Cehennemin Dibine Düşen Taş
Bir vakit huzur-u Nebevîde derin bir ses işitildi. Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etti ki: "Bu gürültü, yetmiş senedir yuvarlanıp ta ancak bu dakika cehennemin dibine düşen bir taşın gürültüsüdür." İşte bu Hadîsi işiten, hakikata vâsıl olmıyan inkâra sapar. Halbuki,Cehenn yirmi dakika o Hadîsten sonra kat'iyyen sabittir ki: Biri geldi, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’a dedi ki: "Meşhur münafık, yirmi dakika evvel öldü." Yetmiş yaşına giren o münafık cehennemin bir taşı olarak bütün müddet-i ömrü tedennîde esfel-i sâfilîne küfre sükuttan ibaret olduğunu gayet belîğane bir surette Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm beyan etmiştir. Cenâb-ı Hak, o vefat dakikasında o sesi işittirip ona alâmet etmiştir. (Sözler, 317, Yirmidördüncü Söz/Üçüncü Dal/Yedinci Asıl.)
Bazı hakikatlar var ki, temsil ile fehme takrib edilir. Nasıl ki bir vakit huzur-u Nebevîde derince bir gürültü işitildi. Ferman etti ki: "Şu gürültü, yetmiş senedir yuvarlanıp, şimdi Cehennem’in dibine düşmüş bir taşın gürültüsüdür." Bir saat sonra cevap geldi ki: "Yetmiş yaşına giren meşhur münâfık ölüp, Cehenneme gitti." Zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâmın beliğ bir temsil ile beyan ettiği hâdisenin te'vilini gösterdi. (Mektubat, 86, Ondokuzuncu Mektub/Mu’cizat-ı Ahmediyye/Dördüncü Nükteli İşaret.)
Bir iki risalede beyan ettiğimiz gibi: Bir vakit huzur-u Nebevîde gayet derin bir gürültü işitildi. Ferman etti ki: "Yetmiş senedir yuvarlanıp, bu dakikada Cehennemin dibine düşen bir taşın gürültüsüdür." Birkaç dakika sonra birisi geldi, dedi: "Yetmiş yaşındaki meşhur münafık öldü." Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın gayet beliğ temsîlinin hakikatını ilân etti. (Lem'alar, 93-94, Ondördüncü Lem'a/Aziz, sıddık kardeşim Re'fet bey. )
Bir sohbette derin bir gürültü işitildi. Ferman etti ki: "Bu gürültü, yetmiş seneden beri cehennem tarafına yuvarlanan bir taşın bu dakikada cehennemin dibine yetişip düşmesinin gürültüsüdür." Bu garip haberden beş-altı dakika sonra birisi geldi dedi: "Ya Rasûlallah! Yetmiş yaşında bulunan filân münafık vefat etti, cehenneme gitti." Peygamberin yüksek beliğane kelâmının te'vilini gösterdi. (Şuâlar, 446, Siracü’n-Nûr, 232, Beşinci Şua/İhtar/İkinci Nokta.)
Risalelerde "yetmiş yaşındaki bir münafık öldü" ziyâdesi sahih kaynaklardaki hadislerde geçmiyor.
Ebu Hureyre (r.a.) şöyle dedi: Bir gün Resulullah ile birlikte idik. Ansızın bir düşme sesi işitildi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.):
-Bu nedir, biliyor musunuz? diye sordu. Biz:
-Allah ve Resulü en iyi bilendir, dedik.
-Bu, cehenneme atılmış bir taştır ki, yetmiş sonbahardan (seneden) beri yol almaktadır. O, nihayet şimdi dibine varıp dayandı, buyurdu. (Müslim, Cenne ve Sıfati Na‘îmihâ ve Ehlihâ, 12/31.)
"Kocaman bir kaya, cehennemin kenarından bırakılır, cehennem çukuruna yetmiş sene iner de yine dibine varamaz." (Tirmizî, Sıfati Cehennem, 2/2701.)
"Cehenneme bir taş atılsa, dibine ancak yetmiş senede ulaşır." (Munzirî, Tergîb ve Terhîb, 7/246.)