+ Konu Cevaplama Paneli
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 6 ve 6

Konu: 8 - 18 - 28 Lem'alar

  1. #1
    Ehil Üye gulsah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2006
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    2.641

    Standart 8 - 18 - 28 Lem'alar

    8 - 18 - 28 Lem'alar

    '' Latif bir tevafuktandır ki ; üç güz mevsiminde , aynı zamanda 8. ve 18. ve 28. lem'alar bu üç keramet-i azimeye dair olduğundan , ihtiyarımız olmadan onar fasıla ile sekiz , onsekiz ve yirmisekize tevafuk ediyor. '' 28. lem'a

    Üç koldan tevafukat :
    1. 8-18- 28 lem'alar olması hasebiyle onar fasıla tevafuk
    2. Üç risalede güz mevsiminde telif edilmiştir.
    3. Üçüde keramet-i gaybiye muhtevalıdır.

    Gavs-ı azam Abdulkadir Geylani Hazretlerinin (k.s) keramet-i gaybiyesi : 1. güz mevsiminde : 8 lem'a
    Hz. Ali (r.a) ' ın keramet-i gaybiyesi : 2. güz mevsimi : 18. lem'a
    Hz Ali (r.a ) ' ın keramet-i gaybiyesi : 3. güz mevsiminde 28. lem'a [/b]

    Kerametler ;
    1. korkuyu izale
    2. teselli ve teşvik merici
    Mahiyetlerde olmak üzere iki yöndedir.

    ''Şahsın üslub-u beyanı , şahsın timsal-i şahsiyetidir.

    Ben ise :

    gördüğünüz veya işittiğiniz gibi , halli müşkil bir muammayım ''

    Said Nursi


  2. #2
    Ehil Üye gulsah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2006
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    2.641

    Standart 8. lem'a

    8. lem' a

    Muhtevası : Gavs-ı Azam Abdulkadir Geylani Hazretlerinin (ks), Hizbu'l Kuran ' a dair Keramet-i gaybiyesi.

    Gavs-ı Azam kimdir : Evliyânın büyüklerinden. Künyesi, Ebû Muhammed'dir.İran'ın Geylân şehrinde 1078 (H.471)de doğdu.kadiri tarikatının kurucusu,
    Abdülkâdir Geylânî, hem seyyid, hem şerîfdir. Hazret-i Hüseyin'in evladına seyyid, hazret-i Hasan'ınkine şerîf denir. AbdülkâdirGeylânî hazretleri 1166 (H.561)'da Bağdad'da vefât etti.

    Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin Gavs-ı Azam ile hülaseten münasebeti : Üstadımız kendisi söylüyor ki: "Ben sekiz-dokuz yaşında iken, bütün nahiyemizde ve etrafında ahali Nakşî tarikatında, ve oraca meşhur Gavs-ı Hizan namıyla bir zattan istimdat ederken, ben akrabama ve umum ahaliye muhalif olarak "Yâ Gavs-ı Geylânî" derdim. Çocukluk itibarıyla elimden bir ceviz gibi ehemmiyetsiz birşey kaybolsa, "Yâ Şeyh! Sana bir Fatiha, sen benim bu şeyimi buldur." Acaiptir ve yemin ediyorum ki, bin defa böyle Hazret-i Şeyh, himmet ve duasıyla imdadıma yetişmiş. Onun için bütün hayatımda umumiyetle Fâtiha ve ezkâr ne kadar okumuşsam, zât-ı Risaletten (a.s.m.) sonra Şeyh-i Geylânî'ye hediye ediliyordu. Ben üç-dört cihetle Nakşî iken, Kadirî meşrebi ve muhabbeti bende ihtiyarsız hükmediyordu. Fakat tarikatla iştigale ilmin meşguliyeti mâni oluyordu. (8.lem'a )

    8. lem ' a da işlenen kerametler :
    1. Mecmuatül ahzabın 1. cildinin 562 sayfasında yer alan beş beyit
    2.Mecmuatül ahzab ' ın 1. cildinin 563 . sayfasında ki bir beyit ve
    3.Mecmuatül ahzab ' ın ikinci cildinin 379 . sayfasında yer alan " Virdü'l İşa " namındaki münacattın bir fıkrası

    Gavzın kerametlerin de Bediüzzaman Said Nursi ve Talebelerine , teselli , teşvik ve korkuyu izale mahiyetinde olmak üzere gaybi işaretler bulunuyor.

    --------------------------------------------------- / -----------------------------------------

    1. Mecmuatül ahzabın 1. cildinin 562 sayfasında yer alan beş beyit


    1. satır : تَوَسَّلْ بِنَا فِى كُلِّ هَوْلٍ وَشِدَّةٍ اَغِيثُكَ فِى اْلاَشْيَاۤءِ دَهْرًا بِهِمَّتِى

    İlm-i cifirle mânâsı: “Yâ Said! Âhirzamanın fitnelerine yetişip düştüğün zaman, benim dua ve himmetimi kendine vesile ve şefaatçi yap. İnşaallah, senin herşeyinde ve her işinde uzun bir zamanda, yani tufûliyet zamanından, tâ ihtiyarlığın vaktinde işkenceli esaretine kadar, yani bin iki yüz doksan dörtten, tâ bin üç yüz kırk beş, belki altmış dörde, daha ziyade bir zamana kadar Allah’ın izniyle ve kuvvetiyle senin imdadına yetişeceğim.”

    2. satır : اَنَا لِمُرِيدِى حَافِظًا مَا يَخَافُهُ وَاَحْرُسُهُ فِى كُلِّ شَرٍّ وَفِتْنَةِ
    İlm-i cifirle mânâsı:

    “On dördüncü asırda ‘el-Kürdî’ lakabıyla yâdedilen Molla Said, benim müridimdir. O fitne ve belâ asrının her şer ve fitnesinden, Allah’ın izniyle ve havl-i kuvvetiyle onun muhafızıyım.”

    3. satır : مُرِيدِى اِذَا مَا كَانَ شَرْقًا وَمَغْرِبًا اَغِثْهُ اِذَا مَا سَارَ فِى اَىِّ بَلْدَةِ

    İlm-i cifirle mânâsı:

    “O Gavs’ın müridi olan Said el-Kürdî, Rusya’da esaretle Asya’nın şark-ı şimalîsinde ve ehl-i bid’anın eliyle Asya’nın garbına nefyolunarak kaldığı miktarca ve Sibirya taraflarından firar edip fevkalâde çok bilâdı seyr ü seyahat etmeye mecbur olduğu zaman, Allah’ın izniyle, havl ve kuvvet-i Rabbânî ile ona imdat etmişim ve istimdadına yetişmişim.”



    4. satır : فَيَا مُنْشِدًا نَظْمِى فَقُلْهُ وَلاَ تَخَفْ فَاِنَّكَ مَحْرُوسٌ بِعَيْنِ الْعِنَايَةِ

    İlm-i cifirle mânâsı:

    “Bediüzzaman Molla Said” namıyla yâd olunan ve evrad-ı muntazamasını okuyan müridine der ki: “Benim nazmımı, yani meslek ve meşrebimi ve mücahedatımı gösteren makalâtımı söyle. Yani, nazmımdan murad, senin risalelerin ve Sözlerin ve Mektubatındır.”

    5. satır : وَكُنْ قَادِرِىَّ الْوَقْتِ ِللهِ مُخْلِصًا تَعِيشُ سَعِيدًا صَادِقًا بِمَحَبَّتِى

    İlm-i cifirle mânâsı:

    “Ey Said! Sen, zamanın Abdülkadiri ol, ihlâs-ı tâmmı kazan, fakrınla beraber maişetini düşünme, nâstan minnet alma; ismin ‘Said’ olduğu gibi maişette de mes’ud olacaksın. Muhabbetimde sadık olduğundan ve ihlâsa çalıştığından, Hulusi gibi muhlis talebeler ve yardımcılar ve Süleyman, Bekir gibi sadık hizmetkârlar ve Sabri gibi tam takdir edici ve ciddi müştak talebeler size verilmiş.”



    -------------------------------------- / -------------------------------

    2.Mecmuatül ahzab ' ın 1. cildinin 563 . sayfasında ki bir beyit :

    فَمُرِيدِى اِذَا دَعَانِى بِشَرْقٍ اَوْ بِغَرْبٍ اَوْ غَارٍ فِى بَحْرِ طَامِى اَغِثْهُ

    “Garpta beni çağırdığı vakit onun imdadına yetişeceğim.” Evet, doğrudur. Arabî tarihle bin üç yüz otuz dokuzda, müthiş bir buhran-ı ruhî ve dehşetli bir heyecan-ı kalbî ve dağdağalı bir teşevvüş-ü fikrî geçirdiğim sıralarda, pek şiddetli bir surette Hazret-i Gavs’tan istimdat eyledim. Bir-iki yerde bahsettiğim gibi, Fütuhü’l-Gayb kitabı ile ve dua ve himmetiyle imdadıma yetişti ve o buhranı geçirdim


    ------------------------------------------- / -------------------------------
    3.Mecmuatül ahzab ' ın ikinci cildinin 379 . sayfasında yer alan " Virdü'l İşa " namındaki münacattın bir fıkrası

    فَالْوَاصِلُ HAŞİYE اِلَى السَّاحِلِ السَّلاَمَةِ هُوَ السَّعِيدُ الْمُقَرَّبُ 4 HAŞİYE

    وَذُو الْهَلاَكِ هُوَ الشَّقِىُّ الْمُبَعَّدُ وَالْمُعَذَّبُ

    fıkrasıyla ulûm-u İslâmiyeyi imha niyetiyle Hülâgu ve vüzerası gibi davranan bazı malûm insanların isimleri ilm-i cifirce dahi mezkûr âyetin işaretine istinaden tam tevafuk ediyor, gösteriyor

    ''Şahsın üslub-u beyanı , şahsın timsal-i şahsiyetidir.

    Ben ise :

    gördüğünüz veya işittiğiniz gibi , halli müşkil bir muammayım ''

    Said Nursi


  3. #3
    Ehil Üye gulsah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2006
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    2.641

    Standart 18. lem'a

    18 . Lem' a

    Muhtevası :
    Risale-i Nur şakirtlerine işaret eden Hazret-i Ali’nin (r.a.) bir keramet‑i gaybiyesidir

    Kaynak :
    Hz. Ali ' nin (r.a ) İhbarat-ı gaybiyesi , Ercuze isimli meşhur kasidesinde bulunmaktadır.Mecmuatü’l-Ahzab’ın beş yüz seksen ikinci sahifesinden, beş yüz doksan yedinci sahifesine kadar o Ercüzedir.

    Ercüze :

    Hz. İmam-ı Ali (R.A.) tarafından bahr-ı recez vezni üzere yazılan ve istikbalden haber veren meşhur kasidenin adı. (Mecmuat-ül Ahzab'ın 582. sahifesinden 597. sahifesine kadar o Ercuzedir.)(sorularlarisale.com)

    İmam-ı Ali’nin (r.a.) hicretten otuz sene sonra Kûfe’de yazdığı bu Ercüze’ nin mevzuu ve içinde maksad-ı aslı :
    (a) İsm-i Âzamı tazammum eden altı ismin ehemiyetini beyan etmek,
    (b) hem o münasebetle istikbaldeki bir kısım umur-u gaybiyeye ve
    (c) tesis-i İslâmiyette bir kısım mücahedatına işaret etmektir.
    Evet, Hz. İmam (r.a.), üstadı olan Habibullah Aleyhisselatü Vesselamdan aldığı dersin bir kısmını işarî bir surette zikrediyor.(18. lem'a )

    İmam-ı Gazali bu hususu şöyle açıklıyor :
    " Onlar vahiy ile Paygambere (a.s.m) nazil olduğu vakit , imam-ı Ali ' ye emretti " Yaz " ; o da yazdı , sonra nazmetti"(şualar : 635)

    Hz. Ali ' nin (r.a ) , Bediüzzaman Said Nursi ile hülasaten münasebeti :
    Risale-i Nur'da en sık ismi geçen sahabi Hz. Ali'dir.Hz. Ebubekir'in 44, Hz. Ömer'in 41, Hz. Osman'ın 17 ayrı yerde ismi geçmesine mukabil H. Ali'nin tam 157 yerde ismi geçmektedir. (köprü dergisi )

    "Zaten Üveysi bir surette doğrudan doğruya hakikat dersimi Gavs-ı Azamdan (k.s.) ve Zeynelabidin (r.a.) ve Hasan, Hüseyin (r.a.) vasıtasıyla İmam-ı Ali den (r.a.) almışım. Onun için, hizmet ettiğimiz daire onların dairesidir. "Emirdağ Lâhikası | İkramı İzhar Mektubunun Tetimmesi | 61

    "Bilirsiniz ki, Hazret-i Ali (r.a.), o mucizevâri kerametiyle ve Hazret-i Gavs-ı Âzam (k.s.) o harika keramet-i gaybiyesiyle, sizlere bu sırr-ı ihlâsa binaen iltifat ediyorlar. Ve himayetkârâne teselli verip hizmetinizi mânen alkışlıyorlar. Evet, hiç şüphe etmeyiniz ki, bu teveccühleri ihlâsa binaen gelir. Eğer bilerek bu ihlâsı kırsanız, onların tokadını yersiniz."Lem'alar, s. 224

    "Gerçi manen ben Hz. Ali'nin (r.a.) bir veled-i manevisi hükmünde, ondan hakikat dersini aldım. Ve Âl-i Muhammed Aleyhisselam'ın bir manada hakiki Nur şakirtlerine şamil olmasından ben de Âl-i Beyt'ten sayılırım."Emirdağ Lahikası, s. 261

    "Risale-i Nur'un Al-i Beyt ve İmam-ı Ali'nin bir manevi hediyesi ve eseri olmasından...Emirdağ Lâhikası

    "Madem Nur şakirtlerinin üstadı İmam-ı Ali Radıyallahu Anh tır ve Nur'un mesleğinde hubb-u Al-i Beyt esastır; elbette hakiki Aleviler kemal-i iştiyakla o daireye girmeleri gerektir." Emirdağ Lâhikası | Küçük Bir Haşiye | 210

    18. lem'a da işlenen kerametler :


    1. Mecmuatü’l-Ahzab’ın beş yüz seksen ikinci sahifesinden, beş yüz doksan yedinci sahifesinde yer alan 8 satır
    2. Resul-i Ekrem (a.s.m.) ferman ettiği bir hadis-i sahih (bk. İbni Kesir, 1:13; Mu’cemü’t-Taberânî, el-Kebîr, 22:573, 576.)

    --------------------- /-----------------------

    1. Mecmuatü’l-Ahzab’ın beş yüz seksen ikinci sahifesinden, beş yüz doksan yedinci sahifesinde yer alan 8 satır


    1. satır : بِتَّ بِهَا اْلاَمِيرُ وَالْفَقِيرَا اَحْرُفُ عُجْمٍ سُطِّرَتْ تَسْطِيرَا
    manası : Yani, “On dördüncü asr-ı Muhammedîde (a.s.m.) bin üç yüz kırk dokuz (1349) ve Rûmice bin üç yüz kırk yedide (1347) Arabî hurufunu terk edip, ecnebî ve acemî hurufuna İslâm içinde başlanacak. Hem umum, hem fakir ve zengin emir ve işçi, çoluk ve çocuk gece dersleri ile o hurufu cebren öğrenecekler.” Çünkü bir nüshada بَاتَ ’dir. بَاتَ ise gece çalışmasıdır. بِتَّ ise kat’i ve cebri ifade ediyor:

    اَحْرُفُ عُجْمٍ fıkrasındaki عُجْمٍ ise o zamanın ıstılahınca Arabın gayri, Lâtince ve Frengî huruf demektir

    2.satır : فَمَنْ اَرَادَ اللهُ اَنْ يُعِينَهُ اَتْحَفَهُ بِهٰذِهِ السَّكِينَةِ

    Yani, “Kim inayet-i İlâhiyeye mazhar ise Hz. Cebrail’in tabiri ile bu Sekine-i Kudsiye olan İsm-i Âzamı Cenâb-ı Hak ona hediye eder. Onunla o zamanın şer ve fitnelerinden kurtarır.”

    3. satır :
    فَكُلُّ مَنْ لاَحَتْ لَهُ السَّعَادَةُ كَانَ لَهُ فِى الْجِيدِ كَالْقِلاَدَةِ

    Manası : Yani, “Kim saadete mazhar ise... said ise... şaki değilse... o İsm-i Âzam onun boynunda mübarek bir gerdanlık hükmünde bir nüsha olur.”

    4. satır
    : ثُمَّ اعْلَمُوا مَعَاشِرَ اْلاَخْوَانِ اَنَّ غُوَاةَ اٰخِرِ الزَّمَانِ
    5. satır : هُمْ عُلَمَاءٌ زَوَّقُوا اَفْوَاهَهُمْ ثُمَّ انْثَنَوْا وَاتَّبَعُوۤا اَهْوَاۤئَهُمْ

    Manası : Yani, “O bid’alar ve acemî ve ecnebî hurufunun intişarı zamanı olan o âhirzamanın fena adamları bir kısım ulemaü’s-su’dur ki; hırs sebebiyle batınlarını haramla doldurmak için bid’alara yardım ve fetva verenlerdir.” Sonra bir kısım ülemaü’s-su’u tokatlamak için de birisiyle konuşuyor

    6. satır : فَاسْئَلْ لِمَوْلاَكَ الْعَظِيمِ الشَّانِ يَا مُدْرِكًا لِذٰلِكَ الزَّمَانِ
    7. satır : بِاَنْ يَقِيكَ شَرَّ تِلْكَ الْفِتْنَةِ وَشَرَّ كُلِّ كُرْبَةٍ وَمِحْنَةِ

    Manası : yani, “Ey o zamana yetişen ve âlimlerden olan insan! Cenâb-ı Haktan o fitnenin şerrinden muhafaza için sana ders verdiğim İsm-i Âzam ile dua et.”

    8. satır : فَاِنَّمَا نَحْنُ عَلَى التَّحْقِيقِ غَوْثٌ لِكُلِّ كُرْبَةٍ وَضِيقِ

    Manası : yani “Biz Âl-i Beyt’ten her kûrbet ve şiddet zamanında birer Gavs çıkıp imdat ediyoruz.”


    -------------------------------- / ----------------------------

    2. Resul-i Ekrem (a.s.m.) ferman ettiği bir hadis-i sahih (bk. İbni Kesir, 1:13; Mu’cemü’t-Taberânî, el-Kebîr, 22:573, 576.)


    Hadis-i sahihte vardır ki Resul-i Ekrem (a.s.m.) ferman etmiş:

    اِنِ اسْتَقَامَتْ اُمَّتِى فَلَهَا يَوْمٌ وَاِلاَّ فَنِصْفُ يَوْمٍ 2 evkemakâl...

    “Eğer ümmetim istikamet üzere olursa ömrü (İslâmiyet’in hâkimiyeti) bir tam gündür (bin sene), aksi halde ancak yarım gündür (beş yüz yıl).” bk. İbni Kesir, 1:13; Mu’cemü’t-Taberânî, el-Kebîr, 22:573, 576.

    Yani : İşte hilafet-i Arabiye tam istikâmete mazhar olmadığından yalnız yarım günü aldı. Osmanlı Devleti dahi tek başıyla ahirlerinde ecnebilerin ve münafıkların müdahaleleri yüzünden tam istikameti muhafaza edemediği için o da yarım gün olan beş yüz seneyi aldı. Bu iki kardeş olan iki unsurun ittihadlarından tam istikâmete mazhariyet sırrı vardır ki, bin sene olan bir günü tamam aldılar.(18. lem'a )

    ''Şahsın üslub-u beyanı , şahsın timsal-i şahsiyetidir.

    Ben ise :

    gördüğünüz veya işittiğiniz gibi , halli müşkil bir muammayım ''

    Said Nursi


  4. #4
    Ehil Üye gulsah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2006
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    2.641

    Standart

    28. Lem' a

    Muhtevası :
    Hz. Ali ' nin Celcelûtiye kasidesinde Risale-i Nur’dan bahs ve işaretler.

    Kaynak :
    Mecmuat-ül Ahzab'ın birinci cildinde yer almaktadır.

    Celcelutiye :

    Bu celcelutiye kasidesinin dili Arapçadır.Fakat sırlı olduğu için kelimelerinin çoğu Arapça ' nı bir lehçesi gibi olan kadim Süryanice ile söylenmiştir.Demek kaside , 200 yıllık bir uydurma olmayıp 1400 sene önceki dil iel yazılmış bir belgedir.Bu değerli Celcelutiye kadisedisini alim mutasavvıflar , ehl-i beyt imamlarından , onlar da imam Ali ' den mütevatiren rivayet etmişlerdir.Ve tarihte alevi-sünni kavgası her dönemde var olduğundan , ehl-i sünnete bağlı olan hadis imamları , ehl-i beyt imamlarından rivayet nakletmemişlerdir.Dolayısıyla bu değerli ile cifir ve Cevşen gibi büyük hakikatler , sünni hadis kaynaklarında bulunmamaktadır.Bunun üzerine başta Şazeli olmak üzere alim ehl-i tasavvuf , bu eksiiği görüp kendileri ehl-i beyt kültürününü ve maneviyatını bize nakletmişler.Bahaeddin Sağlam

    --
    Celcelutiye
    Mecmuat-ül Ahzab'ın birinci cildinde yer almaktadır. Bediüzzaman, Gazali gibi çok imamların Celcelûtiye'yi şerh ettiklerini söylemiştir. Konu ile ilgili bir çok kitap mevcuttur. İmam Gazali’nin celecelutiye şerhi, Ziyaaddin Gümüşhanevî hazretlerinin derlediği Mecmuatu’l-Ahzap adlı eserinin “Şazelî” adlı cildin 508. sayfasından itibaren başlar. Ancak bu şerhler, kelimelerin açıklamasından ziyade Kasidede yer alan beyitlerin hassalarını açıklayan bir mahiyettedir. Süryani kelimelerden az bir kısmının anlamı verilmiştir. Celcelutiyenin kendisi ise, aynı cildin, 499-531 sayfaları arasında yer almaktadır. Kasidedeki bütün beyitlerin altında onların ebced değerleri de yazılmaktadır. Hazret-i Ali radiyallahü anh tarafından Celcelutiye adıyla ve cifir ilmine göre bir çok tarih de düşürülerek Süryani diliyle nazmedilmiş ve kaside haline getirilmiştir. Yüksek ve tesirli bir duadır. Bir isimler hazinesidir. Allah`ın rahmetini celb etmesi hasebiyle bir rahmet hazinesi veya bir Cennet hazinesi demek de mümkündür. Allah`ın en büyük ismi olan İsm-i Azam bu duanın içerisinde gizlenmiş olduğundan, bu duayı okuyarak Allah`a sığınan kimsenin, dünya ve ahiret işlerinde çok kolaylıklar ve bereketler göreceği müjdelenmiştir. İmam-ı Gazali Hazretleri nakleder ki: Cebrail Aleyhisselam Peygamber Efendimiz`e (asm) dedi ki: `Ya Muhammed! Rabb`in sana selam ediyor ve selamın en mükerremini sana tahsis buyuruyor. Sana bu hediyeyi ihsan buyurdu.` Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (asm): `Ey kardeşim Cebrail! Bu hediye nedir?` dedi. Cebrail Aleyhisselam: `Bu hediye, içinde İsm-i Azam ile en kapsamlı kasem bulunan büyük duadır` diye cevap verdi. Peygamber Efendimiz (asm): `Ey kardeşim Cebrail! Bu duanın adı nedir? Keyfiyeti nasıldır?` diye sordu. Cebrail Aleyhisselam dedi ki: `Ya Muhammed! Bu duanın adı Bedi`dir (Celcelutiye). İçinde en yüksek kasem ve İsm-i Azam vardır. O İsm-i Azam ki: 1-Arş-ı Ala`nın kenarına yazılmıştır. Eğer yazılmış olmasaydı, Allah`ın arşını taşıyan melekler bu arşı kaldıramazlardı! 2-Güneşin kalbine yazılmıştır. Eğer yazılmış olmasaydı, güneşin ışığı ve nuru olmazdı! 3-Ay`ın kalbine yazılmıştır. Eğer yazılmış olmasaydı, ay ışık veremezdi. 4-Cebrail Aleyhisselam`ın kanadına yazılmıştır. Eğer yazılmış olmasaydı, Hazret-i Cebrail yer yüzüne inemez, semaya çıkamazdı! 5-Mikail Aleyhisselam`ın başına yazılmıştır. Eğer yazılmış olmasaydı yağmurlar ve damlalar ona itaat etmezlerdi. 6-İsrafil Aleyhisselam`ın alnına yazılmıştır. Eğer yazılmış olmasaydı sur üfleyemezdi. 7-Azrail Aleyhisselam`ın elinin üzerine yazılmıştır. Eğer yazılmış olmasaydı, mahlukatın canlarını alamazdı. 8-Yedi kat göklere yazılmıştır. Eğer yazılmış olmasaydı gökler yükselemezdi. 9-Yedi kat yerlere yazılmıştır. Eğer yazılmış olmasaydı, yedi kat yerler, şimdi olduğu gibi sabit olmazdı! Bu ismi Adem Aleyhisselam okumuştur! (İmam-ı Gazali, Celcelutiye, s.5,61) ( sorularla risaleinur.com )

    -------

    Celcelûtiye'nin aslı vahiydir veesrarlıdır ve gelecek zamana bakıyor; ve gaybî umûr-u istikbâliyeden haber veriyor;
    Risâle-i Nur, Celcelûtiyenin içine girmiş, en mühim yerinde yerleşmiş;
    Mektubat |
    -

    Ben Celcelûtiye'yi okuduğum vakit, sâir münâcâtlara muhalif olarak, kendim bizzat hissiyatımla münâcât ediyorum diye hissederdim. Ve başkasının lisanıyla taklitkârâne olmuyordu. Benim için gayet fıtrî ve dertlerime alâkadar ve tefekkürat-ı ruhiyeme hoş bir zemin oluyordu. Birkaç sene sonra kerametini ve Risale-i Nur ile münasebetini gördüm ve anladım ki, o hâlet, bu münasebetten ileri gelmiş.
    Hazret-i İmam-ı Ali (r.a.) onu bir hazine-i ulûm olarak gösteriyor. Celcelûtiye'yi bir hazine-i ulûm ve bir define-i ilmiyedir diye bihakkın medh ü senâ edebilir.
    Şualar | Sekizinci Şuâ

    --------
    Hazret-i Ali Radıyallahu Anhın en meşhur Kaside-i Celcelûtiyesi, baştan nihayete kadar bir nevi hesab-ı ebcedî ve cifir ile telif edilmiş ve öyle de matbaalarda basılmış
    Şualar

    ------
    İmam-ı Gazâlî, İmam-ı Nureddin'den ders alarak bu Celcelûtiye'nin hem Süryanî kelimelerini, hem kıymetini ve hâsiyetini şerh etmiş. Şualar | Sekizinci Şuâ

    -------
    Celcelûtiye vahiyle Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâma nazil olmuş ve Allâmü'l-Guyûbun ilmiyle ifade-i mânâ eder.Şualar | Sekizinci Şuâ
    --
    Celcelûtiye, Süryanice "bedi" demektir. Ve bedi' mânâsındadır. İbareleri bedi' olan Risale-i Nur, Celcelûtiye'de mühim bir mevki tutup ekser yerlerinde tereşşuhatı göründüğünden, kasidenin ismi ona bakıyor gibi verilmiş. Hem şimdi anlıyorum ki, eskiden beri benim liyakatim olmadığı halde, bana verilen "Bediüzzaman" lâkabı benim değildi. Belki Risale-i Nur'un mânevî bir ismiydi; zâhir bir tercümanına âriyeten ve emaneten takılmış. Şimdi o emanet isim, hakikî sahibine iade edilmiş. Demek, Süryanice bedi' mânâsında ve kasidede tekerrürüne binaen kasideye verilen Celcelûtiye ismi, işârî bir tarzda, bid'at zamanında çıkan Bediülbeyan ve Bediüzzaman olan Risale-i Nur'un hem ibare, hem mânâ, hen isim noktalarıyla bedîliğine münasebetdarlığını ihsas etmesine ve bu isim bir parça ona da bakmasına ve bu ismin müsemmâsında Risale-i Nur çok yer işgal ettiği için hak kazanmış olmasına tahmin ediyorum. Şualar | Sekizinci Şuâ

    28. lem 'a işlenen kerametler :
    Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur hakkında 7 beyit tahlil ediliyor.

    --------------------- / ---------------------



    1.beyit : تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ سِرّاً بَيَانَةً تُقَادُ سِرَاجُ السُّرْجِ سِرّاً تَنَوَّرَتْ
    41. Beyit : Nur lambası tutuşturuluyor , gizlice açıklanıyor.Lambaların lambası tutuşturuluyor , gizlice aydınlanıyor.

    2.beyit : اَقِدْ كَوْكَبِى بِاْلاِسْمِ نُورًا وَبَهْجَةً مَدَى الدَّهْرِ وَاْلاَيَّامِ يَانُورُ جَلْجَلَتْ
    38.beyit : İsmi Nur ve güzellik olan yıldızımı parlat ; günler ve çağlar boyunca ,en sürekli parlayan Nur olan Allah ' ım

    3. beyit : بِقُدُّوسِ بَرْكُوتٍ بِهِ النَّارُ اُخْمِدَتْ بِنُورٍ جَلاَلٍ باَزِخٍ وَشَرَنْطَخٍ
    18.beyit : Tecelli etmekte olan Celal ve büyüklüğünün nuruyla ; merhamet ve şefkatinle ;çok çok bereketli olan Kuddus isminle ; sen bu karanlıkları aydınlığa çevir .

    4. Beyit : فَيَا حَامِلَ اْلاِسْمِ الَّذِى جَلَّ قَدْرُهُ تَوَقّٰى بِهِ كُلَّ اْلأُمُورِ تَسَلَّمَتْ
    87.Beyit : İşte ey şanı yüce İsm-i Azamı taşıyan ! Seb tehlikeli bütün durumlardan kurtulacaksın , sonunda selamete ereceksin.

    5. Beyit . دُسْ كُلَّ اَرْضٍ بِالْوُحُوشِ تَعَمَّرَتْ فَقَاتِلْ وَلاَ تَخْشَ وَ حَارِبْ وَلاَ تَخَفْ
    88. beyit dövüş ; çekinme savaş , korkma. Vahşilerle mamur olmuş bütün her yere bas !

    6.Beyit : وَلاَ تَخْشَ مِنْ بَاْسِ الْمُلُوكِ وَلَوْ طَغَتْ وَلاَ تَخْشَ بَاْسًا لِلْمُلُوكِ وَلَوْ حَوَتْ
    89.Beyit : Karşıla ; kaçma. Dilediğin her düşmanla mücadele et; Her yeri kuşatmış olsalarda kralların şiddetinden korkma !

    7.Beyit : فَلاَ حَيَّةٌ تَخْشٰى
    89. Beyit : Korkacağın bir yılan olmayacak ... ( Bu beytin tamamı risalede alınmadığı için bizde alamadık )

    Not : Manalar Celcelutiyenin şerh ve izahı ( Tebliğ yayınları ) adlı eserden iktibasdır.

    ''Şahsın üslub-u beyanı , şahsın timsal-i şahsiyetidir.

    Ben ise :

    gördüğünüz veya işittiğiniz gibi , halli müşkil bir muammayım ''

    Said Nursi


  5. #5
    Yasaklı Üye iksir-i nurani - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jan 2008
    Mesajlar
    77

    Standart

    Allah razı olsun kardeşimiz konuları güzel özetleyen bir çalışma olmuş.

    Benim dikkatimi çeken risalelerden birisi olan onsekizinci lemanın genel mahiyetiyle ilgili bazı noktalar var.

    Sadece teşvik ve korkuya karşı muhafazadan ibaret değildir.

    Bu eserde Hülagü asrına dikkat çekiyor.Neden diye kendi kendime soruyorum;Çünkü alem-i islam için ,tarihi boyunca en ehemmiyetli devlet ve dünya çapında uzun müddet hüküm süren iki devletten birisi olan Abbasi inin yıkılışını ve tahribine işaret ediyor.Yani moğol saldırılılarına ,Moğal saldırılarıyla birlikte alem-i islamın nerdeyse bütün ilmi ve manevi değerleri yok ediliyor.Kütüphaneleri talan edilip mahv ediliyor,500 yıllık birikim fıratın suları arasında kayboluyor.

    Binlerce alimin alimin ömrü boyunca ortaya koyduğu çalışmadan çıkan eserler yok ediliyor,Çünkü kütüphanelerde tekbir nushadan oluşuyor başka nushası yoktur.İlmi bir gelenek mahv ediliyor.(nizamiye medereseleri)alimleri katl ediliyor.İşte bu büyük tahribatın boyutları tarihi kaynaklarda mevcuttur..İnclemek gerekir..

    O asırdan bu asra baktığımızda ,belki o asrın tahribatından daha dehşetli bir tahribatı görüyoruz.O tahribat belki boyut itibariyle yüz mislidir.

    İşte Tam burda bu dehşetli ceryana karşı ne yapmalıdır.Nasıl bir yol izlenmelidir.Bunların işaretlerini veriyor,Bu yolda yürüyenleri irşad ediyor.Nasıl Bu ceyana karşı konulur daha ziyade anlıyoruz.Eğer o tavisyeler anlşılmayıp uyulmazsa bu dehşetli ceryana karşı Allah muhafaza mağlub olma riskini aksi mana ile görüyoruz.

    İnşaallah devam ederiz.

  6. #6
    Ehil Üye gulsah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2006
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    2.641

    Standart

    Evet çok haklısınız kardeşim ,
    Moğol ve Hülagu hakkında Moğol Fitnesini Davet Eden Nedenler bu adresde bir çalışmamız olmuştu , incelemenizi tavsiye ediyorum. Medar-ı ibret tarihi kayıtlar mevcuttur.

    Dediğiniz gibi Hz. Ali 18. lem' a da yanlız Bediüzzaman ve Risale-i Nur ' a değil , Efendimizin ( a.s.m) ' ın külli nazarından aldığı dersle o dönemlere de işaret etmiş. Hatta vakıa sadece 18. lem'a yada münhasır değil .
    28 . lem 'a da dahi mesela فَقَاتِلْ وَلاَتَخْشَ وَحَارِبْ وَلاَتَخَفْ fıkrası pek zahir ve kat’i bir surette harb-iumumiyi de gösterir .

    ''Şahsın üslub-u beyanı , şahsın timsal-i şahsiyetidir.

    Ben ise :

    gördüğünüz veya işittiğiniz gibi , halli müşkil bir muammayım ''

    Said Nursi


+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Risale-i Nur'dan Kıs(s)alar
    By Bîçare S.V. in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 21.05.12, 08:56
  2. Nur'dan kıs(s)alar:
    By Bîçare S.V. in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 19.05.12, 09:07
  3. Eczaneden Sorulan "Sözler" ve "Lem'alar" Bir Mektup
    By visal in forum Risale-i Nur'u Yeni Tanıyanlara
    Cevaplar: 5
    Son Mesaj: 08.12.07, 02:10
  4. Kıt’alar Ötesinden Mektup
    By bEtüL in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 7
    Son Mesaj: 10.07.07, 00:49
  5. Lem'alar Yarışması
    By y.asya in forum Serbest Kürsü
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 22.03.07, 14:51

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Var
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0