Nefsî Tefekkürün Tafsilatlı, Afakî Tefekkürün İse İcmalî Yapılması
Nefsî tefekkürün tafsilatlı, afakî tefekkürün ise icmalî yapılması.... Buradaki Âfaki tefekkür ne demektir?
“İnsanın, dış âlem üzerine fikir yorması.” “Nefsin haricindeki âleme dair düşünmek.” Âfak ve enfüs, birbirine mukabil olarak kullanılan iki kelimedir. Âfak, insanın dışındaki âlemi, enfüs ise insanın kendisini ifade eder. Bu iki kelime, "Ayetlerimizi onlara âfakta ve enfüste (kendi nefislerinde) göstereceğiz...” ayetinden alınmıştır. (Fussılet, 53)
Tefekkür ise “düşünmek, fikri belli bir sahada çalıştırmak” demektir. Tefekkür başlıca iki sahada geçekleşir: Nefis ve âfak. Bir başka ifadeyle, “insanın kendi zâtı” ve “haricî âlem.” Birincisine “enfüsî,” değerine “âfakî” tefekkür deniliyor. Enfüsî, “nefse ait” demektir ve enfüsî tefekkür, insanın öncelikle kendi varlığı üzerinde kafa yormasıdır.
Buradaki “nefis” kelimesi, ruhla bedeni birlikte ifade eder ve “zât” mânâsına gelir. Buna göre, enfüsî tefekkürün iki ayrı sahası vardır: Birisi ruh, diğeri ise beden. Afakî tefekkürde ise bedenimizi kuşatan hava tabakasından yıldızlara ve ötelerine kadar bütün kâinatın düşünülmesi, tefekkür edilmesi söz konusudur. İnsanın, önce evinden çıkıp sonra çarşıları, pazarları dolaşması gibi, tefekküre de nefsinden başlaması, sonra haricî âlemi dolaşması en doğrusudur.
Bu noktada Bediüzzamanın çok önemli bir tavsiyesi var: "Nefsî tefekkürün tafsilatlı, afakî tefekkürün ise icmalî yapılması.” (1) Her hücremizin, her duygumuzun faydasını inceden inceye araştırabiliriz, ama aynı şeyi hariç âlemde yapmamız yanlış olur.
Çünkü haricimizdeki her şeyi nefsimiz gibi net olarak bilemeyiz. Burada özet bilgi yeterlidir. Elbette ki, kâinat kitabının belli bir sayfasını inceleyen ilim adamları, o sahayı incelikleriyle kavramaya, anlamaya çalışabilirler. Ancak, onlar da başka ilim dallarında, yine "icmalî tefekküre" mecbur kalırlar.
(1) bk. Mesnevi-i Nuriye, Habbe
http://www.sorularlarisale.com/index...icle&aid=12199