'' Sen her cihetle siyaseti dine , şeriat'a alet ediyorsun . Ve dine hizmetkar yap?yorsun ve yanl?z Şeriat hesab?na Hürriyeti kabul ediyorsun ...Ve Meşrutiyetide meşruiyyet suretinde beğeniyorsun . Demek hürriyet ve meşrutiyyet Şeriat ' s?z olmak . Bunun için senide Şeriat isteriz diyenlerin içie Otizbir Mart' ta dahil ettiler . ''
Eski Said onlara demiş : '' Evet Millet-i islamiyenin sebeb-i saadeti yanl?z ve yanl?z hakaik-i islamiye ile olabilir ve hayat-? içtimaiyesi ve saadet-i dünyeviyesi Şeriat-? ?slamiye ile olabilir. Yoksa adalet mahvolur , emniyet zir-ü zeber olur.Ahlaks?zlk , pis hasletler galebe eder. ?ş yalanc?lar?n , dalkavuklar?n elinde kal?r. Size bu hakikaeti isbat edecek binler hüccetten bir küçük numune olarak bu hikayeyi nazar-? dikkatinize gösteriyorum :
Bir zaman bir adam , bir sahrada Bedeviler içinde ahl-i hakikat bir zat?n evine misafir olur , bak?yor ki : onlar mallar?n?n ö?hafazas?na ehemmiyet vermiyorlar . Hatta ev sahibi evinin köşesine paralar? oralarda aç?kta b?rakm?ş . Misafir , hane sahibine dedi :
- H?rs?zl?ktan korkmuyor musunuz , böyle mal?n?z? köşeye atm?şs?n?z ?
Hane sahibi dedil :
- Bizde h?rs?zl?k olmaz ..
Misafir dedi :
- Biz paralar?m?z? kasalar?m?za koyduğumuz ve kilitlediğimiz halde , çok defa h?rs?zl?k oluyor .
Hane sahibi demiş :
- Biz emr-i ilahi nam?na ve adalet -i şer'iye hesab?na h?rs?z?n elini kesiyoruz .
Misafir dedi :
- öyle ise , çoğunuzun bir eli kesik olmak laz?m gelir.
Hane sahibi dedi :
-Ben elli yaş?ma geldim , Bütün ömrümde bir tek el kesildiğini gördüm.
Misafir taaccub etti. Dedi :
-Memleketimizde her gün elli adam h?rs?zl?k ettikleri için hapse sokuyoruz . Sizin buradaki adaletinizin yüzde biri kadar tesir olmuyor.
Hane sahibi dedi :
- Siz büyük bir hakikatten ve acib ve kuvvetli bir s?rdan gaflet etmişsiniz , terk etmişsiniz. Onun için adaletin hakikatini kaybetmişsniz.Maslahat-? beşeriye yerine , adalet perdesi alt?nda garazlar , zalimane ve tarafgirane cereyanlar müdahele eder , hükümlerin tesirini k?rar. O hakikatin s?rr? budur :
Bizde bir h?rs?z elini başkas?n?n mal?na uzatt?ğ? dakikade , hadd-i Şer'inin icraas?n? tahattur eder. Ari-? ilahiden nazil olan emir hat?r?na gelir. ?man?n hassasiyle , kalbin kulağ?yla Kelam-? Ezeliden gelen ve h?rs?z elinin idam?na hükmeden H?rs?z erkeğin ve h?rs?z kad?n?n da elini kesin’ (Mâide Sûresi, 5:38.) âyetini hissedip işitir gibi
iman ve itikad? heyecana ve hissiyat-? ulviyesi harekete gelir." Ruhun etraf?ndan , vicdan?n derin yerlerinden o sirkat meyelan?na hucüm gibi halet-i ruhiye has?l olur . Nefis ve hevesden gelen meyelan parçalan?r , çekilir . Git gide o meyelan bütün bütün kesilir . Çünkü yanl?z vehim ve fikir değil , belki ma'nevi kuvveleri ( ak?l , kalb,vicdan gibi ) birden o hisse , o hevese hücum eder . Hadd-i Şer ' iyi tahattur ile ulvi zecr ve vicdani bir yasakç? o hissin karş?s?na ç?kar , susturur .
Evet iman , kalbde , kafada daimi bri manevi yasakç? b?rakt?ğ?ndan fena meyelanlar hisden , nefisden ç?kt?kça '' Yasakt?r '' der , tard eder kaç?r?r .
Evet insan?n filleri kalbin , hissin temayülat?ndan ç?kar . O temayülat , ruhun ihtisas?ndan ve ihtiyac?ndan gelir. Ruh ise , iman nuruyla harekete gelir , hay?r ise yapar , Şer ise kendini çekmeye çal?ş?r . Daha kör hisler onu yanl?ş yoka sevk edip mağlub edemez.
Elhas?l : Hadd ve ceza , emr-i ilahi ve adalet-i Rabbaniye nam?na icra edildiği vakit , hem ruh hem ak?l hem vicdan , hem insaniyetinb mahiyetindeki latifeleri müteessir ve alakar olur . ?şte bu mana içindir ki : elli de bir sene bir ceza , sizin hergün müteaddit hapsinizden ziyade bize faide veriyor .
Sizin adalet nam? alt?ndaki cezalar?n?z , yanl?z vehminizi müteessir eder ç Çünkü biriniz h?rs?zl?ğa niyet ettiği vakit , millet ve vatan maslahat? ve menfaati hesab?na cezaya çarp?lmka vehmi gelir. Yahut insanlar eğer bilseler , ona fena nazarla bakarlar . Eğer aleyhinde tebeyyün etse , hükümette onu hapsetmek ihtimali hat?n?a geliyor. O vakit yanl?z kuvve-i vehmiyesi cüz'i bir teessür his eder . Halbuki nefis ve hissden ç?kan - hususan ihtiyac?da varsa - kuvvetli bir meyelan galebe eder. Daha o fenal?ktan vaz geçmek için o cezan?z fayda vermiyor. Hemde emr-i ilahi ile olmadağ?ndan , o cezalar da adalet değil , abdestsiz , k?blesiz namaz k?lmak gibi battal olur , bozulur . Demek hakiki adalet ve tesirli ceza odur ki : Allah ' ?n emri nam?yla olsun . Yoksa te'siri yüzden bire iner .
?şte bu cüz'i sirkat meselesine sair külli ve şümullu ahkam-? ilahiye k?yas edilsin. Ta anlaş?ls?n ki : Saadet-i beşeriye dünyada adalet ile olabilir. Adalet ise , doğrudan doğruya Kuran ' ?n gösterdiği yol ile olabilir.