S.a Arkadaşlar çağin Hastaliği Olan Enaniyet Konusunu Nurlar Işiğinda Biraz Inceleyelim Ne Dersiniz
S.a Arkadaşlar çağin Hastaliği Olan Enaniyet Konusunu Nurlar Işiğinda Biraz Inceleyelim Ne Dersiniz
Netameli mevzu kardeşim..
İnşallah sonu hayra varır..
Enâniyetin vücudu ise, haksız temellük ve aynadarlığını bilmemek ve mevhumu muhakkak bilmekten ileri geldiğinden vücud rengini ve suretini almış bir ademdir.
Tesettür gizle(n)mektir. Kılık, kıyafet ve tavırlarıyla “Ben buradayım!” diyenin başında tesettürden çok tereddütler vardır. Osman Sertuğ Çalışkan
Aynanın parlak yüzünü iyice temizleyip onu güneşe tutabilme muvaffakiyetine erişildiğinde ortaya çıkan manzara enaniyetin müsbet anlamdaki kulllanımı olurken, siyah yüzünü sürekli güneşe tutulğu halde güneşin görünmesi mümkün olmamamsı da enaniyetin yanlış kullanılmasının şeklidir.
Benim varlığım ve bekam Allah'la vardır ve baki olacaktırı ciğerden söyleme kabşlşyetimiz enaniyetimizi yaratılış gayesine uygun şekilde kullanılmasıdır.
Yok ben kendi çaba ve gayretimle var olmaya devam ediyorum derse; onu bir mikrob ve beka emelleri ve arzuları yalanlayacaktır ki bu da onun hiç bir şeye malik ve muktedir olmadığını enesini yanlış kullandığını gösterecek bir ahvaldir.
"Ene"den "Hüve"nin Tebarüz Etmesi
Burada da çok güzel açıklamalar var...
Yâ Rab, garibem, bîkesem, zaîfem, nâtüvânem, alîlem, âcizem, ihtiyarem,
Bî-ihtiyarem, el-aman-gûyem, afv-cûyem, meded-hâhem, zidergâhet İlâhî!
Hastalık olarak bakarsak önce haslalık teşhisi yapmak lazım...
Bir gâye-i hayal olmazsa, yahut nisyan basarsa, ya tenâsi edilse; elbette zihinler enelere dönerler, etrafında gezerler.
Ene kuvvetleşiyor, bâzan sinirleniyor. Delinmez, tâ "nahnü" olsun. Enesini sevenler, başkaları sevmezler.
Marifet ufku....
Muhabbet denizinde çalan bir melodi gibidir
Üstadımız hastalık teşhisne devam eder..
Kardeşlerim, enâniyetin işimizde en tehlikeli ciheti kıskançlıktır. Eğer sırf lillâh için olmazsa, kıskançlık müdahâle eder, bozar. Nasıl ki bir insanın bir eli bir elini kıskanmaz ve gözü kulağına haset etmez ve kalbi aklına rekabet etmez. Öyle de, bu heyetimizin şahs-ı mânevîsinde, herbiriniz bir duygu, bir âzâ hükmündesiniz. Birbirinize karşı rekabet değil, bilâkis birbirinizin meziyetiyle iftihar etmek, mütelezziz olmak bir vazife-i vicdaniyenizdir.
Marifet ufku....
Muhabbet denizinde çalan bir melodi gibidir
Teşhisi devam....
Bir şey daha kaldı; en tehlikesi odur ki: İçinizde ve ahbabınızda, bu fakir kardeşinize karşı bir kıskançlık damarı bulunmak, en tehlikelidir. Sizlerde mühim ehl-i ilim de var. Ehl-i ilmin bir kısmında bir enâniyet-i ilmiye bulunur. Kendi mütevazi de olsa, o cihette enâniyetlidir; çabuk enâniyetini bırakmaz. Kalbi, aklı ne kadar yapışsa da, nefsi, o ilmî enâniyeti cihetinde imtiyaz ister, kendini satmak ister, hattâ yazılan risalelere karşı muaraza ister.
Marifet ufku....
Muhabbet denizinde çalan bir melodi gibidir
ÜSTADIMIN TEŞHİSİ DEVAM EDER...ÜSTADIM TIP OKUMUŞMUYDU...
Kalbi risaleleri sevdiği ve aklı istihsan ettiği ve yüksek bulduğu hâlde, nefsi ise, enâniyet-i ilmiyeden gelen kıskançlık cihetinde zımnî bir adâvet besler gibi, Sözlerin kıymetlerinin tenzilini arzu eder-tâ ki kendi mahsulât-ı fikriyesi onlara yetişsin, onlar gibi satılsın
Konu seyyah_salih tarafından (26.07.08 Saat 12:35 ) değiştirilmiştir.
Marifet ufku....
Muhabbet denizinde çalan bir melodi gibidir
Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)