+ Konu Cevaplama Paneli
1. Sayfa - Toplam 6 Sayfa var 1 2 3 ... SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 10 ve 60

Konu: Hakikat Çekirdeklerinden Hakikatleri Paylaşalım

  1. #1
    Ehil Üye Ahsen Nur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2007
    Mesajlar
    3.286

    Standart Hakikat Çekirdeklerinden Hakikatleri Paylaşalım

    Arkadaşlar Hakikat çekirdekleri önemli bir fihriste...Çok dikkatli okumayı ve hatta ezberlemeyi gerektiriyor.
    Ama bazılarını anlamak ta zorlanıyoruz...çabuk geçip üzerinde fazla durmuyoruz galiba...
    Benim anlamadığım kısımlar var...sırayla giderek inceleyelim mi?


    1. Mariz bir asrın, hasta bir unsurun, alil bir uzvun reçetesi ittiba-ı Kur'ân'dır.
    2. Azametli, bahtsız bir kıt'anın; şanlı, talihsiz bir devletin; değerli, sahipsiz bir kavmin reçetesi, ittihad-ı İslâmdır.

    Burada azamet bahtsızlık;şanlı,talihsiz;değerli.sahipsiz tezatları ile neye vurgu vardır?
    Dil kılıncım her an bu şekeri kesmekle meşgul olsun. Muhammed'in(sav) eşsiz güzellikteki endamına salavat olsun.

    Hz. Peygamber'(sav)in gül yüzüne zaman zaman salavat getirmek, ölünceye kadar bana farz-ı ayn olsun.

  2. #2
    Ehil Üye ademyakup - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2006
    Mesajlar
    8.211

    Standart

    yani diyor;kıta var azametlidir,ama bahtsız,devlet var şanlıdır ama talihsiz,kavim var değerlidir ama sahipsizdir...işte bunların ilacı yani bahtlı olması ,talihli olması ve sahipli olması ancak islam birliğidir..asya kıtası büyük ama bahtsız,arap devletleri var şanlı ama talihsiz,türk,kürd kavmi değerlidir ama sahipsiz...işte bunların çaresi bu müslümanların birleşmesiyle gerçekleşir..bu olursa bahtı açık olur,talihli olur,değerli olur..yoksa aynı hal gördüğümüz gibi devam edecek.
    iman insanı insan eder, belki sultan eder..

  3. #3
    Ehil Üye Ahsen Nur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2007
    Mesajlar
    3.286

    Standart

    Allah razı olsun abi..Bu doğrultuda devam edelim inş....sırayla..
    Dil kılıncım her an bu şekeri kesmekle meşgul olsun. Muhammed'in(sav) eşsiz güzellikteki endamına salavat olsun.

    Hz. Peygamber'(sav)in gül yüzüne zaman zaman salavat getirmek, ölünceye kadar bana farz-ı ayn olsun.

  4. #4
    Ehil Üye Ahsen Nur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2007
    Mesajlar
    3.286

    Standart

    3. Arzı ve bütün nücum ve şümusu tesbih taneleri gibi kaldıracak ve çevirecek kuvvetli bir ele mÂlik olmayan kimse, kâinatta dâvâ-yı hÂlk ve iddiayı icad edemez. Zira herşey her şeyle bağlıdır.
    4. Haşirde bütün zevi'l ervâhın ihyâsı, mevtâlûd bir nevm ile kışta uyuşmuş bir sineğin baharda ihyâ ve inşasından kudrete daha ağır olamaz. Zira kudret-i ezeliye zâtiyedir; tagayyür edemez, acz tahÂllül edemez, avâik tedahül edemez. Onda merâtib olamaz; herşey ona nispeten birdir.
    Dil kılıncım her an bu şekeri kesmekle meşgul olsun. Muhammed'in(sav) eşsiz güzellikteki endamına salavat olsun.

    Hz. Peygamber'(sav)in gül yüzüne zaman zaman salavat getirmek, ölünceye kadar bana farz-ı ayn olsun.

  5. #5
    Ehil Üye ademyakup - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2006
    Mesajlar
    8.211

    Standart

    herşey herşeyle bağlıdır.bağlı olduğu için birine sahip olmak için herşeyi icad edecek kuvvet olması lazım..bu olursa o zaman kainatta icad davası yapabilir...bir arıya sahip olabilmek için,kainata sahip olmak lazımdır...............kudret için bir şey ile bütün şeyin yaratılması aynıdır..nasılki bir konferas salonunda konuşanın sesini,bir kişinin duyması ile konferasdaki herkesin duyması aynıdır..işde kudrette böyledir..
    iman insanı insan eder, belki sultan eder..

  6. #6
    Ehil Üye ademyakup - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2006
    Mesajlar
    8.211

    Standart

    mesela;insanın yaşaması nefes alması havaya bağlıdır..birde ciğeri olacak..şimdi bu ikisi birbirine bağlıdır..sonra havanın olması için atmosfer olacak..taki hava olsun..buda yetmez havadaki gazların istenildiği şekilde olması lazım..sonra bu atmosferin korunmasının olması lazım..sonra dünyayı boşlukta tutacak güneşin ve gezegenlerin olması lazım..güneşin tutunması içinde galaksinin..sonra samanyolunun..sonra bunları tutacak kanunların olması lazım....işte BİR TEK İNSANA SAHİP OLMAK İÇİN ,BÜTÜN BUNLARA GÜCÜ YETEN OLMASI LAZIMDIR...
    iman insanı insan eder, belki sultan eder..

  7. #7
    Ehil Üye Ahsen Nur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2007
    Mesajlar
    3.286

    Standart

    5. Sivrisineğin gözünü hâlk eden, güneşi dahi o hâlk etmiştir.
    6. Pirenin midesini tanzim eden, manzume-i şemsiyeyi de o tanzim etmiştir.


    Yani sineğin gözünü yaratan güneşi;pirenin midesini düşünen zat güneşe de hükmü yetendir..
    Dil kılıncım her an bu şekeri kesmekle meşgul olsun. Muhammed'in(sav) eşsiz güzellikteki endamına salavat olsun.

    Hz. Peygamber'(sav)in gül yüzüne zaman zaman salavat getirmek, ölünceye kadar bana farz-ı ayn olsun.

  8. #8
    Ehil Üye Ahsen Nur - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2007
    Mesajlar
    3.286

    Standart

    7. Kainatın telifinde öyle bir i'caz vardır ki; bütün esbabı tabiiye, farz-ı muhal olarak muktedir birer fail-i muhtar olsalar, yine kemal-i acz ile o i'caza karşı secde ederek, * "subhaneke la kudrete lena inneke entel azizülhakim" diyeceklerdir.

    Burayı kim açıklar?
    Dil kılıncım her an bu şekeri kesmekle meşgul olsun. Muhammed'in(sav) eşsiz güzellikteki endamına salavat olsun.

    Hz. Peygamber'(sav)in gül yüzüne zaman zaman salavat getirmek, ölünceye kadar bana farz-ı ayn olsun.

  9. #9
    Ehil Üye hadema - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Feb 2008
    Mesajlar
    1.622

    Standart

    [quote=Ahsen Nur;357877]3. Arzı ve bütün nücum ve şümusu tesbih taneleri gibi kaldıracak ve çevirecek kuvvetli bir ele mÂlik olmayan kimse, kâinatta dâvâ-yı hÂlk ve iddiayı icad edemez. Zira herşey her şeyle bağlıdır.



    Semâvât ve arzı böyle muntazam halk eden bir Kadîr-i Mutlakın, elbette devâir-i masnuâtından olan manzûme-i şemsiye, bilbedâhe Onun kabza-i tasarrufundadır. Mâdem o Kadîr-i Mutlak, şemsi seyyârâtıyla kabza-i tasarrufunda tutuyor ve tanzim ve teshîr ve tedvîr ediyor; elbette o manzûme-i şemsiyenin bir cüz'ü ve şems ile bağlanan küre-i arz dahi kabza-i tasarrufunda ve tedbîr ve tedvîrindedir. Mâdem küre-i arz, kabza-i tasarrufunda ve tedbîr ve tedvîrindedir; bilbedâhe arzın yüzünde yazılan ve icad edilen ve yerin meyveleri ve gâyâtı hükmünde olan masnuât dahi Onun kabza-i Rubûbiyetinde ve terbiyesindedir.
    Mâdem bütün zeminin yüzüne serilen ve serpilen ve yüzünü yaldızlayan ve zînetlendiren ve her zaman tazelenen, gelip giden ve zemin onlarla dolup boşalan umum masnuât, kabza-i kudret ve ilmindedir ve adl ü hikmetinin mîzanıyla ölçülüp ve tanzim edilir; mâdem bütün enva Onun kabza-i kudretindedir; elbette o envaın muntazam ve mükemmel ferdleri ve âlemin küçük misâl-i musağğarları ve enva-ı kâinatın bilânçoları ve kitâb-ı âlemin küçücük fihristeleri hükmünde olan cüz'î ferdleri, bilbedâhe Onun kabza-i rubûbiyetinde ve icadındadır ve tedvîr ve terbiyesindedir.
    Mâdem herbir zîhayat, kabza-i tedbîr ve terbiyesindedir; elbette o zîhayatın vücudunu teşkil eden hüceyrât ve küreyvât ve âzâ ve âsab, bilbedâhe onun kabza-i ilim ve kudretindedir. Mâdem herbir hüceyre ve kandaki herbir küreyvât Onun taht-ı emrindedir ve daire-i tasarrufundadır ve Onun kanunuyla hareket ederler; elbette bütün bunların madde-i esâsiyesi ve bütün onlardaki nakş-ı san'ata ve nesc-i nakşa mekikler ve yaylar hükmünde olan zerrât dahi bizzarûre Onun kabza-i kudretinde ve daire-i ilmindedir ve Onun emriyle, izniyle, kuvvetiyle muntazam hareket yapar, mükemmel vezâif görürler.
    Mâdem herbir zerrenin hareketi ve vazife görmesi Onun kanunuyla, izniyle, emriyledir; elbette teşahhusât-ı vechiye ve herkesin yüzünde herkesten onu temyiz edecek birer alâmet-i fârika bulunması ve sîmâlar gibi, seslerde, dillerde ayrı ayrı farklar bulunması, bilbedâhe Onun ilim ve hikmetiyledir. İşte şu silsileye mebde' ve müntehâyı zikrederek işaret eden şu âyete bak:




    Şimdi deriz: Ey ehl-i şirkin vekili! İşte silsile-i kâinat kadar kuvvetli bürhanlar, meslek-i tevhidi ispat eder ve bir Kadîr-i Mutlakı gösterir. Mâdem hilkat-i semâvât ve arz, bir Sâni-i Kadîri ve o Sâni-i Kadîrin nihayetsiz bir kudretini ve o nihayetsiz bir kudretin nihayetsiz bir kemâlde olduğunu gösterir; elbette, şeriklerden istiğnâ-i mutlak var. Yani, hiçbir cihette şeriklere ihtiyaç yok. İhtiyaç olmadığı halde, neden bu zulümâtlı meslekte gidiyorsunuz? Ne zorunuz var ki, oraya giriyorsunuz?
    bu hayatın gayesi ve neticesi hayat-ı ebediye olduğu gibi, bir meyvesi de, hayatı veren Zât-ı Hayy ve Muhyîye karşı şükür ve ibadet ve hamd ve muhabbettir ki, bu şükür ve muhabbet ve hamd ve ibadet ise, hayatın meyvesi olduğu gibi, kâinatın gayesidir.


  10. #10
    Ehil Üye hadema - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Feb 2008
    Mesajlar
    1.622

    Standart

    Alıntı Ahsen Nur Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    4. Haşirde bütün zevi'l ervâhın ihyâsı, mevtâlûd bir nevm ile kışta uyuşmuş bir sineğin baharda ihyâ ve inşasından kudrete daha ağır olamaz. Zira kudret-i ezeliye zâtiyedir; tagayyür edemez, acz tahÂllül edemez, avâik tedahül edemez. Onda merâtib olamaz; herşey ona nispeten birdir.

    Mesela, şems akıl, ihtiyar ve irade sahibi farz edilse, ziyasını bütün aleme neşrettiği bir sırada, pis, mülevves bir zerre de onun ziyasından istifade ettiği vakit, şemse karşı "Niçin bu pis, bu mülevves zerreyle meşgul oldu ve niçin ona ziyasını verdi?" diye itiraz edilebilir mi? Haşa! şemsin azametine bir nakise gelir mi? Yok. Binaenaleyh, gayet büyük olan bu alemi, büyük bir san'atla ve büyük bir ihtimamla halk ettiği gibi, cevher-i fert ile tabir edilen zerre de Onun destgah-ı kudretinden çıkan bir eser-i san'atıdır. Çünkü o büyük kudretin nazarında, cevahir-i fert, yani zerrelerle nücum-u seyyare, yani gezici yıldızlar müsavidirler. Zira o büyük Allah'ın kudreti, ilmi, iradesi, kelamı, zati sıfatlarıdır, Zât-ı Akdese lazımdırlar. Onlarda teceddüd yok, ziyade ve noksan olmaya kabiliyet yok, tagayyürleri yok ki mertebeleri olsun. Maahaza, acz bu sıfatların zıddı olduğundan, onların içine girip oturamaz. Binaenaleyh, kudret-i İlahiyede zerre ile şems arasında fark yoktur. Mesela, terazinin her iki gözünde iki güneş veya iki zerre bulunduğu farz edilse, aralarında müsavat ve muvazene bulunduğundan, hariçten bir kuvvet bir gözüne basarsa, öteki göz havaya kalkar. İster o gözde zerre olsun, ister güneş olsun, o kuvvete göre farkları yoktur, ikisi de birdir. Kezalik, mümkün olan bir şeyin tarafeyni, yani vücut ve ademi arasında, terazinin gözleri gibi müsavat olduğundan, kudret-i ezeliye hangi tarafa basarsa, öteki taraf heba gibi havaya kalkar. Güneş, sinek, zerre, bu hususta hepsi de birdir.
    bu hayatın gayesi ve neticesi hayat-ı ebediye olduğu gibi, bir meyvesi de, hayatı veren Zât-ı Hayy ve Muhyîye karşı şükür ve ibadet ve hamd ve muhabbettir ki, bu şükür ve muhabbet ve hamd ve ibadet ise, hayatın meyvesi olduğu gibi, kâinatın gayesidir.


+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Risâle-i Nur, hakikatleri çocuklara dahi bildiriyor
    By Bîçare S.V. in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 07.02.12, 02:03
  2. Peygamberimiz (S.A.V) Bilmece ve Şakalarının Hakikatleri
    By burak_k in forum Hz. Muhammed (S.A.V)
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 02.12.08, 21:41
  3. Müthiş İman Hakikatleri
    By mehmetadil in forum Klip, Video, Film ve Animasyon
    Cevaplar: 3
    Son Mesaj: 13.04.08, 13:26

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Var
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0