YEDİNCİ KELİME
ﻭَ ﻳُﻤِﻴﺖُ
Yani: Mevti veren odur. Yani: Hayat vazifesinden terhis eder, fâni dünyadan yerini tebdil eder, külfet-i hizmetten âzad eder. Yani: Hayat-ı fâniyeden, seni hayat-ı bâkiyeye alır. İşte şu kelime, şöylece fâni cinn ü inse bağırır, der ki:
Mevt: Ölüm.
Fâni: Geçici, gelip geçici, kaybolan.
Tebdil: Değiştirmek.
Külfet-i hizmet: Hizmet zorluğu.
Âzad: Serbest, hür, bağımsız.
Hayat-ı fâniye: Geçici hayat.
Hayat-ı bâkiye: Baki hayat, ölümsüz ve sonsuz hayat(Ahiret hayatı).
Cinn ü ins: Cin ve insan.

Sizlere müjde! Mevt i'dam değil, hiçlik değil, fena değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in'idam değil. Belki bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i Ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde doksandokuz ahbabın mecma'ı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır.
İnkıraz: Sönme, son bulma, yıkılma.
Firak-ı ebedî: Sonsuz ayrılık.
Adem: Yokluk, hiçlik.
İn'idam: Yok olma, mahvolma.
Belki: Kat'iyyetle. Dahi. Şüpehesiz. *Hattâ. *Olabilir, ihtimal.
Fâil-i Hakîm-i Rahîm: Rahîm ve hakîm olan fail, çok merhametli ve şefkatli olan ve gayeli ve faydalı iş yapan Allah(cc).
Terhis: Serbest bırakma, izin verme.
Tebdil-i mekân: Mekan değiştirme, yer değiştirme.
Saadet-i Ebediye: Bitmez ve tükenmez sonsuz mutluluk.
Vatan-ı aslî: Bir insanın doğup büyüdüğü , başka yere gitmek istemediği yerdir. Asıl vatan.
Sevkiyat: Gönderme işleri, göndermeler.
Ahbab: Dost, sevilen kimseler.
Mecma': Toplanılacak yer, toplama yeri.
Âlem-i berzah: Ölmüşlerin ruhlarının kıyamet kopuncaya kadar bulunduğu âlem.
Visal: Kavuşma.


Asa-yı Musa / Hüccetullah-il Baliğa Risalesi …