Çok muhterem Üstadımız Efendimiz,
Bin üç yüz yirmi bir tarihinde, Mucizat-ı Ahmediyeyi (Aleyhissalâtü Vesselam) ve Keramet-i Gavsiye risalelerini âlem-i menamda görmüştüm. Bunun hikmetini şimdiye kadar anlayamamıştım. Gördüğüm rüya aynen şöyle idi:
Tarih-i mezkûrda,
Ceziretü'l-Arabın Necid kıt'asının Bilâd-ı Kasîm'de, bir gece rüyamda, üç güneşin tulû etmiş olduğunu gördüm. Yanımda tanıyamadığım bir zata sordum: "Bu üç güneş nasıl olur?" dedim.
Yanımdaki zat: "Bu güneşin birisi Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselamın güneşi,
diğeri Gavs-ı Geylânî'nin;
üçüncüsü de, diğer bir güneştir."
Üçüncü güneşin Risale-i Nur olduğunu şimdi bildim.
ayet-i Kur'aniye, o rüya hakikatine işaret etmiş. Bu nuranî rüya, mezkûr ayet-i Nurun on işaretle, on parmakla gösterdiği hakikati aynen gösteriyor, otuz sekiz sene evvel haber veriyor.
Evet, üç nur-u âzam olan güneşlerin-Allahu a'lem-tabiri şu olmak gerektir.
Güneşlerin birincisi: Bu asırda Risale-i Nur'dur ve en parlak bir nuru da Mucizat-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselam namındaki risale-i harikadır.
İkincisi: Hazret-i İsâ'nın din-i hakikîsinden çıkan nur-u semavi güneşidir.
Üçüncüsü: Tarikatlar ruhunda ve tasavvuf menbaından çıkacak bir güneştir ki, şimdi Şeyh-i Geylânî timsaliyle o mana gösterilmiş. Risale-i Nur'a işaret eden otuz üç ayet-i Kur'aniyenin en birinci ayeti olan Âyetü'n-Nûr on vecihle Risale-i Nur'a işaret ettiği Birinci Şua risalesinde gözümle gördüm, isteyen görebilir.
Sizi nefsinden ziyade seven aciz
şakirdiniz
Binbaşı Muhyiddin