Abdulbaki abi Allah razı olsun.İnanın 17. sözü kaç kez okuduğumu bile bilmiyorum.Beni çok ağlatıyor..ağlattırıyor...
Abdulbaki abi Allah razı olsun.İnanın 17. sözü kaç kez okuduğumu bile bilmiyorum.Beni çok ağlatıyor..ağlattırıyor...
Yâ Rab, garibem, bîkesem, zaîfem, nâtüvânem, alîlem, âcizem, ihtiyarem,
Bî-ihtiyarem, el-aman-gûyem, afv-cûyem, meded-hâhem, zidergâhet İlâhî!
اَزْ اۤنْ دَرْدِ گِرِينِ(لاَ اُحِبُّ اْلاۤفِلِينَ) مِى زَنَدْ قَلْبَمْ
İşte o zeval-âlûd mülâkatlar, o elemli mecâzî muhabbetler derdinden ve belasındandır ki, kalbim İbrahimvari لاَ اُحِبُّ اْلاۤفِلِينَ ağlamasıyla ağlıyor ve bağırıyor.
İşte yoklukla bulaşık,zevalle karışık kavuşmalar,buluşmalar ve görüşmeler,o elemli,kederli geçici sevgiler ve muhabbetlerin derdinden ve bu mecazi muhabbet belasındandır ki,kalbimiz İbrahimvari "Ben batıp gidenleri sevmem" ağlamasıyla ağlamak ve bağırmak derdimizin en dehşetli ızdıraplı halidir.Kalbimiz feveran ediyor,ruhumuz sızlanıyor ve zevale müptela olan mecazi muhabbetlerden bağırıyor ve feryad ediyor.
Ya Rab,imdad et,imdad et,imdad et!
Biz ise hem insancasına, hem Müslümancasına yaşamak istiyoruz. (Bediüzzaman)
دَرْ اِينْ فَانِى بَقَا خَازِى بَقَا خِيزَدْ فَنَادَنْ
Eğer şu fâni dünyada beka istiyorsan; beka, fenadan çıkıyor. Nefs-i emmâre cihetiyle fena bul ki, bâki olasın.
Evet evet evet!
Eğer şu fani ve geçici dünyada beka,ebediyet istiyorsak demek ki beka,fenadan çıkıyormuş.Fenadan bekaya çıkmak.Fani olmadan yani bu dünyadan geçmeden bekaya kavuşamıyoruz.Bekanın yolu fenadan geçiyorsa hep birlikte bekaya müştak olan kalb ve ruhumuzun devası için fenadan geçmek ve fenaya bel bağlamamak gerekiyor.
Nefs-i emmare cihetiyle fena bulmak da,bekaya kavuşmak yolu oluyor.Nefs-i emmarede nasıl fena bulacağız?Sanırım bütün sır da burada olmalıdır.Çünkü nefs-i emmare tevehhüm-ü ebediyet ile bekayı fenada arıyor.Dünyada tûl-i emel ile ebedi kalacak gibi nazlanıyor.Öyleyse nefs-i emmare cihetiyle de fenadan geçip bekaya mütevecih olmayı ona da kabul ettirmek zorundayız ki ebediyete müştak olan kalb ve ruhumuz feveran etmesin ve feryat çekmesin.
Biz ise hem insancasına, hem Müslümancasına yaşamak istiyoruz. (Bediüzzaman)
فَنَا شُدْ هَمْ فَدَا كُنْ هَمْ عَدَمْ بِينْ كِه اَزْ دُنْيَا بَقَايَه رَاهْ فَنَادَنْ
Dünyaperestlik esâsâtı olan ahlâk-ı seyyieden tecerrüd et. Fâni ol! Daire-i mülkünde ve malındaki eşyayı, Mahbub-u Hakikî yolunda fedâ et. Mevcûdatın adem-nümâ akibetlerini gör. Çünki. Şu dünyadan bekaya giden yol, fenadan gidiyor.
Dünyayı taparcasına sevme olan dünyaperestlik esası kötü ve çirkin ahlak olan ahlak-ı seyyieden sıyrılmak ve kurtulmak gerekiyor ki fani olunsun.Yoksa dünyaya tapmak derecesinde sadece mecazi tarafına çalışmak ve o tarafı sevmek kötü ve çirkin ahlaktır ki bütün gayret ile o tarafa bağlanarak dünyadan sıyrılanamaz ve dünyadan fani olunamaz.
İnsan kendi temellük ettiği ve sahiplendiği malından vaz geçmeli ve sahiplendiği eşyadan fani olarak geçmeli ve gerçekten sevilmeye layık olan Mahbub-u Hakiki yolunda eşyayı feda etmelidir.
İnsan mevcudatın yokluğu gösteren sonlarını her günkü cenazelerle görmeli ve eşyadan böylece fani olarak vaz geçmeli ve onları Allah adına O'nun yolunda sarfetmeli ki hakiki manada emanetçi olduğunu anlasın.
Çünkü,şu dünyadan ebede ve bekaya giden yolun ancak ve ancak fenadan geçtiğini insan bilmeli ve görmeli ve ona göre davranmalıdır.
Biz ise hem insancasına, hem Müslümancasına yaşamak istiyoruz. (Bediüzzaman)
فِكِرْ فِيزَارْ مِى دَارَدْ اَنِينِ (لاَ اُحِبُّ اْلاۤفِلِينَ) مِى زَنَدْ وِجْدَانْ
Esbab içine dalan fikr-i insanî, şu zelzele-i zeval-i dünyadan hayrette kalıp, me'yûsâne fîzar ediyor. Vücud-u hakikî isteyen vicdan, İbrahimvari لاَ اُحِبُّ اْلاۤفِلِينَ enîniyle mahbûbat-ı mecaziyyeden ve mevcûdât-ı zâileden kat-ı alâka edip, Mevcûd-u Hakikî'ye ve Mahbub-u Sermedi'ye bağlanıyor.
İnsan fikri sebepler içine dalar ve sebeplere prestiş edebilir.Şu dünyanın sönmesi ve son bulmasının sarsıntısından hayrette kalıp, meyusane üzülen ve inleyen insan sesli sesli ağlamaktadır.
Hakiki vücud olan Allah'ı arayan ve isteyen insanın vicdanı,İbrahimvari "Ben batıp gidenleri sevmem." inlemesiyle mecazi ve geçici dünyevi segililerden ve zail ve geçici mevcudattan alaka ve ilgisini kesip,hakiki Mevcud olan ve Mahbub-u Sermedi olan Yüce Allaha bağlanmaz zorunda ve O'na sığınmak zaruretindedir.Başka sığınacak mahbub ve mevcud yoktur ve insanın vicdanına çare olamaz.
Biz ise hem insancasına, hem Müslümancasına yaşamak istiyoruz. (Bediüzzaman)
bu konuyla alakali 24.cu soz besinci dal birinci meyvede muhabbetin nereye yonlendirilmesini cok guzel anlatiyor. muhabbet nihayetsiz kemal ve cemal sahibine olmali ufule gidenlere degil cunku bu buyuk muhabbet kabiliyeti fani icin verilmemis
Nefs-i emmâre cihetiyle fena bul ki, bâki olasın.nefsi emmare;kötü nefis.kötü nefis yönünden fani olmak.yani kötü nefsinin yolunda gitmemek,onun hakkında hiçbir şey bilmemek yani onu mümkün mertebede kullanmamak yani onun arzularına uymayıp ,ona hiç prim vermemek ..İŞTE BU YAPILINCA ZATEN ORTAYA BEKAYA GİDEN İŞLERİ YAPMAK OLDUĞUNDAN ,FENADAN BAKİYE GİDİLECEK DEMEKTİR.
iman insanı insan eder, belki sultan eder..
AYİNE-İ SAMED OLAN KALB..YANİ sadece Allaha ait olan.sadece Allahla doyan,tatmin olan kalb.yani Allahın bütün esma ve sıfatının yanası.yani Alalhın bütün esma ve sıfatıyla yaratılmış olan kalb.işte BU KALBİ NE DOYARABİLİR.SADECE VE SADECE KİMİN ESMA VE SIFATIYLA YARATILMIŞSA O DOLDURABİLİR.ODA RABBÜL ALEMİN OLAN ALLAH C.C HAZRETLERİDİR.ibrahim as bunu yani kalbin ayinei samediyetini hayatıyla yaşayandır.kalbin mahiyetini anlayıp,hisseden insan elbette ben batanları sevmem der.
iman insanı insan eder, belki sultan eder..
بِدَانْ اَى نَفْسِ نَادَانَمْ كِه دَرْ هَرْ فَرْد اَزْ فَانِى دُو رَاهْ هَسْت
بَا بَاقِى دُو سِرِّ جَانِ جَانَانِى
Ey nâdan nefsim! Bil ki: Çendan dünya ve mevcûdât fânidir. Fakat her fâni şeyde, bâkiye îsal eden iki yol bulabilirsin ve can ve canan olan Mahbub-u Lâyezal'in tecelli-i Cemâlinden iki lem'ayı, iki sırrı görebilirsin. An şart ki: Sûret-i fâniyeden ve kendinden geçebilirsen...
Ey cahil ve haddini bilmeyen nefsim!Sen kat kat cehalet içinde her zaman haddinden tecavüz etmeyi istersin.Çünkü mahiyetin nakıs,kusurlu ve gururludur.Menfaatine koşar,ücrette ileri ve vazifeden kaçar ve en geridesin.
İşte bu mhiyetin ile bil ki dünya ve mevcudat fani ve geçicidir.Bu fenaya bak ve onlara ebedi kalacak gibi güvenme ve nazlanma.
Sen faniden bakiye geçen veche bak ve bakiye faniden kavuşma yoluna çalışmalısın.Senin can ve cananın olan hiç bir zaman yok olmayan Mahbub-u hakiki olan ve sevgili olan Allah'ın Cemal isminin görünmesi ve tecellisinden iki parıltıyı,iki sırrı ve tılsımı görebilirsin.
Şu şartla ki geçici olan suret-i faniyeden ve kendinden geçebilirsen.İşte o zaman "Mahbub-u Lâyezal'in tecelli-i Cemâlinden iki lem'ayı, iki sırrı görebilirsin" ve fani ve geçici suretlerden ve kendinden geçebilirsin.
Biz ise hem insancasına, hem Müslümancasına yaşamak istiyoruz. (Bediüzzaman)
Sûret-i fâniyeden ve kendinden geçebilirsen
bunu nasıl anlamalıyız?
iman insanı insan eder, belki sultan eder..
Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)