+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 5 ve 5

Konu: Bir Efsanedir Barla!!!

  1. #1
    Dost ReşhaNur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2007
    Mesajlar
    34

    Standart Bir Efsanedir Barla!!!

    BARLA... Ehl-i iman?n manevî imdad?na gönderilen, Risâle-i Nur külliyat?n?n telif edilmeye başland?ğ? ilk merkezdir. Barla, millet-i ?slâmiyenin, hususan Anadolu halk?n?n baş?na gelen dehşetli dalâlet ve dinsizlik cereyan?na karş?, Kur’ân’dan gelen bir hidayet güneşinin tulû ettiği beldedir.”

    Bu düşüncelerle, Barla hasreti, Üstad özlemi, Nurlara duyduğumuz aşk ve iştiyakla ç?kt?k yola.

    Saat 00.45... Isparta yollar?nday?z. Üstad?m?n “Ben bu yerleri Y?ld?z Saray?na değişmem” dediği mübarek beldeye doğru yol al?yoruz.

    Kâinat kitab?n?n Barla sahifesinde Eğirdir Gölü, Cennet bahçesi, Çam dağ?, Ç?nar ve Katran ağac? sahifelerini okumaya gidiyoruz. Mesafeler azald?kça heyecan?m?z ve şevkimiz ziyadeleşiyor.

    Barla’y? daha önce de görmüş olmam?za rağmen, herbirimizde Zübeyirvârî bir heyecan var. Zübeyir Ağabey Üstad? ilk kez Emirdağ’da görür. Yağmur yüklü bulutlar gibidir. Üstad?n huzuruna var?nca ağlar, ağlar, ağlar... Üstad “Elini yüzünü y?ka, gel” deyip, d?şar? gönderir. Gider, gelir ve ayn? hâl devam eder. O gün karar verir, Beyşehir postanesindeki memuriyetini b?rak?p Üstad?n yan?nda kalmaya. “?slâm bugün öyle mücahitler ister ki, değil dünyas?n?, ahiretini de feda etmeye haz?r olacak” sözünün en parlak misali olmuştur Zübeyir Ağabey. Bu feragat, şecaat, sebat, metanet ve sadakat değil midir ki o­nu Zübeyir bin Avvam’?n ismine mazhar etmiştir. Üstad?, talebesi Ziver’i Zübeyir ismiyle şerefyâb etmiştir. “Yolcunun duâs? makbuldür” s?rr?nca Yüce Rabbimden Zübeyir Ağabeyin feragatini, dâvâs?ndaki sadakat, sebat ve metanetini istiyorum kardeşlerim ve kendim için.

    ?zmir s?n?rlar?n? aşm?ş bulunuyoruz. 45 kişilik otobüsün yirmi koltuğunu dolduran kardeşlerimle, Barla’da geçireceğimiz 6 günü en güzel şekilde değerlendirme planlar? yap?yoruz. Beraberce müzakere edeceğimiz konular? belirliyoruz. 16. Söz, 30. Lem’a’dan ?sm-i Kayyum, Sünûhat, Muhakemat, Mesnevî-i Nuriye ve ?şaratü’l-?’câz’dan bölümler seçip okumay? hedefliyoruz. Gecenin ilerleyen saatlerinde herkes tatl? bir uykuya dal?yor. Sabah namaz? vaktinde mola veriyoruz. Namazlar?m?z? eda edip, âlem-i ?slâma ve umum kardeşlerimize duâlar ediyoruz.

    Saatler ve kilometreler tükendikçe visale yaklaş?yoruz. Eğirdir’deyiz nihayet. Oradan Barla’ya geçiyoruz. Eğirdir gölünün kenar?nda kurulmuş, gayet nezih ve cennet-misal manzaralarla muhat bir ilçe. Fakat Barla başka!

    “Güneşin doğuşu başkad?r orda, bat?ş? başka
    Nur erleri orada eriştiler ?lâhî aşka
    Sanki izleri hâlâ durur toprak ve taşta
    Her daim dillerde bir efsanedir Barla...”

    dediği gibi şairin...

    Saat 07.30... Risâle-i Nur’un payitaht?, “gözümün nuru, gönlümün süruru” Barla’day?z. Dağ, deniz ve sema tecellî-i esmâya mazhar olman?n süruruyla, hoşamedi ediyor bizlere. Yeşil ve mavinin eşsiz ahengi, uyumu ve tonlar?, ressamlara, şairlere ilham olacak cinsten. ?çimize çekiyoruz hava-i nesimi. Haf?zam?zdan silinmemecesine bak?yoruz, cennetten bir nümune olan her kareye...

    “Her an ayr? renkler görünür denizinde
    Elvan elvan çiçekler açm?ş o­nun izinde
    Üstad?ma minnet var rüzgâr?n?n sesinde
    Sahil-i selâmete götüren sefinedir Barla”

    m?sralar?nda terennüm ettiği gibi şairin, selâmet yurduna çağ?ran bir kaside-i manzumedir Barla...

    Yeni Asya Dinlenme Tesislerinde Şerafeddin Ağabeyimiz karş?l?yor bizi. “Hoşgeldiniz” diyor misafirperver bir ev sahibi edas?yla. Çantalar?m?z? b?rak?p, Üstad?n evinin yolunu tutuyoruz. Günün ilk saatleri olmas? sebebiyle sokakta bizden başka kimsecikler yok. Kalp at?şlar?m?za yetişemiyor ad?mlar?m?z. Bizden önce varacak menzile kalbimiz.

    Üstad?n mübarek ağaç dediği, “Cennetteki ağaçlardan biridir” diye tavsif ettiği mübarek ç?nar, üç sütun halinde yükselen bütün haşmetiyle arz-? didar ediyor ?raktan.

    Üstad, bahar ve yaz mevsimlerinde koca ç?nar üzerinde yap?lan kulübecikte vazife-i tefekküriye ve ubudiyetini yapar, sabahlara kadar tesbihat ve ezkar ile meşgul olurmuş.

    O derece ünsiyet peyda etmiştir ki mübarek ç?nara, Barla’ya ikinci gelişinde, uzun müddet ayr? kalm?ş olman?n hüznüyle, koca ç?nara sar?l?p ağlam?şt?r.

    Nemli gözlerle bak?yoruz koca ç?nara, sanki o an? görüyormuşcas?na. Çeşmeden nağmeyle akan suyu yudumluyoruz şifa niyetine. Basamaklar? teennî ile ç?karken, kap?da Zübeyir Ağabeyi ar?yor gözlerimiz. “Buyrun kardeşlerim” nidas?n? bekliyoruz.

    Ervah-? neyyireye selâm verip giriyoruz içeri. Üstad?n “Üç yüz elli milyon ?slâm?n merkezi hükmünde ilk dershane-i nûriyesidir” dediği bu ev üç odadan müteşekkil. Üstad?m?za ve âlem-i ervaha irtihal eylemiş talebelerine Fatihalar, Yasinler gönderiyoruz. Barla Lâhikas?ndan “Neden senin Kur’ân’dan yazd?ğ?n sözlerde bir kuvvet, bir iksir var ki, müfessirlerin ve âriflerin sözlerinde nadiren bulunur. Bazan bir sat?rda bir sahife kadar kuvvet var; bir sahifede bir kitap kadar kuvvet bulunuyor” sualinin cevab?n? okuyoruz.

    Akabinde Barla’daki ikinci dershanemizin yolunu tutuyoruz. Üstad?m?z?n yürüdüğü yollar?;

    “Kalbim yine üzgün, seni and?m da derinden
    Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden”

    m?sralar?n? terennüm ederek, ezgiler m?r?ldanarak yürüyoruz.

    Güller açm?ş Barla’da... Sar?, pembe, beyaz, k?rm?z? ve bunlar?n çeşit çeşit tonlar?yla boyanm?ş bu nadide çiçekte cemalin cilvelerini okuyoruz. “Güzelin âyinesi güzeldir. Güzeli gösteren âyine güzelleşir” hakikatine bilmüşahede şahit oluyoruz bu lâtif çiçekte.

    Büyük şehrin kalabal?ğ?ndan, gürültüsünden s?yr?lm?ş olman?n hafifliğiyle kuşlar kadar özgür hissediyoruz kendimizi. Bizdeki hâl, çocuklar?n bayram sevincine eşdeğer. Hani uyku tutmaz ya çocuklar? bayram sabah?... O misal, 2-3 saatlik bir uykuya ve yol yorgunluğuna rağmen en ufak bir uyku emâresi yok bizlerde. Visâle erilince bir sevdada, aş?k da maşukunda fena buluyor. Ne uykuya, ne de yemeye iştihas? kal?yor.

    Barla’da Nurlar? daha bir dikkatle tetkik ediyoruz. Nurbanu Ablam?z’?n kuşluk vaktinde yapt?ğ? sohbetlerle feyizyâb oluyoruz. Hedefimiz okumak, anlamak, yaşamak ve neşretmek olunca, bütün hasse ve lâtifelerimizle müdakkik birer muhatap olmaya çal?ş?yoruz Nurlara.

    Anlamakta zorland?ğ?m?z yerleri akşam saatlerinde Hasan Ağabeyimizle mütalâa ediyoruz. Hasan Ağabey, müşkil suallerimize muknî ifadelerle, içtimaî ve imanî meseleleri y?llar?n vermiş olduğu birikimle izah ediyor.

    Kuşluk dersi ve kahvalt? sonras? şahsî okumalar?m?z? Cennet Bahçesinde yapmay? yeğliyoruz. ?nerken ve ç?karken bir hayli zorland?ğ?m?z basamaklar “Cennet ucuz değil” kolay ulaş?lm?yor diyor adeta. S?dd?k Süleyman Ağabeyimizin bahçesinde çiçekler, ağaçlar, tarâvettar semereler ruhlar?m?z? mest ediyor. Yaseminler, güller, ad?n? bilmediğimiz çeşit çeşit çiçekler rayihalar saç?yor etrafa. Ağaçlar sündüs-misâl taze bir çarşaf, lü’lü-misal yeni bir murassaatla süslenmiş, y?ld?z-misal rahmet hediyeleriyle ellerini doldurmuş.

    Cennet bahçesinin yüzünde şu sat?rlar? okuyoruz: “Meskenin en lâtifi, en cazibedar şekli, etraf-? erbaas? türlü türlü gül ve çiçekler ile müzeyyen, bağ ve bahçelerle muhat, alt?nda sular nehirler akan kas?r ve köşklerdir. Evet, camid kalbleri aşk ve şevkle ihya eden, sönmüş olan ruhlar? şen ve şad eden, şairlere sermaye olarak şairane teşbihleri, temsilleri, üslûplar? ilham eden sular ile hazravat ve nebatatt?r.”

    Yağmurda ?slanman?n zevkine var?yoruz Barla’da. Barla’da yağmurun yağ?ş? da bir başka. ?nce ince, nazenin, lâtif bir eda iniyor rahmet. Beş gün boyunca mütemadiyen yağmur yağ?yor. ?lâhî ezgiyle inen bu ritmik yağ?şa, bu ?lâhî mu’cizeye methiyeler düzüyoruz seyrederken:

    “Yağmur seni bekleyen bir taş da ben olsayd?m
    Çöl de seni özleyen bir kuş da ben olsayd?m

    ...

    Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsayd?m
    Damar damar hep seninle dolsayd?m”
    Yağmur mücessem rahmet. Habibulllah, âlemlere gönderilen rahmet. Gül de sembolü.
    Barla’da mündemiç olan bu ikili cennetâsâ bir bahar? müjdeliyor ufukta fecr-i sad?ğ? gözleyenlere...

    Ziyaret mahallerimizden biri de Üstad?n 1950’den sonra kald?ğ? ev. Mehmet Gönenç Ağabeyimiz götürüyor bizi bu eve. Üstad? hayatta iken görme şerefine nail olmuş Mehmet Ağabey. Hat?ralar dinliyoruz kendisinden. ?ki katl? bu evin üst kat?n? kullan?rm?ş Üstad. Ağabeyler alt katta kal?rm?ş. Eğirdir’e naz?r bu evde Üstad çok kalmam?ş. Mavinin asaletini daha net temâşâ ediyoruz bu ulvî mekândan. “Göz bir hassedir ki ruh bu âlemi o pencere ile seyreder. Eğer gözü Sani-i Basirine satsan ve o­nun hesab?na ve izni dairesinde çal?şt?rsan, o zaman şu kitab-? kebîrin bir mütalâac?s? ve şu âlemdeki mucizat-? sanat-? Rabbaniyenin bir seyircisi ve şu küre-i arz bahçesindeki rahmet çiçeklerinin mübarek bir ar?s? derecesine ç?kar” s?rr?nca gözlerimizle masnuu görüp, basiretimizle esman?n tecellîlerini okuyoruz Barla’da.

    Adetullahtand?r. Herşeyin bir sonu vard?r şu dünyada. Alt? günlük program?m?zda geriye say?m başl?yor. “Mümkün olsa kalacakt?m bir ömür boyu Barla’da” dese de derûnumuz “Gurbet ilmin tabağ?d?r” s?rr?nca ilim tabağ?m?z ?zmir’e dönme vaktimiz gelip çat?yor. Neylersin, vazife cümleden âlâ...

    Kanad? k?r?k kuş misali herkes melûl ve mahzun. Namazdan sonra uyumay?p son dersimizi yapmak üzere Üstad’?n evine gidiyoruz. ?lk günkü heyecanla yürüyoruz yollar?. Temiz havay? çekiyoruz ciğerlerimize. Çeşmeden buz gibi akan suyu içip, yüzümüzü y?k?yoruz yap?lacak derse müdakkik birer muhatap olma arzusuyla. 204 nolu odada kalan kardeşlerimiz bize Münâzarât’tan “bizi zindan-? atalete düşüren sebepleri” ve Hutbe-i Şamiyeden “bizi maddî cihette kurun-u vustada durduran ve tevkif eden alt? hastal?ğ?” seminer halinde sunuyorlar. Nurbanu Ablam?z?n da Risâle-i Nur umman?ndan katk?lar? ve ?slâm âleminden yapm?ş olduğu tesbitlerle azamî istifade ediyoruz dersten. Hep bir ağ?zdan:

    “Yaşas?n s?dk! Ölsün yeis! Muhabbet devam etsin, şura kuvvet bulsun. Bütün levm ve itap ve nefret, heva, hevese tabi olanlara olsun. Selâm ve selâmet Hüda’ya tabi olanlar üstüne olsun. Âmin....” diyerek noktal?yoruz dersimizi.

    Bu senenin son ziyareti olmas? sebebiyle buruk ayr?l?yoruz Üstad?m?z?n evinden. Beş gün boyunca mütemadiyen yağan yağmur sebebiyle Çamdağ? ziyaretimiz de son güne kal?yor. Dağ?n eteklerine kadar otobüsle gidiyoruz. Sonras?nda “Bismillah” deyip t?rman?şa geçiyoruz. Üstad çoğu zaman k?rlara ve Çamdağ?na ç?kar, Risâle-i Nurun tashihiyle meşgul olurmuş. 4-5 saatlik yolu yürüyerek gider gelirmiş, tashih edeceği kitaplar? da yan?na alarak. Çamdağ?n?n tepesinde Çam ve Katran ağac? üstünde dershane-i nuriye mânâs?nda birer kulübeciği varm?ş. Bu dağda çoğu zaman yaln?z kal?r, vazife-i tefekküriyesini ve ubudiyetini yapar, evrad, ezkârla meşgul olurmuş.

    Hayatta iken kendisine 28 sene inziva ve sürgün hayat?n? reva görenler, ölümünden sonra da boş durmam?şlar. ?çlerindeki öfkeyi ve kini bu iki ağac? keserek kusmuşlar. Şair Hasan Şen Çamdağ? destan? adl? şiirinde hissiyat?m?za tercüman oluyor:

    Sordum yüce Çamdağ?na neden iniler,
    Matem günü bugün derdim yeniler
    Y?k?lan mabetlerin feryad? ç?nlar
    Yağan karlar kefen oldu Çam dağ?na

    O ellerdir Üstad?n kabrini k?ran
    O dillerdir Kur’ân’a meydan okuyan
    Onlard?r zulümlerden medetler uman
    Art?k sabretmek gerek Çam dağ?na

    Gruplar halinde insanlarla karş?laş?yoruz Çam dağ?nda. Ankara Nur talebelerinin Tarihçe-i Hayat’ta geçen “Böyle muazzam bir olgunluğa sahip olan Risâle-i Nur, elbette bütün feylesoflar?, dünya ilim, hak ve erbab?n? çağ?racak ve her akl-? selim ve kalb-i kerim olan mübarek insanlar? talebesi yapacak. Bu da uzak da değil, yak?nda tahakkuk edecektir. Kur’ân-? Hakim’in nuru olan Risâle-i Nur elbette bir zaman dünyay? ç?nlatan nurlu sesini yükseltecektir” beşaretinin zaman?m?zda tahakkuk ettiğini görüyoruz.

    Eğirdir gölü kenar?nda öğle yemeğini yiyip, namazlar?m?z? eda edip, otel sakinleriyle vedalaşmak üzere tesise dönüyoruz. Havuz baş?nda yediğimiz akşam yemeklerinin tad? damağ??m?zda. Şerafeddin Ağabeyimize leziz yemeklerinden ötürü teşekkür ediyoruz. Niyazi Ağabeyimize misafirperliğinden ve alt? gün en güzel şekilde ev sahipliği yapt?ğ? için teşekkür edip helâllik diliyoruz.

    Son kez bak?yoruz arz ve sema izdivac?na, Eğirdir’e, dağlara, bağlara... Sav Köyüne uğray?p oradan ?zmir’e hareket ediyoruz. Üstad?n bin kalemli dediği bu köyde Risâle-i Nur’u hâlâ el ile yazarak çoğaltanlar var. Çeşme baş?nda mermer taş üstüne Risâle-i Nur’dan Osmanl?ca Sözler yaz?lm?ş. “Ümitvar olunuz! Şu istikbal ink?lâbât? içinde en yüksek gür sadâ ?slâm?n sadâs? olacakt?r” hakikati suya değil taşa yaz?lm?ş. “Gelmesi muhakkak olan şey yak?nd?r” s?rr?nca Savl?lar da ufukta fecr-i sad?ğ? gözlüyor olmal? ki, ümit bahşetsin diye her daim görmek için sokaklara yazm?şlar bu gerçeği.

    Yollar var... gönülleri bağlayan
    Yollar var gurbetlere uzayan...
    Yollar var sonu sonsuzluğa varan...

    şairin dediği gibi yollarday?z. ?lim şehrimiz ?zmir’e dönüyoruz. Say?ca hafif, vazifece ağ?r bir dâvân?n hamili olma liyakatini kazanma arzusu ve gayretiyle, Isparta kahramanlar?na arkadaş olma yakar?ş?yla, Barla’ya en k?sa zamanda tekrar gelme düşünce ve duâs?yla kat ediyoruz mesafeleri.

    “Sebat, metanet olunca yüce davada
    Ulu ecdat gemiler yürütmüş karada
    Kim ilham vermişti Koca Ferhad’a
    Azimle s?radağlar bile delinir kardeş.”


    ...........
    Konu elff tarafından (23.08.07 Saat 17:50 ) değiştirilmiştir.

  2. #2
    Pürheves busra - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2006
    Bulunduğu yer
    istanbul
    Mesajlar
    282

    Standart

    Barlaya gitmeyi çok istiyorum. Birgün nasip olur inşallah... Elinize sağl?k ,,
    Mutluluğun gizi dünyanın bütün harikalarını görmektir,ama Kaşıktaki İki Damla Yağı Unutmadan...

  3. #3
    Dost ReşhaNur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2007
    Mesajlar
    34

    Standart

    inşallah kardeş. bana 4-5 defa nasip oldu ama her gittiğimde sanki hiç gitmemişim gibi ayrı bir heyecan ve mutluluk istiyorum. Allah gidip göremeyen herkese gidip görmeyi nasip etsin...
    Karşımda müthiş bir yangın var.

    Alevleri göklere yükseliyor.

    İçinde evladım yanıyor.

    İmanım tutuşmuş yanıyor.....

  4. #4
    Gayyur hande - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2007
    Mesajlar
    82

    Standart

    Maşallah ReşhaNur kardeş Allah aşk?n?z? şevkinizi art?rs?n inşallah...
    Benim merak ettiğim bişey var. 19.08.2007 de yani geçen pazar Barla'da bir sinek afeti oldu. O kadar çok küçük yeşil sinek bast? ki her yeri... Üstad?n evinin bile ?ş?klar?n? kapatt?klar?n? söylemiş abiler... Onun neden olduğu hakk?nda bir bilginiz var m??

  5. #5
    Dost ReşhaNur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2007
    Mesajlar
    34

    Standart

    Allah razı olsun hande kardeş. sinek afeti hususunda herhangi bir bilgim yok ama araştıralım. inşallah öğrenince sizi de haberdar edeyim...
    Karşımda müthiş bir yangın var.

    Alevleri göklere yükseliyor.

    İçinde evladım yanıyor.

    İmanım tutuşmuş yanıyor.....

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 26.01.09, 12:35
  2. Barla Fotoğrafları (Nevşehir Cemaati Barla Gezisi)
    By asyanur3 in forum Resim - Fotoğraf Galeri
    Cevaplar: 52
    Son Mesaj: 08.11.08, 15:22
  3. Barla Programimizdan...
    By ışıkadam in forum Resim - Fotoğraf Galeri
    Cevaplar: 27
    Son Mesaj: 07.05.08, 20:08
  4. Barla Gezisi
    By terennüm in forum Resim - Fotoğraf Galeri
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 08.07.07, 12:47

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0