Bismillâh her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız. Bil ey nefsim! Şu mübârek kelime İslâm nişanı olduğu gibi, bütün mevcudâtın lisân-ı haliyle vird-i zebânıdır. Bismillâh ne büyük tükenmez bir kuvvet, ne çok bitmez bir bereket olduğunu anlamak istersen, şu temsilî hikâyeciğe bak, dinle. Şöyle ki:
1- Her hayrın başı bismillah ne demektir. Bismillah demekle başlamak mı? Manasını anlamak mı? Yoksa bismillah ile başlanmayan işte hayr yokmudur? Bismillah ile başlayınca nasıl hayr olur. Her hayrın başı olan bismillah ve bismillah'ın manası İHLAS'ımı içinde barındırıyor.
2-İslam nişanından maksat nedir?
3- Bütün mevcudatınn Lisan-ı haliyle virdi zeban edindiği bismillahı insanlar Lafzıyla mı Lisan-ı Halleriyle mi vird-i zeban etmelidirler?
4- Bismillah'ın tükenmez bir kuvvet, bitmez bir bereket olması bismillah'ın lafzi kullanımına ve virdine mi bakar...Manasına mı?
İşte böyle bir seyahat için iki adam sahrâya çıkıp gidiyorlar. Onlardan birisi mütevâzi idi; diğeri mağrur. Mütevâzii, bir reisin ismini aldı; mağrur almadı. Alanı her yerde selâmetle gezdi. Bir kâtıü't-tarîka rast gelse, der: "Ben filân reisin ismiyle gezerim." Şakî def' olur, ilişemez. Bir çadıra girse, o nâm ile hürmet görür. Öteki mağrur, bütün seyahatinde öyle belâlar çeker ki, tarif edilmez. Dâimâ titrer, dâimâ dilencilik ederdi. Hem zelîl, hem rezil oldu.
5- Biz nur talebeleri için filan reisin ismiyle gezmek nur talebeliği açısından nasıl olur?
6- Reisin ismini almak 6. sözdeki aza ve aletleri onun izni ve dairesinde kullanmak manasına mı gelmektedir.
7- Nur talebeleri için temsildeki çadır ne manaya gelebilir.
İşte, ey mağrur nefsim, sen o seyyahsın. Şu dünya ise bir çöldür. Aczin ve fakrın hadsizdir. Düşmanın, hâcâtın nihayetsizdir. Mâdem öyledir, şu sahrânın Mâlik-i Ebedîsi ve Hâkim-i Ezelîsinin ismini al. Tâ bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hâdisâtın karşısında titremeden kurtulasın.
8- İsmini almak sadece lafzi bismillah demek midir? Yoksa bir dava ve imtihan şuuru içinde dünya çölünde her hareket ve efalinde, aklını, kalbini, ruhunu, aza ve aletlerini Onun namına ve hesabına kullanmakmıdır?
Evet. Nasıl ki, görsen; bir tek adam geldi, bütün şehir ahalisini cebren bir yere sevk etti ve cebren işlerde çalıştırdı. Yakînen bilirsin, o adam kendi nâmiyle, kendi kuvvetiyle hareket etmiyor. Belki o bir askerdir, devlet nâmına hareket eder, bir padişah kuvvetine istinad eder.
Öyle de, her şey Cenâb-ı Hakkın nâmına hareket eder ki, zerrecikler gibi tohumlar, çekirdekler, başlarında koca ağaçları taşıyor, dağ gibi yükleri kaldırıyorlar. Demek her bir ağaç "Bismillâh" der; hazîne-i rahmet meyvelerinden ellerini dolduruyor, bizlere tablacılık ediyor.
9- Mevcudan lisan-ı halleriyle bismillah diyor. Peki İnsan cenabı HAKKIN NAMINA nasıl hareket eder?
10- Zerrecikler gibi tohumların, çekirdeklerin başlarında koca bir yük olacan koca ağaçları taşıması, dağ gibi yükleri kaldırması gibi İnsan da bir çekirdek gibi hiç bir şeyin kaldıramadığı ve omzuna almaktan çekindiği halifelik kuvvetini Bismillah ile hareket ederek mi omzuna almıştır. ve ancak manen bimillah diyerek mi bu yükü kaldırabilir. Yoksa bu yük altında bir çekirdek gibi ezilir mi...Çürür mü...
Her bir bostan, "Bismillâh" der, matbaha-i kudretten bir kazan olur ki, çeşit çeşit pek çok muhtelif leziz taamlar, içinde beraber pişiriliyor.
Her bir inek, deve, koyun, keçi gibi mübârek hayvanlar "Bismillâh" der, rahmet feyzinden bir süt çeşmesi olur. Bizlere Rezzâk nâmına en latîf, en nazîf, âb-ı hayat gibi bir gıdâyı takdim ediyorlar.
Her bir nebat ve ağaç ve otların ipek gibi yumuşak kök ve damarları "Bismillâh" der, sert olan taş ve toprağı deler, geçer. "Allah nâmına, Rahmân nâmına" der; her şey ona musahhar olur.
Evet, havada dalların intişârı ve meyve vermesi gibi, o sert taş ve topraktaki köklerin kemâl-i sühûletle intişâr etmesi ve yer altında yemiş vermesi; hem şiddet-i hararete karşı aylarca nâzik, yeşil yaprakların yaş kalması, tabiiyyunun ağzına şiddetle tokat vuruyor. Kör olası gözüne parmağını sokuyor. Ve diyor ki: "En güvendiğin salâbet ve hararet dahi emir tahtında hareket ediyorlar ki, o ipek gibi yumuşak damarlar, birer asâ-i Mûsâ (a.s.) gibi,-1- emrine imtisâl ederek taşları şakk eder. Ve o sigara kâğıdı gibi ince nâzenin yapraklar, birer âzâ-yı İbrâhim (a.s.) gibi, ateş saçan hararete karşı, -2-
âyetini okuyorlar."
Mâdem herşey mânen, "Bismillâh" der, Allah nâmına Allah'ın nimetlerini getirip bizlere veriyorlar. Biz dahi, "Bismillâh" demeliyiz. Allah nâmına vermeliyiz. Allah nâmına almalıyız. Öyle ise, Allah nâmına vermeyen gàfil insanlardan almamalıyız.
11- Bizlerin Allah namına verdiklerimiz neler...Allah namına aldıklarımız neler? Neleri Allah namına alıyoruz?
12- Allah namına vermeyen gafil insanlar kimler...?
Suâl: Tablacı hükmünde olan insanlara bir fiyat veriyoruz. Acaba, asıl mal sahibi olan Allah ne fiat istiyor?
Elcevap: Evet, o Mün'im-i Hakikî, bizden o kıymettar nimetlere, mallara bedel istediği fiat ise, üç şeydir: Biri zikir, biri şükür, biri fikirdir.
Başta "Bismillâh" zikirdir. Ahirde "Elhamdülillâh" şükürdür. Ortada, bu kıymettar hârika-i san'at olan nimetler Ehad, Samed'in mu'cize-i kudreti ve hediye-i rahmeti olduğunu düşünmek ve derk etmek fikirdir.
Bir padişahın kıymettar bir hediyesini sana getiren bir miskin adamın ayağını öpüp hediye sahibini tanımamak ne derece belâhet ise, öyle de, zâhirî mün'imleri medih ve muhabbet edip Mün'im-i Hakikîyi unutmak, ondan bin derece daha belâhettir.
Ey nefis! Böyle ebleh olmamak istersen; Allah nâmına ver, Allah nâmına al, Allah nâmına başla, Allah nâmına işle, vesselâm....
Çok sual ettik hakkınızı helal ediniz inşaallah.
vesselam.