+ Konu Cevaplama Paneli
1. Sayfa - Toplam 2 Sayfa var 1 2 SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 10 ve 20

Konu: Nisyân-ı Nefs İçinde Nisyan Etmemek

  1. #1
    Ehil Üye BiKeS_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Mesajlar
    2.770

    Standart Nisyân-ı Nefs İçinde Nisyan Etmemek

    İkinci Hatvede dersini verdiği gibi; kendini unutmuş, kendinden haberi yok; mevti düşünse, başkasına verir; fenâ ve zevÂli görse, kendine almaz. Ve külfet ve hizmet makâmında nefsini unutmak, fakat ahz-ı ücret ve istifâde-i huzûzât makâmında nefsini düşünmek, şiddetle iltizam etmek, nefs-i emmârenin muktezâsıdır.

    Şu makamda tezkiyesi, tathîri, terbiyesi; şu hÂlin aksidir. Yani, nisyân-ı nefs içinde nisyan etmemek; yani, huzûzât ve ihtirasâtta unutmak ve mevtte ve hizmette düşünmek.

    Mektubatı ilk okuduğumda yani kısa süre önce bu cümlenin altını çizmişim..
    Okuduğum bir yorumda bu ifadeyi salt düşünmeyiniz,göreceksiniz bu ifadenin ne kapılar açtığını demiş...Ben açıkçası açılacak olan kapıları merak ediyorum...

    Yâ Rab, garibem, bîkesem, zaîfem, nâtüvânem, alîlem, âcizem, ihtiyarem,


    Bî-ihtiyarem, el-aman-gûyem, afv-cûyem, meded-hâhem, zidergâhet İlâhî!




  2. #2
    Biz
    Biz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
    Yasaklı Üye Biz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    1.668

    Standart

    Alıntı BiKeS_ Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Okuduğum bir yorumda bu ifadeyi salt düşünmeyiniz,göreceksiniz bu ifadenin ne kapılar açtığını demiş...Ben açıkçası açılacak olan kapıları merak ediyorum...
    Kim demiş acaba?

  3. #3
    Ehil Üye seyyah_salih - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2007
    Bulunduğu yer
    Şan(S)lıUrfa'DaN
    Yaş
    55
    Mesajlar
    15.435

    Standart

    Bu bir kapıdır..burdan giren girmiştir..girmeyen hiç bir şey göremez..
    Haşiye
    Evet, bahtiyar odur ki, kevser-i Kur'ânîden süzülen tatlı, büyük bir havuzu kazanmak için, bir buz parçası nev'indeki şahsiyetini ve enâniyetini o havuz içine atıp eritendir.
    Marifet ufku....

    Muhabbet denizinde çalan bir melodi gibidir

  4. #4
    Ehil Üye nurhanali - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    May 2007
    Bulunduğu yer
    istanbul
    Mesajlar
    3.463

    Standart

    Gafletin derecelerine girer!
    Risale-i nur bir imtihan kitabıdır.
    Davasına sadık olmayan insanların başarı ihtimali yoktur.



  5. #5
    Ehil Üye BiKeS_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Mesajlar
    2.770

    Standart

    "Gevşemeyiniz, üzülmeyiniz, iman etmişseniz mutlaka en üstün sizsiniz." (Al-i İmran, 129)

    Ayet, müslümanın bilincinin, düşüncesinin eşyayı, olayları, değerleri ve kişilikleri değerlendirmesinin her zaman nasıl
    olması gerektiğini belirtir. Allah, bu ayetle müslüman kişinin, bütün kurumlara, değerlere ve kişilere karşı sahip olması gereken üstünlük halini belirler. İman temeli dışındaki temelden doğan bütün değerlere karşı imanın ve onun değerlerinin üstünlüğünü ortaya koyar. Bu, iman yönteminden sapan yeryüzü güçlerine,
    imanın yaşamadığı yeryüzü kanunlarına, imanın kurmadığı yeryüzü kurumlarına karşı olan bir üstünlüktür. Gücün zayıflığına, sayının azlığına, malın yokluğuna
    rağmen üstünlük; güçlülere, çokluklara ve zenginliklere olan üstünlük gibidir. Azgın bir gücün, toplumsal bir âdetin batıl bir hukuk düzeninin, insanlarca kabul görmüş,
    imanı bir dayanağı olmayan bir kurumun önünde boyun eğmeyen bir üstünlüktür bu.(esasen bu konu derince incelenmesi gereken bir konudur. Bizler nasıl olur da İslamiyetle yaşamayı yani şeri hükümlerle yönenitlmek yerine hukuk denen sistemi kabul edip buna ses çıkarmayıp üstelik laikliğin serbestlik olduğunu, bizlere dokunulmaması gerektiğini söyleyebiliyoruz.biz şeri hükümlerin şartlığını benimsemiş bir nesil olmalıyken nasıl olurda sindiriliriz...?)
    bu hususta şunu direkt söylemekte sakınca görmüyorum iman üstünlüğü insanın kendi Nefsine karşı bir üstünlüktür.İman eden insan aklıyla iman eder acaba nefis iman etmiş midir?
    bu nefsin derecesine bağlıdır benim nefsim kendisiyle henüz bağ kuramamış imanına söz edince ağır ceza alacağını bildiği için sukuttadır. nefsi dizginleyip onu Rabbe ulaştıran yol haline getirene dek onu kandırmalıyım yoksa o beni hep şeytanla ortak olup kandırmaya devam edecektir.
    İmana dayalı üstünlük, ne salt tek başına bir hareket, ne boş bir kibir, ne de ani bir kahramanlık olayıdır. O, ancak varlığın özünde gizlenmiş, sabit, hakka dayalı bir üstünlüktür. Şu sıralar hemen hemen her gencin (özellikle gençlerin ki bu çok sevindirici bir durum) elinde gördüğüm bir kitap var "sözlerin ve renklerin gizemi"bu kitaba şöyle bir göz gezdirdim hakikaten çok güzel hazırlanmış velhasılı bir kaç dakika incelemem "imanın üstünlüğü" konusunda daha detay düşünmeme neden oldu.İmanı tefekkür etmenin bir çeşit terapi olduğu ayrıntısını düşündürdü.şüphesiz Hayat vereni mevcudatla tefekkür etmek esastır ancak İmanın kendisini tefekkür etmek bu ayrıntıyı yakalar gibi oldum. Hayatı
    kapsayan sözler hani sözlerle duygular yön değiştirir, mutlu oluruz, üzülürüz, sevdiğimiz bir insanın en ufak olumlu bir sözübizi hayata daha sıkı bağlayıverir. sonra renkler algılarımız renklerle yön alır. İman noktasına dayanıyor bütün mevcudat. bakışarımız sığ,
    bir türlü başaramıyoruz kendi sığlığımızdan çıkıp esasa dayalı bakmayı. İmanın üstünlüğü burada devreye giriveriyor sağlam bir iman haliyle irade yetisini kullanma becerisini ortaya koyuyor. Yaşadığımız hüzünlü bir olay bütün hayatı hiçe saymamıza neden oluyor göremiyoruz artık kainatın çözmemiz gereken sırlarını. elbette Tekdir her şey Mutlak kudrete bağlıdır ama bu sırları çözdükce ulaşabiliyoruz ulaşamadığımıza.İmanı tefekkür etmek belki de yapılması gereken esasen bununla başlıyor, eşyayı tefekküre yöneltiyor bizi
    elbet biliyoruz Kudret Sahibini tefekkür dahi edemeyeceğimizi nitekim hadis i şerifle sabittir "Allah ın nimetlerini tefekkür edin; O nun zatını tefekkür etmeyin.çünkü buna güç yetiremezsiniz"
    Ne dersiniz yaşadığımız girdaptan kurtulmak için ilk etapta İmanımızı mı nizamdan geçirmeliyiz, imanımızı tefekkür ederek.
    "Gevşemeyiniz, üzülmeyiniz, iman etmişseniz mutlaka en üstün sizsiniz'' (Al-i İmran, 129)
    Bu ayet zayıflığa olduğu gibi üzüntüye gark olmuş müslümana da ne güzel bir teselli.
    direktif üzüntüye olduğu gibi, zayıflığa da karşı koymak, bu ikisi, nefsi doğrudan kuşatan iki duygu, hayatı en zor kılan..
    Üstad ifade buyuruyor "...nisyanı nefs içinde nisyan etmemek.." bu ifadeyi salt düşünmeyiniz, bu ifadeye algılarımızın
    sığlığının farkındalığı içinde yaklaşınız, göreceksiniz bu ifadenin ne kapılar açtığını.. İman ı Tefekküre nisyanı nefsi
    nisyan etmemekle başlayabileceğimizi düşünüyorum.

    alıntı...

    Yâ Rab, garibem, bîkesem, zaîfem, nâtüvânem, alîlem, âcizem, ihtiyarem,


    Bî-ihtiyarem, el-aman-gûyem, afv-cûyem, meded-hâhem, zidergâhet İlâhî!




  6. #6
    Ehil Üye BiKeS_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2007
    Mesajlar
    2.770

    Standart

    Alıntı yalnız_seyyah Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Bu bir kapıdır..burdan giren girmiştir..girmeyen hiç bir şey göremez..
    Haşiye
    Evet, bahtiyar odur ki, kevser-i Kur'ânîden süzülen tatlı, büyük bir havuzu kazanmak için, bir buz parçası nev'indeki şahsiyetini ve enâniyetini o havuz içine atıp eritendir.
    Ben giremedim mi yani...

    Yâ Rab, garibem, bîkesem, zaîfem, nâtüvânem, alîlem, âcizem, ihtiyarem,


    Bî-ihtiyarem, el-aman-gûyem, afv-cûyem, meded-hâhem, zidergâhet İlâhî!




  7. #7
    Ehil Üye seyyah_salih - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2007
    Bulunduğu yer
    Şan(S)lıUrfa'DaN
    Yaş
    55
    Mesajlar
    15.435

    Standart

    Alıntı BiKeS_ Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Ben giremedim mi yani...
    Bu benim ablam..nurlar öncelikle insanın kendi nefisne hitap eder...insan herkesi kendinden üstün bilmelidir..mazallah ben nasıl öyle bir şey derimm...
    Marifet ufku....

    Muhabbet denizinde çalan bir melodi gibidir

  8. #8
    Biz
    Biz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
    Yasaklı Üye Biz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jun 2008
    Mesajlar
    1.668

    Standart

    "Akıl ve kalbin ileriyi görme özelliği vardır. Kusur, hata, eksiklikle yoğrulmuş nefis ise, ileriyi göremez, görmek istemez, günübirlik yaşar; kendini mükemmel gördüğü için diğer duygulara da yön vermeye çalışır.

    Nefsin bu özelliği dikkate alınmazsa ileriyi gören akıl ve kalbi susturmakla kalmaz, gerçeklere karşı gözlerini kapamayı da maharet zanneder." Çalıntı.

    Yani bektaşilik yapmayacağız. Lezzette nefsimizi unuttuk diye bu hizmette, ilimde, takvada ve nefsin terbiyesinde de onu devre dışı tutacağız anlamına gelmemeli. Yani şeytanın sağ gösterip sol vurmasına fırsat vermemeliyiz.

    Nefis daima ücrette geri olmalı hizmet ve meşakkatte ise ileri atılmalıdır. Ücrette geriyim diye hepsinde de geri kalmak insanın fıtratına tersdir.Lakin nefis bunu sürekli kullanmak ister. Bak ücrette gerisin diğerlerinde de geri oluver ne olacak deyiverir çoğu zaman.

  9. #9
    Ehil Üye seyyah_salih - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2007
    Bulunduğu yer
    Şan(S)lıUrfa'DaN
    Yaş
    55
    Mesajlar
    15.435

    Standart

    Ey kardeşlerim! Kur'ân-ı Hakîmin hizmetindeki mesleğimiz hakikat ve uhuvvet olduğu ve uhuvvetin sırrı, şahsiyetini kardeşler içinde fâni edip onların nefislerini kendi nefsine tercih etmek olduğundan, mâbeynimizde bu nevi hubb-u cahtan gelen rekabet tesir etmemek gerektir. Çünkü mesleğimize bütün bütün münâfidir. Madem kardeşlerin şerefi umumiyetle her ferde ait olabilir; o büyük şeref-i mânevîyi şahsî, hodfuruşâne, rekabetkârâne, cüz'î bir şerefe ve şöhrete feda etmek, Risale-i Nur şakirtlerinden yüz derece uzak olduğu ümidindeyim.
    Marifet ufku....

    Muhabbet denizinde çalan bir melodi gibidir

  10. #10
    Ehil Üye Müellif-e - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2007
    Bulunduğu yer
    Zindan-ı dünya'da bir garib yolcu
    Mesajlar
    4.073

    Standart

    Hizmette nefsi öne sürüp ücrette unutmak

    İ'lem, eyyühe'l-azîz!

    İnsan nisyandan alındığı için, nisyâna müptelâdır. Nisyânın en kötüsü de
    nefsin unutulmasıdır.

    Fakat, hizmet, sa'y, tefekkür zamanlarında nefsin unutulması, yani nefse bir iş verilmemesi dalâlettir.

    Hizmetler görüldükten sonra, neticede mükâfat zamanlarında nefsin unutulması kemâldir.

    Bu îtibarla, ehl-i dalâl ile ehl-i kemâl, nisyan ve tezekkürde müteâkistirler. Evet dâll olan kimse, bir iş ve bir ibâdet teklifinde başını havaya kaldırarak firavunlaşır; lâkin mükâfatın, menfaatin tevzünde bir zerreyi bile terk etmez.

    Ammâ nefsini unutan ehl-i kemâl, sa'y, tefekkür, sülûk zamanlarında herşeyden evvel nefsini ileri sürüyor; fakat neticelerde, faydalarda, menfaatlerde nefsini unutmakla en geriye bırakıyor.

    Mesnevî-i Nûriye, s. 201.

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Birbirine sû-i zan etmemek...
    By gamze-i_dilruzum in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 13.12.13, 18:59
  2. Öyleyse, bu gaflet ve nisyan nedir?
    By gamze-i_dilruzum in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 02.12.13, 13:57
  3. Hizmetteki Kardeşini Tenkit Etmemek
    By Beste-i Rana in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 14
    Son Mesaj: 21.08.09, 04:57
  4. İlmi İle Amel Etmemek
    By Ene-Zerre in forum Hadis-i Şerifler
    Cevaplar: 0
    Son Mesaj: 15.05.09, 15:01
  5. Cevaplar: 14
    Son Mesaj: 29.01.09, 01:39

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Var
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0