miractan dersler
EVET ÇOK GÜZEL BİRDERS OLUR İNŞ.. ÖRNEĞİN MİRAC RİSALESİNDEN
Mi'rac-ı Ahmedî (a.s.m.) sırrıdır ki, onun velâyeti risâletine mebde' olur. BU CÜMLEYİ KONUŞALIM...
yani diyorki miracın oluşması resulullah asm velayetinden kaynaklanıyor.
velayeti risalete inkılap edince mirac oluşuyor.
ismi azama mazhar olanın velayeti nasıl olur?
akıl bunu tartamaz.çünkü tartacak akıl yok.
öylese ise bu velayeti sayesinde mirac gerçekleşiyor..akrebiyetin inkişafıyla..risalete inkılap ediyor..
anladığıma göre..
iman insanı insan eder, belki sultan eder..
mirac nedir?
miracın oluşması için neler yapılır?
iman insanı insan eder, belki sultan eder..
S.Aleykum
Evvela velayet, seyirdir, nefis ve hissiyatın terbiyesine, ibadetin kemaline, riza-i ilayiyeye seyirdir. Sınıf ve/veya ders atlamaktır. Kümelerden integrallere, integrallerden bina ve camilere, sonra yıldızların seyrine..
Efendimiz, maddi-manevi mücadelesiyle, ibadattaki en incelere girmesiyle, kulluktaki marziyyata hassasiyetiyle Şah-ı Velayet olmuş, yani, bütün derslerini bitirmiş, sınıflarını geçmiş, Sünnet diye binaları oluşmuş, harikulade bir insan-ı kamil olmuş. Dünya menzilleri, okullarından semanın derslerine geçmiş. Menazil-i esmada, reisler ve tecelliyatı görmüş. En sonunda Ehadiyet ile Zat-ı Ehad'e masiva ve Allah arasında dersinin ve ilminin son mertebesine gelmiş, Alemlerin Rabbisi'ni gözüyle görmüş.
Risalet bütün bu mertebeyi bitirene verilir ancak, o da ancak Efendimize olmuş. Yani Kainat'a rahmet olsun diye Risalet verilmiş, reislik verilmiş, Yağmur olarak gönderilmiş, buhar diye yükselen dualar, Muhammed diye gönüllere serinlik olmuş.
Yani velayet risalete inkılab edince mirac olmaz. Mirac oldu diye risalete inkılab olur.
Kurbiyeti Mirac olmuş.
''İKİNCİ ESAS
Hakikat-i Miraç nedir?
Elcevap: Zât-ı Ahmediyenin (a.s.m.) merâtib-i kemâlâtta seyr ü sülûkünden ibarettir. Yani, Cenâb-ı Hakkın tertib-i mahlûkatta tecellî ettirdiği ayrı ayrı isim ve ünvanlarla ve saltanat-ı rububiyetinde teşkil ettiği devâir, tedbir ve icadda ve o dairelerde birer arş-ı rububiyet ve birer merkez-i tasarrufa medar olan bir semâ tabakasında gösterdiği âsâr-ı rububiyeti birer birer o abd-i mahsusa göstermekle, o abdi, hem bütün kemâlât-ı insaniyeyi câmi, hem bütün tecelliyât-ı İlâhiyeye mazhar, hem bütün tabakat-ı kâinata nazır ve saltanat-ı Rububiyetin dellâlı ve marziyât-ı İlâhiyenin mübelliği ve tılsım-ı kâinatın keşşafı yapmak için, buraka bindirip, berk gibi semâvâtı seyrettirip, kat-ı merâtip ettirerek, kamervâri menzilden menzile, daireden daireye rububiyet-i İlâhiyeyi temâşâ ettirip, o dairelerin semâvâtında makamları bulunan ve ihvânı olan enbiyayı birer birer göstererek, tâ Kab-ı Kavseyn makamına çıkarmış, ehadiyet ile kelâmına ve rüyetine mazhar kılmıştır.''
bu noktada bir sual var efendimizin(A.S.M) velayetinin risalete inkilap etmesi meslelesi... velayetin risalete dönüşmesimi yoksa mevcut velayetin yine devam edip risalet le beraber olmasımı? halbuki inkilap'ın lugat açılımı İNKILÂP : Bir halden diğer bir hâle geçme; değişme, köklü değişim. bu...
mesala;
Namazdan sonraki tesbihatlar tarikat-ı Muhammediyedir (a.s.m.) ve Velayet-i Ahmediyenin (a.s.m.) bir evradıdır.... bu cümledeki manaya uzaktan bakacak olursak ; namazdan sonraki; efendimizin(risalet ciheti) ,tebihatlar(velayet ciheti) buna benzer mesela zât-ı Ahmediye (a.s.m.), kamerin açılmış iki nurânî kanadı gibi, risâlet ve velâyet gibi iki nurânî kanadıyla..........
evet inkilap kelimesinin anlamı risaledeki velayetin risalete inkilap etmesi cümlesindeki inkilap kelimesine zahiren münasip düşmüyor... bu konuda arkdaşların yazılarını bekliyorum.. selam ve dula ile..
abicim Allah razı olsun çok güzel bir sual. tefekküre vesile oldu...
Üstad Hz. 31.sözün 3.esasında geçen 2.müşkülde diyor ki;
İşte şecere-i kâinat, şecere-i Tûba gibi, gövdesi ve kökü yukarıda, dalları aşağıda olduğu için, aşağıdaki meyve makamından, tâ çekirdek-i aslî makamına kadar, nurânî bir hayt-ı münâsebet var. İşte Mi'rac, o hayt-ı münâsebetin gılâfı ve sûretidir ki, zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâm, o yolu açmış; velâyetiyle gitmiş, risâletiyle dönmüş ve kapıyı da açık bırakmış.
şimdi tek tek ele alalım:
**tuba ağacı ters olduğu için;meyve aşağıda çekirdek-i asli yukarıda, arada da bir hayt-ı münasebet var.
miracda bu münasebet bağının bir kılıfı sureti... (vücud ruhun kılıfı görüntüsü olduğu gibi)
bu durumda miraç aradaki bağ oluyor. velayet aşağıdaki meyve, risalet yukarıdaki çekirdek-i asli.
yani miraç bağı ile meyve olan velayetten çekirdek olan risalete çıkıyor. bir nevi inkılap ediyor.
nitekim üstadım yine şöyle demiş birinci esasta;
Mi'rac ise, velâyet-i Ahmediyenin (a.s.m.) kerâmet-i kübrâsı, hem mertebe-i ulyâsı olduğundan, risâlet mertebesine inkılâb etmiş.
fakat bu inkılap tamamen birbirinden farklı bir hale geçiş manasında değil bence... çünkü meyve ve çekirdek zahiren birbirinden farklı da olsa asla tamamen birbirinden ayrılamaz. hani diyordu ya arada hayt-ı münasebet var diye işte o bağ sanki huni şeklinde. yani o bağ ile velayetten risalete geçerken daire büyüyor ama bir alttaki makamı da içine alarak büyüyor. iç içe geçmiş daireler gibi.
meyve (velayet) iken, çekirdeğe (risalete) çıkmış. çekirdeğin içinde meyve yazılı değil midir?
yani velayetten risalete inkılap etmiş ama velayet tamamen başkalaşmamış yok olmamış, risaletin içine saklanmış....
tabi bunlar sadece benim çıkarımlarım. hatalarımızla affınıza sığınıyoruz...
BENİMLE GELEN PİŞMAN OLMAZ,
BENİMLE GELEN PİŞMAN OLURSA,
RUZ-İ MAHŞERDE SIRTIMIN YÜKÜ OLSUN,
AN ŞART Kİ BU DAVAYA KARŞI
SEBAT VE SADAKATİNİ BOZMASIN!
SAİD NURSİ (r.a)
NEDEN EY GAFİL!
Realiteleri Ütopyaların haline getiriyorsun!
bu durumda ciddeli kardeşle aynı şeyleri düşünüyoruz. maaşaallah kardeşim çok güzel temsillerle ifade etmiş. mesajımı yazdıktan sonra dönüp onunkini tekrar okudum. dediği gibi risalet tüm o daireleri geçtikten sonra veriliyor, bende o dairelerin iç içe geçtiğini düşünüyorum.
BENİMLE GELEN PİŞMAN OLMAZ,
BENİMLE GELEN PİŞMAN OLURSA,
RUZ-İ MAHŞERDE SIRTIMIN YÜKÜ OLSUN,
AN ŞART Kİ BU DAVAYA KARŞI
SEBAT VE SADAKATİNİ BOZMASIN!
SAİD NURSİ (r.a)
NEDEN EY GAFİL!
Realiteleri Ütopyaların haline getiriyorsun!
hem bütün tecelliyât-ı İlâhiyeye mazhar,
bütün ilahi tecelilere mazhar olduğundan bütün alemleri gezmiş..ta kabı kavsayne çıkarak Allahı görmüş.
yani Allah bütün alemlerde tecelli ettirdiğinin hepsini tek bir noktada yani resullah sav efendimizde de tecelli ettirmesiyle ehadiyetin azami tecellisine mazhar olmuş.
ehadiyet ,ekser esmanın tecelli etmesi idi.
işte bütün alemlerde tecelli ettirdiği esmayı tek efendimizde tecelli ettirmesiyle,akrebiyetin inkişafıyla miracda oluşuyor.
iman insanı insan eder, belki sultan eder..
efendimizin sav seyru sülükü akrebiyetin inkişafıyladır.yoksa kesben değildir.
iman insanı insan eder, belki sultan eder..
Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)