+ Konu Cevaplama Paneli
1. Sayfa - Toplam 2 Sayfa var 1 2 SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 10 ve 12
Like Tree12Beğeni

Konu: Eğer duanız olmasa

  1. #1
    Ehil Üye fanidünya... - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2013
    Yaş
    43
    Mesajlar
    4.292

    Standart Eğer duanız olmasa

    Yirmidördüncü Mektub'un Birinci Zeyli
    ﺑِﺎﺳْﻤِﻪِ ﻭَﺍِﻥْ ﻣِﻦْ ﺷَﻲْﺀٍ ﺍِﻻ َّ ﻳُﺴَﺒِّﺢُ ﺑِﺤَﻤْﺪِﻩِ
    (Onun adıyla. O her kusurdan münezzehtir. Hiçbir şey yoktur ki Onu hamd ile tesbih etmesin.)
    ﺑِﺴْﻢِ ﺍﻟﻠَّﻪِ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﻦِ ﺍﻟﺮَّﺣِﻴﻢِ
    ﻗُﻞْ ﻣَﺎ ﻳَﻌْﺒَﺆُ ﺍ ﺑِﻜُﻢْ ﺭَﺑِّﻰ ﻟَﻮْﻻ َ ﺩُﻋَٓﺎﺅُ ﻛُﻢْ

    (Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
    De ki: Eğer duanız olmasa Rabbim katında ne ehemmiyetiniz var. (Furkan Suresi: 77.))


    BİRİNCİ NÜKTE:
    Dua bir sırr-ı azîm-i ubudiyettir. Belki ubudiyetin ruhu hükmündedir. Çok yerlerde zikrettiğimiz gibi, dua üç nevidir:
    -----------------------------------

    Zeyl: Ek, ilave, bir şeyin altı, devamı.
    Nükte: Derin ve ince manalı söz.
    Sırr-ı azîm-i ubudiyet: Allah'a(cc) kulluğun büyük sırrı (gizli ve ince manası).
    Belki: Şüphesiz, kat'iyetle. Hattâ.
    Ubudiyet: Allah'ın(cc) emir ve yasaklarına uymak.
    Zikrettiğimiz: Bahsettiğimiz.
    Nevi: Çeşit, tür, nev'.

    Birinci nevi dua:
    İstidad lisanıyladır ki; bütün hububat, tohumlar lisan-ı istidad ile Fâtır-ı Hakîm'e dua ederler ki: "Senin nukuş-u esmanı mufassal göstermek için, bize neşv ü nema ver, küçük hakikatımızı sünbülle ve ağacın büyük hakikatına çevir."
    ----------------------
    İstidad: Kabiliyet.
    Hububat: Tohumlar, taneler.
    Lisan-ı istidad: Kabiliyet dili, istidad lisanı, yeteneğin konuşması.
    Fâtır-ı Hakîm: Sonsuz hikmet sahibi yaratıcı, herşeyi faydalı ve gayeli yapan yaratıcı.
    Nukuş-u esma: İsimlerinin san'at süslemeleri, isimlerinin san'at incelikleri ve işlemeleri.
    Mufassal: Geniş bilgili, ayrıntılı.
    Neşv ü nema: Büyüme ve gelişme.
    Hakikat: Gerçek.

    Hem şu istidad lisanıyla dua nev'inden birisi de şudur ki: Esbabın içtimaı, müsebbebin icadına bir duadır. Yani: Esbab bir vaziyet alır ki, o vaziyet bir lisan-ı hal hükmüne geçer ve müsebbebi Kadîr-i Zülcelal'den dua eder, isterler. Meselâ: Su, hararet, toprak, ziya bir çekirdek etrafında bir vaziyet alarak, o vaziyet bir lisan-ı duadır ki: "Bu çekirdeği ağaç yap, yâ Hâlıkımız!" derler. Çünki o mu'cize-i hârika-i kudret olan ağaç; o şuursuz, camid, basit maddelere havale edilmez, havalesi muhaldir. Demek içtima'-ı esbab bir nevi duadır.
    -----------------------------

    İstidad: Kabiliyet, yetenek.
    Esbab: Sebepler.
    İçtimaı: Topluluğa ait, birlikte yaşayanlara dair.
    Müsebbeb: Netice, sebebe bağlı olarak meydana gelen.
    Lisan-ı hal: Durum dili, durum ve görünüş konuşması.
    Kadîr-i Zülcelal: Sonsuz büyüklük ve yücelik sahibi ve her şeye kudreti(gücü) yeten Allah(cc).
    Ziya: Işık.
    Lisan-ı dua: Dua lisanı, yalvarma ve yardım isteme.
    Hâlık: Yoktan en güzel şekilde yaratan Allah(cc).
    Mu'cize-i hârika-i kudret: Allah'ın(cc) sonsuz gücünü gösteren harika eseri. Kudretin harika mucizesi.
    Camid: Cansız. *Donuk.
    Muhal: İmkansız, mümkün olmayan, olamaz.
    İçtima'-ı esbab: Sebeplerin bir araya getirilmesi, esbabın içtiması.

    Mektubat
    *SAHRA* bunu beğendi.

  2. #2
    Ehil Üye fanidünya... - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2013
    Yaş
    43
    Mesajlar
    4.292

    Standart

    İkinci nevi dua:
    İhtiyac-ı fıtrî lisanıyladır ki; bütün zîhayatların iktidar ve ihtiyarları dâhilinde olmayan hacetlerini ve matlablarını ummadıkları yerden vakt-i münasibde onlara vermek için, Hâlık-ı Rahîm'den bir nevi duadır. Çünki iktidar ve ihtiyarları haricinde, bilmedikleri yerden, vakt-i münasibde onlara bir Hakîm-i Rahîm gönderiyor. Elleri yetişmiyor; demek o ihsan, dua neticesidir.

    ----------------------------------------
    İhtiyac-ı fıtrî: Yaratılışa ait ihtiyaç, yaratılışta bulunan ihtiyaç.
    Zîhayat: Hayat sahibi, canlı.
    iktidar: Güç, kuvvet.
    İhtiyar: İrade, seçme Serbestliği.
    Dâhil: İç.
    Hacetlerini: İhtiyaçlarını.
    Matlab: İstek, arzu.
    Vakt-i münasib: Münasib vakit, uygun zaman.
    Hâlık-ı Rahîm: Çok merhametli ve şefkatli yaratıcı.
    Nevi: Çeşit, tür.
    İhsan: İyilik, lutuf, bağışlama, cömertlik.

    Elhasıl:
    Bütün kâinattan dergâh-ı İlahiyeye çıkan bir duadır. Esbab olanlar, müsebbebatı Allah'tan isterler.
    ------------------------------

    Elhasıl: Kısacası, özetle, sözün kısası ve özü.
    Kâinat: Yaratılan bütün varlıklar, evren.
    Dergâh-ı İlahiye: Cenab-ı Hakkın dergâhı, yüce katı.
    Esbab: Sebeb olanlar. Sebepler.
    Müsebbebat: Neticeler, sebeplerin sonuçları, sebebe bağlı olarak meydana gelenler.


    Mektubat
    Konu fanidünya... tarafından (01.07.14 Saat 20:04 ) değiştirilmiştir.
    *SAHRA* bunu beğendi.

  3. #3
    Ehil Üye fanidünya... - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2013
    Yaş
    43
    Mesajlar
    4.292

    Standart

    Üçüncü nevi dua:
    İhtiyaç dairesinde zîşuurların duasıdır ki, bu da iki kısımdır:
    Eğer ızdırar derecesine gelse veya ihtiyac-ı fıtrîye tam münasebetdar ise veya lisan-ı istidada yakınlaşmış ise veya safi, hâlis kalbin lisanıyla ise, ekseriyet-i mutlaka ile makbuldür. Terakkiyat-ı beşeriyenin kısm-ı a'zamı ve keşfiyatları, bir nevi dua neticesidir. Havarik-ı medeniyet dedikleri şeyler ve keşfiyatlarına medar-ı iftihar zannettikleri emirler, manevî bir dua neticesidir. Hâlis bir lisan-ı istidad ile istenilmiş, onlara verilmiştir. Lisan-ı istidad ile ve lisan-ı ihtiyac-ı fıtrî ile olan dualar dahi bir mani olmazsa ve şerait dâhilinde ise, daima makbuldürler.
    ----------------------------------------
    Zîşuur: Şuur sahibi, şuurlu, bilinçli.
    Izdırar: Mecburiyet, çaresizlik, zorunluluk.
    İhtiyac-ı fıtrî: Yaratılışa ait ihtiyaç, yaratılışta bulunan ihtiyaç.
    Münasebetdar: Alakalı.
    Lisan-ı istidad: Kabiliyet dili, istidad lisanı, yeteneğin konuşması.
    Safi: Katışıksız, temiz, duru.
    Hâlis: Hilesiz, saf.
    Ekseriyet-i mutlaka: Tam çoğunluk, büyük çoğunluk.
    Makbul: Kabul gören, beğenilen, kabul edilen.
    Terakkiyat-ı beşeriye: İnsanlıktaki ilerlemeler, insanların yükselmeleri.
    Kısm-ı a'zamı: En büyük kısmı.
    Keşfiyat: Keşifler, buluşlar, gizli manevî gerçekleri bulup ortaya çıkarmalar.
    Havarik-ı medeniyet: Medeniyet harikaları, ilim ve teknikteki buluşlar ve keşifler.
    Medar-ı iftihar: İftihara sebeb, övünme sebebi.
    Lisan-ı ihtiyac-ı fıtrî: Yaratılışa ait ihtiyaç dili, yaratılışın gereği olan ihtiyaç lisanı.
    Şerait: Şartlar.

    İkinci kısım:
    Meşhur duadır. O da iki nevidir. Biri fiilî, biri kavlî. Meselâ çift sürmek, fiilî bir duadır. Rızkı topraktan değil; belki toprak, hazine-i rahmetin bir kapısıdır ki, rahmetin kapısı olan toprağı saban ile çalar.
    ---------------

    Nevi: Çeşit, tür.
    Fiilî: İş ve hareketle ilgili, fiile ait.
    Kavlî: Sözle ilgili, dil ile.
    Rızk: Yiyecekler ve içecekler, maddi ve manevî bütün nimetler her türlü ihtiyaç maddeleri, yaşamak için gereken şeyler.
    Belki: Şüphesiz, kat'iyyetle. *Hattâ.
    Hazine-i rahmet: Rahmet hazinesi.
    Rahmet: Merhamet, acıma, şefkat etme.
    Saban: Tarla sürme aleti.

    Sair kısımların tafsilâtını tayyedip, yalnız kavlî duanın bir-iki sırlarını gelecek iki-üç nüktede söyleyeceğiz.
    ---------------

    Sair: Diğer.
    Tafsilât: Açıklamalar, geniş bilgiler, ayrıntılı bilgiler.
    Tayy: Kaldırmak, geçmek, atlama, aşmak.
    Nükte: Derin ve ince manalı söz, incelik.


    Mektubat
    *SAHRA* bunu beğendi.

  4. #4
    Ehil Üye fanidünya... - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2013
    Yaş
    43
    Mesajlar
    4.292

    Standart



    İKİNCİ NÜKTE:
    Duanın tesiri azîmdir. Hususan dua külliyet kesbederek devam etse; netice vermesi galibdir, belki daimîdir. Hattâ denilebilir ki: Sebeb-i hilkat-i âlemin birisi de duadır. Yani, kâinatın hilkatinden sonra, başta nev'-i beşer ve onun başında âlem-i İslâm ve onun başında Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm'ın muazzam olan duası, bir sebeb-i hilkat-i âlemdir. Yani: Hâlık-ı Âlem istikbalde o zâtı, nev'-i beşer namına belki mevcudat hesabına bir saadet-i ebediye, bir mazhariyet-i esma-i İlahiye isteyecek bilmiş; o gelecek duayı kabul etmiş, kâinatı halketmiş. Madem duanın bu derece azîm ehemmiyeti ve vüs'ati vardır; hiç mümkün müdür ki: Bin üçyüz elli senede, her vakitte, nev'-i beşerden üçyüz milyon, cinn ve ins ve melek ve ruhaniyattan hadd ü hesaba gelmez mübarek zâtlar bil'ittifak Zât-ı Muhammedî Aleyhissalâtü Vesselâm hakkında, rahmet-i uzma-yı İlahiye ve saadet-i ebediye ve husul-ü maksud için duaları nasıl kabul olmasın? Hiçbir cihetle mümkün müdür ki, o duaları reddedilsin?
    -----------------------------------------------
    Nükte: Derin ve ince manalı söz.
    Azîm: Büyük.
    Hususan: Özellikle, bilhassa.
    Külliyet: Genelik, bütünlük, umumîlik.
    Kesb: Kazanma, edinme, işi gerçekleştirmek için yönelme.
    Galib: Üstün, yenen.
    Belki: Şüphesiz, kat'iyyetle. *Hattâ.
    Daimî: Devamlı, sürekli.
    Sebeb-i hilkat-i âlemin: Âlemin yaratılış sebebi.
    Kâinat: Evren, yaratılan bütün varlıklar.
    Hilkat: Yaratılış.
    Nev'-i beşer: İnsan türü, insanlar.
    Âlem-i İslâm: İslam dünyası, bütün müslüman milletler ve ülkeler.
    Muhammed-i Arabî: Arap toplumundan olan Hz. Muhammed (asm).
    Aleyhissalâtü Vesselâm: Salât ve selâm O'nun üzerine olsun.
    Hâlık-ı Âlem: Dünyanın yaratıcısı.
    İstikbal: Gelecek, gelecek zaman.
    Namına: Adına.
    Mevcudat: Varlıklar.
    Saadet-i ebediye: Bitmez ve tükenmez sonsuz mutluluk.
    Mazhariyet-i esma-i İlahiye: Allah'ın(cc) isimlerinin manevî feyizlerine erişme, Allah'ın isimleriyle şereflenme.
    Ehemmiyeti: Önemi.
    Vüs'at: Genişlik.
    Ruhaniyat: Ruh cinsinden varlıklar, maddesiz ve görünmez varlıklar.
    Bil'ittifak: Beraberce.
    Zât-ı Muhammedî: Hz. Muhammedin(asm) zatı(kendisi).
    Rahmet-i uzma-yı İlahiye: Allah'ın(cc) en büyük merhameti.
    Husul-ü maksud: Maksadın meydana gelmesi, gayenin ortaya çıkması, isteğin olması.
    Cihet: Yön, taraf.

    Mektubat
    *SAHRA* bunu beğendi.

  5. #5
    Ehil Üye fanidünya... - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2013
    Yaş
    43
    Mesajlar
    4.292

    Standart

    Madem bu kadar külliyet ve vüs'at ve devam kesbedip lisan-ı istidad ve ihtiyac-ı fıtrî derecesine gelmiş. Elbette o Zât-ı Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm, dua neticesi olarak öyle bir makam ve mertebededir ki, bütün ukûl toplansa bir akıl olsalar, o makamın hakikatını tamamıyla ihata edemezler.

    İşte ey müslüman! Senin rûz-i mahşerde böyle bir şefiin var. Bu şefiin şefaatini kendine celbetmek için, sünnetine ittiba' et!

    Mektubat
    *SAHRA* bunu beğendi.

  6. #6
    Ehil Üye fanidünya... - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2013
    Yaş
    43
    Mesajlar
    4.292

    Standart

    Eğer desen:
    Madem o Habibullahtır. Bu kadar salavat ve duaya ne ihtiyacı var?

    Elcevab:
    O Zât (A.S.M.) umum ümmetinin saadetiyle alâkadar ve bütün efrad-ı ümmetinin her nevi saadetleriyle hissedardır ve her nevi musibetleriyle endişedardır. İşte kendi hakkında meratib-i saadet ve kemalât hadsiz olmakla beraber; hadsiz efrad-ı ümmetinin, hadsiz bir zamanda, hadsiz enva'-ı saadetlerini hararetle arzu eden ve hadsiz enva'-ı şekavetlerinden müteessir olan bir zât, elbette hadsiz salavat ve dua ve rahmete lâyıktır ve muhtaçtır.

    Mektubat
    *SAHRA* ve AbdûlHâdi bunu beğendi.

  7. #7
    Ehil Üye fanidünya... - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2013
    Yaş
    43
    Mesajlar
    4.292

    Standart

    Eğer desen:
    Bazan kat'î olacak işler için dua edilir. Meselâ: Husuf ve küsuf namazındaki dua gibi. Hem bazan hiç olmayacak şeyler için dua edilir?

    Elcevab:
    Başka Sözler'de izah edildiği gibi, dua bir ibadettir. Abd, kendi aczini ve fakrını dua ile ilân eder. Zahirî maksadlar ise; o duanın ve o ibadet-i duaiyenin vakitleridir, hakikî faideleri değil. İbadetin faidesi, âhirete bakar. Dünyevî maksadlar hasıl olmazsa, "O dua kabul olmadı" denilmez. Belki "Daha duanın vakti bitmedi" denilir.



    Mektubat
    *SAHRA* bunu beğendi.

  8. #8
    Ehil Üye fanidünya... - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2013
    Yaş
    43
    Mesajlar
    4.292

    Standart

    Hem hiç mümkün müdür ki: Bütün ehl-i imanın, bütün zamanlarda, mütemadiyen kemal-i hulus ve iştiyak ve dua ile istedikleri saadet-i ebediye onlara verilmesin ve bütün kâinatın şehadetiyle hadsiz rahmeti bulunan o Kerim-i Mutlak, o Rahîm-i Mutlak; bütün onların o duasını kabul etmesin ve saadet-i ebediye vücud bulmasın?

    Mektubat
    *SAHRA* bunu beğendi.

  9. #9
    Ehil Üye fanidünya... - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2013
    Yaş
    43
    Mesajlar
    4.292

    Standart

    Mü'minin mü'mine en iyi duası nasıl olmalıdır?
    Elcevab: Esbab-ı kabul dairesinde olmalı. Çünki bazı şerait dâhilinde dua makbul olur. Şerait-i kabulün içtimaı nisbetinde makbuliyeti ziyadeleşir. Ezcümle: Dua edileceği vakit, istiğfar ile manevî temizlenmeli, sonra makbul bir dua olan salavat-ı şerifeyi şefaatçı gibi zikretmeli ve âhirde yine salavat getirmeli. Çünki iki makbul duanın ortasında bir dua makbul olur. Hem ﺑِﻈَﻬْﺮِﺍﻟْﻐَﻴْﺐِ
    yani "gıyaben ona dua etmek"; hem hadîste ve Kur'anda gelen me'sur dualarla dua etmek.
    ---------------------------------------

    Mü'min: İman eden, inanan, imanlı, inançlı.
    Esbab-ı kabul: Kabul edilme sebepleri(şartları).
    Şerait: Şartlar.
    Makbul: Kabul gören, kabul edilen.
    Şerait-i kabul: Kabul şartları.
    İçtimaı: Topluluğa ait, birlikte yaşayanlara dair.
    Makbuliyet: Kabul edilirlik, makbullük.
    Ziyade: Fazla, çok.
    İstiğfar: Allah'tan(cc) bağışlanma isteme, tövbe etme, af dileme.
    Âhirde: Sonda.
    Salavat: Hz. Muhammed'e(asm) memnuniyet ve bağlılık için yapılan dualar. *Bütün dualar.
    Gıyaben: Görmeyerek, yokluğunda.
    Me'sur: Kur'an veya hadîste geçen.

    Meselâ:
    1ﺍَﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﺍِﻧِّﻰ ﺍَﺳْﺌَﻠُﻚَ ﺍﻟْﻌَﻔْﻮَ ﻭَ ﺍﻟْﻌَﺎﻓِﻴَﺔَ ﻟِﻰ ﻭَ ﻟَﻪُ ﻓِﻰ ﺍﻟﺪِّﻳﻦِ ﻭَ ﺍﻟﺪُّﻧْﻴَﺎ ﻭَ ﺍْﻻ َﺧِﺮَﺓِ
    2ﺭَﺑَّﻨَٓﺎ ﺍَﺗِﻨَﺎ ﻓِﻰ ﺍﻟﺪُّﻧْﻴَﺎ ﺣَﺴَﻨَﺔً ﻭَﻓِﻰ ﺍْﻻ َﺧِﺮَﺓِ ﺣَﺴَﻨَﺔً ﻭَ ﻗِﻨَﺎ ﻋَﺬَﺍﺏَ ﺍﻟﻨَّﺎﺭِ
    1 Allahım, Senden kendim ve onun için dünyada ve âhirette af ve âfiyet istiyorum. en-Nevevî, el-Ezkâr, 74; el-Hâkim, el-Müstedrek, 1:517.
    2 "Ey Rabbimiz, bize dünyada da güzellik ver, âhirette de güzellik ver. Ve bizi Cehennem ateşinin azâbından koru." Bakara Sûresi, 2:201.

    gibi câmi' dualarla dua etmek; hem hulûs ve huşu' ve huzur-u kalb ile dua etmek; hem namazın sonunda, bilhâssa sabah namazından sonra; hem mevâki'-i mübarekede, hususan mescidlerde; hem Cum'ada, hususan saat-ı icabede; hem şuhur-u selâsede, hususan leyali-i meşhurede; hem ramazanda, hususan leyle-i kadirde dua etmek kabule karin olması rahmet-i İlahiyeden kaviyyen me'muldür. O makbul duanın ya aynen dünyada eseri görünür veyahut dua olunanın âhiretine ve hayat-ı ebediyesi cihetinde makbul olur. Demek aynı maksad yerine gelmezse, dua kabul olmadı denilmez; belki daha iyi bir surette kabul edilmiş denilir.
    ------------------------------------

    Câmi': Kendinde toplayan, çok özellikli.
    Hulûs: Samimilik, saflık, halislik.
    Huşu': Sevgiyle karışık korku.
    Huzur-u kalb: Kalb huzuru.
    Bilhâssa: Özellikle.
    Mevâki'-i mübareke: Mübarek yerler.
    Saat-ı icabe: Duaların kabul olduğu ve insanlarca gizli ve gaybî olan, Cuma gününde bir vakit.
    Şuhur-u selâse: Üç aylar (Receb, Şaban, Ramazan ayları.)
    Leyali-i meşhure: İslâm dininde çok önemli ve değerli yerleri olan mübaret geceler.
    Karin: Yakın.
    Rahmet-i İlahiye: Allah'ın(cc) merhameti.
    Kaviyyen: Kuvvetli olarak, kesin olarak, şüphesiz olarak.
    Me'mul: Umulan, ümit edilen.
    Hayat-ı ebediye: Ölümsüz ve sonsuz hayat.
    Maksad: Gaye, amaç.

    Mektubat
    *SAHRA* ve AbdûlHâdi bunu beğendi.

  10. #10
    Ehil Üye fanidünya... - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2013
    Yaş
    43
    Mesajlar
    4.292

    Standart

    ÜÇÜNCÜ NÜKTE:
    Dua-yı kavlî-i ihtiyarînin makbuliyeti, iki cihetledir. Ya aynı matlubu ile makbul olur veyahud daha evlâsı verilir.

    Meselâ: Birisi kendine bir erkek evlâd ister. Cenab-ı Hak, Hazret-i Meryem gibi bir kız evlâdını veriyor. "Duası kabul olunmadı" denilmez. "Daha evlâ bir surette kabul edildi" denilir. Hem bazan kendi dünyasının saadeti için dua eder. Duası âhiret için kabul olunur. "Duası reddedildi" denilmez, belki "Daha enfa' bir surette kabul edildi" denilir. Ve hâkeza... Madem Cenab-ı Hak Hakîm'dir; biz ondan isteriz, o da bize cevab verir. Fakat hikmetine göre bizimle muamele eder. Hasta, tabibin hikmetini ittiham etmemeli. Hasta bal ister; tabib-i hâzık, sıtması için sulfato verir. "Tabib beni dinlemedi" denilmez. Belki âh u fîzârını dinledi, işitti, cevab da verdi; maksudun iyisini yerine getirdi.


    Mektubat

    -----------------------------
    Nükte: Derin ve ince manalı söz.
    Dua-yı kavlî-i ihtiyarî: İnsanın kendi isteğiyle ve sözleriyle yaptığı dua.
    Makbuliyet: Kabul edilirlik, makbullük.
    Matlub: İstenen, istenilen.
    Makbul: Kabul gören, kabul edilen.
    Evlâsı: Daha iyisi.
    Suret: Biçim.
    Enfa': Pek çok faydalı.
    Ve hâkeza: Bunlar gibi, bunun gibi.
    Hakîm: Herşeyi gayeli ve faydalı olarak yerli yerinde yapan.
    Hikmet: Gözetilen fayda ve gaye.
    Tabib: Doktor.
    İttiham: Suçlama.
    Tabib-i hâzık: Uzman doktor.
    Âh u fîzâr: Ah deyip inlemek, ağlamak.
    Maksud: Kasdedilen, istenen. *Gaye.
    *SAHRA* bunu beğendi.

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. ah o elmada olmasa...
    By havf_reca in forum Kıssadan Hisseler, İbretli Öyküler
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 02.12.08, 14:32
  2. Duanız Olmazsa Ne Ehemmiyetiniz Var
    By hakka âşık in forum Dualar
    Cevaplar: 6
    Son Mesaj: 15.08.08, 00:53
  3. Ah O Elma Olmasa...
    By şakirt04 in forum Kıssadan Hisseler, İbretli Öyküler
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 09.07.08, 15:39
  4. Duanız Olmazsa Ne Ehemmiyetiniz Var?
    By cix hoca in forum Dualar
    Cevaplar: 6
    Son Mesaj: 19.06.08, 20:38
  5. Çay Olmasa Biz Ne Yapardık ?
    By zahid in forum Mizah
    Cevaplar: 1
    Son Mesaj: 02.12.07, 10:17

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Var
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0