Muhterem kardeşlerim Risale-i nurun çok yerinde zikredilen matemhane-i umumi ne demektir??man etmeyen insan Dünyay? nas?l böyle görür??mans?z biri için nas?l tüm varl?klar bu halde görünür?Yard?mlar?n?z için şimdiden teşekkür ederim
Muhterem kardeşlerim Risale-i nurun çok yerinde zikredilen matemhane-i umumi ne demektir??man etmeyen insan Dünyay? nas?l böyle görür??mans?z biri için nas?l tüm varl?klar bu halde görünür?Yard?mlar?n?z için şimdiden teşekkür ederim
Konu HakanBa tarafýndan (03.06.07 Saat 15:28 ) deðiþtirilmiþtir.
Üstad iman etmeyenlere dünyay? matemhane-i umumiye diye tabir etmesinin sebebi, ahiret inanc?n?n onlarda olmamas? ve ebedi firaklara müptela olacaklar?d?r. Zira; inanc? olmayan birisinin çok sevdiği birisi ölse, onunla bizler gibi ahirette tekrar dirileceğine inanm?yor ki onun yok olduğuna inan?yor. Böylesine kesin ve eksif ayr?l?klar?n dünyalar?n? kapkara ettiğinden bahsediyor. Çünkü dünya öyle bir hengame içindedir ki bir yandan doğumlar, bir yandan vefiyatlar, bunlara iman gözlüğüyle bak?lmad? m? insan? dünyadan zerre kadar huzur ve lezzet alamayacak konuma düşünüyor. Fakat ahiret inanc? tüm bunlara çaredir...mustafa ünal Nickli Üyeden Alýntý
Konu HakanBa tarafýndan (03.06.07 Saat 15:28 ) deðiþtirilmiþtir.
Anlamýný Bilmediðiniz Kelimelerin Üzerine Çift Týklayýnýz...
Sual: Belki onlar eski hali istiyorlar?
Cevap: Size kýsa bir söz söyleyeceðim; ezber edebilirsiniz: Ýþte, eski hal muhal; ya yeni hal veya izmihlâl... (Bediüzzaman Said Nursi)
Ne hayal, ne kuruntu hakikat istiyorum.
Hakikat, hakikat, hakikat istiyorum!.. (Osman Yüksel SERDENGEÇTÝ)
s?rr? burda ;bunu iyice anlad?nsa eğer gerisi kolay mustafa kardeşi
Buyrun 23.lemadan okuyal?m;
Evet, herkes kâinat? kendi aynas?yla görür. Cenâb-? Hak, insan? kâinat için bir mikyas, bir mizan suretinde yaratm?şt?r. Her insan için, bu âlemden hususî bir âlem vermiş; o âlemin rengini, o insan?n itikad-? kalbîsine göre gösteriyor.
Meselâ, gayet meyus ve matemli olarak ağlayan bir insan, mevcudat? ağlar ve meyus suretinde görür.
Gayet sürurlu ve neşeli, müjdeli ve kemâl-i neşesinden gülen bir adam, kâinat? neşeli, güler gördüğü gibi;
mütefekkirâne ve ciddî bir surette ibadet ve tesbih eden adam, mevcudat?n hakikaten mevcut ve muhakkak olan ibadet ve tesbihatlar?n? bir derece keşfeder ve görür.
Gafletle veya inkârla ibadeti terk eden adam, mevcudat?, hakikat-i kemâlât?na tamam?yla z?t ve muhalif ve hata bir surette tevehhüm eder ve mânen onlar?n hukukuna tecavüz eder.
iman hem nurdur,hem kuvvettir
Konu HakanBa tarafýndan (03.06.07 Saat 15:36 ) deðiþtirilmiþtir.
iman insaný insan eder, belki sultan eder..
Evet yunusum kardeşim Allah raz? olsun, eklentiniz çok aç?klay?c? olmuş. ?nsan?n ubudiyet/kulluk vazifesini yerine getirme/getirmeme derecesinegöre sorulan kavram şekillenmektir...
Konu HakanBa tarafýndan (03.06.07 Saat 15:37 ) deðiþtirilmiþtir.
Anlamýný Bilmediðiniz Kelimelerin Üzerine Çift Týklayýnýz...
Sual: Belki onlar eski hali istiyorlar?
Cevap: Size kýsa bir söz söyleyeceðim; ezber edebilirsiniz: Ýþte, eski hal muhal; ya yeni hal veya izmihlâl... (Bediüzzaman Said Nursi)
Ne hayal, ne kuruntu hakikat istiyorum.
Hakikat, hakikat, hakikat istiyorum!.. (Osman Yüksel SERDENGEÇTÝ)
Allah sizdende razý olsun.selametle kalýn.
iman insaný insan eder, belki sultan eder..
Açýklamalarýnýz için teþekkürler...Matemhane-i umumiye hep bana tam anlamýný kavrayamadýðým bir cümle olarak gelir.Dalalette olan insan eðer yeryüzünü böyle görüyorsa neden farklý gözlüðü takýnmýyor.Neden halen insanlar orda kalmakta ýsrar ederler.Büyük çoðunluðun dünyayý matemhane-i umumiye gördüðüne bakýlýrsa sanki beþer ordamý aradýðýný buluyor.
ALTINCI NOTA
Ey kâfirlerin çokluklar?ndan ve onlar?n baz? hakaik-i imaniyenin inkâr?ndaki ittifaklar?ndan telâşa düşen ve itikad?n? bozan biçare insan! Bil ki, k?ymet ve ehemmiyet, kemiyette ve adet çokluğunda değil. Çünkü, insan eğer insan olmazsa, şeytan bir hayvana ink?lâp eder. ?nsan, baz? frenkler ve frenkmeşrepler gibi ihtirâsât-? hayvâniyede terakki ettikçe, daha şiddetli bir hayvâniyet mertebesini al?r. Sen görüyorsun ki, hayvânât?n kemiyet ve adet itibar?yla hadsiz bir çokluğu varken, ona nispeten insan gayet az iken, umum envâ-? hayvânat üstünde sultan ve halife ve hâkim olmuştur.
?şte, muz?r kâfirler ve kâfirlerin yolunda giden sefihler, Cenâb-? Hakk?n hayvânât?ndan bir nevi habislerdir ki, Fât?r-? Hakîm onlar? dünyan?n imârât? için halk etmiştir. Mü'min ibâd?na ettiği nimetlerin derecelerini bildirmek için, onlar? bir vâhid-i k?yasî yap?p, âk?betinde, müstehak olduklar? Cehenneme teslim eder.
?şte, küffâr?n ve ehl-i dalâletin bir hakikat-i imaniyeyi inkâr ve nefyetmelerinde kuvvet yoktur. Çünkü, nefiy s?rr?yla, ittifaklar? kuvvetsizdir. Bin nefyediciler, bir tek hükmündedir. Meselâ, bütün ?stanbul ahalisi, Ramazan'?n baş?nda ay? görmediğinden nefyetse, iki şahidin ispat?yla o cemm-i gafîrin nefiy ve ittifak? sukut eder. Madem küfrün ve dalâletin mahiyeti nefiydir ve inkârd?r, cehildir ve ademdir; küffâr?n kesretle ittifak? ehemmiyetsizdir. Ehl-i hakk?n, hak ve sabit ve sübutu ispat olunan mesâil-i imaniyede, şuhuda istinad eden iki mü'minin hükmü, hadsiz o ehl-i dalâletin ittifak?na râcih olur, galebe eder.
Bu hakikatin s?rr? şudur ki: Nefyedenlerin dâvâlar? sureten bir iken, müteaddittir; birbiriyle ittihad edemez ki kuvvetlensin. ?spat edicilerin dâvâlar? ittihad ediyor, birbirinden kuvvet al?r. Çünkü gökteki hilâl-i Ramazan'? görmeyen der ki: "Benim nazar?mda ay yoktur; benim yan?mda görünmüyor." Başkas? da "Nazar?mda yoktur' der. Daha başkas? da öyle der. Herbiri kendi nazar?nda yoktur der. Herbirinin nazarlar? ayr? ayr? ve nazara perde olan esbab dahi ayr? ayr? olabildiği için, dâvâlar? da ayr? ayr? olur, birbirine kuvvet veremez.
Fakat ispat edenler demiyor ki, "Benim nazar?mda ve gözümde hilâl var." Belki "Nefsü'l-emirde, göğün yüzünde hilâl vard?r, görünür" der. Görenler bütün ayn? dâvây? ve "Nefsü'l-emirde vard?r" der. Demek bütün dâvâlar birdir. Nefyedenlerin nazarlar? ayr? ayr? olduğundan, dâvâlar? da ayr? ayr? olur. Nefsü'l-emre hükmedemiyorlar. Çünkü nefsü'l-emirde nefiy ispat edilmez. Çünkü ihata lâz?md?r. bir kaide-i usuldür. Evet, birşeyi dünyada var desen, yaln?z o şeyi göstermek kâfi gelir. Eğer yok deyip nefyetsen, bütün dünyay? eleyip göstermek lâz?m gelir ki, tâ o nefiy ispat edilsin.
?şte bu s?rra binaen, ehl-i küfrün bir hakikati nefyetmesi ise, bir meseleyi halletmek veyahut dar bir delikten geçmek veyahut bir hendekten atlamak misalindedir ki, bin de, bir de, birdir. Çünkü birbirine yard?mc? olamaz. Fakat ispat edenler nefsü'l-emirdeki hakikat-i hale bakt?klar? için, müddeâlar? ittihad ediyor. Kuvvetleri birbirine yard?m eder. Büyük bir taş?n kald?rmas?na benzer ki, ne kadar eller yap?şsa daha ziyade kald?rmas? kolay olur ve birbirinden kuvvet al?r.
Bu hakikatin s?rr? şudur ki: Nefyedenlerin dâvâlar? sureten bir iken, müteaddittir; birbiriyle ittihad edemez ki kuvvetlensin. ?spat edicilerin dâvâlar? ittihad ediyor, birbirinden kuvvet al?r. Çünkü gökteki hilâl-i Ramazan'? görmeyen der ki: "Benim nazar?mda ay yoktur; benim yan?mda görünmüyor." Başkas? da "Nazar?mda yoktur' der. Daha başkas? da öyle der. Herbiri kendi nazar?nda yoktur der. Herbirinin nazarlar? ayr? ayr? ve nazara perde olan esbab dahi ayr? ayr? olabildiği için, dâvâlar? da ayr? ayr? olur, birbirine kuvvet veremez.
Fakat ispat edenler demiyor ki, "Benim nazar?mda ve gözümde hilâl var." Belki "Nefsü'l-emirde, göğün yüzünde hilâl vard?r, görünür" der. Görenler bütün ayn? dâvây? ve "Nefsü'l-emirde vard?r" der. Demek bütün dâvâlar birdir. Nefyedenlerin nazarlar? ayr? ayr? olduğundan, dâvâlar? da ayr? ayr? olur. Nefsü'l-emre hükmedemiyorlar. Çünkü nefsü'l-emirde nefiy ispat edilmez. Çünkü ihata lâz?md?r. bir kaide-i usuldür. Evet, birşeyi dünyada var desen, yaln?z o şeyi göstermek kâfi gelir. Eğer yok deyip nefyetsen, bütün dünyay? eleyip göstermek lâz?m gelir ki, tâ o nefiy ispat edilsin.
?şte bu s?rra binaen, ehl-i küfrün bir hakikati nefyetmesi ise, bir meseleyi halletmek veyahut dar bir delikten geçmek veyahut bir hendekten atlamak misalindedir ki, bin de, bir de, birdir. Çünkü birbirine yard?mc? olamaz. Fakat ispat edenler nefsü'l-emirdeki hakikat-i hale bakt?klar? için, müddeâlar? ittihad ediyor. Kuvvetleri birbirine yard?m eder. Büyük bir taş?n kald?rmas?na benzer ki, ne kadar eller yap?şsa daha ziyade kald?rmas? kolay olur ve birbirinden kuvvet al?r.
YED?NC? NOTA
Ey Müslümanlar? dünyaya şiddetle teşvik eden ve san'at ve terakkiyât-? ecnebiyeye cebirle sevk eden bedbaht hamiyetfuruş! Dikkat et, bu milletin baz?lar?n?n din ile bağland?klar? rab?talar? kopmas?n. Eğer böyle ahmakane, körü körüne topuzlar?n alt?nda baz?lar?n dinden rab?talar? kopsa, o vakit hayat-? içtimaiyede bir semm-i kâtil hükmünde o dinsizler zarar verecekler. Çünkü mürtedin vicdan? tamam bozulduğundan, hayat-? içtimaiyeye zehir olur. Ondand?r ki, ilm-i usulde "Mürtedin hakk-? hayat? yoktur. Kâfir eğer zimmî olsa veya musalâha etse hakk-? hayat? var" diye usul-i şeriat?n bir düsturudur. Hem mezheb-i Hanefiyede, ehl-i zimmeden olan bir kâfirin şehadeti makbuldür; fakat fâs?k merdûdü'ş-şehadettir. Çünkü haindir.
Ey bedbaht, fâs?k adam! Fâs?klar?n kesretine bak?p aldanma ve "Ekseriyetin efkâr? benimle beraberdir" deme. Çünkü fâs?k adam, f?sk? isteyerek ve bizzat talep edip girmemiş; belki içine düşmüş, ç?kam?yor. Hiçbir fâs?k yoktur ki, salih olmas?n? temenni etmesin ve âmirini ve reisini mütedeyyin görmek istemesin. ?llâ ki-el-iyâzü billâh!-irtidat ile vicdan? tefessüh edip, y?lan gibi zehirlemekten lezzet als?n!
Konu HakanBa tarafýndan (03.06.07 Saat 15:37 ) deðiþtirilmiþtir.
"Ey Rabbimiz! Biz indirdiðin kitaba inandýk ve peygambere uyduk. Sen de bizi, Senin birliðine ve peygamberinin doðruluðuna þahitlik edenlerle beraber yaz." Âl-i Ýmrân Sûresi: 3:53.
Aslýnda Matemhane-i umumiye sorusunu sorduðum günlerin akabinde Risale-i Nur da bir yer okudum geçtim ama þimdi yerini bilmiyorum.Her nasýlsa o zaman anlayamadým kendi sorumla ilgili yer olduðunu.Þimdi o yeri belkide siz daha iyi bileceksiniz.Þöyleki Üstad; bak Ceziretil araba nasýlda ölü bir toplum yada Yeryüzü onun Risaletiyle canlandý diye bir yer var.Nerde bilmiyorum ama sanki sorduðum soru ile ilgili.
özNur Nickli Üyeden AlýntýŞimdi düşünelim;özNur Nickli Üyeden Alýntý
?çimizde ,kalbimizde,akl?m?zda iman olmasayd?,
iman?n verdiği nur olmasayd?,
bu kainat nas?l görünecekti,bizim nazar?m?za
ağlan?lan yas tutulan yer.yani matemhanei umumi.
varl?klar ecnebi,birbirine düşman,birbirini parçalayanlar olarak görülecekti,
çünkü bilgimiz ne kadarsa ,nazar?m?zda bak?şlar?m?zda öyledir.
bilgimiz yastutulan yer olarak görüyorsa,bak?ş?m?zda ayn?.
imans?z olarak bilgi sahibi isek,imans?zl?k penceresiyle aleme bilgimiz derecesinde bakar?z.
bu hiç değişmez,
Allah kulum beni nas?l tan?rsa ona öyle muamele yapar?m buyuruyor hadisi kudside,
?şte bu sistem hiç değişmez.
Sen ağl?yorsan,üzülüyorsan devaml? alemide ağlar üzüntülü görürsün.
Sen herkesi kendine yabanc? görürsen,ve öyle anlarsan bak?şlar?nda öyle anlar ve görür,
sen ibadetini yerine getirisen,alemide ibadet yapar görürsün,
senin iman?n ne kadar artar,ne kadar imanda bilgi sahibi olup;iman?n verdiği nurla bakarsan,bak?şlar?nda o derecede alei nurani,vazifeli görür.
Demek insana bağl?d?r,
?nsan?n ilmi,iman? ne kadar ise,kabride o derecede anlar görür.
Yap?lacak tek şey iman?n daha artmas?d?r.
iman ne kadar artarsa bak?şlarda o derece güzelleşir,
iman ne kadar zay?fsa,bak?şlarda o derece kötüleşir.
Konu HakanBa tarafýndan (03.06.07 Saat 15:38 ) deðiþtirilmiþtir.
iman insaný insan eder, belki sultan eder..
Þu an 1 kullanýcý var. (0 üye ve 1 konuk)