Aziz, sıddık kardeşlerim!
Evvelâ: Siracünnur'un biri tamam, biri de bakiyyesini -iki parça- aldık. Yanlışları pek az. Hata-savabın küçük cedvelini leffen gönderiyoruz.
Sâniyen: Madem Isparta manevî bir Medreset-üz Zehra'dır ve madem o mübarek dershanedeki hükûmeti şimdiye kadar mümkün olduğu kadar müsaadekârane davranıyor ve başta emniyet müdürü olarak takdirkârane Risale-i Nur'a bakıyorlar; biz, oradaki hükûmete karşı dost nazarıyla bakıyoruz; ne yaparlarsa gücenmeyiniz ve gücenmeyeceğiz.
Hem şimdiye kadar onların bize karşı az tazyikleri neticesinde ehemmiyetli hayırlar olmuş. Şimdi bir maslahat için bütün bütün serbest olarak her tarafa neşretmek, belki "Sırran Tenevverat" sırrına münafî olduğundan, bir derece ihtiyat tavsiyelerinde bir hayır var.
Sâlisen: Daday'lı ehemmiyetli muallimlerden ve kıymetli Nur naşirlerinden Hâfız Hasan'ın ve Nurcu iki mübarek mahdumlarının, Doktor Hakkı ve Hüsnü ve Araç'lı Tahir'in ve Daday'daki Fuad gibi kıymetli kardeşlerimizin bayram tebriklerine mukabil, ruh u canımızla hem geçmiş bayramlarını, hem Nur hizmetinde sebatkârane muvaffakıyetlerini tebrik ediyoruz. Ve mektubunu Lâhika'ya geçmek için leffen gönderiyoruz.
Râbian: Nur kahramanlarından Re'fet kardeşimiz, kendi sisteminde gayet ehemmiyetli Abdül'ehad namında bir büyük hocayı, Risale-i Nur'a tam bağlı bir kardeşi İstanbul'da bulmuş. Cenab-ı Hak ikisini de daima muvaffak eylesin, âmîn!
Hâmisen: Bir mikdardır hiç görmediğim bir tarzda pek şiddetli bir alâka ile, çoktan görmedikleri peder, vâlidelerine hararetli bir iştiyak ile ellerine sarılmaları gibi; iki yaşından on yaşına kadar masum çocuklar, faytonla gezdiğim vakit beni görünce, aynen öyle uzaktan koşup benim ellerime sarıldıklarının ne hikmeti var diye hayret ediyordum.
Birden ihtar edildi ki: Bu küçücük masumlar taifesi, bir hiss-i kabl-el vuku' ile ileride Risale-i Nur ile saadeti bulacaklarını ve tehlike-i manevîden kurtulacaklarını, belki de içinde çokları şakird olacaklarını ve buranın maddî-manevî havasına imtizac edemediğim için menfîlere verilen serbestiyet münasebetiyle buradan gitmemekliğim için lâkayd olan büyüklerin bedeline, "Bizler Nur dairesindeyiz, bizi bırakma, gitme" gibi bir mana var, hissettim.