?kinci Sualiniz: Şeytanlar?n halk? ve icad? ne içindir? Cenâb-? Hak şeytan? ve şerleri halk etmiş; hikmeti nedir?
Şerrin halk? şerdir, kabîhin halk? kabîhtir.
Elcevap: Hâşâ, halk-? şer şer değil, belki kesb-i şer şerdir. Çünkü, halk ve icad bütün netâice bakar. Kesb, hususî bir mübaşeret olduğu için, hususî netâice bakar. Meselâ, yağmurun gelmesinin binlerle neticeleri var; bütünü de güzeldir. Sû-i ihtiyar?yla baz?lar? yağmurdan zarar görse, "Yağmurun icad? rahmet değildir" diyemez, "Yağmurun halk? şerdir" diye hükmedemez. Belki sû-i ihtiyar?yla ve kesbiyle onun hakk?nda şer oldu. Hem ateşin halk?nda çok faydalar var; bütünü de hay?rd?r. Fakat baz?lar, sû-i kesbiyle, sû-i istimaliyle ateşten zarar görse, "Ateşin halk? şerdir" diyemez. Çünkü, ateş yaln?z onu yakmak için yarat?lmam?ş. Belki o, kendi sû-i ihtiyar?yla, yemeğini pişiren ateşe elini soktu ve o hizmetkâr?n? kendine düşman etti.
Elhas?l: Hayr-? kesir için şerr-i
kalil kabul edilir. Eğer şerr-i
kalil olmamak için, hayr-? kesiri intaç eden bir şer terk edilse, o vakit şerr-i kesir irtikâp edilmiş olur. Meselâ, cihada asker sevk etmekte, elbette baz? cüz'î ve maddî ve bedenî zarar ve şer olur. Fakat o cihadda hayr-? kesir var ki, ?slâm, küffâr?n istilâs?ndan kurtulur. Eğer o şerr-i
kalil için cihad terk edilse, o vakit hayr-? kesir gittikten sonra, şerr-i kesir gelir. O ayn-? zulümdür. Hem meselâ, kangren olmuş ve kesilmesi lâz?m gelen bir parmağ?n kesilmesi hay?rd?r, iyidir. Halbuki zâhiren bir şerdir. Parmak kesilmezse el kesilir, şerr-i kesir olur.
?şte, kâinattaki şerlerin, zararlar?n, beliyyelerin ve şeytanlar?n ve muz?rlar?n halk ve icadlar? şer ve çirkin değildir; çünkü çok netâic-i mühimme için halk olunmuşlard?r. Meselâ, melâikelere şeytanlar musallat olmad?klar? için, terakkiyatlar? yoktur; makamlar? sâbittir, tebeddül etmez. Kezâ, hayvânât?n dahi, şeytanlar musallat olmad?klar? için, mertebeleri sabittir, nâk?st?r.
âlem-i insaniyette ise, merâtib-i terakkiyat ve tedenniyat, nihayetsizdir; Nemrutlardan, Firavunlardan tut, tâ s?dd?kîn-i evliya ve enbiyaya kadar gayet uzun bir mesafe-i terakki var.
?şte, kömür gibi olan ervâh-? sâfileyi, elmas gibi olan ervâh-? âliyeden temyiz ve tefrik için, şeytanlar?n hilkatiyle ve s?rr-? teklif ve ba's-? enbiya ile, bir meydan-? imtihan ve tecrübe ve cihad ve müsabaka aç?lm?ş. Eğer mücahede ve müsabaka olmasayd?, maden-i insaniyetteki elmas ve kömür hükmünde olan istidatlar beraber kalacakt?. âlâ-y? illiyyîndeki Ebu Bekr-i S?dd?k'?n ruhu, esfel-i sâfilîndeki Ebu Cehil'in ruhuyla bir seviyede kalacakt?.
Demek, şeyâtin ve şerlerin yarat?lmas?, büyük ve küllî neticeye bakt?ğ? için, icadlar? şer değil, çirkin değil. Belki, sû-i istimâlâttan ve kesb denilen mübaşeret-i hususiyeden gelen şerler, çirkinlikler kesb-i insana aittir; icad-? ?lâhîye ait değildir.
Eğer sual etseniz ki: Bi'set-i enbiya ile beraber şeytanlar?n vücudundan ekser insanlar kâfir oluyor, küfre gidiyor, zarar görüyor. "El-hükmü li'l-ekser" kaidesince, ekser ondan şer görse, o vakit halk-? şer şerdir; hattâ bi'set-i enbiya dahi rahmet değil denilebilir.
http://www.risaleara.com/oku.asp?id=...0kalil&k=2&p=3