Fısk konusu “İşârâtü'l-İ'câz” da çok güzel bir şekilde işlenmiştir. Bizlerde” Bakara suresi:27” ve İşârâtü’l-İ'câz’ı merkeze alarak bu konuyu incelemeye çalıştık.
Fısk Bakara suresinde şöyle geçmektedir:” O fasıllar ki, Allaha verdikleri sözü bozar, Allah’ın akrabalar ve mü’minler riayet edilmesini emrettiği bağları keser ve yeryüzünde fesat çıkarırlar.(Bakara suresi:27)”
Fısk; Hak yoldan veya hak yolundan çıkmak, Allaha karşı isyan etmektir.
Fısk, alem-i ervahta Rabbimizin;”Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” hitabına karşı ruhların;”Evet, Rabbimizsin.” Ahdini ve sözleşmesini bozmaktır.
Fısk, Allah’a karşı verilen sözden caymak ve Allah’ın emirlerini tanımamaktır.
Fısk, kainattaki delilleri ve Rabbimizin bürhanlarına muhalefet ve fıtraten verilen söze ihanettir ve tekziptir. Çünkü Allah Kur’anda bu sözü verdiğimizi bize bildiriyor. İnsan fısk ile Allah’ın delilini yalanlıyor ve verdiği ahdini hatırlamıyor duruşu ile yani fısk ile fıtratını ve Kur’an’daki ihbarın muhalefetine çalışıyor.
Fısk, insanın nefsinin ve ruhunun maraz ve hastalığa sapmasıdır.
Fısk, insanın ruhuna yerleştiren ve o ruhun yaşayabilmesi için deruhte edilen kuvvelerin aşırılıkları ve emir dairesi dışına çıkılmasıdır.
Fısk,” kuvve-i sebuiye-i gadabiye, kuvve-i şeheviye-i behimiye ve kuvve-i akliye-i melekiye” kuvvelerinin ifrat ve tefritinden neşet eder.
Fısk, Rabbimizin rızasının haricinde yaşamak, istikamet üzeri olmaktan ayrılmak, cadde-i Kübra-i Kur’an’iyeden çıkma halidir.
Fısk, aile ve sosyal hayatın rabıtalarını bozan, beşeriyeti ifsad eden, maddi ve manevi bağları koparan fesat halleri ve davranışlarıdır.
Fısk ile insan önce Allah’a olan sözünden cayar, sonra akraba ve müminler arasında Allah’ın emrettiği bağları bozar ve en sonunda yeryüzünde fesad çıkararak habis bir duruş sergiler.
Fıska düşen insan ahretini dünyaya feda eder ve ebedi helakete yuvarlanır. Hidayeti dalalete tebdil eder. Hüsrana uğrayanlardan olur.