[Yirmibeş sene evvel Ramazanda ikindiden sonra Şeyh-i Geylanî'nin (K.S.) Esma-i Hüsna manzumesini okudum. Bana bir arzu geldi ki, esma-i hüsna ile bir münacat yazayım. Fakat o vakit bu kadar yazıldı. O kudsî üstadımın mübarek Münacat-ı Esmaiyesine bir nazire yapmak istedim. Heyhat!. Nazma istidadım yok. Yapamadım, noksan kaldı. Bu münacat, Otuzüçüncü Söz'ün Otuzüçüncü Mektub'u olan Pencereler Risalesine ilhak edilmişti. Makam münasebetiyle buraya alındı.]
ﻫُﻮَ ﺍﻟْﺒَﺎﻗِﻰ
ﺣَﻜِﻴﻢُ ﺍﻟْﻘَﻀَﺎﻳَﺎ ﻧَﺤْﻦُ ﻓِﻰ ﻗَﺒْﺾِ ﺣُﻜْﻤِﻪِ ٭ ﻫُﻮَ ﺍﻟْﺤَﻜَﻢُ ﺍﻟْﻌَﺪْﻝُ ﻟَﻪُ ﺍﻟْﺎَﺭْﺽُ ﻭَ ﺍﻟﺴَّﻤَٓﺎﺀُ
ﻋَﻠِﻴﻢُ ﺍﻟْﺨَﻔَﺎﻳَﺎ ﻭَ ﺍﻟْﻐُﻴُﻮﺏِ ﻓِﻰ ﻣُﻠْﻜِﻪِ ٭ ﻫُﻮَ ﺍﻟْﻘَﺎﺩِﺭُ ﺍﻟْﻘَﻴُّﻮﻡُ ﻟَﻪُ ﺍﻟْﻌَﺮْﺵُ ﻭَ ﺍﻟﺜَّﺮَٓﺍﺀُ
ﻟَﻄِﻴﻒُ ﺍﻟْﻤَﺰَﺍﻳَﺎ ﻭَ ﺍﻟﻨُّﻘُﻮﺵِ ﻓِﻰ ﺻُﻨْﻌِﻪِ ٭ ﻫُﻮَ ﺍﻟْﻔَﺎﻃِﺮُ ﺍﻟْﻮَﺩُﻭﺩُ ﻟَﻪُ ﺍﻟْﺤُﺴْﻦُ ﻭَ ﺍﻟْﺒَﻬَٓﺎﺀُ
ﺟَﻠِﻴﻞُ ﺍﻟْﻤَﺮَﺍﻳَﺎ ﻭَ ﺍﻟﺸُّﺆُﻥِ ﻓِﻰ ﺧَﻠْﻘِﻪِ ٭ ﻫُﻮَ ﺍﻟْﻤَﻠِﻚُ ﺍﻟْﻘُﺪُّﻭﺱُ ﻟَﻪُ ﺍﻟْﻌِﺰُّ ﻭَ ﺍﻟْﻜِﺒْﺮِﻳَٓﺎﺀُ
ﺑَﺪِﻳﻊُ ﺍﻟْﺒَﺮَﺍﻳَﺎ ﻧَﺤْﻦُ ﻣِﻦْ ﻧَﻘْﺶِ ﺻُﻨْﻌِﻪِ ٭ ﻫُﻮَ ﺍﻟﺪَّٓﺍﺋِﻢُ ﺍﻟْﺒَﺎﻗِﻰ ﻟَﻪُ ﺍﻟْﻤُﻠْﻚُ ﻭَ ﺍﻟْﺒَﻘَٓﺎﺀُ
ﻛَﺮِﻳﻢُ ﺍﻟْﻌَﻄَﺎﻳَﺎ ﻧَﺤْﻦُ ﻣِﻦْ ﺭَﻛْﺐِ ﺿَﻴْﻔِﻪِ ٭ ﻫُﻮَ ﺍﻟﺮَّﺯَّﺍﻕُ ﺍﻟْﻜَﺎﻓِﻰ ﻟَﻪُ ﺍﻟْﺤَﻤْﺪُ ﻭَ ﺍﻟﺜَّﻨَٓﺎﺀُ
ﺟَﻤِﻴﻞُ ﺍﻟْﻬَﺪَﺍﻳَﺎ ﻧَﺤْﻦُ ﻣِﻦْ ﻧَﺴْﺞِ ﻋِﻠْﻤِﻪِ ٭ ﻫُﻮَ ﺍﻟْﺨَﺎﻟِﻖُ ﺍﻟْﻮَﺍﻓِﻰ ﻟَﻪُ ﺍﻟْﺠُﻮﺩُ ﻭَ ﺍﻟْﻌَﻄَٓﺎﺀُ
ﺳَﻤِﻴﻊُ ﺍﻟﺸَّﻜَﺎﻳَﺎ ﻭَ ﺍﻟﺪُّﻋَٓﺎﺀِ ﻟِﺨَﻠْﻘِﻪِ ٭ ﻫُﻮَ ﺍﻟﺮَّﺍﺣِﻢُ ﺍﻟﺸَّﺎﻓِﻰ ﻟَﻪُ ﺍﻟﺸُّﻜْﺮُ ﻭَ ﺍﻟﺜَّﻨَٓﺎﺀُ
ﻏَﻔُﻮﺭُ ﺍﻟْﺨَﻄَﺎﻳَﺎ ﻭَ ﺍﻟﺬُّﻧُﻮﺏِ ﻟِﻌَﺒْﺪِﻩِ ٭ ﻫُﻮَ ﺍﻟْﻐَﻔَّﺎﺭُ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢُ ﻟَﻪُ ﺍﻟْﻌَﻔْﻮُ ﻭَ ﺍﻟﺮِّﺿَٓﺎﺀُ
Ey nefsim! Kalbim gibi ağla ve bağır ve de ki:
"Fâniyim, fâni olanı istemem. Âcizim, âciz olanı istemem. Ruhumu Rahman'a teslim eyledim, gayr istemem. İsterim, fakat bir yâr-ı bâki isterim. Zerreyim, fakat bir şems-i sermed isterim. Hiç ender hiçim, fakat bu mevcudatı umumen isterim."