Konu: Zaruretin Semeresi Olan Hafiflik?

Dördüncüsü: Ehl-i tevhidin düsturu olan tevhid-i kelime;
ve zeminin hasiyeti olan itidal ve tâdil-i mizaç;
ve zamanın ziyası olan tenevvür-ü ezhan;
ve medeniyetin kanunu olan telâhuk-u efkâr;
ve bedeviyetin lâzımı olan selâmet-i fıtrat;
ve zaruretin semeresi olan hafiflik ve cüret-i teşebbüsle mücehhez olan istidad-ı fıtrîdir.

Kardesler burdaki hafiflik kelimesi neyi ifade ediyor sizce???

15 kısı okumus ama cevap gelmemis yokmu kardesler bı dusuncenız yaa

kardeşim ben nakıs aklımla bu kıssadna anladığım üstad baştada neyin neye ihtiyacı varsa anlatmış daha sonrada zaruretin semeresi olan hafiflik diyor zaruretin kelime manası ister istemez olan zorunluluktur.dinimizde zaruret durumunda zorluklar ve engeller kalkar mesela erkeklere kadınların görünmesiharm fakat hastalık durumunda doktorlara zarureten göstermek caiz erkeklerle konuşmsk haram zaruret durumunda ise kolaylık var yani hafiflik geliyor bnm anladığım bu daha fazla şey anlayan kardeşlerimiz varsa cevaplarını bekleriz
seam ve dua ile...

zisangul Nickli Üyeden Alıntı

Dördüncüsü: Ehl-i tevhidin düsturu olan tevhid-i kelime;
ve zeminin hasiyeti olan itidal ve tâdil-i mizaç;
ve zamanın ziyası olan tenevvür-ü ezhan;
ve medeniyetin kanunu olan telâhuk-u efkâr;
ve bedeviyetin lâzımı olan selâmet-i fıtrat;
ve zaruretin semeresi olan hafiflik ve cüret-i teşebbüsle mücehhez olan istidad-ı fıtrîdir.

Kardesler burdaki hafiflik kelimesi neyi ifade ediyor sizce???

Kardeşim muhakemat'ın 9. mukaddimesinin hatimesinde mezkur bulunan kısımdan soruyorsunuz burada asyanın istikbalinin parlak olacağına beşaret var ve üstad neden medeniyete galebe edeceğimizi ve bunun saiklerini serdediyor:
İslâmın ve Asya'nın istikbali, uzaktan gayet parlak görünüyor. Çünkü Asya'nın hâkim-i evvel ve âhiri olan İslâmiyetin galebesi için dört-beş mukavemet-sûz kuvvetler ittifak ve ittihad etmektedirler.
Birinci kuvvet: Maarif ve medeniyetle mücehhez olan İslâmiyetin kuvvet-i hakikiyesidir.
İkincisi: Tekemmül-ü mebâdî ve vesaitle mücehhez olan ihtiyac-ı şediddir.
Üçüncüsü: Asya'yı gayet sefalette, başka yerleri nihayet refahette görmekten neş'et eden tenebbüh-ü tâm ve teyakkuz-u kâmille mücehhez olan gıpta ve rekabet ve kîn-i muzmerdir.
Dördüncüsü: Ehl-i tevhidin düsturu olan tevhid-i kelime; ve zeminin hasiyeti olan itidal ve tâdil-i mizaç; ve zamanın ziyası olan tenevvür-ü ezhan; ve medeniyetin kanunu olan telâhuk-u efkâr; ve bedeviyetin lâzımı olan selâmet-i fıtrat; ve zaruretin semeresi olan hafiflik ve cüret-i teşebbüsle mücehhez olan istidad-ı fıtrîdir.
Beşincisi: Bu zamanda maddeten terakkiye mütevakkıf olan i'lâ-yı kelimetullah, İslâmiyetin emriyle ve zamanın ilcââtıyla ve fakr-ı şedidin icbarıyla ve her arzuyu öldüren ye'sin ölmesiyle hayat bulan ümitle mücehhez olan arzu-yu medeniyet ve meyl-i teceddüttür. Ve bu kuvvetlere yardım etmek için ecanib içine ihtilâl veren ve medeniyetleri ihtiyarlandıran mesâvi-i medeniyetin mehasinine galebesidir. Ve sa'yin sefahete adem-i kifayetidir, beyen etmiş
zaruretin semeresi olan hafiflik ise diğer medeniyet-i hazıradan istifade eden ve teknolojiyide bütün imkanlarıyla kullanan avrupa milletlerine karşı bizim onlar gibi medeniyet kayıtları ile mukayyed bulunmadığımızı kendimizi mecbur hissettiğimizden ve bir derece selamet-i fıtrat ve ezhana sahib olduğumuzdan ve mecbur bulunduğumuzdan medeniyeti istikbaldeki ihtiyac-ı şedidden meşakkatin hafif geleceğini meşakkatın yok hükmünde olduğunu beyan etmiş

Zaruri ihtiyaçlara kanaat etmek, insan ve insanlık üstünde bir hafiflik oluşturur.

Mesela; bir aile babası ailesinin temel ve zaruri işleri için çalışsa yükü hafif olur; yok kanaatsizlik ve israftan gelen zaruri olmayan ihtiyaçlar için çalışsa yükü ağırlaşıp artar. Asya kıtasında İslam hükmettiği için, Avrupa'daki gibi lüks ve tüketim aşırılığı bulunmuyor; bu da Asya halkının geçim yükünü hafifletiyor. Yükü hafif olan, ağır olanı çabuk geçer. İnşallah Asya da Avrupa'yı diğer sebeplerin de yardımı ile çabuk geçecek.

Soruda geçen kısmı okumak için tıklayınız: Muhakemat, Birinci Makale.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale-i Nur Editör