhtelif saha ve safhalarında onlardan istifade ederler, müşkilatlarını giderirler.” (Hizmet Rehberi sh: 8)

    Evvelâ: Bâki bir hakikat, fâni şahsiyetler üstüne bina edilmez. Edilse, hakikata zulümdür. Her cihetle kemalde ve devamda bulunan bir vazife, çürümeye ve çürütülmeye maruz ve mübtela şahsiyetlerle bağlanmaz; bağlansa, vazifeye ehemmiyetli zarardır.” (Emirdağ Lahikası-1 sh: 70)

    Aziz, sıddık kardeşlerim!
    Evvelâ: Nur'un ehemmiyetli ve çok hayırlı bir şakirdi, çokların namına benden sordu ki: Nur'un hâlis ve ehemmiyetli bir kısım şakirdleri, pek musırrane olarak âhirzamanda gelen Âl-i Beyt'in büyük bir mürşidi seni zannediyorlar ve o kadar çekindiğin halde onlar ısrar ediyorlar. Sen de bu kadar musırrane onların fikirlerini kabul etmiyorsun, çekiniyorsun. Elbette onların elinde bir hakikat ve kat'î bir hüccet var ve sen de bir hikmet ve hakikata binaen onlara muvafakat etmiyorsun. Bu ise bir tezaddır, herhalde hallini istiyoruz.

    Ben de bu zâtın temsil ettiği çok mesaillere cevaben derim ki: O has Nurcuların ellerinde bir hakikat var. Fakat iki cihette bir tabir ve tevil lâzım:

    Birincisi: Çok defa mektublarımda işaret ettiğim gibi, Mehdi-i Âl-i Resul'ün temsil ettiği kudsî cemaatinin şahs-ı manevîsinin üç vazifesi var. Eğer çabuk kıyamet kopmazsa ve beşer bütün bütün yoldan çıkmazsa, o vazifeleri Onun cem'iyeti ve Seyyidler Cemaati yapacağını rahmet-i İlahiyeden bekliyoruz. Ve O’nun üç büyük vazifesi olacak:

    Birincisi:Fen ve felsefenin tasallutuyla ve maddiyyun ve tabiiyyun taunu, beşer içine intişar etmesiyle, her şeyden evvel felsefeyi ve maddiyyun fikrini tam susturacak bir tarzda imanı kurtarmaktır. Ehl-i imanı dalaletten muhafaza etmek ve bu vazife hem dünya, hem herşeyi bırakmakla, çok zaman tedkikat ile meşguliyeti iktiza ettiğinden, Hazret-i Mehdi'nin o vazifesini bizzât kendisi görmeğe vakit ve hal müsaade edemez. Çünkü hilafet-i Muhammediye (A.S.M.) cihetindeki saltanatı, onun ile iştigale vakit bırakmıyor. Herhalde o vazifeyi ondan evvel bir taife bir cihette görecek.

    O zât, o taifenin uzun tedkikatı ile yazdıkları eseri kendine hazır bir proğram yapacak, onun ile o birinci vazifeyi tam yapmış olacak. Bu vazifenin istinad ettiği kuvvet ve manevî ordusu, yalnız ihlas ve sadakat ve tesanüd sıfatlarına tam sahib olan bir kısım şakirdlerdir. Ne kadar da az da olsalar, manen bir ordu kadar kuvvetli ve kıymetli sayılırlar...... Şimdi hakikat-ı hal böyle olduğu halde, en birinci vazifesi ve en yüksek mesleği olan imanı kurtarmak ve imanı tahkikî bir surette umuma ders vermek, hattâ avamın da imanını tahkikî yapmak vazifesi ise, manen ve hakikaten hidayet edici, irşad edici manasının tam sarahatını ifade ettiği için, Nur şakirdleri bu vazifeyi tamamıyla Risale-i Nur'da gördüklerinden, ikinci ve üçüncü vazifeler buna nisbeten ikinci ve üçüncü derecedir diye, Risale-i Nur'un Şahs-ı manevîsini haklı olarak bir nevi Mehdi telakki ediyorlar.” (Emirdağ Lahikası-1 sh: 265-266)

    Evet Dinin, Şeriatın ve Kur'an'ın yüzden ziyade tılsımlarını, muammalarını hall ve keşfeden ve en muannid dinsizleri susturup ilzam eden ve Mi'rac ve haşr-i cismanî gibi sırf akıldan çok uzak zannedilen Kur'an hakikatlarını en mütemerrid ve en muannid feylesoflara ve zındıklara karşı güneş gibi isbat eden ve onların bir kısmını imana getiren Risale-i Nur eczaları, elbette Küre-i Arz ve küre-i havaiyeyi kendi ile alâkadar eder ve bu asrı ve istikbali kendi ile meşgul edecek bir hakikat-ı Kur'aniyedir ve ehl-i iman elinde bir elmas kılınçtır.” (Emirdağ Lahikası-1 sh: 47)

    “Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahü Anhü, Kaside-i Ercuze'sinde UHRUFU UCMİN SUTTİRET TESTİYRA deyip, bu zamanda tamim edilen ecnebi harflerine bakıp, bu cümledeki harflerin cifrî ve ebcedî rakamlarının bu zamana parmak basmalarıyla vaki' cereyan-ı küfriyaneye işaret ettiği gibi; hem Ercuze'sinde, hem Ercuze'yi teyid ve takviye eden Kaside-i Celcelutiye'sinde sarahata yakın TÜKADÜ SİRACUN NURİ SIRRAN BEYANETEN TÜKADÜ SİRACÜS SÜRCİ SIRRAN TENEVVERET fıkrasıyla, o cereyanın karşısında vücudu ziyasıyla anlaşılan ve zulmetin pek şiddetli ve sisli, yakıcı dehşetine karşı sönmeyen ve gittikçe zulmeti yararak dünyayı ziyalandırmaya çalışan Risale-i Nur'a ve müellifine hususî iltifatını EKID KEVKEBİ BİL İSMİ NURAN VE BEHCETEN MEDED DEHRİ VEL EYYAMİ YA NUR CELCELET deyip, âhirzamana kadar Risale-i Nur'un bedi' bir surette ışık vermesini ve yanmasını dua ve niyaz eden ve Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ın en mühim bir şakirdi ve ulûmunun birinci naşiri olan Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahü Anhü, bidayet-i İslâmda Kur'anın aleyhine açılan çok kapılara karşı mübarek ism-i a'zamı şefi' tutup kahramanane ve merdane hakaik-i şeriatı ve esas-ı İslâmiyeti muhafazaya çalıştığı gibi, âhirzamanda bütün bütün Kur'ana muhalefet eden zendeka cereyanına karşı, aynı ism-i a'zamı şefi' ve melce' ve tahassüngâh ittihaz edip cerhedilmez Kur'anın i'cazından gelen ve hâtem-i mu'cizeyi gösteren Risale-i Nur'un sönmez nuruyla ve susmaz lisanıyla şecaatkârane mukabele ve mukavemet edip, yerin yüzünü yakıp çok çiçekleri kurutan zendeka nârını, ism-i a'zamın kibriyalı, azametli nuruyla ve İsm-i Rahman ve Rahîm'in şefkatli ve re'fetli tecellisinden nebean eden âb-ı hayat ile söndüren; ve yanan yerlerde kuruyan nehir ve bağ çiçeklerine mukabil, dağlarda ve kırlarda sema yağmuru ve rahmetiyle hararete mütehammil ve şiddet-i bürudete dayanıklı çiçekleri yetiştiren Risale-i Nur'u görmesi ve şefkatkârane ve tesellidarane ve kerametkârane bakması, Hazret-i İmam-ı Ali Radıyallahü Anh'ın makam-ı velayetinin iktiza ettiğini hakkalyakîn gösterir.” (Lem’alar sh: 447)

    Yukarıda Risale-i Nur eserlerinden kısmen nakledilen beyanların neticesi olarak deriz ki:
    Risale-i Nur’a bağlı olanlar için sarahat üzere bağlayıcı kat’iyetiyle, Risale-i Nur Son Müceddid ve Mehdidir.

    Risale-i Nur’dan nakledilen mezkür parçaların bir kısmı bizzat Bediüzzaman Hz. tarafından yazılmıştır. Diğerleri ise yakın talebelerinin ifadeleri olup hepsi de Hz. Üstad’ın tashih ve tasvibinden geçmiştir.

    Risale-i Nur’da nazara verilen Gelecek Zat mes’elesi ise, yine Risale-i Nur’da sarahat üzere beyan ediliyor ki O zat Risale-i Nur’a ba ğlı olup Risale-i Nur’u kendine hazır bir Proğram yapacak ve ikinci ve üçüncü vazifeleri, yine cemiyeti ve şahs-ı manevisiyle beraber icra edecektir.

    Bu gibi beyan ve ifadelerin neticesi gösteriyor ki, O gelecek zat, Hz. Üstad’ın ve Risale-i Nur’un derecesinde olması veya onları geçmesi mezkür nakiller müvacesinde düşünülemez.

    Keza böyle mesail, itikadî kat’iyeti isteyen mes’elelerden değildir. Ancak şu hususlar unutulmamalıdır ki Risale-i Nur’un hakaik-i imaniyeyi, Kur’an’ın çok ehemmiyetle ve tekraratla nazara verdiği kitab-ı kâinattan isbat etmesi ve isbatındaki harikalığı ve Hz. Üstad’ın beynelminel ifsad cereyanının (Deccaliyet, Masonluk ve Süfyaniyet) dehşetli hücumları karşısında tavizsiz mukabele etmesi gibi fiilî vakıalar insafla düşünülürse, Bediüzzaman’ın beklenen Son Dinî Şahsiyet oldu ğu anlaşılır.

    (Rüştü Tafral Abinin bir Derlemesidir)

    Risale Kaynakları:
    Lem’alar: 447 Şualar: 377, 670-671 Kastamonu Lahikası: 6, 55 Emirdağ Lahikası-1: 47, 70, 265-266 Tarihçe-i Hayat: 155, 156, 160, 168, 463 Hutbe-i Şamiye: 153 Konferans: 85-86 Hizmet Rehberi: 8

    İttihad Araştırma Heyeti
    Anlamını Bilmediğiniz Kelimelerin Üzerine Çift Tıklayınız...

    Sual: Belki onlar eski hali istiyorlar?
    Cevap: Size kısa bir söz söyleyeceğim; ezber edebilirsiniz: İşte, eski hal muhal; ya yeni hal veya izmihlâl...
    (Bediüzzaman Said Nursi)


    Ne hayal, ne kuruntu hakikat istiyorum.
    Hakikat, hakikat, hakikat istiyorum!.. (Osman Yüksel SERDENGEÇTİ)




  2. #2
    Ehil Üye alanyali - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Bulunduğu yer
    Alanya
    Mesajlar
    2.491

    Standart

    Hz.Üstad Bediüzzaman'?n talebeleri aras?nda ,Büyük Mehdi olduğunu kabul etmeyen var m? acaba ? Varsa kimlerdir ?


    cehennem ağzını açmış, bekliyor; cennet ise ağuş-u nazdaranesini açmış, gözlüyor.

  3. #3
    Yasaklı Üye yatağanlı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2007
    Mesajlar
    1.014

    Standart

    Alıntı SeRDeNGeCTi Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster


    âhirzamanda gelen Âl-i Beyt'in büyük bir mürşidi seni zannediyorlar ve o kadar çekindiğin halde onlar ?srar ediyorlar. Sen de bu kadar mus?rrane onlar?n fikirlerini kabul etmiyorsun,
    Evvela, Üstad Hz.lerinin kabul etmediği ve hayat? boyunca red ettiği bir şeyi bugünkü nurcular neden bize dayat?yorlar, hayret ediyorum.
    Alıntı SeRDeNGeCTi Nickli Üyeden Alıntı
    Mehdi-i Âl-i Resul'ün temsil ettiği kudsî cemaatinin şahs-? manevîsinin üç vazifesi var.
    O zat o taifenin uzun tedkikat ile yazd?klar? eseri kendine haz?r bir proğram yapacak. Onunla o birinci vazifeyi tam yapm?ş olacak.
    Cümlelere dikkat ederseniz "O ZAT" diye başl?yor. Üstad'dan sonra gelip risale-i nurlar? proğram yapacağ?na göre o zat kimdir, gelmiş midir? gelecek midir? Üstad hz.leri vefat edeli 67 y?l olmuş. Bu konunun bugüne kadar çoktan aç?kl?ğa kavuşturulmuş olmas? gerekirdi.



    Risale-i Nur’da nazara verilen Gelecek Zat mes’elesi ise, yine Risale-i Nur’da sarahat üzere beyan ediliyor ki O zat Risale-i Nur’a ba ğl? olup Risale-i Nur’u kendine haz?r bir Proğram yapacak ve ikinci ve üçüncü vazifeleri, yine cemiyeti ve şahs-? manevisiyle beraber icra edecektir.


    Üstad Hz.leri'nin yukar?daki cümlelerinde mesele ne kadar aç?kken bu meseleyi bile y?llarca tart?şm?ş?z. Yaz?k değil mi? Hakk? gördüğü yerde hemen kabul etmeyi nur talebeleri de yapmayacak ta ya kim yapacak?

    Konu yatağanlı tarafından (29.11.07 Saat 14:57 ) değiştirilmiştir.

  4. #4
    Vefakar Üye sultanhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2007
    Mesajlar
    435

    Standart

    Risale-i Nur üç asr? tenvir eden/etmekte olan bir manevi mucizedir.Maddi ve manevi alemi tenvir etmek için vazife baş?na gelecek olan "zata" haz?r bir program ile ahir zaman?n sonuna kadar manevi müceddidliğini sürdürecektir.
    Konu sultanhani tarafından (30.11.07 Saat 16:19 ) değiştirilmiştir.
    Ey derde derman isteyen, yetmez mi dert derman sana” diyen zat gibi bizde “Ey bu asrın manevi elemini nefsine çektiren ...kardeş; Yetmez mi Kur’an ve iman hizmeti sana?”diyoruz.
    Hulusi Ağabey


  5. #5
    Ehil Üye nâme-i nur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2006
    Mesajlar
    1.460

    Standart

    mehdi mes'elesinde şahs?n tayininin bu forum gibi umumi yerlerde konuşulmas? hakikate imana hizmet etmez. hem nur talebeleri aras?nda böyle bir tart?şma da yoktur. bu mes'ele kanaat mes'elesidir. ve maalesef baz?lar?m?z?n mehdi şudur deyip de mehdi bildiği ile uyuşmayan hareketleri çok oluyo.. bu mes'eleyi merak edenlere nurlar? okumas?n? tavsiye ederim.. bu mes'eleyi hazmetmeyenlerden dinlemekten kat kat iyidir..

  6. #6
    acizizfakiriz
    Guest acizizfakiriz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    Sanki bu konu daah önceden de işlenmişti gibi...

  7. #7
    Vefakar Üye sultanhani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2007
    Mesajlar
    435

    Standart

    Alıntı acizizfakiriz Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Sanki bu konu daah önceden de işlenmişti gibi...
    Evet muhtevaya bakt?ğ?m?z zaman farkl? başl?k alt?nda da olsa işlendiği kanatindeyim. Devam etmesinde de bir sak?nca görmüyorum.

    "name-i nur :mehdi mes'elesinde şahs?n tayininin bu forum gibi umumi yerlerde konuşulmas? hakikate imana hizmet etmez. "

    Kardeşim madem risale-i nur umuma aittir ve risalede umum ümmeti ilgilendiren bir konunun konuşulmas?n?n ne gibi sak?nca olabilirki
    Konu sultanhani tarafından (29.11.07 Saat 11:57 ) değiştirilmiştir.
    Ey derde derman isteyen, yetmez mi dert derman sana” diyen zat gibi bizde “Ey bu asrın manevi elemini nefsine çektiren ...kardeş; Yetmez mi Kur’an ve iman hizmeti sana?”diyoruz.
    Hulusi Ağabey


  8. #8
    acizizfakiriz
    Guest acizizfakiriz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    Bazıları filmim sonunda The end 'i gördükleri halde hayli olarak devam ettirebildikleri için problem çıkmaktadır...

  9. #9
    Ehil Üye nâme-i nur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2006
    Mesajlar
    1.460

    Standart

    Alıntı sultanhani Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Evet muhtevaya baktığımız zaman farklı başlık altında da olsa işlendiği kanatindeyim. Devam etmesinde de bir sakınca görmüyorum.

    "name-i nur :mehdi mes'elesinde şahsın tayininin bu forum gibi umumi yerlerde konuşulması hakikate imana hizmet etmez. "

    Kardeşim madem risale-i nur umuma aittir ve risalede umum ümmeti ilgilendiren bir konunun konuşulmasının ne gibi sakınca olabilirki
    kardeşim bu konu hakkında uzun gitmek istemiyorum... hakkınızı helal ediniz... bu konu hakkında Nurlardan hazırladığım yerler var... bana bu kanaatı verdiren Riasle-i Nur dur... fakat şimdi burada mütalaa istemem...

  10. #10
    Yasaklı Üye yatağanlı - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2007
    Mesajlar
    1.014

    Standart

    Bu konuda illa bir şah?s akla geliyorsa yanl?ş olur. Mühim olan bu konuda Üstad Hz.lerinin ne dediğini iyi anlamakt?r ki önümüzü görebilelim. Meseleyi kapatmak bence bir çözüm değildir. Üstad Hz.leri zaten "o zat" diye başlayan cümlelerinde hep onun vas?flar?n? ve yapacağ? işleri nazara vermiştir. Onun dediklerini kim yaparsa ve o vas?flar? kim taş?rsa ahirzamanda gelecek zat o olacakt?r. Ben şahsen böyle bir zat?n henüz ortada olduğu kanaatinde değilim.

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Risale-i Nur Ve Son Müceddid Mes’elesi
    By Hâdim-i Nur in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 14
    Son Mesaj: 28.11.09, 20:02
  2. Risale-i Nurda FETRET Meselesi *ÖNEMLİ*
    By asayı_musa in forum Gündem
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 21.01.08, 15:19
  3. Risale-i Nurda FETRET Meselesi
    By ابو يحيى in forum İslami Konular ve İman Hakikatleri
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 18.01.08, 20:38
  4. Risâle-i Nur'da Hilafette Öncelik Meselesi ve Ehl-i Sünnet-Şia Uyumsuzluğu
    By Fehim in forum İslami Konular ve İman Hakikatleri
    Cevaplar: 22
    Son Mesaj: 18.12.07, 21:11

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0