Ey muhataplarım!
Ben çok bağırıyorum. Zîra, asr-ı salis-i aşrın, yani on üçüncü asrın minaresinin başında durmuşum,
sûreten medenî ve
dinde lakayd ve
fikren mazinin en derin derelerinde olanları
camie davet ediyorum.
Üstad?m?z madem kendine bak?lmas?n? istememiş o halde onu fazlaca tasvirden, fazlaca seyirden kaç?nmak gerekmez mi...
Cihan dolu bela başında varken ne bağırırsın küçük bir beladan, gel tevekkül kıl;
Tevekkül ile bela yüzüne gül, ta o da gülsün. O güldükçe küçülür, eder tebeddül...
Üstad ' ?m?z azim ihlas? ile kendisine bak?lmas?n? , kendisi hakk?nda bahsedilmesini , kendisinin tasvirini hiç istemedi amma ve lakinnn gelin görünkü talebelerinin yada olamasak bile muhabbeti ile yananlar?n onu merak etmeleri , şemailini hasretle öğrenmek istemelerinde de biraz müsade vard?r san?r?m .
Muhabbet ; kalbin visal hasretinden , akl?n mizanlar?n? duyamaz ...
''Şahsın üslub-u beyanı , şahsın timsal-i şahsiyetidir.
Ben ise :
gördüğünüz veya işittiğiniz gibi , halli müşkil bir muammayım ''
Said Nursi
İnsanlar O'na belli bir makam vererek bakmaktadırlar. Hakbuki bizim verdiğimiz makam Rabbimizin verdiği makamdan ne kadar sığ kalmaktadır. Ki üstad kendine makam verilmesinden hoşlanmazdı.
Makam verip O'ndan bir şeyler umma da ruh aynasının arka planında gizili olabilmektedir.
Nazarlarımız aynı zamanda günahlarla alude olduğu için ruh-u kudsisi rahatsız olabilmektedir.
Tevhid deryasının şahikasında olan üstadın fani zevahirin nazarlarından rahatsız olması kadar fıtri bir şey olamaz zaten..diye düşnüyorum..
Allah raz? olsun,bende çok merak ediyordum ,özelliklede boyunu.
Sath-ı arz bir mescid, Mekke bir mihrab, Medine bir minber... O bürhân-ı bâhir olan Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm bütün ehl-i îmânâ imam, bütün insanlara hatib, bütün enbiyaya reis, bütün evliyaya seyyid, bütün enbiya ve evliyadan mürekkeb bir halka-i zikrin serzâkiri...
Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)