Sağ kadınların küçük cenazeleri hükmünde olan sûretlerine hevesperverâne bakmak, derinden derine, hissiyât-ı ulviye-i insaniyeyi sarsar, tahrip eder.
Bu kısım oldukça ilginç geldi bana...
Sağ kadınların küçük cenazeleri hükmünde olan sûretlerine hevesperverâne bakmak, derinden derine, hissiyât-ı ulviye-i insaniyeyi sarsar, tahrip eder.
Bu kısım oldukça ilginç geldi bana...
Dil kılıncım her an bu şekeri kesmekle meşgul olsun. Muhammed'in(sav) eşsiz güzellikteki endamına salavat olsun.
Hz. Peygamber'(sav)in gül yüzüne zaman zaman salavat getirmek, ölünceye kadar bana farz-ı ayn olsun.
Sanemperstliği şiddetle, Kur'ân, men ettiği gibi; sanemperestliğin bir nevi taklidi olan sûretperestliği de men eder. Medeniyet ise, sûretleri kendi mehâsininden sayıp, Kur'ân'a muâraza etmek istemiş. Halbuki gölgeli, gölgesiz sûretler, ya bir zulm-ü mütehaccir veya bir riyâ-i mütecessid veya bir heves-i mütecessimdir ki; beşeri zulme ve riyâya ve hevâya, hevesi kamçılayıp teşvik eder.
Altı çizili kısımdan ne anlamalıyız.?
Dil kılıncım her an bu şekeri kesmekle meşgul olsun. Muhammed'in(sav) eşsiz güzellikteki endamına salavat olsun.
Hz. Peygamber'(sav)in gül yüzüne zaman zaman salavat getirmek, ölünceye kadar bana farz-ı ayn olsun.
“Ey sûrete tapan! Niceye dek bu sârete tapma sevdası? İnsan sûret ile insan olsaydı Muhammed (sav)’le Ebû Cehil eşit olurdu.” mevlana
tokat gibi ,beni düşünceden düşünceye gark eder bu cümle ...
"Allah'a tevekkül et! Zira O vekil olarak kuluna yeter!.." (Ahzab/48)
Hem Kur’an, merhameten, kadınların hürmetini muhafaza için, hayâ perdesini takmasını emreder-tâ hevesât-ı rezilenin ayağı altında, o şefkat madenleri zillet çekmesinler; âlet-i hevesat, ehemmiyetsiz bir metâ hükmüne geçmesinler.
"Allah'a tevekkül et! Zira O vekil olarak kuluna yeter!.." (Ahzab/48)
Soru
Memnu heykel, suretler, ya zulm-ü mütehaccir, ya mütecessid riyâ, ya müncemid hevestir. Ya tılsımdır; celb eder o habis ervahları.. Cümlesinde; suretlerin tılsım olup, habis ervahı çekmesinden kasıt nedir?
Cevabımız
Değerli Kardeşimiz;
Tılsım burada, fevkalâde kuvveti ve te'siri olan bir şey, anlamında kullanıyor. Yani sinema ve resimde öyle bir içerik ve çekicilik olur ki, kimse nefsine hakim olamaz. Bu resimdeki kuvvet ve tesir, insanları özellikle de ruhunu kokuşturan insanları, günaha davet edip teşvik eder demektir.
Bugün gençliği en çok etkileyen ve günahlara çeken sebep; sinema ve resim sektörüdür. Yani, daha çok görüntülü yayınlardır. Hakikaten resim ve sinema sektörü, bir tılsım gibi insanları büyüleyip, kendisine çekerek helak ediyor. Müstehcen ve şehvet unsurlu yayınlarla gençliği baştan çıkarıyor. Üstad tılsımı burada cazip ve çekici bir unsur anlamında kullanıyor. Işığın sinekleri çekmesi gibi, suret ve resimler de bu zamanda insanları günaha aynı şiddetle çekiyorlar.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale-i Nur Editör
Hevesi tatmin için hertürlü suret edinmek.Veya harketeli veya gölgesiz suretlere bakmak ruha zarar ve haram olduğunu anlıyorum..
Bir nevi zaruret hali olabilcek öğrenme ve öğretme maksadlı sureler ise buna dahilmi bilemiyorum..
Amelinizde rıza-yı İlâhî olmalı.
Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok.
Eğer O kabul etse, bütün halk reddetse tesiri yok.
nefsine hakim olamayıp o suretlere nazar edenler habis ruhlu mu oluyor o zaman?Halbuki ehl-i imandan da o suretlere nazar eden insanlar olabiliyor..".Ya tılsımdır; celb eder o habis ervahları."Burda sanki habis ruhlardan zişuur olan şerli diğer ruhlarıda celb ediyor manasını anlıyorum..yanlış mı anlamışım??
Ehl-i kalb için bazan sükût dahi bir konuşmaktır.R.N.K.
Peki sadece kadınların resimleri mi bu özellikleri taşıyor? Ya da her tür insan resmi mi? Ayrıca, her suret öylesine etkileyici midir ve resimdeki görüntünün açık, kapalı veya belli bir özellik taşıması vs. fark etmiyor mu?
Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)