+ Konu Cevaplama Paneli
1. Sayfa - Toplam 4 Sayfa var 1 2 3 ... SonuncuSonuncu
Gösterilen sonuçlar: 1 ile 10 ve 36

Konu: Manevi Zevkler ve Keşfiyatlara ve Maddi Kerametlere Dair...

  1. #1
    Ehil Üye Ehl-i telvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2006
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    2.269

    Standart Manevi Zevkler ve Keşfiyatlara ve Maddi Kerametlere Dair...

    Hem lisan-ı hal, hem lisan-ı kal ile ve başka tezahüratlarla sorulan bir suale cevaptır.
    Deniliyor ki: "Madem Risale-i Nur hem kerametlidir, hem tarikatlerden ziyade İmân hakikatlerinin inkişafında terakki veriyor ve sadık şakirtleri kısmen bir cihette velayet derecesindeler. Neden evliyalar gibi manevi zevkler ve keşfiyatlara ve maddi kerametlere mazhariyetleri görülmüyor; hem onun talebeleri de öyle şeyler aramıyorlar? Bunun hikmeti nedir?"

    ---------------------------------------------------------------------
    Elcevap:
    Evvela: Sebebi, sırr-ı ihlastır. Çünkü, dünyada muvakkat zevkler, kerametler tamnefsini mağlup etmeyen insanlara bir maksat olup, uhrevi ameline bir sebep teşkil eder, ihlası kırılır. Çünkü amel-i uhrevi ile dünyevi maksatlar, zevkler aranılmaz; aranılsa, sırr-ı ihlası bozar.

    Saniyen: Kerametler, keşfiyatlar, tarikatta süluk eden ami ve yalnız imanı taklidi bulunan ve tahkik derecesine girmeyenlere, bazan zayıf olanları takviye ve vesveseli şüphelilere kanaat vermek içindir. Halbuki Risale-i Nur'un imani hakikatlerine gösterdiği hüccetler, hiçbir cihette vesveselere meydan vermediği gibi, kanaat vermek cihetinde kerametlere, keşfiyatlara hiç ihtiyaç bırakmıyor. Onun verdiği iman-ı tahkiki, keşfiyat, zevkler ve kerametlerin çok fevkinde olmasından, hakiki şakirtleri, öyle keramet gibi şeyleri aramıyorlar.




  2. #2
    Ehil Üye Ehl-i telvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2006
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    2.269

    Standart

    Salisen: Risale-i Nur'un bir esası, kusurunu bilmekle mahviyetkarane yalnız rıza-yı İlahi için rekabetsiz hizmet etmektir. Halbuki keramet sahipleri ve keşfiyattan zevklenen ehl-i tarikatın mabeynindeki ihtilaf ve bir nevi rekabet ve bu enaniyet zamanında, ehl-i gafletin nazarında, onlara su-i zan edip, o mübarek zatları, benlik ve enaniyetle itham etmeleri gösteriyor ki, Risale-i Nur'un şakirtleri, şahsı için keramet ve keşfiyatlar istememek, peşinde koşmamak lazım ve elzemdir.
    Hem onun mesleğinde şahsa ehemmiyet verilmiyor.

    Şirket-i maneviye ve kardeşler birbirinde tefani noktasında Risale-i Nur'un mazhar olduğu binler keramet-i ilmiye ve intişar-ı hizmetteki teshilat ve çalışanların maişetindeki bereket gibi ikramat-ı İlahiye umuma kafi gelir; daha başka şahsi kemalat ve kerameti aramıyorlar.
    Rabian:
    Dünyanın yüz bahçesi, fani olmak haysiyetiyle, ahiretin baki olan bir ağacına mukabil gelemez. Halbuki, hazır lezzete meftun kör hissiyat-ı insaniye, fani, hazır bir meyveyi, baki, uhrevi bir bahçeye tercih etmek cihetiyle, nefs-i emmare bu halet-i fıtriyeden istifade etmemek için Risale-i Nur şakirtleri ezvak-ı ruhaniyeyi ve keşfiyat-ı maneviyeyi dünyada aramıyorlar.
    Risale-i Nur şakirtlerine bu noktada benzeyen eskiden bir zat, haremiyle beraber büyük bir makamda bulundukları halde, maişet müzayakası yüzünden haremi, demiş zevcine: "İhtiyacımız şedittir."
    Birden, altından bir ker*** yanlarında hazır oldu. Haremine dedi: "İşte Cennetteki bizim kasrımızın bir kerpicidir."
    Birden o mübarek hanım demiş ki: "Gerçi çok muhtacız ve ahirette de çok böyle ker***lerimiz var; fakat fani bir surette bu zayi olmasın, o kasrımızdan bir ker*** noksan olmasın. Dua et, yerine gitsin; bize lazım değil." Birden yerine gitti, Keşifle gördüler diye rivayet edilmiş.
    İşte bu iki kahraman ehl-i hakikat, Risale-i Nur şakirtlerinin dünyaya ait ezvak-ı kerametlere koşmadıklarına bir hüsn-ü misaldir.

  3. #3
    Yasaklı Üye Cennetâsâ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2007
    Mesajlar
    5.827

    Standart

    Halbuki Risale-i Nur'un imani hakikatlerine gösterdiği hüccetler, hiçbir cihette vesveselere meydan vermediği gibi, kanaat vermek cihetinde kerametlere, keşfiyatlara hiç ihtiyaç b?rakm?yor.
    barekallah..
    Konu Cennetâsâ tarafından (31.12.07 Saat 03:53 ) değiştirilmiştir.

  4. #4
    Ehil Üye _MerHeM_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Oct 2007
    Bulunduğu yer
    Alem-i şehadet
    Mesajlar
    2.225

    Standart

    Alıntı natuvan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Hem lisan-ı hal, hem lisan-ı kal ile ve başka tezahüratlarla sorulan bir suale cevaptır.
    Deniliyor ki: "Madem Risale-i Nur hem kerametlidir, hem tarikatlerden ziyade İmân hakikatlerinin inkişafında terakki veriyor ve sadık şakirtleri kısmen bir cihette velayet derecesindeler. Neden evliyalar gibi manevi zevkler ve keşfiyatlara ve maddi kerametlere mazhariyetleri görülmüyor; hem onun talebeleri de öyle şeyler aramıyorlar? Bunun hikmeti nedir?"
    ---------------------------------------------------------------------
    Elcevap:
    Evvela: Sebebi, sırr-ı ihlastır. Çünkü, dünyada muvakkat zevkler, kerametler tamnefsini mağlup etmeyen insanlara bir maksat olup, uhrevi ameline bir sebep teşkil eder, ihlası kırılır. Çünkü amel-i uhrevi ile dünyevi maksatlar, zevkler aranılmaz; aranılsa, sırr-ı ihlası bozar.

    Saniyen: Kerametler, keşfiyatlar, tarikatta süluk eden ami ve yalnız imanı taklidi bulunan ve tahkik derecesine girmeyenlere, bazan zayıf olanları takviye ve vesveseli şüphelilere kanaat vermek içindir. Halbuki Risale-i Nur'un imani hakikatlerine gösterdiği hüccetler, hiçbir cihette vesveselere meydan vermediği gibi, kanaat vermek cihetinde kerametlere, keşfiyatlara hiç ihtiyaç bırakmıyor. Onun verdiği iman-ı tahkiki, keşfiyat, zevkler ve kerametlerin çok fevkinde olmasından, hakiki şakirtleri, öyle keramet gibi şeyleri aramıyorlar.




    Elhamdülillah
    Evet öyle bir ihsanın ve ikramın içindeyizki binler yüz binler şükür etsek azdır

    Bu gün abim bir hadise anlattı çok çeşitli makamlarda ve mühim vazifelerde bulunan ve ehli iman olan Yıllarını okumaya ve hızmete gayret sarf eden kalabalık bir gurup ilim heyeti oluşturup mühim ve meşhur bir ilahiyat hocasını davet edip mühim gördükleri sualleri o zata tevciye ettiler o da cevap vermeye gayret etti..

    Ancak anladımki herkes iman akide ahıret gibi temel meselelerde şübheleri var

    soruyorlar ancak tam tatmin edici bir cevap alamadıkları gibi meseleler dahada karmaşık bir hal alıyor.Cevaplar kılasik metodun biraz daha modernize edilmiş ve aktif hale getirilmiş hali fakat hep meseleler havada kaldı kimse istediğini alamadan ayrıldılar. dedi

    bu hadiseyi duyunca bir kezdaha nasıl bir nimetin içinde olduğumu anladım.

    Rabbime hudutsuz şükür ettim..

  5. #5
    Ehil Üye gulsah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Dec 2006
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    2.641

    Standart

    harika paylaş?mlard? , natuvan kardeş Allah raz? olsun

    ''Şahsın üslub-u beyanı , şahsın timsal-i şahsiyetidir.

    Ben ise :

    gördüğünüz veya işittiğiniz gibi , halli müşkil bir muammayım ''

    Said Nursi


  6. #6
    Ehil Üye elff - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Jul 2006
    Bulunduğu yer
    Kocaeli
    Mesajlar
    4.016

    Standart

    Bir zat, Bediuzzaman hazretlerinin yanına giderken
    içinden söyle düşünür:

    Bu adama büyük hoca diyorlar.
    Gideyim yanına da bakalım bana ne keramet gösterecek?
    der,yanına gider.

    Bediuzzaman, bu zata sadece Risale-i Nur hizmetini ve
    mahiyetini anlatır ve sonrasinda şunları söyler:

    "Kardeşim, bir çocuk babasıyla birlikte bir mücevher
    dükkanına gitmiş. Babası ona en güzel mücevherlerden
    almak istiyormuş. Fakat çocuk mücevherlerle
    ilgilenmiyor tavandaki süsler ve balonlarla
    ilgileniyor, 'ben balon isterim' diyormuş.

    İşte kardeşim bu Kur'an hakikatlari mücevherlerdir. Diğer
    keramet turu şeyler de balonlar gibidir."

    Ve ilave etmiş: "Ben baloncu değilim kardeşim."
    İmân, insanı insan eder; belki, insanı sultan eder. Öyle ise, insanın vazife-i asliyesi İmân ve duâdır.

    ***


    ....Sevgili Üstâdım, evvelce arz ettiğim vech ile, ben artık birşey için yaşadığımı zannediyorum.


    O da, üstâdım olan dellâl-ı Kur'ân'ın vazife-i memuriye-i mânevîsini îfâ etmekle kendilerine pek cüz'î bir yardım ve Kur'ân hesâbına cüz'î bir hizmetkârlıktan ibârettir....



    ***


  7. #7
    Ehil Üye Ehl-i telvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2006
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    2.269

    Standart

    peki bir sual Üstadı Muhterem Efendim..Neden celcelutiye erzuce veya gavsı Azamın işaretlerinden Kerametvari bahsetmiş?

  8. #8
    Ehil Üye Abdulbaki - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2006
    Yaş
    60
    Mesajlar
    3.610

    Standart

    Alıntı natuvan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    peki bir sual Üstadı Muhterem Efendim..Neden celcelutiye erzuce veya gavsı Azamın işaretlerinden Kerametvari bahsetmiş?
    Ezcümle: Hazret-i Hasan Radıyallahu Anhın altı aylık hilâfetiyle beraber Risale-i Nur'un Cevşenü'l-Kebîrden ve Celcelûtiyeden aldığı bir kuvvet ve feyizle vazife-i hilâfetin en ehemmiyetlisi olan neşr-i hakaik-i imaniye noktasında Hazret-i Hasan Radıyallahu Anhın kısacık müddetini uzun bir zamana çevirerek tam beşinci halife nazarıyla bakabiliriz. Çünkü, adalet-i hakikiye ile bu asırda insanları mes'ud edebilir bir istidatta bulunan, Risale-i Nur'dur ve onun şahs-ı mânevîsi, Hazret-i Hasan Radıyallahu Anhın bir muavini, bir mütemmimi, bir mânevî veledi hükmündedir .(Emirdağ Lâhikası )

    Ey Risale-i Nurun bir hâdimi ve tercümanı olan Üstadım! Allah'ın abdi ve İmam-ı Ali'nin (r.a.) mânevî veledi ve Gavs-ı Âzamın (k.s.) müridi olan üstadım! (On Dördüncü Şua-Hasan Feyzi'nin bir mektubu )

    Çok muhterem natuvam kardeşim,yukarıdaki alıntılardan da anlıyoruz ki Üstad Hz.Ali(r.a.) efendimizin manevi bir veledi hükmünde olduğu için Kur'an'ın manevi cephesinde verese-i nübüvvet vazifesi gereğince bahsettiğiniz "Celcelutiye ve Erzuce " eserlerinden kerametvari bahsediyor olabilir.Çünkü bu noktadan Hz.Ali(r.a) üstadımız ile ve eserleri olan Risale-i Nurlar ile yakından ilgileniyor eserleri ile de haber veriyor.

    Gavs-ı Âzamın (k.s.) ise Üstadı müridi diye eserlerinde işaret ve beşaret ederek korkma diyerek de onun manevi muhafızı olarak korumasına alıyor.

    İşte bu sırlardan dolayı üstad onlardan kerametvari bahsediyorolabilir.

    Biz ise hem insancasına, hem Müslümancasına yaşamak istiyoruz. (Bediüzzaman)


  9. #9
    Ehil Üye Abdulbaki - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Aug 2006
    Yaş
    60
    Mesajlar
    3.610

    Standart

    ?lm-i cifirle mânâs?:
    "Ey Said! Sen, zaman?n Abdülkadiri ol, ihlâs-? tâmm? kazan, fakr?nla beraber maişetini düşünme, nâstan minnet alma; ismin 'Said' olduğu gibi maişette de mes'ud olacaks?n. Muhabbetimde sad?k olduğundan ve ihlâsa çal?şt?ğ?ndan, Hulûsi gibi muhlis talebeler ve yard?mc?lar ve Süleyman, Bekir gibi sad?k hizmetkârlar ve Sabri gibi tam takdir edici ve ciddi müştak talebeler size verilmiş." Evet, lillahilhamd, Gavs?n sarahat derecesinde ihbar ettiği hal vuku bulmuştur. Gavs-? Âzam, "Said" nam?yla tesmiye ettiği müridinin tarihçe-i hayat?nda en mühim noktalar? beyan etmekle beraber, ilm-i cifir esrar?yla sekiz-dokuz cihette,

    Said'in baş?na parmağ?n? bas?yor. Beyitlerin mânâ-y? zâhirîsi ile maani-i cifriyesi birbirine çok yak?n olmakla dokuz vecihteki işaretler birbirini teyid ettiğinden, sarahat derecesine ç?km?ş.

    ?lm-i cifirle mânâs?:
    "On dördüncü as?rda 'el-Kürdî' lakab?yla yâdedilen Molla Said, benim müridimdir. O fitne ve belâ asr?n?n her şer ve fitnesinden, Allah'?n izniyle ve havl-i kuvvetiyle onun muhaf?z?y?m." Evet, Hürriyetten yirmi-otuz sene sonraya kadar, yirmi fitne-i azîme içinde fevkalâde bir surette Gavs?n o müridi mahfuz kalm?şt?r. Korktuğu şer ve mehâlikten bir h?fz-? gaybî ile kurtulmuştur.

    ?lm-i cifirle mânâs?:
    "O Gavs'?n müridi olan Said el-Kürdî, Rusya'da esaretle Asya'n?n şark-? şimalîsinde ve ehl-i bid'an?n eliyle Asya'n?n garb?na nefyolunarak kald?ğ? miktarca ve Sibirya taraflar?ndan firar edip fevkalâde çok bilâd? seyr ü seyahat etmeye mecbur olduğu zaman, Allah'?n izniyle, havl ve kuvvet-i Rabbânî ile ona imdat etmişim ve istimdad?na yetişmişim." Evet, Hazret-i Gavs'?n müridi ünvan?yla irade ettiği Said (r.a.), üç sene esaretle Asya'n?n şark-? şimâlîsinde mehâlik içinde mahfuz kal?p, üç-dört ayl?k mesafeyi firar suretiyle kat ederek çok şehirleri gezip Gavs'?n dediği gibi mahfuz kalm?şt?r.(Sikke-i Tasdik-i Gaybî )
    Konu Abdulbaki tarafından (30.12.07 Saat 22:19 ) değiştirilmiştir.

    Biz ise hem insancasına, hem Müslümancasına yaşamak istiyoruz. (Bediüzzaman)


  10. #10
    Ehil Üye Ehl-i telvin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    Nov 2006
    Bulunduğu yer
    İstanbul
    Mesajlar
    2.269

    Standart

    Bende Şu Hakikatı geçen farkettim abi Üstadı Muhteremim diyor ki

    "madem Risale-i Nur'un ehemmiyetini ispat edip şakirtlerini şevke getiriyor, kuvve-i mâneviyelerini ziyadeleştiriyor; elbette Medresetü'z-Zehra erkânlarının neşrine karar vermelerine iştirak ederim. "

    Şimdi ehemmiyetli bir sebebe binaen, cevabı bir parça izah edeceğim. Ve "Ne için izhar ediyorum ve ne için bu noktada bu kadar tahşidat yapıyorum ve ne için birkaç aydır bu mevzuda çok ileri gidiyorum, ekser mektuplar o keramete bakıyor?" diye sual edildi.


    Elcevap: Risale-i Nur'un, hizmet-i imaniyede bu zamanda binler tahribatçılara mukabil yüz binler tamiratçı lazım gelirken, hem benimle laakal yüzer katip ve yardımcı bulunmak ihtiyaç varken, değil çekinmek ve temas etmemek, belki millet ve ehl-i idare ile ve teşvik ile yardım ve temas etmek zaruri iken ve o hizmet-i imaniye hayat-ı bakiyeye baktığı için, hayat-ı faniyenin meşgalelerine ve faidelerine tercih etmek ehl-i imana vacip iken-kendimi misal alarak derim ki-beni herşeyden ve temastan ve yardımcılardan menetmekle beraber, aleyhimizde olanlar bütün kuvvetleriyle arkadaşlarımın kuvve-i maneviyelerini kırmak ve benden ve Risale-i Nur'dan soğutmak ve benim gibi ihtiyar, hasta, zaif, garip, kimsesiz, biçareye binler adamın göreceği vazifeyi başına yüklemek ve bu tecrid ve tazyiklerde-maddi bir hastalık nevinde-insanlarla temas ve ihtilattan çekilmeye mecbur olmak, hem o derece tesirli bir tarzda halkları ürküttürmekle kuvve-i maneviyeyi kırmak cihetleriyle ve sebepleriyle ihtiyarım haricinde ve bütün o manilere karşı Risale-i Nur Şakirdlerinin kuvve-i maneviyelerinin takviyesine medar ikramat-ı İlahiyeyi beyan ederek Risale-i Nur etrafında manevi bir tahşidat yaptırmak ve Risale-i Nur, kendi kendine, tek başıyla başkalarına muhtaç olmayarak bir ordu kadar kuvvetli olduğunu göstermek hikmetiyle, bu çeşit şeyler bana yazdırılmış. Yoksa, haşa, kendimizi satmak ve beğendirmek ve temeddüh etmek ve hodfüruşluk etmek ise, Risale-i Nurun ehemmiyetli bir esası olan ihlas sırrını bozmaktır. İnşaallah, Risale-i Nur, kendi kendine, hem kendini müdafaa ettiği, hem kıymetini tam gösterdiği gibi, bizi de manen müdafaa edip kusurlarımızı affettirmeye vesile olacaktır.

+ Konu Cevaplama Paneli

Konu Bilgileri

Users Browsing this Thread

Şu an 1 kullanıcı var. (0 üye ve 1 konuk)

     

Benzer Konular

  1. Cevaplar: 8
    Son Mesaj: 05.05.13, 22:46
  2. Hınzır Eti, Maddî Mânevî Zararlı
    By Bîçare S.V. in forum Risale-i Nur'dan Vecize ve Anekdotlar
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 29.04.09, 09:58
  3. Maddi Manevi Kirlerden Kurtulmak İçin..
    By nurlukul in forum Dualar
    Cevaplar: 12
    Son Mesaj: 18.10.08, 20:16
  4. Maddi ve Manevi Mideler ve Vazifeleri
    By Abdulbaki in forum Açıklamalı Risale-i Nur Dersleri
    Cevaplar: 31
    Son Mesaj: 12.04.08, 18:30
  5. Üstadın Mazhar Olduğu Maddi-Manevi İkramlar
    By zahid in forum Bediüzzaman'ın Hayatı (Eski, Yeni ve Üçüncü Said Dönemleri)
    Cevaplar: 2
    Son Mesaj: 13.01.08, 23:09

Bu Konudaki Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Var
Google Grupları
RisaleForum grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

Search Engine Friendly URLs by vBSEO 3.6.0