"Musibetlerin bu derece sevapl? olmas?ndaki as?l s?r insan?n firavunluğunu k?rarak ona kulluğunu hat?rlatmas? ve Rabb'inin dergah?na acz ve fakr?n? vesile yaparak ilticaya mecbur etmesidir. Bediüzzaman'?n ifadesiyle "makine-i insaniyede yüzer âlet var. Her birinin elemi ayr?, lezzeti ayr?, vazifesi ayr?, mükâfât? ayr?d?r... Musibetlerle, hastal?klarla, âlâm ile, sair müheyyiç ve muharrik âr?zalarla, o makinenin diğer çarklar?n? harekete getirir, tehyiç eder. Mahiyet-i insaniyede münderiç olan acz ve zaaf ve fakr madenini işlettiriyor. Bir lisanla değil, belki her bir âzân?n lisan?yla bir iltica, bir istimdat vaziyetini verir."
K?sacas? kendisi de dahil olmak üzere her şeyi tesadüfe ve tabiata havale eden bir felsefe talebesi için musibetler kötü talihin bir neticesidir. Buna engel olacak bir kudrete s?ğ?nmak yerine daimi bir korku içinde birbirine bol şanslar dilemekten başka çare bulamaz. Kazara bir musibete denk geldiğinde sab?r yerine şekva eder, tatl? dünya hayat? ona ac?laş?r. Oysa Kur'ân Şakirdi için dini olmayan musibetler bir ihtar-? Rahmani, bir ikaz, bir iltifat-? Rabbani, bir hediye-i Rabbani veya günahlar?na kefarettir. Dolay?s?yla Kur'ân Şakirdi musibete maruz kald?ğ?nda bile bu noktalar? düşündüğünden halinden memnundur, hayat?ndan lezzet al?r ve Rabb'ine şükreder. " (enstitüden)