eyyubi Nickli Üyeden Alıntı
İkinci lem'aya ilişkin 2 ufak sualim olacaktı;
"Öyle de, bizleri, günahlardan gelen yaralar ve yaralardan hasıl olan vesveseler, şüpheler-neûzu billâh-mahall-i İmân olan bâtın-ı kalbe ilişip imanı zedeler ve imanın tercümanı olan lisanın zevk-i ruhanîsine ilişip zikirden nefretkârâne uzaklaştırarak susturuyorlar." 2. lem'a
"Bak, ey bîçare vesveseli adam! Telaş etme. Çünkü, senin hatırına gelen, şetm değil, belki tahayyüldür. Tahayyül-ü küfür, küfür olmadığı gibi, tahayyül-ü şetm dahi, şetm değildir. Zîrâ, mantıkça, tahayyül hüküm değildir. Şetm ise hükümdür." 21. söz
imanı zedeleyen vesvese-şüphe ile tahayyül suretinde kalbe gelen şüphelerin arasındaki fark nedir?
İmanı zedeleyen,imanını tehlike boyutuna taşıyan şüphe olurken, hayal suretindeki şüphe ise hüküm değildir imanı rencide etmez. Zira hayal çoğu zaman ihtiyarsız olur..
"Üçüncü Mesele: Her zamanın bir hükmü var. Şu gaflet zamanında musibet şeklini değiştirmiş. Bazı zamanda ve bazı eşhasta belâ, belâ değil, belki bir lûtf-u İlâhîdir. Ben şu zamandaki hastalıklı sair musibetzedeleri-fakat musibet dine dokunmamak şartıyla-bahtiyar gördüğümden, hastalık ve musibet aleyhtarı bulunmak hususunda bana bir fikir vermiyor." 2. lem'a
bu zamanda musibetin şeklinin değişmesinden ne anlamalıyız?