Cemel Vak'ası denilen Hazret-i Ali ile Hazret-i Talha ve Hazret-i Zübeyr ve Âişe-i Sıddîka (rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecmaîn) arasında olan muharebe, adalet-i mahzâ ile adalet-i izafiyenin mücadelesidir.
Şöyle ki:
Hazret-i Ali, adalet-i mahzâyı esas edip Şeyheyn zamanındaki gibi o esas üzerine gitmek için içtihad etmiş. Muârızları ise, Şeyheyn zamanındaki safvet-i İslâmiye adalet-i mahzâya müsait idi; fakat mürur-u zamanla İslâmiyetleri zayıf muhtelif akvam hayat-ı içtimaiye-i İslâmiyeye girdikleri için, adalet-i mahzânın tatbikatı çok müşkül olduğundan, "ehvenüşşerri ihtiyar" denilen adalet-i nisbiye esası üzerine içtihad ettiler. Münakaşa-i içtihadiye siyasete girdiği için muharebeyi intaç etmiştir.
Mektubat
----------------------------------
Cemel vak'asında Hz. Ali ' nin iki duruşu adalet-i mahza yı anlamada bize çok dersler veriyor.
Hz. Osmanın şehit edilmesi akabinde Hz. Ali nin içtihadı Kur’ân’da en az on kere tekrarlanan “Ve lâ tezirû...” emrince Hz. Osman’ın katili ortaya çıkıncaya kadar kimseye had vurmama yönündeydi.Bu sayede aralarında katil olmayıp yanlız ayaklanmaları katılanların yani kısacası kurunun yanında yaşında yanması engelenekti.
İşte Hz. Ali külli içinde , masum cüz ileri tefrik etmiş toplumun refahı için dahi olsa suçsuz olanı suçludan ayırmaya çalışmıştır.
Uyguladığı adalet , adalet-i mahzadır.