Çok defa mektuplar?mda işaret ettiğim gibi, Mehdî-i Âl-i Resulün temsil ettiği kudsî cemaatinin şahs-? mânevîsinin üç vazifesi var. Eğer çabuk k?yamet kopmazsa ve beşer bütün bütün yoldan ç?kmazsa, o vazifeleri onun cemiyeti ve seyyidler cemaati yapacağ?n? rahmet-i ?lâhiyeden bekliyoruz. Ve onun üç büyük vazifesi olacak:
Birincisi: Fen ve felsefenin tasallutuyla ve maddiyun ve tabiiyyun tâunu, beşer içine intişar etmesiyle, herşeyden evvel felsefeyi ve maddiyun fikrini tam susturacak bir tarzda iman? kurtarmakt?r.
Teşbihte hatâ olmas?n, nas?l ki Kur'ân'?n gayet kuvvetli ve mant?kî hakikati, sair dinleri, felsefe-i tabiiyenin savletinden ve galebesinden kurtar?p onlara bir nokta-i istinad oldu, taklidî ve akl?n haricindeki usullerini de bir derece muhafaza etti. Aynen öyle de, bu zamanda onun bir mucizesi ve nuru olan Risale-i Nur dahi, felsefe-i maddiyeden gelen dehşetli dalâlet-i ilmiyeye karş?, avâm-? ehl-i iman?n, taklîdî olan imanlar?n?, o dalâlet-i ilmiyenin savletinden kurtar?p, umum ehl-i imana bir nokta-i istinad ve yak?n ve uzaklarda olanlara dahi, zaptedilmez bir kale hükmüne geçmiştir ki, bu emsalsiz dehşetli dalâletler içinde, yine avâm-? mü'minin iman?n?, şüphelerden ve ?slâmiyetini, hakikatsizlik vesveselerinden muhafaza ediyor.
Evet, nas?l ki hayat bu kâinattan süzülmüş bir hülâsad?r. Ve şuur ve his dahi hayattan süzülmüş, hayat?n bir hülâsas?d?r. Ak?l dahi şuurdan ve histen süzülmüş, şuurun bir hülâsas?d?r. Ve ruh dahi, hayat?n hâlis ve sâfi bir cevheri ve sabit ve müstakil zât?d?r. Öyle de, maddî ve mânevî hayat-? Muhammediye (a.s.m.) dahi, hayat ve ruh-u kâinattan süzülmüş hülâsatü'l-hülâsad?r ve risalet-i Muhammediye dahi (a.s.m.), kâinat?n his ve şuur ve akl?ndan süzülmüş en sâfi hülâsas?d?r. Belki maddî ve mânevî hayat-? Muhammediye (a.s.m.), âsâr?n?n şehadetiyle, hayat-? kâinat?n hayat?d?r. Ve risalet-i Muhammediye (a.s.m.), şuur-u kâinat?n şuurudur ve nurudur. Ve vahy-i Kur'ân dahi, hayattar hakaikinin şehadetiyle, hayat-? kâinat?n ruhudur ve şuur-u kâinat?n akl?d?r.
Evet, evet, evet! Eğer kâinattan risalet-i Muhammediyenin (a.s.m.) nuru ç?ksa, gitse, kâinat vefat edecek. Eğer Kur'ân gitse, kâinat divane olacak ve küre-i arz kafas?n?, akl?n? kaybedecek, belki şuursuz kalm?ş olan baş?n? bir seyyareye çarpacak, bir k?yameti koparacak.s.816
Eski zamanda küfr-ü mutlak ve fenden gelen dalâletler ve küfr-ü inadîden gelen temerrüd, bu zamana nisbeten pek azd?. Onun için, eski ?slâm muhakkiklerinin dersleri, hüccetleri o zamanlarda tam kâfi olurdu, küfr-ü meşkûkü çabuk izale ederlerdi. Allah'a iman umumî olduğundan, Allah'? tan?tt?rmakla ve Cehennem azab?n? ihtar etmekle çoklar? sefahetlerden, dalâletlerden vazgeçebilirlerdi. Şimdi ise, eski zamanda bir memlekette bir kâfir-i mutlak yerine, şimdi bir kasabada yüz tane bulunabilir. Eskide, fen ve ilimle dalâlete girip inat ve temerrüd ile hakaik-i imana karş? ç?kana nisbeten şimdi yüz derece ziyade olmuş. Bu mütemerrid inatç?lar, firavunluk derecesinde bir gurur ile ve dehşetli dalâletleriyle hakaik-? imaniyeye karş? muaraza ettiklerinden, elbette bunlara karş?, atom bombas? gibi, bu dünyada onlar?n temellerini parça parça edecek bir hakikat-i kudsiye lâz?md?r ki, onlar?n tecavüzat?n? durdursun ve bir k?sm?n? imana getirsin.
?şte, Cenâb-? Hakka hadsiz şükürler olsun ki, bu zaman?n tam yaras?na bir tiryak olarak Kur'ân-? Mucizü'l-Beyân?n bir mucize-i mâneviyesi ve lemeat? bulunan Risale-i Nur, pek çok muvazenelerle, en dehşetli muannid, mütemerridleri, Kur'ân'?n elmas k?l?c?yla k?r?yor. Ve kâinat zerreleri adedince vahdâniyet-i ?lâhiyeye ve iman?n hakikatlerine hüccetleri, delilleri gösteriyor ki, yirmi beş seneden beri en şiddetli hücumlara karş? mağlûp olmay?p galebe etmiş ve ediyor.s.1150
Eğer korkunuz mesleğimden ve Kur'ân'a ait dellâll?ğ?mdan ve kuvve-i mâneviye-i imaniyeden ise, elli bin nefer değil, yanl?şs?n?z, meslek itibar?yla elli milyon kuvvetindeyim, haberiniz olsun! Çünkü, Kur'ân-? Hakîmin kuvvetiyle, sizin dinsizleriniz dahil olduğu halde bütün Avrupa'ya meydan okuyorum. Bütün neşrettiğim envâr-? imaniye ile, onlar?n fünun-u müsbete ve tabiat dedikleri muhkem kalelerini zirüzeber etmişim. Onlar?n en büyük dinsiz filozoflar?n? hayvandan aşağ? düşürmüşüm. Dinsizleriniz dahi içinde bulunan bütün Avrupa toplansa, Allah'?n tevfikiyle, beni o mesleğimin bir meselesinden geri çeviremezler, inşaallah mağlûp edemezler.s.379